
Yunan mitolojisinin en eski efsanesi Argonautlar
destanının karakterlerinden Yasun'un karısı cadı
Medea'nın Kolhisli (Doğu Karadenizli) olması
rastlantı değildir.
Cadılar ve Cadılık
cazi,
ċazi, ċazi garísi
1. is. Cadı. Doğa
üstü güçlerden faydalanarak insanlara zarar
verdiğinde inanılan kötü kalpli ve çirkin ka-dın.
2. mec. Huysuz,
geçimsiz yaşlı kadın.
Terminoloji:
“Gidikän
dedi_oa bi
ċazıGarisi ki”
BR 33/73 (Sürmene
Arpalı), TS 46 (Ton-ya);
çazi
AC 312 (Vakfıkebir,
Akçaabat);
cä-zi
(Çamlıhemşin);
cazu
AC 4 (Ünye, Torul);
cazı “Kocakarı
kılığında, çocukları heybesine
atıp kaçıran bir
yaratık. Kocakarıdan farklı olarak gizli kuyruğu
vardır”
RK 100, “Ge-mencemun
istine/Sıra, sıra yazılar/Yol-ladılar yarumi/İki
dane cazılar” BY 135;
MS 62; cadı
“Bu
çayırlar solmadan/ Ya gel ak-şam olmadan/Gireceğum
koynuna/Cadi ne-nen duymadan”
(Duman,1989a: # 505),
Erzurum’da
cazi
Eİ III 54.
Anadolu’da,
sağlığında üstünden kedi at-lamış veya köpek eti
yemiş insanların,
öl-dükten sonra
hortlayarak cadı olacaklarına inanılmaktadır
ANBR 149. Anadolu folklo-rundan farklı olarak,
Doğu Trabzon ve Rize
folklorunda cazi/mayisa
(Çaykara) motifi, uzaktan gelen korkunç bir
yaratık olarak al-gılanmamaktadır. Köyün içinden
herhangi bir kadın cadı olabileceği gibi cadılık
eğitim-le başkalarına da öğretilebilir. Aynı
evdeki tüm kadınların erkeklerinden habersiz
cadı olabileceğine dair sayısız hikaye vardır:
“Cazıların
ciğer yemesiyle ilgili buralarda eskilerden beri
bir hikâye anlatılır: Evin ge-lini cazıymış.
Çocuğun ciğerini çıkartır, ye-mek için ateşe
gömer. Bu arada ateşin ba-şında uykuya kalır.
Kaynanası sabah ateşi karıştırırken ateşe gömülü
birşey olduğunu görür iyice karıştırır bakar ki
ciğer parçası.
-Bok yiyenin kızı kendi doymuş ta bunu da bana
bırakmış, der.
Meğerse kaynana da cazıymış, Ateşte piş-miş
ciğeri alır, çekilir bir köşede yer”
GB 81 (Hemşin)
Cadılar normal anne
babadan doğan er-kek veya kadın, sıradan
insanlar olup, cadı-lığı bir başka cadıdan bir
öğreti olarak alır-lar. Trabzon ve Rize’de
kuyruklu, Hopa’da (Laz) hem üç parmak boyunda
kuyruklu, hem de koltukaltlarında sinek
kanatlıdır. Efendilerinden başkasına hizmet
etmeyen cadıların, tek amacı kötülük ve
efendilerinin emirlerine hizmettir:
Yeni doğmuş
buzağıların yüreklerini yer-ler; kundaktaki
çocukları boğarlar; kedi, ö-rümcek şekline
bürünürler. Cadıların bir gö-revi de yeni
gelinleri telkin yoluyla cadılığa özendirmektir.
