Karakoncoloz nedir

Bulgar Kukerileri bir
karakoncolos varyantıdır
Yazı: Özhan
Öztürk
Karakoncolos (çoğul: karakoncilo) gündüzlerin en
kısa olduğu, güneşin ekvatordan en uzak olduğu
dönem olan 25 Aralık ile 6 Ocak tarihleri
arasında yaşadığı yeraltı dünyasından çıkarak
insanlara zarar vermeye çalışan iblislerin
adıdır.
Terminoloji
Trabzon civarı ve
Anadolu’nun bazı bölgelerinde karakoncolos[i]
(çoğul: karakoncilo[ii])
adıyla bilinir. Terim Yunanca kalikantzarus
(καλικαντζάρους
) kelimesinden kök almakta olup Karadeniz
Rumları tarafından Karakoncoloz,
koncoloz (κοντζολόζ)
ve koncolozi (κοντζολόζοι)
formları kullanılmaktadır[iii].
İlginç olan bu
yeraltı iblisinin Yunan denizcilik geleneği
sayesinde çeşitli Akdeniz ülkelerine yayılıp
onların folkloruna girmesi bir deniz cini olarak
kabul edilmesidir.
Arapça’ya “bir
çeşit vampir” qârâqendlûz (Cezayir)
formunda geçmiştir.
Karadeniz’in bazı
bölgelerinde Türkçe Yaban Adamı, Meşe Adamı
(Orman Adamı) veya
Lazca “Germakoçi
“(Dağ adamı) isimler almasına ya da deforme
edilerek koncala ,
koncoloz,
karakancala, kancala (İkizdere),
congalaz (Yozgat)
formlarına dönüşmüştür.
Mitolojik kökler
Yunan
mitolojisinde Kalikantzaroslar, Dünya ağacınının[iv]
yeraltındaki köklerini keserek ağacın dünyanın
üzerine devrilmesi için çalışmaktadırlar.
Türk
Mitolojisi’nde Bay Terek, İskandinav
Mitolojisi’nde Yggdrasil
Hint Mitolojisinde
Banyan ağacı gibi çeşitli adları olan Dünya veya
Yaşam ağacı neredeyse tüm dünya halklarının
temel mitolojik figürüdür. Köklerini aldığı
yeraltı dünyasından
gövdesini barındıran
yeryüzüne oradan
dal ve yapraklarının uzandığı gökyüzüne doğru
uzanan dev bir ağaç olarak tasavvur edilir.
İblislerin yaşadığı
yer altı dünyası, insanların yaşadığı yeryüzü ve
tanrıların yaşadığı gökyüzü dünyalarını
[v]
birleştirmektedir.
Hristiyanlığın
kabulünden sonra Ortodoksların
yortu olarak
kutlamaya başladığı 6 Ocak’ta günler tekrar
uzamaya başladığından Kallikantzaroslar
yeraltına dönerek tekrar Dünya Ağacını kesmeye
devam ederlerse de ağacın kendini iyileştirme
gücünden dolayı ağacı bir türlü yıkmayı
başaramamışlardır.

Karakoncolos oyuncusu
(Pontus Rumlarının seyirlik oyunlarından)
Karakoncolosların görünümü
Eski
Yunan’da kallikantzarosların görünümü farklı
şekillerde anlatılmaktadır. Kallikantzaroslar
diğer kültürlerdeki olduğu gibi yer altı dünyası
yaratıklarının
çirkin ve korkunç tüm özelliklerini
taşımaktadırlar. Eski Yunan’da genellikle vücudu
kıllarla kaplı, at bacaklı, yaban domuzu dişli,
bazı hayvan uzuvlarına sahip bir yaratık olarak
tasvir edilirlerdi. Zamanla ayı veya dev bir
maymuna benzetilen kıllı, pis kokulu bir
yaratığa hatta bir hilebaza ( tricktster)
dönüştürülmüştür.
