Canım Ülke
CANIM ÜLKE:
Bu ve Can Türkistan adlı Türkistanlı kadın
oyunları anayurt hasretinin ora motifleriyle
ifadesidir.
Can Temer Ağa
CAN TEMER AĞA:
Bayburt ve dolayının her şenlikli gününde,
bayram ve düğünlerde dört beş erkek tarafından
oynanan Bar çeşididir. Kadınlar düğünlerdeki
kendi topluluklarında yürütürler. Oyunun şöhreti
vilayet sınırını aşkın bulunduğu için asıl
çıktığı yeri kesinlikle buluşturabilmek Temer
Ağa'nın hüviyetini bilmeye bağlıdır.
Cebki
CEBKİ:
"Çapiki" oyun adının Hınıs'taki söylenişidir.
Ceylan
CEYLAN:
Hayvan taklitçisi oyunlardandır.
Cezayir
CEZAYİR:
Maraş'ın Göksun ilçesinin Obruk Şemsiler
köyündeki üç oyundan biri de Cezayir'dir.
Diğerleri Sekme ve Sürtme'dir. Bunların üçü de
kaval ve tef ile 2-4 kişi tarafından oynanır.
Kadınlar ayrı oynar. Bölge köylerinde Zeybek de
1-8 kişi tarafından cura ile yürütülür.
Cırıt Oyunu
CIRIT OYUNU:
Cirit maruf (bilinen, ünlü) atlı spor gösterisi
olduğu halde, Ankara'nın Etimesgut köylerinde
"cırıt" adında davul zurnalı bir de toplu raks
vardır. Bucakta ayrıca Zeybek oyunu ve bağlama
eşliğiyle yürütülen dört erkeklik Şıkırdım oyunu
da vardır.
Cigos
CİGOS:
Samsun'da yerleşik Rumelili göçmenlerin
oyunlarından olup Kırklareli tarafında da
vardır. Buna Trakya'da Cigoş, Zigoş denildiği de
olur. Yer yer çeşitlenmeye yüz tutmuştur.
Comburt Havası
COMBURT HAVASI:
Kütahya oyun havalarındandır.
Comolu
COMOLU:
Maraş'ın Pazarcık ilçesinden Ağca Koyunlu
köyündeki bu oyun pek özel mahiyette
görünmektedir. Çifter çifter ve kadın erkek
karma olarak oyuna geçerler.
Coşkun Çoruh
COŞKUN ÇORUH:
Bu Artvin oyununun figürleri meselâ Sarıçiçek
oyunu figür sayısında değildir. Eski adıyla hâlâ
Deli Horon diye de tanınıyor.
Beşinci figürün "Alassiya" komutası gemicilikle
ilgili olup, Ceneviz dilinden alınmalığı
"Denizcilik Oyunu" ihtimalini düşündürmektedir.
Oyunun havası, türlü süsleme katılımlarıyla şu
fıkranın (müzik cümlesinin) tekrarlanışından
ibarettir.
Her figür, bu parçanın iki ölçülük kısmında
yürütülür. Birinci figürde musiki orta bir
hızlılıkta çalar. İkinci figürde az daha
hızlanır. Eller Yukarı! komutasıyla canlılaşarak
sonuna kadar allegro gider. Ancak, oyunun ikinci
tekrarında ikinci figürden sonra bu hızlılık
daha da artar.
Coşkun Horon
COŞKUN HORON:
Çoruh bölgesi oyunlarından olmakla beraber,
üstteki Coşkun Çoruh'tan ayrıdır. Denildiğine
göre, sevişen iki genç yıllarca ayrılığın
hasretine katlandıktan sonra yine kavuşuyorlar.
Bu Horon işte o gençlerin ana babaları
tarafından buluşmaları şerefine oynanır. Oyunun
bir özelliği de ailevi sevinci temsilen kadınlı
erkekli yürütülmesidir.
Curcuna
CURCUNA:
Çağdaş sözlüklerimizde bu Türkçe kelime şöyle
tariflidir:
1. Alaturka musikide süratli bir usul.
2. Bir toplantıda her kafadan bir ses çıkmak
suretiyle meydana gelen gürültü ve patırtı.
Curcunaya çevirmek, curcunaya döndürmek, bir
yeri curcunaya vermek, ortalığı gürültülü
patırtılı hale sokmak."