Laz varyantlarında cadıların üç defa cadı
olduğunu itiraf etmesiyle, ya da koltuk
altlarındaki sinek kanadı büyük-lüğündeki
kanatların usturayla tıraş edilme-siyle
cadılıklarının sona ereceğine, cadıların suya
atıldıklarında batmayacaklarına inanılır (Hopa
Peroniti)
Tonya’da eve cadı
girmesini engellemek için pencere ve kapılara
komar dallları asılır (Torul’da kuşburnu
dalları) yine de engel olunmayıp 30 Nisan’ı
1 Mayıs’a bağlayan
gece eve girerse bütün tahta aşıkların içleri-ni
kazır ve buzağıları öldürürmüş. Torul’da
çocukların cadılardan zarar görmemesi için,
kollarına kuşburnu dallarından bileklikler
ta-kılır. Süt dolu tencereler sıkıca kapatılır
ve kaşıklar dolaplara kilitlenerek, cadılar
tara-fından kirletilmesi engellenir (aynı
şekilde Karakoncolos günlerinde kaşıklar karakon-colostan
da saklanmaktadır)
Cadılık dürtüsü,
geceleyin güçlenir; ba-zen tek başlarına bazen
gruplar halinde evleri dolaşır bazen de Kırım ya
da Mısır’a süpürge veya pişmiş kilden küpler
üzerinde uçarlar. Hopa’daki cadıların Mısır’a
süpürge üzerinde uçup hurma yemeleri örneği
dışın-da (Hopa Peroniti) dışında nerdeyse tüm
varyantlarda cadılığın merkezi Kırım’dır. Kı-rım
cadılarının küpler üzerinde uçup gelerek
yaptıkları kötülükler; Mekke’ye giden hacı-ların
getirdiği kabe toprağı sayesinde (HG
- Akçaabat) ya da
yerli cadıların rekabeti neti-cesinde
(Dernekpazarı Zenozana) engellen-miştir.
Ahırdan gürültüler
geldiğini duyan bir kadın, aşağı iner ve o güne
kadar görmediği bir kedi görür. Kediyi
ensesinden yakaladığı anda kedi komşusu olan
yaşlı kadına dönü-şür (Dernekpazarı Zeno Zana).
Cadılar yanlarında
taşıdığı insan pisliğini üstlerine sürerek uçma
yeteneği kazanırlar, çalı süpürgelerine ters
oturur ve gözlerini kapayınca uçmaya başlarlar;
gözlerini açtık-larında istedikleri yere
varmışlardır. Eğer uçarken bir dikenliğe
düşerlerse mayisa-lıkları (cadılıkları) yok
olur.
Yiğit’in naklettiği
muhtemelen Rumca-sından çevrilmiş bir mayisa
türküsü kayde-dilmiştir:
“Açıldı
bana dağlar/Yaparum fazla yağlar/ Tutarsa bana
huyum/Nahır üstünde su-yum/Gıdı Gıdı
oğlağum/Mart g...Parmağum/ Mart çıktıda dert
gitti/ Koyunum yaza çıktı/
Ahi...hi....hi....hiii..”
ÇF
50.
Çaykara’da
mayisaların hayvanlar ve köylüler yaylada iken
23 Haziran gecesi na-hıra gireceklerine inanılır
(Akçaabatta 13 Mayıs
HG). Bu yüzden
mayisanın nahıra gir-memesi için tedbir alınır:
“23
kirezde, akşam olmadan obayı (yayla evini) 3-7
def’a ayeti kürsi ve 3-7 defa Kulhuvellahu
okuyarak bağlarlar. En son ahır kapısını
üfleyerek Bismillahirrahmanir-rahim deyip bu
kapıyı sıvazlayarak kapatır. Obayı bu şekilde
bağlayan kimse haneka (süthane) ye girerek
sütlerin kaymağını alıp mayısanın faaliyet
göstereceği akşamdan önce mutlaka yayıklar.
