
Türk Halk Oyunları
A -
B -
C - Ç -
D -
E -
F - G - H -
I - İ -
K -
L -
M -
N -
O -
P -
R -
S -
Ş - T -
U -
V -
Y -
Z
MATRAK OYUNU:
Eski Osmanlı dernekleri çağlarında "matrakçı"
denilen gürbüz oyuncularca yapılıp "matrak
bazlık" denilen ve elerdeki matrak denilen
tokmaklarla mücadelesi yürütülen bir spor çeşidi
vardır. Cirit, güreş gibi idman oyunlarının
çoğunda olduğu gibi bunda da davul - zurna bir
kenarda çalmakla beraber, içinde meselâ Sinsin
oyunundaki kadar bile raks unsuruna fırsat
yoktu.
Matrakların baş kısmı yumuşakça bir maddeyle
sarılı bulunduğu gibi karşısındakine hızlı da
vurulsa mücadele hep şaka ve taklit mahiyetinde
kalıyordu. Hatt' bundan dolayı argomuzda hâlâ
bile "dalga geçmek" gibilerinden bir "matrak
geçmek" t'biri yaşamaktadır. Fakat, bu sözden
"matrakçının bir yerden geçmesi" gibi ikinci bir
anlam da sezinlenebiliyor ki, işte medlûl
(gösterilen şey) aşağıdaki rakslı tertipten
kin'ye (dolaylı olarak) kalmış da olabilir.
MEKTEBİN BACALARI:
Sivas bölgesinin köy halaylarındandır. Üç adım
sağa ileri yürüyüş, üç adım da geri gidiş
halinde oynanır. Mektebin Bacaları halayını
çekenler şehrin dış mahallelerinde bile bugün
için azdır. merkeze bağlı köylerden
halaycılığıyla namlı (ünlü) Şimkürek köyünde
bilhassa iyi oynarlar. Bölge köylerinin hemen
cümlesinde (hepsinde) vardır. Oyuna neden dolayı
"Mektebin Bacaları" adı verildiğini tespite
yerli oyun meraklıları da şimdilik imkân
bulamamışlardır.
Ağırlama ve Yeldirme:
Notanın (A) işaretli kısmı çalınırken el ele
dizili oyuncular, Yarım sağa döner ve ilk
vuruşta ayağı bir adım ileri atarlar. İkinci
zamanda sol ve üçüncüde sağ ayağı birer adım
yürüttükten sonra, dördüncü zamanda sol ayakları
sağın yanına getirerek yere vururlar. Musikî (B)
işaretli yere gelince; birinci zamanda sağ ayak
bulunduğu yerde belli belirsiz kaldırılarak
tekrar ökçe üstünde yere vurur. (Ayağın ucu
kalkıktır). Üçüncüde sağ ayak bir adım geri
atılır. Dörtte sol ayak bulunduğu vaziyete belli
belirsiz yerden kesilip tekrar ökçe üstünde yere
vurulur. (Ayağın ucu yukarı kalkıktır). Gene sol
ayak bir adım daha geri atılır. Altıda sağ
ayağın ökçesi yere vurulur. Bundan sonra
Oyuncular yarım sağa dönerek birinci zamanda sağ
ayağı bir adım ileri atarlar.
El Bırakma:
Halay devamdayken, oyuncuların bir aralık el
bırakıştıkları görülür. Çözülüşten sonra oyun
yine eski hâlinde devam eder. Kol hareketleri
tamamen "dudum"un el bırakışlarındaki gibidir.
Bunda da el çırpmalar iki defa, yani sağ
ökçelerin yere vurulduğu "zaman" başlarında
yapılır.
"Mektebin Bacaları"nda Yeldirme kısmı, musikînin
ve oyun hareketlerinin hızlaşmasından ibarettir.
Bazen Yeldirmede "yere diz vuruşlar" yapıldığı
da olur. Diz vuruşlar, yalnız sol ayağın sağ
ayak yanında yere vurulduğu "zaman" da ve sol
dizle yapılır. Başçeken isterse diz vuruşları
yeldirmeye geçilmezden önce de yaptırabilir.