Kelime Anadolu'da eski olmasına rağmen,
Nevşehir, Eğin gibi nice bölgelerde
unutulmuştur. Doğu, güney illerimizde hiç
yoktur. Trabzon gibi kuzey illerimizde
kullanılıyor. İstanbul'da herkes bir tabir
olarak bilir. "Curcuna kıyamet gitti" derseniz
bunu herkes anlar, fakat "curcunalar oyuna
kalktı" derseniz iyi Türkçe bilmediğinize
hükmedilir. Yani curcuna bir oyundur, fakat onun
oyuncusu demek değildir. Curcuna usulüne
gelince; o kendine has olarak tenazursuz
(karşılıklı simetrik olmayan) iç taksimatı ve
oynak haliyle notada 10/8 olarak yazılan en eski
aksak tartımlarımızdandır. Yalnız fasıl
musikisinde değil, bugün için adsız olarak bazı
Halaylar gibi kıvrak Anadolu oyun havalarında da
esastır: 3+2+3=10/8.
Curruh
CURRUH:
Birbirleri sırtına binmiş iki çocuk grubu
arasında oynanan bir çocuk oyunudur. Bu oyunda
taşıyan çocuğun yapacağı bütün hareketlere
rağmen sırttan düşmek l'zımdır. Bir türkünün
tartımıyla dönerlerse bir çeşit çocuk dansı
meydana gelir (Isparta ve köyleri).
Çakacı Oyunu
ÇAKACI OYUNU:
Burdur'un Yazu köyünde şu oyunlar vardır: Çakacı
oyunu, Kurt oyunu. İkisi de tek kadın veya tek
erkek tarafından oynanır. Ayrıca, Zeybek
oyunları da vardır. Burdur köylerinden "bozuk"
sazı çok kullanılır.
Çamaşır Oyunu
ÇAMAŞIR OYUNU:
İzmir'in Foça ilçesinde 10-12 erkek toplu olarak
davul zurna eşliğiyle yürütürler
Çandarma
ÇANDARMA:
Bergama ve köylerinde tek kişi tarafından
oynanır.
Çankırı Zeybeği
ÇANKIRI ZEYBEĞİ:
Çankırı'nın köylerinde kadın erkek tam bir
eşitlik dairesinde toplaşıp saz ile karma oyun
çıkarırlar. Bazı köylerinde ise karışık oyun
nâdirdir. Her eğlence vesilesiyle kaşık veya
zillerle de oyuna kalkarlar. "Oyun ", "Köy
Oyunu" gibi mütevazi adları tercih ederler.
Karışık alay çekme tarzında Zeybek, erkek kadın
birlikte Çiftetelli. Çoğu zaman davul zurna
eşlik eder. Ilgaz'da "alay" tabirini tam olarak
Halay telaffuz ederler. Düğün oyunlarına gelin
de katılır.
Çapik
ÇAPİK:
Diyarbakır'dan Lice ilçesinin toplu yürütülen
oyunlarındandır. Meselâ Silvan ilçesinin merkez
köyünde bu isimdeki oyun iki kişi tarafından
bile davul zurna eşliğiyle yapılıp erkeklere
mahsustur. En fazla küsüntüleri (dargınları)
barıştırmak üzere yürütülmesi görenektendir.
Çapikay
ÇAPİKAY:
Bingöl'ün merkez ilçesinde Çapikay oyunu kadın
erkek toplanılarak veya yalnız erkeklerce
yapılır. Erkeklerin oynayışı yarı idmancı işi
bir celâdet (dayanıklılık, yiğitlik) edinir.
Çapukay (el çarpmaca); bir müddet ayrı ayrı ve
sert alkış çarpışı gibi eller teker defa
çırpılarak kızıştıkça oyun âdeta hasm'ne bir hal
alır ve bu sefer oyuncu oyuncuya karşılıklı el
çarpışmalarına girişilir. Sonunda da bu
çarpıştırmalardan önceki vaziyete dönülür.
Çarişka
ÇARİŞKA:
"Çar Oyunu"demektir. Kars bölgemizin çizme
esareti yıllarından (Rus işgalinden) acı bir
hatıra halinde mahallinde daha ziyade kurtuluş
şenlik ve bayramlarında oynanıyor.
