RESİMLER
| |

Yukardaki logoyu tıklayarak Bağımsız Karadeniz
Gazetesini okuyabilirsiniz.

Dünyanın tüm televizyonlarını Canlı seyretmek,
tüm gazeteleri tek bir sayfadan okuyabilmek için önemlilinkler.com
www.onemlilinkler.com
sitesini sık kullanılanlara ekleyin.
KARADENİZ FOTOĞRAFLARI
Deeğerli Lahana forum üyeleri
Karadeniz fotoğraflarınızı galerimizde otomatik olarak
yayınlayabilirsiniz.
TIKLAYIN
KARALAHANA DA YAZAR OLUN
Yazılarınızı yayınlamamız için bize
gönderebilirsiniz |
|
|
|
| |
|
|

Türk Halk Oyunları
A -
B -
C - Ç -
D -
E -
F - G - H -
I - İ -
K -
L -
M -
N -
O -
P -
R -
S -
Ş - T -
U -
V -
Y -
Z
YAĞLI KENAR:
Seyhan'ın (Adana'nın eski adı) Kadirli ilçesinin
(günümüzde Osmaniye iline bağlı) Topraktepe
köyünde oynanılan bu Oyun davul zurna eşliğiyle
iki erkek tarafından yürütülür. Düğünlerde
oynanır.
YALABIK ZEYBEĞİ:
Yalabık, sadece Bergama'nın Kozak yöresinde
çalınan bir ezgi ve onun oyunudur. Adının
köylüler tarafından "Yalabik" şeklinde telâffuz
edildiği de olur. Kimi de Yalbik derler.
Yalabık Zeybeği, çifterli yürütülür. Sekme ve
sürekli çökmeleriyle ilgi çekici bir oyundur.
Altı figürü vardır. Diğer oyunlardaki gibi 3-5
üzerine değil, 3-3 esasına göre yazılmıştır.
İkinci üçler, birinci üçlerden daha ağırdır. Bu
yoldan dokuz sayılır.
Oyun başlarken biraz aralıkla yüz yüze durulur
ki bu bir özelliktir.
1. Yürüyüş: Esas duruştan; yani sol ayak
ileride, sağ ayak yarım adım geride karşı
karşıya duruştan üçlere geçilir: sol ayak, sağ
ayak ve tekrar sol ayak yerlerinden birer karış
kaldırılır ve indirilir. İkinci üç soldan
dönülerek yapılır: Sol ayak üzerinde sola
dönülerek sağ ayak ileri atılır. Sol ayak
yerinden kaldırılarak sağ ayak yanına getirilir.
2. Karşılıklı Sekmeler: birinci üç yapılır,
kollar aşağıdadır. İkinci üçlerde kollar
kalkıktır. Sağ ayak sol diz arkasına vurur, sol
ayak üstünde sekilir (bir); sağ ayak ileri
atılıp sol diz üstüne çökülür (iki); ayağa
kalkarken sol ayak biraz yana açılır (üç).
Bu hareket iki üç defa tekrarlanır. Karşı
karşıya gelinirken de iki grup birerle kola
geçmiş olur. Safta yürüyüş iki üç defa
tekrarlanır.
3. Bir sırada Eşmeler: Üçler yapılır.
Sol ayak basılı iken, sağ ayak kaldırılıp
ilerden geriye sallanır (bir); bir daha yapılır
(iki); ileri basılır (üç).
Sol ayak kaldırılıp ilerden geriye iki defa
sallanır, üçüncü de sağ ayak üstünde soldan
geriye dönülür.
Oyuncular dizili koldadır. İkinci figür
tekrarlanır.
Dizi kolu, oyun yerinin ortasına gelmiştir.
Buraya ikiye ayrılır. Bir grup doğru gider,
öbürü soldan geri döner.
İkinci figürdeki sekmelerle ve üçüncü figürdeki
eşmelerle oyun devam eder.
4. Diz Çökmeler: Üç yapılır.
Sağ ayak, sol ayağın arkasına vurur ve sol
ayakla sekilir (bir). Sağ ayak bir adım ileri
basar (iki); sağ ayağın dizi üstüne çökülür
(üç). (Sol ayak geride uzanık bir haldedir.)
Üç defa tekrarlanır.
Dizi kolları ortada birleşir. Diz çöke çöke
gelmiş olurlar. Burada yine tek dizi koluna
geçilir.
Üçler, sekmeler yapılır.