Herhangi bir sebeple kalan bir kaymak olursa
üstüne tuz ser-perler. Diğer taraftan ineklerin
kuyruklarına bir iplikle 7 düğüm bağlarlar. Bu
düğümlerin içinde kömür ve tuz bulunur. Düğümler
bağlanırken kulhuvellahu okunur
ya da
ma-yisa yakalanmaya çalışılır ‘Mayısayı
yaka-layacak erkek 70 defa “Allahu Lailahe
illallahu velheyyul kayyum” duasını okur ve her
defasında kendi üstüne üfler, obasını bağlamaz
ve ahır kapısını besmelesiz kapar. Daha önceden
hazırladığı bir balık ağı veya 41 iğne ile
öldürülerek yüzülen, kurutulan kurbağayı başına
koyup ahırın bir köşesinde saklanır. Mayısa;
saçları karmakarışık bir hal-de ve hafif bir
şekilde ağlayarak ahıra girip bir ineğin altına
yanaşır. Bu sırada erkek saklandığı yerden
cazunun üzerine atılarak saçlarından tutup onu
döğmeye başlar. Ma-yısayı söyletmek şarttır”
ÇF
52.
Hemşin folklorunda
cadıların elek ve file-den rahatsız olduklarına
inanılır ve bebekler fileye sarılarak uyutulur.
Lazlar’da cadılık gücünün yok olması için bizzat
cadının üç kere cadı olduğunu itiraf etmesi
gerekliyken (Hopa Peroniti), Hemşinde cadının
muhata-bının cadıya üç defa cadı olduğunu
söylet-mesi yeterlidir GB 82. Cadılar geceyarısı
genellikle örümcek biçiminde, kremul’un (o-cak
zinciri) üzerinden inerek girerler ve bebeğin
odasına gelince insan şekline bü-rünürler.
Hemşin’de cadının
bir avuç büyülü toprağı
annenin üzerine saçarak onun derin uykuya
dalmasını sağlayıp arkasından da “egiş” denilen
ucu eğri uzunca bir demir çu-bukla bebeğin
ciğerini çıkarıp yediğine ina-nılırdı
RK 257.
<
Farsça
câdû > Karadeniz Rumcası cadu (τζιατου
[İnebolu]) P II 381
Trabzon Rumcası
cazi, mayisa (Çaykara, Maçka)
Modern
Türkçe cadı “Geceleri
dolaşarak insanlara kötülük ettiğine inanılan
hortlak” TDK 375
Lazca cazi (Pazar,
Fındıklı), LAT 27.
Hemşince cadu,
Ermenice çaduk DKL 31, Azerice caduger AHÖ
235/37, cadukün AHÖ 281/19 “büyücü”
|
Rize’den bir cazi hikayesi
|
|
Anan yoğ idi. Nenen hiç yoğu idi.
De-denun dedesi daha girmemuşti
beşiğe. Var idi, yoğ udi bir
Hasanika. Hasanika ge-zer iken gördü
bir armut ağacı. Çıktı armu-da
başladı yemeğe. Keldi bi Cazi
Karisi. Ni-yeti idi bozuk. Armud'un
altından seslendi tatlı bir sesle
bağurdu Hasanika'ya :
- Uuuy anan
kurban olsun saha. Hasanika oraya ne
yapayisun.
- Armut
yiyirum.
- At bağa bi
armut.
Atar oğa bi
armut. Cazi karisi onu mah-sustan
tutmaz.
- O kitti
bayışağa. Kızlar kesulsun saha. İn
bi dal aşağa, at bağa bi daha.
Atar oha bi daha.
- O da gitti
bayışağa, in bi dal daha aşağa, at
bağa bi dağa
Hasanika armut
ata ata geler aşağa son dal idur
çuruk birden duşer başaşağa. Ge-çirur
baygunluk Cazi
karısı tutar Hasani-ka'yı,
kor torbasına, alur keturur evine.
Kitler oni bir odaya. Cazi karisi
evden ay-rılurken kızı Fadime'ye:
- At kazani
ustune, hazır uyuyi at
Hasa-nika'yı da içine. Pişir
ko dolaba. Geldummi yeruk.
Hasanika uyanmış
duymuştur bunu. Lakin kelir
duymamazliktan. Fadime atar kazani
ustune içine doldurur suyu. Yakar da
ete-şu. Çağurur Hasanika'yı.
- Hasanika git da
bak. Kazanun içine bon-cuklarım
ordamidur?