Çark
ÇARK:
Mevlevî Sem''sının ana figürü bizde de Farsça
"Çarh" kelimesini Mesnevî'den beri Divan
Edebiyatı'nda tutundurmuştur. Konuşma dilinde
"çark" deriz. Mamafih bu kelime açıkça bir
fırıldanış taklitçisi söz olduğu için çark
kelimemiz Farsça'ya geçmiş olabilirdi. Nitekim
Kaşgarlı Mahmut "felek" ve "gök çığrısı (felek)"
anlamına çığrı Türkçe'sini veriyor ki bugün
çıkrık ve çarkfelek dediklerimizin atasıdır,
cümlesi birdir.
Nedim "Çarh-ı dever'n" a hayrandır:
Şevk ile v'iz-i şehir attı rid'sın çarha
Böyle şal oyununa çıkmadı dahi şeyh olalı
Çayda Çıra
ÇAYDA ÇIRA:
Kına gecesi oyunlarından olarak en başta geleni,
"üstünde beş altı mum yakılı" porselen
tabaklarla yürütülen Çayda Çıra oyunudur. İlk
oynanan budur. Tabağın bu yanar mumlu hali bir
nevi meşale gibidir. Her elde bir mumlu tabakla
yürütülen zarif gösteriye Çayda Çıra oyunu
denir.
Çayda çıra tabiri, eski düğünlerin bilhassa
havuz başlarında veya çay kenarlarında
tertiplenmesi ve yapıştırılan mumların yakılarak
su üzerinde tepsilerle yüzdürülmesi âdetinden
kalmıştır. Rivayet, keyfiyeti bu surette izah
etmektedir. 30-35 yıl öncelere kadar erkekler
havuz başlarında eğlenti tertipledikçe havuz
başında sıralanıp bir tepsiye içki ve meze
koyarlar. Bunları karşıdan karşıya itelemek
suretiyle ikramlaşırlarmış. Tabir aynı eski
görenekten ve oyun onu canlandırarak anmak
ihtiyacından hatıra kalmış olsa gerektir. Çayda
Çıra oyununun kendi türküsü de var, manileri
epey çeşitlidir. Her mısra arkasından "nanay
hanım nanay" terennümü ve "kibarım" gibi bazı
geline atıf sözleri üçer defa tekrarlanır.
Ezgisinin tartımı (ritmi) 3+2+2+3 aksağında
olmak üzere 10/8'liktir. Sözleri güler yüzlü
olmakla beraber, yeni baba evinden ayrılmış
gelinin günlük ruhiyatı gibi içlidir de.
Çayda Çıra oyununa önce oğlan evinden gelen genç
kız ve kadınlar kalkar. Kız evindeki mahzunluğu
dağıtmak üzere, oğlan evinden gelenler inadına
taşkın bir şevk ve neşeyle oyuna girerler. Hatta
kaynana hanımın bile Çayda Çıra oyununa kalkması
âdettendir. Kız evinden kimse oynamaz. Daima
mahzun dururlar, hem de bu üzgünlük tamamiyle
samimidir. Bu eğlentide oğlan evinden gelenlerle
kız evindekiler arasında âdeta bir neşe ve
üzgünlük müsabakası açıkça kendini hissettirir.
Çayda Çıra oyunundan sonra diğer mahalli
oyunlara geçilir. Cümlesi pek çeşitli şeylerdir.
Gerek oyunların özelliği, gerekse o sırada
söylenen türkülerin mahiyeti bir bir yazılıp
incelenmeye değer. Erkeklerin çıkardığı oyunları
da bunlara katmak doğru olur. Horum, Tamzara,
Halay, Delilo vs. gibi erkek oyunlarını kadınlar
da kendi aralarında aynen oynayıp eğlenirler.
Kına gecesinde gelinin merasim sırasında oyuna
kalkması âdetten değildir. Ancak "subaha" günü,
yani yüz açımı gününde, oğlan evine gidildikten
sonra gelin (kaynanasının işareti ve muvafakatı
üzerine) oğlan evinde oynayabilir. Fakat, oğlan
evi, kız evinden ayrılıp da ev tenhalaşınca
"ucuzluk olsun" telakkisiyle (inancıyla) gelini
merasim dışı olarak oyuna kaldırmak ve Çayda
Çıra oynatmak gizli kalan bir âdettir.