İkinci figür yapılır. Üçüncü figürdeki eşmeler
tekrarlanır.
5. Dönmeler: Üçler.
Dönmeler olur soldan ve sağdan dönme peş peşe
yapılır.
İkinci figürdeki sekmeler tekrarlanır ve ortaya
gelinmiş olunur. Burada oyuncular iki kola
ayrılır. Tekrar Sekmeler yapılır. Böylelikle
oyuna başlanılan yere ulaşılıp orada eşmeler
tekrarlanır.
6. Çarpraz: Üçler yapılır.
Sağ ayak, sol ayağın önüne basar, sol ayak
geriden basılır (bir); sağ ayak yana açılır, sol
ayak yanına vurulur (iki); sol ayak yana
açılırken sağ kol yukarıda sol kol aşağıdadır
(üç). Karşı karşıya olan iki grup, bu duruşla
selamlaşmış sayılırlar.
YALIM (YARIM) ÇITIRDAK:
Kastamonu'nun Sepetçioğlu'dan sonra en fazla
tuttuğu oyun budur. Yarım Çırdak oyununun
değişik söylenişlerinden biridir.
YALKUŞTA:
Muş'un merkez ilçesinde, bu oyun iki erkek
tarafından davul zurnayla oynanır. Esas figürü
'el' vurmacadır. Düğün ve bayramlarda her oyunu
hazzın heyecanıyla seyreden halk bu oyunda
heyecan da (çarpıntı, titreme) çeker. Çoğu oyuna
katılmak ihtiyacını duyar ve katılır. Tarihi bir
çeşittir. Adı, yer yer söyleniş farkları edinmiş
olup Van'ın doğusundaki köylere kadar o
yörelerde de vardır.
YALELLİ:
Bursa köylerindeki oyun çeşitlerindendir.
YALI ZEYBEĞİ:
Bengi Zeybeği'nin diğer adıdır.
YALLI:
Sırtlan veya 'di kadın anlamında bazı
yörelerimizde de kullanılan bu tabir, Kars
yöresinde bir sıra oyunu adıdır. Düğünlerde el
ele tutuşulup kadınlar ve erkekler tarafından
halkav'ri yürütülür.
Yallı oyunu, tek çeşitten ibaret değildir. Kars
yöresinde muhtelif Yallılar vardır.
Yallılar, doğudan Kafkas Azerbaycan'ını da içine
alır. Oralarda sıra oyununun genel adı budur.
Ağrı merkez ilçesinin baş köyü olan Gölesor'da
davul zurna ile meydanda, yahut meyve armonik
eşliğinde sofada iki esas oyun yürütülür:
1. Yallı oyunu: Yalnız erkeklere mahsustur.
2. Kol Oyunu: Kadınlara mahsustur (ikişer
kişilik).
Bu oyunlar çok ciddî ve samimî oyunlardır.
Yallı oyun Havası: Azerî oyun havasıdır. Bu
havayla çok kalabalık, kızlı erkekli karma
oynarlar. Çalgısız, yani yalnız türküsünü
çağrılarak oynanan bu Azerî oyun çeşidini
(Yallı) yalnız kadınlar veya yalnız erkekler
düğün ve şenliklerinde yürütebiliyorlar. İki
sevgilinin duygularını ses ve hareketle
canlandırdığı için karma olarak meydana
çıkmışlığı daha akla yakın ve konusuna daha
uygundur. Sözleri, kız ile delikanlı arasında
karşılıklı konuşma şeklindedir. Sözler, ezgiyle
söylenir:
Kız:
Hindistan'ı talıyıpsan?
Huy le le le lele-lele
Gümüş kama bağlıyıbsan?
Can le le le lele-lele!
Oğlan:
Gümüş kama bağlamışam
Huy le le le lele-lele
Hindistan'ı talamışam
Can le le le lele-lele
YANLAMA:
Daha ziyade Yannama derler. Bilecik'in Osmaneli
ilçesinin Ağlam köyünde ve o yörede oynanan dört
oyundan biri budur.
YARIM KORANİ:
Bazı Doğu Anadolu köylerinde açık halka şeklinde
yürütülen sıra oyunudur.