Benzer mitler
Arçuri
, Çuvaş halkının inanışında orman ruhu
olarak bilinen bir iblisin adıdır. Uzun saçlı,
tüm vücudu tüylerle kaplı olan Arçuri’nin ikisi
önde ikisi arkada dört gözü, üç eli ve üç ayağı
vardır. Geceleri at sırtında dolaşan kırmızı
gözlü bu yaratık, hayvan ya da yaşlı adam
kılıklarına bürünür, kahkaha atarak insanları
çağırır sesin geldiği yere bakanları yermiş.
Kapre,
Filipin halkının inanışında büyük, kıllı siyah
gövdeli bir yaratığın adı olup yoldan geçen
insanları korkutur ve onlara büyülü sözler
söyleyerek öldürmek için yanına çağırır.
Dağ
Adamı
Japon masallarında
ormanda yaşayan bir cinin adı olup, çok güçlü ve
kıllı vücutlu maymuna benzer bir yaratık olarak
tasvir edilir. Onunla karşılaşan oduncular
yaratığı sakinleştirmek için biraz pirinç
verirler.
Dağ
İyesi, Türk Mitolojisi’nde dağ ve ormanların
koruyucu ruhları olan iri yapılı, kirpiksiz ve
kaşsız bu varlıklar istediklerinde hayvan
kılığına girebilir, avcılardan kendilerine
hikaye anlatmasını ister, ormanda yüksek sesle
gülünmesinden hoşlanmazlar.
Voşeska
Manuş, Sırbistan Çingenelerinin dilinde
“Orman Adamı” alamına gelip, dağlardaki
mağaralarda yaşayan, saçı başı dağınık,
konuşamamasına rağmen anlaşılmaz bir takım
sesler çıkaran bir devin adıdır. Bir koyun
postunun üzerinde uyumakta ve meraklı bir kişi
olduğundan geceleri Çingene köylerini ziyaret
etmektedir[vi].
Folklorik kökler
Roma dönemi
Yunan
kültüründen Antik Roma’ya adapte edilen inanışa
göre
17-23 Aralık
tarihleri arasında tarım tanrısı Satürn adına
düzenlenen festival olan Saturnalia zamanı doğan
çocukların büyüyünce Kallikantzaros
olabileceğine inanılmaktaydı. Bunu önlemek için
çocuğun etrafı sarmısak veya samanla çevrilir ya
da başparmak tırnağı hafifçe yakılırdı[vii].
Bulgar folkloru
Bulgaristan’da Mrasni dni (Kirli günler) veya
Karakoncul günleri adı verilen 25 Aralık – 6
Ocak tarihleri arasında kötü ruhların evlere
musallat olacağına inanıldığından nişan, düğün
törenleri yapılmamakta,
kapılara ve
çocukların elbiselerine sarmısaklar takılarak
kötü ruhlardan korunulmaya çalışılmaktadır.
Osmanlı dönemi Anadolu
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde karakoncoloz
formunda bahsi geçmektedir[viii]:
“Rum kefereleri ekseriya
Esvet Nikola ve Sarı Saltık ve Meryem Ana ve
Kasım ve Ayanta ve Hızır İlyas ve Şemun ve
Bertuk ve Kara Koncoloz nam bednamları
günlerin-de perhiz üzere oldukları zaman bu
balık pazarı aşbazları yağsız taamlardan bakla
ve nohud ve mercimek ve galeta ve ipsemata ve
ipsomisko yani ekmek tiridi ve alkuryasa yani
hıyar boranisi ve kormidiya yani soğan dolması
bir güne yağsız üzüm taamlaru pişirüb...”
Varyantlar
a.
Deniz cini
Sürmene’nin nesillerdir
denizcilik ile uğraşan Mahno bölgesinden
derlediğim karakoncolos varyantı şöyledir:
“Karakoncola şiddetli kuzey rüzgarları estiği
zaman büyük kayığında kürek çekerek dere
boylarından yukarı çıkar önüne çıkanı yakar
yıkar veya yer; bu yarı insani yarı hayvani
azman yaratık kimseyi yemesin ya da zarar
vermesin diye halk yörenin yemekleri olan
kuymak, huliya, lahana döşemesi gibi yiyecekleri
bir tepside kapı dışına bırakır, yaradığın
yemesini beklerdi; yaratığa şöyle bağırılırdı:
karakoncola ne istersin? Kuymak mi yoksa
buzakmi? eğer yiyecek bir şey bulamazsa evin
küçük erkek çocuğunu yermiş…”[ix]
Hemşin varyantında olduğu karakoncolozun
insanlarla
uğraşmadığı zaman deniz kenarında kum tanelerini
saydığına inanılması bu varyantın tamamlayıcı
olarak eklenebilir.