Çeçen
ÇEÇEN:
"Çeçen Kızı Havası" Malatya'da vardır.
Çekirgem-Çekirge Halayı
ÇEKİRGEM-ÇEKİRGE HALAYI:
Sivas tarafının köy kadın Halaylarındandır.
Kadınlarca "Çekirgem" türküsü söylenerek çekilen
bu halayın tek figürü vardır. Üç ölçüden ibaret
ezgisiyle aynı zamanda tamamlanan bu figürün
icra tarzı şöyledir: Oyuncular el ele tutuşup
hilâl şeklinde dizilirler. 10/16'lık ölçünün ilk
sekizliğinde sol ayaklar bir adım ileri atılır
ve pençe üstüne konulur. İkinci üç onaltılıkta
yine sol ayağın pençesi yerden kaldırılırken,
sağ diz tartımlı bir kırma yapar. O anda dizin
nefis bir çöküntü yaptığı görülür. Bunu takiben
sekizlikte sol ayak geri getirilerek hafif içe
yere vurulur ve bu esnada sağ diz doğrultulur.
Üç onaltılıkta sol diz kırılıp sağ ayak adıma
hazırlanır. Bundan sonraki sekizlikte sağ ayak
bir adım öne atılır, pençesi üstüne konur (Sol
diz doğrultulur). Yeni gelen üç onaltılıkta yine
sağ ayak -yerine getirilmek üzere- zeminden
kesilirken sol diz doğrultulur. Sekizlikte sağ
ayak eski yerine getirilirse de, biraz sağa
konulur ve aynı zamanda sol diz doğrultulur.
Sonraki üç onaltılıkta sol diz kırılıp sağ ayak
yerden kesilir. Sekizlikte sağ ayak kısa bir
adım sağ yana atılır. Üç onaltılıkta sağ dizle
tartımlı bir kırma yapılır, aynı zamanda sol
ayak da öne atılmak üzere yerden kesilir. Musiki
ile figür burada tamam olmuşlardır. Tekrar sol
ayaktan başlayan hareketler yukarda olduğu üzere
devam ederler.
Çenber
ÇENBER:
Kütahya'nın Gediz ilçesinde bilhassa iki oyun
rağbettedir. Yalabık, Çenber, Düğün, sohbet ve
toplu eğlentilerde, bir veya iki erkek
tarafından saz, cura, glarnet, (klarnet) ve
dümbelek çalgısıyla oynanırlar.
Sivas tarafında Halay tertibinde oynanan Çenber
oyun havası ağır başlayıp merhale merhale
hızlanır. Şunun gibi sözleri vardır:
Çenberimi vurdum taşa
Taş bölündü baştan başa
Şimdi gelir Musa Paşa
Bizi çalar taştan taşa
Al gel oğlan çenberimi
Çal gel oğlan çenberimi
Bu oyunun aslının Sivas olması ihtimal
dahilindedir.
Çengi
ÇENGİ:
Arap harfleriyle "çenki" ve "çengi" aynı imlada
yazılagelmiş olmakla beraber, birincisi Farsça,
çengi ise Türkçe'dir. Bu ikilik yerliler
arasında bile öteden beri karışıklık çıkarmış
çünkü iki eleman da Asya milletleri arasında
aynı eşit yaygınlıkla müşterek meclislerde
kullanılmışlardı. Çengi tabiri şimdi yalnız halk
dilimizde yaşamaktadır. Şehirler hesabına yalnız
edebî metinlerde görülebilir. Asya'da ise
büsbütün revaçtan düşmüştür.
Parmak zilleriyle çengilik etmek şimdi
İstanbul'da Sulukuleli kara kızlara münhasırdır.
Anadolu'da nezih kadınlar kaşık oyununa
çıkabiliyorlarsa da, zille oynamak parayla
tutulan esnaf oyuncu kadınların harcıdır.
Halbuki geçen yüzyıl ortalarına kadar parmak
zilleriyle çengilik etmek İstanbul'da bile
cariyeler için çok daha müsamaha gören bir
sanattır.