Hasanika bili ya
işi uzaktan bakar kazana. Der
Fadime'ye:
- Ben gormedum,
sen bi bak onlara. Tam bakar iken
Fadime. Vurur oğa bi tekme. Atar oni
kazanın içine. Pişirur oni eder ka-vurma,
koyar sahanlara yerleşturur te-reklere.
Kelir Cazi Karisi
bakar etler tereğe, başlar onlari
yemeğe. Yerken da:
- Hasanika'nun
etleri cimi cimi butleri. Ha-sanika'nun
etleri cimi cimi butleri.
Hasanika meğer
çıkmuş idur çatıya der or-dan oğa:
- Fadimenun
etleri cimi cimi butleri.
Cazi Karisi duyar
oni, tükürur yediklerini. Kurar
hemencecuk bi plan. Uğraşur çatı-dan
aşağı indirmeyi oni.
- Uuuy Hasanika
oraya nasil çiktun?
- Eskemileri
koydum birbiri ustune oyle çiktum.
Oda koyar
iskemileri ust uste. Çıkar ustle-rine.Çıkar
ustlerine da beceremez duşer altına,
incitur dizini. Gene seslenur:
- Uuuy Hasanika
oraya nasil çiktun?
- Yiğne yine
ustune koydum da öyle çik-tum.
Kodi yiğne yiğne
ustune çıkamadi. Geçti yiğneler oğa.
- Uuuy Hasanika
oraya nasil çiktun?
- Kizdurdum bi
şiş soktum oni kendume, attı beni
buraya.
Cazi Karisi
kizdurur bi şi, sokar oni ken-dine;
ceberur kider. Hasanika iner aşağa.
Araştirur bulur Cazi'nun
hazinelerini. Olur zencun
|
cazi eğişi
is. Ucu kanca şeklinde kıvrılmış demir kanca
olup peynir yapımında kullanıl-maktaysa da (Bk
eğiş) yöre folklorunda, ca-dılara özgü bir
aksesuar olarak yer almak-tadır:
“Cazı
gece yarısı ocaklıktan iner, kül döküp anneyi
uyutur, sonra egişle erkek çocuğu-nun ciğerini
çeker yer”
GB 80 (Hemşin)
Kaynak:
Özhan Öztürk.
Karadeniz Ansiklopedik
Sözlük. Heyamola yayıncılık, İstanbul. 2005. ISBN: 975-6121-00-9. Tüm telif
hakları saklıdır. İzin almadan veya kaynak gösterilmeden
bir kısmı veya tamamı kopyalanamaz ve kullanılamaz.
Ayrıca Oku
LAZLARIN
GERÇEK TARİHİ
Arhavi
ilçesi halk oyunları
Arhavi ve Artvin
Halkoyunu kıyafetleri
LAZLAR, Laz
kültürü, laz halkı, laz tarihi
KARADENİZ
UŞAKLARI
Cinler ve
periler
Karakoncoloz
nedir
Arhavi ve Artvin
Halkoyunu kıyafetleri
Artvin halk oyunları
Artvin
Barı mı? Ata barı mı? Ermeni Barı mı?
Bar, Erzurum, Bayburt,
Gümüşhane, Artvin, Erzincan barları
Karadeniz
horonları , horan, horom ve hora kelimeleri
Lazlarda Evlilik
Gelenekleri, Evlilik, düğün, nişan
LAZİSTAN ETNOGRAFYASI,
Lazlar ve Laz kültürü
Karadenizin Atmacaları
Lazlar
Murgul Gürcülerinde
Halk İnanışları
Lazonada Bahar senligi:
Pagaralar
GELENEKSELLİK
VE MODERNLİK BAĞLAMINDA RİZE'DE DİNİ HAYAT
RİZE HALK OYUNLARI, Rize
horonları
Kolhis, Tanrılar diyarıTürk Halk Oyunları
A -
B -
C - Ç -
D -
E -
F - G - H -
I - İ -
K -
L -
M -
N -
O -
P -
R -
S -
Ş - T -
U -
V -
Y -
Z
|