YAYLA OYUNU:
Çeyrek asır önceleri Çapakçur (1945 yılına kadar
Bingöl Merkez ilçesinin adı) ve N'zımiye
(Tunceli) taraflarında bilhassa gün görerek
düğün ve bayramlarda pek tutulmuş olan, kadın
erkek birlikte yürütülen bu türkülü oyunun hala
sevildiğinde şüphe yoktur. Kadınlar bir tarafa,
erkekler bir tarafa, erkekler bir tarafa dizi
olup dururlar. Beş adım mesafede karşı karşıya
bulunmaktadırlar. Her iki taraf, sağa ve sola
tartımlı eğilişler yapa yapa türküsüne şöyle
girerler:
Döne döne değirmenin tunç imiş
Yana yana kara bağrım incimiş (incinmiş)
Sözlerinde "Bingöl yaylasında yar yar uy" ve
"Güzelim çevresi Hindî'dir. Hindi " gibi
mısralar geçmekte olup üç bendi (kıtası, bölümü)
vardır.
Oyuna devam edilirken, sonundaki usulsüz
parlando kısmı orada bulunanlardan güzel sesli
biri tarafından adeta yaylanın engin yüceliğini
canlandırmak istercesine bir coşa geliş ağzıyla
tek başına söylenir. Bu kısım sona erince,
sözsüz olan bölümü davul zurna çalmaya koyulur.
Havanın tartımı dairesinde fırdolayı bir yürüyüş
yapılır. Sonra, yine karşılıklı durularak eskisi
gibi ilk başlangıç bölümü tekrarlanır. 10 / 8
lik tartıma geçildiğinde oyun hızını artırır ve
gayet çevik bir surette yalnız erkeklerce
oynanır. Bu sırada kadınlar, oldukları yerde
dizi halinde durup el çırparlar. Erkekler,
onların çevresinde adeta yaylanın sınırını çizer
gibi dönerler. Türküsünün ilk kısmı şöyledir:
Döne döne değirmenin tunç imiş
Yana yana kara bağrım incimiş
Ergen kıza yalvarması güç imiş
Tatlı tatlı konuşalım sevdiğim
Bingöl yaylasında (yar yar uy)
Buluşalım sevdiğim (yar sevdiğim uy!)
YAYLA YOLLARI:
Antalya'nın Elmalı ilçesinde yalnız erkeklerce
oynanan, iki kişilik ve adını türküsünden alan
bir oyundur. Orada bir de Peşrev oyunu vardır.
Bu adı, türküsüz oluşundan dolayı verilmiştir.
YAYMAN BARI:
Havası iki bölümdür:
1. Yayman Bölümü: buda iki bölümdür:
a) Düz figürik başlayıp, arzu edildiği takdirde
ikinci parça da çalınır ve hatta tekrarlanır.
Oyun gitgide coşkunlaşacağından, figürlerin
çeşitlendirilmesine geçilir. Hareketler, son
haddini (sınırını) bulunca, ikinci bölüme
geçilir ki, bunun ana motifini adında da
görürüz.
b) Sıçratma: Artan hızın uyandırdığı coşkunluğun
doğal bir sonucu olduğu intibasını uyandırdığı
gibi, oyunun sona ermekte olduğunu da sezdirir.
Bu sırada hareketler hem daha sert hem de daha
hızlanmış olur.
2. Köroğlu Bölümü:
a) Giriş: Yayman'ın sıçratması bitince "Köroğlu
ayağı"na geçilir. Burası, yeni bir figüre
geçileceğini haber veren bir çeşit peşrev
özelliğindedir. Hareketler, ezginin özel
tartımına göre değiştirile değiştirile
yürütülür.
b) Köroğlu'nun esas ezgisi başlar. Hareketler de
büsbütün yiğitlik ve savaşçılık ifadesi edinir.
Figürlerin, bu bakımdan başarısı oyuncuların
tecrübesine bağlıdır. Aksi takdirde yapmacık
gösterişler, kabadayılığa müncer olur (dönüşür).
YELDİRME:
Bilhassa Alevî köylerinde oynanılan halaylar iki
- üç kısımlı olurlar. Bu hal, tarikat dışı
olarak hala devam etmektedir. Oyunların ikinci
veya son kısmına Yeldirme denir. Bayburt
yöresine bu anlamda "Üstleme" tabiri kullanılır.
Çorum havalisindeki "Hoplatma" veya "Otlatma"
tabiri aynı şeydir. Orta Anadolu'daki anlamdaşı
"Tezleme"dir. Orta Anadolu'da hoplamak ve
zıplamak manasında, yakın zamana kadar hotlamak
fiili kullanılıyordu.