Anadolu düğünlerinde tef çalıp türkü söyleyerek
genç kızların oyununu destekleyen meslekten
şarkıcı kadınlara şimdi de çengi denilmektedir.
Bütün Türk oyunculuğunun denilmese de, bu tip
esnaf işi kadın çengiliğinin menşei görünüşe
göre bayaderliğe bağlıdır.
Divandan örnek:
Gazeli savt ü makamat ile teşhir etmek
Çengiler şekline koymak gibidir tazeleri
Nâbi
Çingi diyen yerlerimiz de vardır. Çengiler
şairlere çok şeyler söyletmiş, meselâ Nedim
şöyle duygulanmıştır:
Çengi, köçek yallah desin
Hoş yaratmış Allah desin
Görenler maşallah desin
Nazar değmesin geline
Şu Rubaî de onundur:
Rakkas bu halet senin oynunda mıdır?
Âşıklarının günâhı boynunda mıdır?
Doymam şeb-i vaslına şeb-i rûz gibi
Ey sîm beden, sabah koynunda mıdır?
Çepeku
ÇEPEKU:
Mardin oyunlarındandır.
Çepik
ÇEPİK:
Bingöl'ün Genç ilçesinde bu Çepik adlı oyun
davul zurna veya kaval eşliğiyle yalnız erkekler
tarafından yürütülür. Düğün ve bayramlarda toplu
oynanılmakla beraber, ikişer de yapılabilir.
Diyarbakır Çepik'i şimdi Bingöl köylerinde az
çok oynanılan tertipten farklıcadır; Çeppik
derler. Kılıç çeppik, kılıç kalkan demektir. Dik
de vardır.
Çerkez Oyunu
ÇERKEZ OYUNU:
Ödemiş ilçesinin Ertuğrul köyünde eskiden
yerleştirilmiş Çerkes göçmenleri mevcut ve
sayıları azdır. "Çerkes Oyunu" denilen Kafkas
işi bir danslarını hâlâ Asya'dan hatıra olarak
saklıyorlar. Köy gençlerinden ikişer erkek
bağlama veya armonik eşliğiyle oynuyorlar. Bütün
köy gençleri bunu yürütmesini yaşlılardan
öğrenmişlerdir. Bu tarz oyunlardan, esaret
yıllarından hatıra olarak Kars bölgemizde de
vardır.
Merzifon'da davul zurnalı Çerkes Halayı'ndan
başka, Üç Ayak, Laz Halayı ve Kürt Halayı
denilen oyun havaları da vardır. Sonuncu oyun
Ağırlama, Yanlama ve Yeldirme kısımlarıyla bir
tertip bütünlüğü halindedir. Yukardaki isim
bileşimlerinde göçmen ağzının etkisi açıkça
görülmekte ve sırıtmaktadır. İstanbullu
mutaassıbın (tutucunun) "Çingene çalar Kürt
oynar." ithamını andırıyorlar ki, bunun da
Kırım'daki düzgün tertibi "Çoban çalar, kız
oynar." sözüydü. Tahriflerin (bozmaların)
zihniyet isnatlarından doğduğuna cümlesi (hepsi,
tamamı) delildir.
Çevirme Halayı
ÇEVİRME HALAYI:
Yozgat'a aittir.
Çıl Keklik
ÇIL KEKLİK:
Bazı Erzincan köylerinin kadın meclislerinde
rağbette kalan oyun çeşididir. Adını türküsünden
almış görünüyor. Eldeki her hangi bir mahalli
çalgı eşliğiyle ve mutlaka tek kadın tarafından
oynanır. (Buralarda oyun kelimesi uyun ve
uynamak telâffuz olunur ki dikkate değer bir
etimolojik ipucu olabilir.) Çıl Keklik, düğün
toplantılarında yer alıyor. Mutlaka tek kişi
tarafından oynanması, esasında keklik yürüyüşünü
taklitten doğduğu intibaını uyandırmaktadır.
Çındır
ÇINDIR:
Urfa'da Sinsin oyununa bu isim verilir.