Özellikler
1.
Yeraltından değil denizden
gelmektedir
2.
İnsanlarla diyaloğa
gişrmemektedir
3.
İnsan eti (evin en değerli
avrlığı olan erkek çocuğunu) yemektedir
4.
Kapı önüne konulan yiyecek
ile yaratığın karnı doyurularak evden
uzaklaşması sağlanmaktadır.
5.
Tüm varyantlarda tek bir
karakoncolozdan bahsedilmektedir. Bir halkın
parçası olduğuna dair bir ima bulunmamaktadır.
b.Trickster
Trabzon’un halen Rumca
konuşulan Şur köyünden derlenmiş aşağıdaki
varyant Trabzon, Rize ve civarında en yaygın
karşılaşılan varyanttır.
“Sultan Murat
dağlarının karşısındaki Matur dağinda bir çoban
varidi. Bi gün dağda koyinlarini kayaluklarun
içine yaturduktan sonra ateş yakti. İsinmeğe
başladi. Geç vakit yari insan yari heyvan tüyli
vahşi bir mehluk geldi. Ne yabayisun dedi ona.
Oda isiniyurum
dedi. O vehşi
mehluk dedi benda isineyim nasi isineyusun. O da
aldi eline çirayi yakti kendi üzerine
yaklaştırdı. Ha boyle isiniyrum dedi Karakoncilo
olan bu mahluk oda aldi cirayi yaktu ustina
tuttuğu gibi çatur çatur yanmaya başladı. Oy oy
deyup bağırmaya başladı. Uzaklardan bi ses ona
bağirdi ola ne oldi sana karakoncilo dedi ki
yanayirum yanayirum odeki ses cevap verdi ola
kim yakti seni. O da cevap verdi kendi kendume
kendi kendume yanayrum”
[x].
Karakoncoloz açıkta bulunan
yiyecek kaplarına tükürüp hastalıklara sebep
olmakta, evin dışından insanlara seslenerek
dışarı çağırıp, uykusunda dışarı çıkan insanları
alıp götürmektedir. Kişi yolda uyanmazasa donup
ölürmüş.
Yozgat’ta pancar pişirilen evlere uğramadağı
sanıldığından congolos günlerinde özellikle
pancar pişirilmekteymiş[xi].
Özellikler
1.
Karada (ormanlık alan veya
dağ) muhtemelen yeraltında
yaşamaktadır
2.
İnsanlarla
konuşabilmektedir. Rumca bilen köylülerle de
Rumca konuşmaktadır. “E kalo beykana! komoda
pola kociiy apola” sözleriyle yaşlı kadınalrdan
yiyecek istemekte ateşle kandırılıp yakıldığında
“eğo men eBika-Do “
(kendi kendime ettim onu) sözlerini
söylemektedir[xii].
3.
Kolayca kandırılacak
derecede aptaldır
4.
Maymun benzeri taklitçidir
5.
Dokunduğu (tükürdüğü,
idrarını bulaştırdığı) yeri kirletmesi, hastalık
getirmesi insanları kendine çekip ölümlerine
sebep olması bir yer altı iblisi olduğu tezini
güçlendirmektedir.
6.
Karakoncolos’u evlerden
uzak tutmak için ilk varyanttaki karnı
doyurulmamakta
sarımsak gibi kötü
kokulu bazı yiyeceklerin çocukların yatağına
konulması ya da ev etrafına saçılması ile, kötü
kokulu yemeklerin pişirilmesi ile yaratığı evden
uzak tutma amacı güdülmektedir.
7.