Sivas'ın Divriği ilçesinin Sincan köyünde davul
zurnayla yürütülen Yeldirme, karma sıra
oyunudur.
İzmir'in Bergama ilçesinde Yeldirme, bir kız ile
bir erkeğin yan yana oyunudur. Yukarıdaki
Yeldirme oyunlarının kökende bir olup
olmadıkları araştırılmaya muhtaçtır. Çünkü,
Yeldirme'nin çarşaftan önceki kadın sokak giyimi
anlamına da geldiği eski göreneklerimizden
olarak malûmdur.
YERLİ HALK OYUNU:
Bilecik'in Bozüyük ilçesinin mesela Saraycık
köyünde tek veya birlikte yürütülen 2-8, 10
erkeklik oyunun sadece adı böyledir. Adına
bakarak, yenice bir oyuna benzemekle beraber,
yaşlı sekene yerli (halk) eski görenekten
olduğunu söylüyor. Oyundaki yerli giyim
eşyaları, zeybeklikten kaldığının ayrıca
delilidir.
YERLİ OYUN:
Konya'nın Bozkır ilçesinin Pınarcık köyünde
"Yerli Oyun" dört kişiyle oynanmakla beraber,
bir iki veya üç kişiyle yürütüldüğü de olur.
Düğün ve eğlence günlerinde hatırlanır. Erkek
kadın birlikte kesinlikle oynamazlar. Bölgenin
bütün köylerinde bu böyledir.
YERLİ ZEYBEK:
Bolu'nun Mudurnu ilçesinde bilhassa kaval veya
davul-zurnayla 12 kadar erkek tarafından Meşeli
oyunu oynanır. Fakat, bu zeybeğe ikişer ikişer
30-40 erkek kalkıyorlar ki "Yerli Zeybek"
dedikleri işte bu harekettir. Oyunda türküleri
de söylenir ki tartım daima hep bilinen aksak
ölçüdedir.
Yerli Zeybek adıyla bir oyunda Çorum'da vardır.
İki yörenin bu aynı addaki oyunları şekilce de
farklıdır. Bununla beraber, farkın zamanla
meydana gelmiş olması mümkündür. Çorum
oyunlarından olan bu Yerli Zeybek pek yaygın
görünmemekle beraber, diğerinden eski ve
bambaşkadır. "Sarı Zeybek" in eski şeklinden
ibarettir. Oyunda gelin rolünü yürüten kadın
ortada, güvey ile öbür delikanlılar da ellerinde
hançerlerle gelinin çevresinde kıskanç ve dehşet
verici hareketlerle oynarlar.
YEZGİ:
Kelimenin aslı Ezgi olabilir.
YİSA:
Doğu Karadeniz bölgemizden Pazar (Rize)
ilçesinin tulum eşliğinde oynanan erkek horon
çeşididir. Düğün ve bayramlarda horon halkası,
oynanan alan kadar kalabalık olur.
YİSERA HAVASI:
Karadeniz horonlarımızdandır.
YÖNGÜL:
Azerîler, kıvrak ezgili, yeğnik oyunlara topluca
bu adı verirler. Kelime, hafif m'n'sında
Anadolu'nun 'yengilâ dediği sıfattır.
YUND DAĞI:
İzmir'in Bergama ilçesinin tek kişilik oyunudur.
YUSUF HALAYI:
Yusuf Abdurrahman Halayı da denir.
YÜRÜK AĞIRLAMASI:
Bu halayın semt semt çeşitli adları olmuştur:
Yörük Halayı, Yörük Ağırlaması, Kürt Halayı,
Aşiret Halayı gibi.
Yürümek fiili bazı yörelerimizde yörümek
şeklinde söylendiği için, konar göçer yaylı
oymağı demek olan "Yürük" adı da köylüler
tarafından daha ziyade "Yörük" denilişiyle
kullanılır. Anadolu'ya ilk yerleşen Oğuz Türkmen
fatihler, sonraları Horasan'dan oymak oymak,
obak obak gelmeye devam eden obalı, otağlı Türk
göçerlerine Yörükler demeye başlamışlardı. Söz
konusu halayın işte bu tabakadan kalmalığı
adından anlaşılıyor.
Sivas ve yöresinde yürütülen toplu oyunların
hiçbirine benzemeyen "Yürük Ağırlaması" na
girmek üzere halaycılar el ele tutuşurlar.