Çıtırdağ Oyunu
ÇITIRDAĞ OYUNU:
Safranbolu taraflarında çokça oynanılmakla
beraber, adını oralarda "Kastamonu Oyunu" da
denildiği için aslında oradan gelmeliği
mümkündür. İki veya çaprazlama olarak dört
oyuncu tarafından yürütülür. Kastamonu'da kama
ve saldırmalarla oynandığı halde, Safranbolu'ya
silahsız gelmiştir. Oynanış tarzı hemen aynıyla
Sepetçioğlu oyunundaki gibidir. Fakat birkaç
figür değişikliği göze çarpacak kadar açıktır.
Oyuncular, tıpkı pehlivanların güreş öncesi
oyunlarını andıracak şekilde peşrevler yaparlar.
Sağ ellerini dizlerine vurup karşılıklı
selamlaşırlar. Sonra koşar gibi yaparak yüz yüze
gelir ve dirsek tokuştururlar Sert ve çevik
dönüşler, hem de çok kuvvetli atlamalar
yaparlar. Bu oyun erkeklerce oynanmakla beraber,
kadınlardan oynayanları da olur.
Z'vil makamını andıran havasının sözlerini
yazalım:
Çıtırdağ'dan baskun geliye
Aman baskun değil hasmun geliye
Korkma da ağanın dostun geliye
Gaygusuz avrat
Hoy deyive saygusuz avrat
Haydini saygusuz avrat
Aranağme
Çıtırdağ'dan gece mece geçtim
Anam garlı buzlu sular mular içtim
Ben bu sevdadan gayri tez geçtim
Nakarat ve aranağme
Çıtırdağ'ın anam ekinleri
Top top olmuş kakülleri
Nakarat ve aranağme
Çibik Çalmak
ÇİBİK ÇALMAK:
El çırpmak.
Çift Basma Çiftetelli
ÇİFTETELLİ:
Çocukluğumuzda İstanbul'da Yahudi ve Çingene
çengilerince Çırpıcı Çayırı gibi eğlenceli
mesire yerlerinde ve düğünlerde pek sık
yürütülmüş olan bu oyunun o yıllardaki yayılış
sahası eski imparatorluk ölçüsünde olmuş olmalı
ki hâlâ bir baştan Trabzon'da ve öbür uçtan Ege
adalarında Türkçe adıyla izlerini haber
alabiliyoruz. Bugün yurdun dört bir bucağında
oynanmadığı anlaşılıyor. Başta İstanbul olduğu
halde ekser yurt semtleri onu tamamiyle unutmuş,
bazı bölgeler de şüphe yok ki hiç bir zaman
tanımamışlardır. Çiftetelli İstanbul'da yerini
Şehzadebaşı salaşpur şanolarının kantolarına
bırakarak tarihe karıştığı gibi, "kanto" denilen
sokak melezliği de şehrin surları dışına
uğrayamadan soysuzluğu yüzünden sönüvermişti.
Kanto, çiftetellinin sözüm yabana alafrangası
olmuş, fakat Peruz ve Şamran'ın ömürleri kadar
bile yaşayamamıştı. Çiftetelli'nin çok eskiliği
manası çıkarılmamalıdır. Bilakis, Çiftetelli
kantodan bir önceki nesilden ibarettir. Adı da
kantodan daha manalı değildir. Keman oktavda
akortlu çifte telde çalarken, ud beşli aralıkla
güy' bir çeşit basso tutardı.
Yani, o da bir nevi alafrangalaşmışlık
iddiasında idi. Baloz danslarından soysuzlaşma
bir nevi oyun havası argosuydu. Çingene
piyasacıların sazla alafranga da çalınabileceği
iddiasından doğmuştu.
Çiftetelli'nin Anadolu'daki yayılabiliş gücünden
bazı izler şurada burada zamanımıza kadar
sürüklenebilmiştir. Tespit edilebildikleri yakın
yıllardan günümüze kadar o hatıra izlerinin de
haritamızdan silinmiş bulunmaları kuvvete
muhtemeldir. Çünkü esası bir uydurmacılıktan
ibaretti ve zevk mahsulü değildi.
Tekirdağ merkez ilçesinin İncir köyünde bu oyun
yalnız kadınlar tarafından kendi aralarında
darbuka eşliğiyle yürütülür.
Bilecik'ten Bozüyük ilçesinin Erekli köyünde
görülen Çiftetelli'de beşer, onar erkeğin cura
eşliğiyle oyun yürüttükleri olur. Gölpazarı
ilçesinin Küçük Yenice köyünde de davul zurna
veya keman sesleriyle Çiftetelli oynandığı
biliniyor. Söğüt ilçesinin Dudaş köyünde bile
çiftetelli vardır. Ahır köyünde de oynanıyor.