Tüm varyantlarda tek bir
karakoncolozdan bahsedilmektedir. Bir halkın
parçası olduğuna dair bir ima bulunmamaktaysa da
bir Laz varyantında[xiii]
Germakoçi bir cadı karısı ile evli
gösterilmiştir.
Semboller ve etkileşimler
Karakoncolos ayı postu giymiş insanlar
tarafından canlandırılan elinde bir değnek
belinde çıngıraklar taşıyan yüzü isle siyaha
boyanmış bir erkek tarafından
canlandırılmaktadır. Antik Dionizos törenlerinin
kalıntısı olarak, ellerinde baharın gelişiyle
tabiattaki yenilenmeyi tasvir eden (erkek cinsel
organını temsil eden) sopalar taşımaktadırlar.
Tarım tanrısı
Satürn adına düzenlenen festival olan Saturnalia
ayinlerinin devamı olduğu sandığım karakoncoloz
karakteri
Anadolu’da İran Saya gezmesi ve Türkmen kültürü
ile etkileşime girerek bölgeler arasında çeşitli
uygulama farklılıklarının oluşmasına yol
açmıştır.
Momoyeri
Trabzon’da karakoncoloz oyunlarına verilen
isimlerden birisidir. Hesiod’a göre Nyx’in oğlu
ve eleştiri, alay, taklit, hakaret tanrısının
adı Momos ‘tur. Yazar ve şairlerin koruyucusu
Momos başta Hephaesus’un işleriyle, Afrodit’in
gıcırdayan sandaletleri olmak üzere tanrılarla
dalga geçtiği için Olimpus dağından kovulmuştur.
Karakoncolos
oyununlarına bu adın verilmesi oyunların
eğlendirici içeriğinden dolayı olmalıdır yoksa
Momos’un yer altı iblisleriyle ilgisi olmadığı
ortadadır.
Bulgar Kukerileri
Bulgaristan’da özellikle
Pazarcık bölgesinde üstlerine hayvan postları
giymiş, yüzlerine hayvan maskesi takmış,
ellerinde sopalar, elleri ve boyunlarına çok
büyük sığır çanları asmış erkek dansçılara
Kukeri adı verilmektedir. Kukeriler, köydeki tüm
evleri tek tek dolaşır ve her evde bir şeyler
yer içer gibi yapar, dolaşırken bellerindeki
çıngıraklardan mümkün olduğunca ses çıkarmaya
çalışırak geldiklerinin duyulmasını
istemektedirler.
Albastı varyasyonu Karakura
Karakoncolosun
zemheri ayında
yolda karşılaştığı insanlara “nerden geliyosun,
adın ne" gibi sorular sorması , sorularına
“kara” işle başlayan (Karaköy, kara Ali gibi)
cevaplar alamaması durumunda karşısındakini
öldürmesi anlatısı yaygın olmakla birlikte
orijinal olmayıp sonradan yakıştırılmış
özelliklerdir.
Karakoncolos’un
ilk hecesi olan “kara” kelimesinin Yunanca
orijinli olduğu halde Türkçe “kara” anlamına
gelmesi bu yakıştırmanın sebebi olmalıdır. Bir
ihtimal karabasana Konya ve Bafra’da karakada
Batı Trabzon, İçel, Erzurum, Çorum, Kars ’da
karakura adı verilmesinin hatta Gümüşhane’de
karakuradan kurtulmak için yaratığı deniz
kıyısına kum tanelerini saymaya göndermenin
sebebi de Türkmen albastı karakteri ile ve Yunan
karakoncolosunun harmanlandığı Anadolu’da
yaratılan kültürel sentez yüzündendir.
Karakoncolos seyirlik
oyunları
Trabzon’da Kalandar gecesi (Ocak ortası),
Anadolu’da
Ocak veya Mart
ortasında köy gençlerinden birisinin ayı postu
giyip, üzerine çanlar taktıktan sonra ev ev
gezdirilerek yöreye göre kemençe, davul zurna,
tef[xiv]
vs. eşliğinde
türküler söylenerek oynatılması çeşitli taklit
ve seyirlik oyunlar oynanması adeti çok sayıda
varyasyona sahip olmakla ve bir çeşit Saya
Gezmesi olmasına karşın karakoncolos miti ile
ilişkisi barizdir. Ev sahibi oyunculara para,nın
yanı sıra yöreden yöreye değişen temel besin
maddeleriyle un, yumurta, peynir, yağ, pekmez ve
üzüm vs. vererek ödüllendirir. Evlerden toplanan
yiyecekler gençler tarafından hep birlikte
pişirilip yenilmektedir.