Başçeken, el ayaları baldıra değecek ve orta
parmaklar zıvka (zıvga, zıbka) zıhına gelecek
surette ellerini yanlara bırakır. Öbür oyuncular
da onu taklitle peşi peşine dizilirler. Çalgı
notadaki 'A' işaretli kısmı vururken sağ
ayaklarla her kuvvetli zamanda çok kısa birer
adım ileri atılır. Zayıf zamanlarda sol ayak
onun yanına getirilir. (Bazı oyuncular bu figürü
her iki ayağı da çeyrek adım ileri atarak
yapıyorlar.) O sırada sağ ayak atılırken
oyuncuların gövdeyi sağa büktükleri, sağ eli de
yapışık durduğu sağ yana sürterek diz kapağına
doğru indirdikleri görülür. Sol ayak da sola
bükülerek sol eli yine diz kapağına doğru
sürterler. (O anda sağ el de tabiatıyla yukarı
çekilerek eski vaziyetine getirilir). Bu figürde
halay dizisinin görünüşü şöyledir: oyuncular,
gövdeyi bir sağa bir sola büküp, elleri zıvka
zıhından ayırmaksızın yanlara sürte sürte
müteharrik (hareketli) bir kavis şeklinde
yürüyüş yapmaktadırlar.
Musikî (B) işaretli yere gelince, halaycılar
gövdeyi de imkan nispetinde arkaya bükerler. Bu
vaziyette iken ellerin her zaman da göğüse
sürtülmesine başlanır. Sağ el yukarı doğru
sürtülürken sol el aşağıya, sağ aşağı
sürtülürken de sol el yukarı doğru götürülmek
suretiyle yapılan bu figür göğsün duş altında
yıkanmasına benzetilebilir.
Notada (C) işaretli bölüm başlayınca oyuncular
doğrulup iki kollarını birden yukarı
kaldırırlar. Her zamanda başlar üzerinde yapılan
el çırpmalarıyla yürüyüşe devam ederler. (Arkaya
bükülme figürleri bazan peşi peşine sıralanış
vaziyeti bozulmaksızın yapılır. Kimi de
oyuncular sola dönüp yanyana dizi halindeyken
icra edilir.)
El çırpma vaziyetinde yapılan yürüyüş figürü çok
sürmeksizin, çalgı tekrar baştan alır. Oyuncular
da baştaki figüre geçerler. (C) kısmında yeniden
el çırpmalı yürüyüşe devam edilirken başçeken'in
mendili omzuna attığı ve yukarda duran kolları
-el çırpmayı bırakmaksızın - yavaş yavaş
indirdiği görülür. Çömelmelere geçildiğini ihsas
(duyurma) mahiyetindeki bu hareketten sonra
oyuncular el çırparak ve her bir zaman başında
hafif irkintiler göstere göstere çömelmeye
başlarlar. Tam çömeliş vaziyetinde geldiklerinde
cepheleri de sola dönmüş bulunur.
Taklit Figürleri:
Oyuncular çömelik vaziyette yan yana
bulunurlarken ev işlerinden birinin taklidine
geçilir. Önce "un eleme" den işe başlanır. Bu
figürde oyuncular önlerinde un teknesi ve
ellerinde un eleği varmış gibi bir vaziyet
olarak dirsekten itibaren kolları her bir
zamanda bir defa sola götürüp geri getirirler.
Başçekenin bir müddet sonra hamur yoğurmaya
başladığı görülür. Baş çekenin hareketlerini
hiçbir zaman gözden kaçırmayan öbür oyuncular da
onu taklit ederler. Bundan sonra ip eğrilip
yumak yapılır, ekmek pişirilir.
Un elemeyle başlanılıp ekmek pişirmeyle
tamamlanan figürlerden sonra halay dizisi yine
el çırpmalara devamla usul usul ayağa kalkar. O
sırada musikî tekrar (B) ye geçer. Oyuncular
yine göğüste el çaprazlayıp arkaya bükülüş
figürü yaparlar. (C) kısmında ağır, ağır
doğrulur ve Çepük çalarak yürüyüşe geçtikten
sonra yukarda anlatıldığı üzere çömelirler.