Bozüyük ilçesinin Bozcaarmut köyünde sadece
Çiftetelli bilinir. Davul ve kabazurna takımıyla
ikişer ikişer oynanarak, kadınlar yalnız kendi
aralarında yürütürler. (Buradaki Çifte sıfatı
oyuncu ikişerliğiyle ilgili olabilir. Havası
bulunamadığından İstanbul Çiftetellisi'yle
ilişiği olup olmadığı anlaşılamamıştır.)
Tokat'tan Reşadiye ilçesinin Kızılcaviran
köyünde de bir Çiftetelli oynanır. Bu köyde üç
oyun vardır. Üçü de taşradan alınmışa benziyor:
Tanzara, Çiftetelli, Hora. Üç beş bölge köyünü
göçmenler kurmuşlardı. Reşadiye ilçesinin
Çilehane köyünde "Çerkez müzikasıyla oyun"
denilip ayrıca Türkçe adı bulunmayan oyuna
Çerkes el müzikası eşlik eder. Kız ve erkek
birlikte toplu olarak oynarlar. Bütün genç kız
ve delikanlılar iyi oyunculardır. Bazı taşra
oyunları böylelikle göçmenlikte yer
değiştirmişlerse de, devede kulak miktarında
kaldıkları için Orta Anadolu'da tutunmaları
imkânsız addedilmektedir.
Ordu ilinin kasabalarında Çiftetelli klarnet
eşliğiyle iki tarafından oynanır. Kadınlar kendi
aralarında oynarlar. Kabadüy bucağında kez'
biliniyor. Rize'ye kadar yer yer oynayan
kasabalar biliniyor. Samsun merkez ilçesinde
Aydın Zeybeği gibi Çiftetelli de oynanıyor.
Güneyden meselâ İçel'de yürütülür.
Çift Güvercin
ÇİFT GÜVERCİN:
Erzurum'un çok zarif kadın oyunlarındandır.
Çift Zeybek
ÇİFT ZEYBEK:
Çanakkale'den Ayvalık ilçesinin Kıranburgaz
köyünde yürütülen davul zurnalı oyunlardandır.
Çiğdem
ÇİĞDEM:
Anadolu'nun muhtelif bölgelerinde mevsim
âdetlerinden olarak çocukların çiçekler toplayıp
kapı kapı dolaştıkları çok gezmişlerce hep
bilinir. Bunların türküleri de vardır. Yozgat'ın
çiğdem pilavı âdeti o cümledendir. Göreneğin
seyrinde özel bir raks unsuru yer almamakla
beraber, pilavı yenildikten sonra çocuklar türlü
eğlenceler arasında kendi türküsünün bir ağızdan
çağırarak Halay da çekerler. Buna yakın çiçek
toplamalı âdetler Türkistan çocukları arasında
da hâlâ yaşamaktadır. İki ülkenin bu konudaki
müşterek kıdem münasebetleri araştırılmaya
değer. Bir zamanların büyüklere ait
göreneklerinden kalmış olabilirler:
Çiğdem geldi kapıya
Yağ gönderin yapıya
Yağ olmazsa bal olsun
Oğlan uşak sağ olsun vs.
ÇİFT BASMA:
Çoruh ilinden Yusufeli ilçesinin Kölsak Sarıgöl
köyünde 10-30 erkek tarafından tulum eşliğiyle
yürütülen Horan çeşididir.
Çifte Oyun
ÇİFTE OYUN:
Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesinde bu isimde
bir oyun vardır.
Çingâne Oyunu
ÇİNGÂNE OYUNU:
Kütahya'nın taklitçi oyunudur.
Çinge
ÇİNGE:
Çağatay metinlerinde hatırası eski olan bir
gelenek, oralar düğünlerinde vardır. Genç kızlar
sıra kurup tef ve türkülerle gelini karşılamak
gibi vesilelerde oynarlar. Türkülerde beyit
sonları "yar yar" veya "hay evlenk hay" gibi
ünlemlerle biter. Çinge, işte bu oyunların
adıdır. Bizdeki çengilikle kök birliği bulunmuş
olsa gerektir.