Ayı postu
giydirilip beline çıngıraklar bağlanan
karakterin Trabzon’daki adı karakoncolos diğer
Anadolukentlerindeki adı Arap’tır. Her iki
karakterin ortak yönü yüzlerinin is ile siyaha
boyanmasıdır.
Konya Ilgın’da
gerçekleştirilen bir Saya varyasyonu şöyledir:
“Konya’da 18 Ocak’ta gün dönümüne denk getirilen
tarihte yapılır. Ellerinde heybelerle ev ev
dolaşan gençlerden birisi ayağına tahtalar takıp
boyunu uzatırken paçalarına da çanlar takar, bir
diğeri de yüzünü siyaha boyayarak arap olur.
Saya tekerlemesini okuyan bu iki gence un, yağ,
yumurta gibi yiyecekler verilmekte daha sonra
toplanan tüm yiyecekler köy gençleri arasında
pay edilmektedir.
[xv]“
Avrupa’da pek çok seyirlik
oyunda da rastlanılan ve Morisko olarak
adlandırılan yüzünü siyaha boyamış Arap
karakteri, ateşten kaynağını alan cinlerle
özdeşleştirilmekte ve bolluk getireceğine
inanılmaktadır.
Yunanlılar
Kalikantzaroslarun
evlere bacasından girerek ocak ateşini
söndürmeye çalıştıklarına inanmaktaydılar[xvi].
Bazı yörelerde oynanılan Arap oyunlarının yanı
sıra Trabzon folklorunda oyunlarda şeytan
karakterine tastlanması dahası elinde bir sopa
ile ateşi karıştırması bu inanışın sembolik
devamı olmalıdır.
Doğu
Karadeniz Karakoncolos oyunlarında, Karakoncolos
figürü dışında maymun (bazen Yunanca karşılığı
momoyer) ve Ayı (veya Yunanca karşılığı Arkhos)
karakterleri
de bu yaratıktan
gelişmiştir. Hatta bazı oyunlarda hepsi birden
temsilde yeralmaktadır. Gerek ayı gerekse
momoyer karakterlerinin bazı varyantlarda oyunun
esas erkek karakteri Kizir’in[xvii]
ikinci adı olması[xviii]
Karakoncolos’un zamanla Kizir’e dönüştüğü bu
sebepten momoyer ve Ayı karakterlerinin ayrıca
yaratılmak zorunda kalındığına işaret edebilir.
Gerçekten de Kizir, Momoyer , Ayı
karakterlerinin ortak özelliği seyirlik oyunun
bir yerinde ölmeleri ardından doktor, kral, ağa
ya da Gelin tarafından yüzlerine osurularak
diriltilmeleridir. Özellikle Rumlar tarafından
kumpanyalar tarafından oynanılan momoyer
oyunları o dönemin kukla ve Avrupa’da oynanılan
vodvillerden
etkilenerek öylesine karmaşık bir hal almıştır
ki Müslümanlar tarafından oynanılan oyunların
analizi hem daha kolaydır hem de orjinaline daha
yakındır. Çaykara ilçesine bağlı Hopşera
köyünden bir derlemede Karakoncilo oyununda[xix]
7 karakter bulunmaktadır. Bunlar:
1.
İhtiyar[xx]:
Eski elbise giyen takma sakallı ve eli bastonlu
birisi
2.
Deve: Deve formuna
sokulmuş bir ya da birden fazla insandır.
Boğazında çıngırakalr avrdır
3.
Ateşçi: Sivri külahlı,
uzun boylu, yüzü siyaha boyanmış, elinde sopa,
ocaktaki ateşi karıştırmakla görevlidir
4.