Yün tarama (yun darama), çıkrık bükme (çığrıh
eğerme) ve kumaş dokuma (gumaş dohuma)
figürleri:
Halaycılar çömelik vaziyetteyken biraz sola
dönüp sol diz üzerinde mevhum (görünmeyen,
hayalî) yün demetini taramaya koyulurlar. Bu
figür, sol dizin iki yanındaki elleri beher
zamanda aşağı indirip tekrar kaldırmak suretiyle
yapılır. Yün taramadan sonra çıkrık bükme
figürüne geçilir. Bu taklit yapılırken oyuncular
sağ dizlerini hafifçe yere iliştirir ve sağ
elleriyle sağ taraflarındaki - mevhum - çıkrık
kolunu çevirir gibi yaparlar. Aynı zamanda sol
ellerini de sağ dizin yere konulduğu noktadan
itibaren yavaş yavaş sol yukarı götürürler. Sağ
elin hareketi beher zamanda bir dairecik çizecek
şekilde işler. Kumaş dokuma figürü ise tıpkı
tezgah başındaki bir adamın hareketini taklit
suretiyle olur. Bundan sonra "yaykanma
(yıkanma), taranma ve aynaya bakma figürlerine
geçilecektir."
Yıkanma (yıkanma), Taranma ve Aynaya bakma
figürleri:
Kumaş dokuma taklidi bittikten sonra tekrar
ayağa kalkılarak el çırpmalarla yürüyüşler ve
geri bükülmeler yapılır. Son bir çömeliş
vaziyetine geçilince, oyuncular sola dönmeyip,
bu sefer tam geriye yönelirler. Böylelikle en
arkaya düşen Baş Oyuncu, her iki elini
önündekinin başına koyarak yıkama taklidine
başlar. Arkadaşları da ona uyar. Sonra, tarama
taklidine geçilir. En son figürü de aynaya bakma
figürü teşkil eder. Köylerde yapıldığına şahit
olunmayan bu figürde halaycılar yarım sola
dönerek sol kollarını omuz hizasında öne uzatır
ve el ayasına, ayna yerine koyarak bakmaya
başlar. O esnada sağ elle de her bir zamanda
başın muhtelif taraflarındaki saçları düzeltme
hareketleri yapılır.
Yürük Ağırlaması'nın tarif edegeldiğimiz
figürlerinden anlaşılacağı üzere, artık karnımız
doymuş giyim kuşam tamamlanmış, hem de nefis bir
yıkanmanın sonucu olarak vücutlar rahata
kavuşmuştur. Neşe yerinde, karınlar tok ve
sırtlar pektir. Halaycılar, artık bu durumdaki
bir insanın ruh h'leti (hali) içindedirler.
Neticede, ayağa kalkarak ferahlığın sevinciyle
hoplayıp sıçrayacaklardır.
Hotlatma:
Aynalara bakılmanın tamamlandığını, sezen
sazcılar derhal Hoplatma'nın ezgisine geçerler.
Halaycılar da derhal kalkıp hoplatmanın
figürlerine başlarlar. Yürük ağırlamasının
hoplatma figürleri Kızık Halayı Hoplatması'nın
aynıdır.
YÜRÜK KIZI OYUNU:
Isparta'nın Uluborlu ilçesinin Yassıviran
köyünün dört kişilik erkek oyunudur. Aynı yerde,
ikişerlik Köroğlu ve Hora oyun çeşitleri de
vardır.
Bu oyunların seyircileri olan kadınlar ve
erkekler bir arada bulundukları gibi, oyunları
da kadın erkek birlikte oynayabilirler. Tek
kişilik oyunları da vardır. En meşhuru Kaşık
oyunudur.
Bulgar dağında kadınları oynatırlarken
seyircilere çok göstermek istemezler, çünkü
aralarına dinî telkinler girmiştir.
Kara Duman Abdalları: Bunlar Mısırlı (Kavalalı)
İbrahim Paşa'nın iskan beyine Mısır'dan
gönderdiği büyük bir musikî ve raks heyetinin
bakiyesi (arta kalanları) imiş.
Köy düğününde davulcu köye gelirken, köye 5-10
dakikalık bir mesafede davulunu çalmaya başlar.
Düğün sahibinin akrabasından birkaç kişi
davulcuyu karşılamaya çıkar ve davulun önüne
düşerek tek ayakla seke seke köye girer. Aynı
veçhile (şekilde) köyü davulcuyla birlikte
dolaşır ve köyün düğün meydanına gelir. Bu, her
düğünde yapılan eğlenceli bir törendir.