Çingene Çengiler
ÇİNGENE ÇENGİLER:
İstanbul'da en büyük Çingene düğünü geçen asırda
meşhur köçeklerden İsmail için yapılmış, bu
meydan düğününde yirmi bin kişi bulunmuş,
cümleye parmak ısırtan oyunlar günlerce
sürmüştü. Çengi ve köçek kolları doya doya
yarışmışlardı.
Şair N'bî'nin beyiti:
Kailiz nağmeşin'sına İstanbul'un
Çiğner ağzında Yahudileri, Çingeneleri
Fazıl Bey'in (Enderunlu Fazıl) Nedimk'rî şuh
eserlerinde Rum ve Yahudi rakkasları ile Çingene
çengileri hakiki renkleriyle yaşar: "Başlarına
sırma püsküllü beyaz fesler koyan, kaşlarına
ıtır ş'hîler (şaha ait) sürünen, 'teşin atlas
üstünde barudî binişleriyle rakseden, al
baratalar (başlıklar), altın sarısı kaftanlar
giyen..."
Şöyle zannım girmiş on beş yaşına
Itr-ı ş'hîler sürünmüş kaşına
Sırma püsküllü beyaz fes başına
Bir yaraşmıştır ki yahu y'lelli
(Fazıl Divanı)
Çingeneler
ÇİNGENELER:
Erzurum oyunlarındandır. Bu barda eller
taraklanır. Oyun hareketleri bilhassa ileri ve
geri yürünülmekten ibarettir. Sıçrama, oturma ve
çevirme hareketleri de vardır. İki bacak ve
ayakların aynı zamanda önemli rolleri bulunması
oyunun özelliğidir.
Çingi
ÇİNGİ:
Çingi, çengi demektir.
Çirtik
ÇİRTİK:
Parmak şaklatmadan çıkan ses.
Çiya
ÇİYA:
Horon'da ortaya toplanıp ayakları yere vurma.
Çoban Kavalı
ÇOBAN KAVALI:
Erzurum'dan Çat ilçesinin bazı köylerinde her
toplantının pek sevgilisi olan sade
Barlardandır. Adını türküsünden almıştır. Daha
ziyade kadınlar sazsız olarak türküsünü çağırmak
suretiyle 8-10 kişilik bir dizi halinde
oynarlar. İrticali figürleri, Bar'ı çekene ayak
uydurulmak özeni içinde yürütülür. Köylü
arasındaki sevgi ve dostluğu besleyen türkülü
oyunlardandır
Çorum Halayı
ÇORUM HALAYI:
Kıyafet: Cepken (Zılga ve Salta), kuşak (Gayret
Kuşağı, Tosya Kuşağı), şalvar ve fes giyilir.
Fesin üstüne işlemeli kırmızı bir çevre
bağlanır. Oyuncunun üzerinde köstekli saat ve
gümüşlü kordonu bulunur. Elbise motifleri
Selçukî ve Osmanlılık zamanından örnekler olduğu
için bu oyunların yüzyıllardır gün gördüğüne
hükmedilebiliyor.
N'me yazdım sokuya
Gelen giden okuya
Kızlar şarabe düşmüş
Tanrı cümle koruya
Karşıda kürt evleri
Yayılır develeri
Oturmuş inek sağar
Terliyor göğüsleri
Hey nazından nazından
Sürmesi gitmez gözünden
Yaylada Türkmen kızından
Dönüver meydan senindir.
Çökçök Oyunu
ÇÖKÇÖK OYUNU:
Isparta'dan Şarkikaraağaç ilçesinin Dinek
köyünde iki kişi tarafından yürütülür. Oradan
bunu bilmeyenler yerlisince pek ayıplanırlar.
Oyun esnasında kadın erkek birbirlerini mutlaka
seyretmelidirler.
Çökeri (Küccari?)
ÇÖKERİ (KÜCCARİ?):
Çökeri veya Küccari denilen sıra oyunu Van'da da
vardır. Gümüşhane'de Koççarı denilen oyun asılda
birdir. Buna Köçeri denildiği de olur. "Koç eri"
bileşimi olduğu kuvvetle muhtemeldir ki bir
oymak adıdır. Bu yolda yer adı da vardır.