Delikanlı
5.
Kız
6.
Hediyeci
7.
Çoban: Delikanlı ile kızın
oynaması için kaval çalar
Samuilidis’in yüzlerce
örneğini topladığı “Geleneksel Pontos Halk
Tiyatrosu” adlı çalışmadaki tüm örneklerin
kabaca analiz edilmesi de yukardaki tabloyu
değiştirmemektedir. Bu oyunda –ölüp dirilme
hariç- temel bereket sembollerin hepsi
bulunmaktadır ki bunlar:
1.
Karakoncolos : Öncelikle
adı Karakoncilo olan oyunda bu isimde bir
karakter olmaması şaşırtıcıdır ama ateşçinin (ya
da şeytan) bu rolü üstlendiği görülmektedir.
2.
yüzün siyaha boyanması:
Yaratığın iblis olduğunu sembolize etmesinin
yanı sıra gelinlerin de yüzleri nazara karşı
siyaha boyanmaktadır.
3.
Değnek: Penisin
sembolüdür. Tarlaları döller ve bereket saçar.
4.
ateşin
karıştırılması: Baca kültüne aittir
5.
evlerden yiyecek
toplanması
6.
Çıngıraklar: Genellikel
karakoncolosa takılan bu semboller bu sefer
deveye takılmış ve rol paylaşılmıştır.
7.
Sivri külah ya da maske
8.
Ayı postu: Bu basit
varyasyonda post işi deveye mal edilmekle
birlikte neredeyse tüm varyasyonlarda
karakoncolos tarafından giyilmektedir
Noel Baba karakoncolos
muydu?
Anadolu dahil pek çok bölgede yüze sürülecek
isin kaynağı olan baca kültü bollukla
özdeşleştirilmiştir. Dolayısıyla yılın belli
dönemlerinde evlerin bacalarından sepet sarkıtıp
yiyecek isteme ya da Noel babanın bacadan ev
halkına hediye dağıtması adetleri aynı inançla
ilgilidir. Sadece Arap figürü değil Batı
kültürüne Anadolu’dan taşınan
Noel baba (Santa
Klaus) karakteri[xxi]
karakoncoloz mitinin geç dönem varyasyonlarından
birisidir.
MS 4. yüzyılda
Anadolu’da yaşamış, cömertliği ve fakirleri
gözetmesiyle tanınan Myra piskoposu
St.Nicholas’tan adını alan bu bolluk sembolü
karakter Anadolu’dan çıktıktan sonra 17. yüzyıl
İngiliz folklorunda “Father Christmas” adıyla
rastlanan uzun yeşil kıyafetler giyen sakallı
yaşlı bir karakterin[xxii]
sentezi olarak bugünkü Noel Baba oluvermiştir.
Noel Baba eve kalikantzaroslar gibi bacadan
girmektedir, kışın en soğuk döneminde ortaya
çıkmaktadır, bollukla özdeşleştirilme, yeni
yılı (sembolik
olarak verimlilik) beraberinde getirmektedir.
Özellikler
1.
Arap veya Karakoncolos
oyunlarında ölüp dirilme motiflerine sıkça
rastlanmaktadır. Ölüyü gelin yüzüne osurarak,
şeytan gelinle pazarlık ederek ya da hekim ilaç
vererek diriltmektedir. Ölüp dirilme en önemli
verimlilik sembolüdür.
2.
Yaşlı kadın ve yaşlı
erkekler eski yılın gidişinin yanı sıra tanrıça
ve tanrıları tasvir etmektedirler ki bu da
tabiatın yenilenmesini , toprağın tekrar ürün
vermesini sembolize etmektedir.
3.
Karakoncoloz
ayı postuna (hatta
Bulgaristan’da bizzat ayı maskesi takar
kukeriler) bürünmüştür. Bir hayvanın postuna
bürünmek o hayvanla ruhen özdeşleşme amacı güden
bir ritüeldir.
4.
Gelin bereket ve bolluğa
dair başka bir semboldür çünkü çocuk doğurarak
ana olacaktır.