YÜRÜME:
Giresun'un merkez ilçesinde def ve kemençe yahut
da açık havada davul zurnayla yürütülen oyun
çeşitlerinden olup, bir sıra oyunudur. Karma
halde de oynanıldığı oluyor.
Buna karşılık güneyden Isparta'nın Koçlu köyünde
de aynı adı taşıyan bir oyunun varlığının
bilinmesi, aralarında şekilce de birlik bulunup
bulunmadığını araştırmak ihtiyacını uyandırıyor.
YÜZBİR:
Kadın erkek çifti tarafından oynanılır. Kars
oyunlarındandır.
YÜZYILLAR BOYU GİZLİ YAŞAMIŞ TÜRK MEZHEP
OYUNLARI:
Narlıdere (İzmir) Tahtacılarında, düğün evinde
kadın erkek toplaşırlar. S'zende Ağırlama
havasını çalmaya koyulunca bir kadın peştemalını
çıkarmış, gömleğinin eteğini indirmiş ve
çoraplarını çıkarmış vaziyette oturduğu yerde
niyaz ettikten sonra bir erkekle niyazlaşır ve
dedelere arkasını dönmeden çekilir. Niyazlaştığı
erkek, beline bir kement bağlayıp oturduğu yerde
niyaz eder ve orta yerde ayakları mühürlü
(ayakta dururken sağ ayak başparmağını sol ayak
başparmağı üzerine koymak) duran kadının
karşısına dikilir. Sazende, Nefes'i söylemeye
başlayınca, kadın karşısındaki erkeğin yanına
varır ve bir daha niyazlaşarak geri çekilir ve
ellerini sağa sola oynatıp Semağ (Semah)
oynamaya başlar. Karşısındaki erkek de oyuna
katılır. Nefes bitince sazende 'Allah, Allah,
Allah!' deyip herkesi rükûa davet eder.
Eğilenlerle birlikte Semağ oynayan kadın erkek
de rükûa gelirler. Gene sazendenin: "Gerçeğin
demine huuuu!" demesiyle herkes doğrulur, bu
defa sazende Yedirme (Yeldirme) havasını çalmaya
başlar. Yine kadın erkeğin yanına varıp
niyazlaştıktan sonra geri çekilir ve sazendenin
Nefes'i söylemeye başlamasıyla - önce yaptığı
gibi - ellerini sağa sola sallayıp bulunduğu
noktadan bir adım sağa bir adım sola gidip
gelmek suretiyle Semağ (Semah) oynamaya başlar
ve gittikçe erkeğe yaklaşıp dans eder gidip
karşı karşı gelirler. Erkek de kadının oynayışı
gibi oynar. Nefes bitince sazende yine "Allah,
Allah, Allah!" der ve herkesi rükûa davet eder.
Eğilenlerle birlikte Semağ oynayanlar da
eğilirler ve secdeye kapanırlar. Sazendenin:
"Gerçeğin demine huuu!" demesiyle herkes
rükûdan, oyuncular da secdeden doğrulur. Bu
toplantıya "Cem" denir. Cem'de yalnız bir çift
oyuna katılmaz. 12 çift kadar Semağ'a kalkanlar
olur. On iki erkanın başlangıcı Semağ'dır.
Sazcı, sazını eline alır, nefes söyler. Çiftler
Semağ yaparlar. Semağ bitince, bacı önce Semağ
yaptığı erkeğe dolu verir. Semağ, böylece devam
eder.
Bacağı açıklar "yani bekar delikanlılar da başka
bir odada ayrıca sohbet ederler. Yalnız bunları
Semağ havası sazcı tarafından çalınır ve Nefes
okunurken bacılardan biri kalkar ve erkeklerden
birinin yanına giderek boynuna sarılır gibi
yapar (niyaz). Çift Semağ'e kalkar. Ortada
aralarında daima bir aralık kalmak üzere karşı
karşıya oynarlar."
Semağ musikîsi en çok dokuz darplıdır
(vuruşludur). Önce, orta bir hızda çalınır ve
oynanır. Kendine mahsus ve çok özel bir şivesi
vardır. Ayinde, oyuncular hiçbir zaman
birbirlerine değmezler. Oyun, tamamen
estetiktir. Semağlar, genellikle ağır ve
hareketli (hızlı) iki bölümden ibarettir. İlk
bölüme Ağırlama denir. Bu bölümde erkek,
kollarını sağa sola hareket ettirir. Kadın,
kollarını, omuz hizasından yukarı kaldırmamak
üzere aynı hareketi yan tarafa yapar. Bu esnada
ayaklar ileri geri gider. Çiftlerin hareketleri
birbirine uygundur.
Ağırlama'yı hareketli bir bölüm takip eder. Buna
Yeldirme denir. Çiftler tekrar niyazlaşır.
Yüzleri karşılıklı ve biraz daha yakın durarak
birkaç metrelik bir alan içinde gider gelir ve
yeri geldikçe dönerler. Dönme yerini sazcı
hatırlatır. Oyun bitince yeniden niyazlaşırlar.
Kırklar Semağı (Semahı) :
Bu semağ en az dört ve en çok on kişi ile
yürütülen bir oyundur. Daha önce tarif edilen
Semağ'da olduğu gibi, oynayacaklar birbiriyle
niyazlaşır. Erkekler bir yana kadınlar diğer
yana karşılıklı dizilirler. (Bu oyunda ayakların
mühürlenmesi yoktur.) Sazcı çalmaya başlayınca,
herkes olduğu yerde sağ ve sol ayaklarının ileri
ve geri atmak suretiyle oyuna başlarlar. Sazcı
üç Nefes'le bu oyunu ağırlar (yani ağırlama
bölümünü tamamlar). Dönek Havası çalmaya
başlayınca oyuncular sağ ayak ileri giderken sağ
kolu ileri uzatırlar. Sol ayak ileri giderken de
sol kolu ileri uzatarak oyuna devam ederler. Bu
bölümde üç Nefes'le yapılır. Bundan sonra
"Allah, Allah, Allah!" denir. Oyundaki kadınlar,
erkeklerin arasında namazdaki gibi diz çökerler.
Dolu içildikten sonra niyazlaşarak oyun biter.
Herhangi bir muhabbet başlarken, muhabbetin
başladığını bildiren bir Nefes okunur. Bu Nefes
manzumesinin ayrı ayrı besteleri vardır ve üç
defa okunur.
Bazı Alevîlerde cemler sabaha kadar sürer; saz
çalınır, Nefes söylenir ve oyun oynanırdı.
Bazılarında ise ayin çabucak bitirildikten sonra
sabaha kadar saz çalınır, Nefes okunur ve oyun
yürütülürdü.
Semağların ağır, orta ve hızlı olanları vardır.
Önce ağır bölüm, sazlarla birlikte oynanır.
Muhabbet ilerledikçe biraz oynak / hızlı
Nefeslere geçilir.
Semağlar; 2,4,6,8 ve daha fazla kişiyle oynanır.
Semağlarda el ele tutuşmak yoktur.
16 kişiyle oynanan Semağ'larda vardır. Dört
çift, dört çift üzerine karşılıklı dururlar. Bu
Semağ, "Çabuk Semağ" usulüyle oynanır.
Çaprazlama suretiyle birbirlerine çarpmadan yer
değiştirirler. Bu tarz Semağda dem tutmak adeti
vardır.
Bundan daha büyük Semağ'lada Çobanbaba veya
Koyunbaba denir. Nevruz ve Hıdırıellez
bayramlarında oynanılır.
Zamah: Düğün ve bayramlarda yapılan şenlik,
eğlenti (Sungurlu-Çorum). Konya'nın Çumra ve
Karkın, Camil köylerinde damada yapılan eğlence,
oturak kadınlı erkekli köy oyunları (Ünye-Ordu).
Düğünden iki gün önce başlayan eğlenceler
(Dedeler-Konya).
Bingöl'de 1928 yılında seyredilen bir Cem
ayininde, önce çift çift oynadılar. Sonra el ele
tutuşarak daire yapıp oynadıkları görüldü. Bu
halkanın ortasında bir ateş bulunması
gerekiyordu. Toplaşıp önlerine bakışlarından
ateşe ve açılıp göğe hitaplarından güneşe saygı
gösterdikleri anlaşılıyordu. Sonra, daire bizim
bildiğimiz "Kadril" oyununu yürütmeye başladı.
Bütün hareketler ve kadın değiştirmeler hep
Kadrildekinin aynı idi. Arada sırada ayağa
kalkıp bir Naat bir Medhiye okuyorlardı.
Edremit'te (Balıkesir) Kazdağı'nda yedi yılda
bir yapılan bir ayin vardır. Buna "Sarıksız
Ayini" denir. Bu ayin, Narlıdere'deki Alevî
Dedesi tarafından idare edilir.
|
|
| |