5.
Evlerden toplanan ve
birlikte yenilen yemeklerde bereket arzusu ile
gerçekleştirilen ritüelleridir.
Sonuç
İnsanlık tarihi kadar eski olan bir mitin
sayısız etkileşim geçirdikten sonra günümüz
folklorunda izini sürmek haliyle imkansız bir
girişim olmasına karşın Trabzon kültüründe
karakoncolos adlı yaratığın başlangıçta bir
cehennem iblisi iken antik çağda bereket kültü
ile ilgili bir törenin parçası olup, yakın
zamana dek köylerimizde sergilenen halk
tiyatromuzun bir parçası olarak varolagelmesi
yerel kültür tarihimizin Anadolu’nun en eski ve
karanlık çağlarına dek indiğinin şaşmaz
delillerinden birisidir.
[i]
Trabzon’da insanlar için lakap olarak da
kullanılır. Kendi köyüm olan Sürmene
ilçesi’nin Karacakaya (Rumca eski adı
Macuka) köyünde 1950’li yıllarda
askerliğini Kiliste yaparken güneşten
yanarak cildi esmerleşen Enver o
tarihten sonra Karakoncolos Enver olarak
adlandırılmıştır.
[ii]
Sürmene ağzında /c/ sesi /dz/ olarak
telaffuz edilir
[iii]
PAPADOPULOS, LP. (1958-1961), Ιστορικόν
Αεξικόν της Ποντικης διαλέκτου. Cilt
2,s. 462. Atina
[iv]
Öztürk, Özhan. Folklor ve Mitoloji.
Yayımlanmamış çalışma
[v]
Cehennem, dünya ve cennet demek yanlış
olmasa da dünya ağacı miti tek tanrılı
dinlere özgü bu kavramlardan çok daha
eskidir
[vi]
Berger, Hermann.
Çingene Mitolojisi. Ayraç Yayınevi.s.
44.
Ankara 2000
ISBN
975-8087-39-8
[viii]
Evliya Çelebi Seyahatnamesi (1898-1938),
10 cilt.s.2371. İstanbul
[ix]
Öztürk, Özhan. Karadeniz Ansiklopedik
Sözlük. Heyamola Yayınları. Cilt. 2. S.
621. İstanbul, 2005
[x]
KAZANCI, M, (1982), Şur (Şahinkaya) köyü
monografisi. Atatürk Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü. Halk Tezleri. Erzurum
[xi]
Türk folklor araştırmaları, Mart 1967.
No: 212
[xii]
Of, Çufaruksa. BRENDEMOEN B. (2002), The
Turkish Dialects of Trabzon. 2 cilt.
University of Oslo. Oslo
[xiii]
Ziputina adlı maal
Öztürk, A.G.E Cit 1. 417
[xiv]
Kırşehir’de sadecetef eşliğinde oynaılır
ve Ayı Gezmesi olarak bilinir. Yurt
Ansiklopedisi, 4958
[xvi]
AND, M. (1962), Dionisos ve Anadolu
Köylüsü. Elif Yayınları.s.47. İstanbul
[xvii]
Gelinin kocası olan esas erkek karakter
olup Damat veya Zeybek olarak da
adlandırılır.
[xviii]
Samuilidis Hristos.
Geleneksel Pontos Halk Tiyatrosu. S. 35
.Belge Yayınları
[xix]
Şükrü Elçin. Anadolu Köy Orta
Oyunları.s. 79. Ankara, 1964
[xx]
Bazı Anadolu ve Rum varyantlarında
Kocaman oalrak adlandırılır
[xxi]
Father Christmas,
Saint Nicholas, Saint Nick, Kris Kringle
adlarıyla da bilinir. Öztürk, Ö. Folklor
ve Mitoloji
[xxii]
Bazı yazarlar bu ikinci karakterin
İskandinav tanrısı Odin’den geliştiğini
iddia etmişlerdir
Kaynak:
Özhan Öztürk.
Karadeniz Ansiklopedik
Sözlük. Heyamola yayıncılık, İstanbul. 2005. ISBN: 975-6121-00-9 |