MEKTEPLİ TANZARASI:
Çoruh ilinden Yusufeli ilçesinin Peterik köyünde
5 - 20 erkek davul - zurnayla topluca oynarlar.
MEMETİNA:
Pazar ilçesinin (Rize) Hemşin yöresinde
(günümüzde Hemşin ve Çamlıhemşin ilçedir). "Eski
Hemşin" denilen oyunla birlikte bu da sahanın
genişliğine göre az veya çok sayıda oyuncularca
toplu olarak yürütülür. Tulum zurna eşlik eder.
Eskiden kadın - erkek karma halde de samimi bir
hava içinde oynanılırmış. Şimdi erkekler ayrı
kadınlar ayrı kendi meclislerinde oyuna
kalkıyorlar.
MEMİLİ:
Diyarbakır'ın Gice (Lice) ilçesinde davul -
zurnayla yürütülen sıra erkek oyunlarından
biridir.
MENDİL:
Bu adla Kırım'da da gün görmüş bir oyun çeşidi
vardır. Bizdeki göçmenlerince hâlâ oynandığı
olur.
MENDİL OYUNU:
Aslında kadınlı - erkekli karma sıra oyunudur.
Fakat oynayanların akraba olması şarttır.
Yabancılar varsa kadın oyuna giremez.
MENDİL ZEYBEĞİ:
Kütahya'da mendillerle oynanan bir çeşittir.
Sözlerinde mendilin halleri bah'ne edilerek
'şık'ne mısralar terennüm olunur.
MENGE:
Manisa bölgesinde bu oyuna bazen Bengi de
derler.
İçel'in Gülar ilçesinin İshaklar köyünde 10 - 20
erkekle yürütülen bir menge adlı sıra oyunu
vardır. Yörenin başka oyunları da bulunup düğün,
cümbüş ve bayramlarda ancak yer alabilmeleri
eski görenektendir.
Genel olarak bir yandan zeybek oyunlarını çok
kullanıp Gen Ali ve Köroğlu çeşitlerine gün
gördüren İçel vil'yeti, bir yandan da
Çiftetelli, Kırık Hava gibi çeşitleri sever.
Toros Mengisi denilen farklıca çeşidi kadınlı -
erkekli yürütülür. Bir aşk oyunu olduğu
türküsünden okunur (anlaşılır):
Pınar başı ben olayım
Bulanırsam bulanayım
Sevdiğimi verin bana
Dilenirsem dileneyim.
Ağırlama ve Yeldirme kısımları birbirinden
hoştur.
Batı Ege köylerinde Mengi ve Bengi
tertiplerinden ayırt edilmek üzere Adana Mengisi
de denilen çeşit Çukurova köylerinden bir
kısmında ve denize kadar inen bölge köylerinde
düğün ve derneklerde oynanır.
MESTEN HAVALARI:
Burdur yöresinde kırık havalara "mesten
havaları" denir. Oyun havası kısmı (bölümü)
kırık olur. Meselâ; G'bardıç (kaba ardıç) havası
da ve kez' Teffeni'de böyledir.
MEŞELİ OYUNU:
"Mişeli Kaşık Zeybeği" diyen köyler de vardır.
Bolu'nun Göynük ilçesinin Bulanık köyü gibi üç
beş yerinde Meşeli ile Zeybek iki ayrı çeşit
hâlinde gün görmektedirler.
1. Meşeli,
2. Zeybek.
Adı geçen köyde herhangi bir sazın eşliğiyle
düğünlerde erkekler tarafından oynanırlar.
Karşılıklı iki sıra halinde ve çift çift
yürütülürler. 2, 4, 6, 8 ve daha fazlası oyuna
kalkmış bulunabilirler. Her oyuncu, hem kendi
eşini, hem de diğer oyuncuları gözetip
hareketlerde uygunluk ve uzlaşmanın
bozulmamasına göz ucuyla dikkat eder.
Ankara köylerinde bazı farklarla kez' vardır.
Ortalama konuşmayla Mudurnu'dan denilebilecek
olan Meşeli Oyunu, aynı zamanda sözlüdür.
Sözlerini oyun dışındaki seyirciler söyler:
Meşeli dağlar meşeli
Dibinde halı döşeli
Dağları çemen döşeli
Olmalı, yâr gözel olmalı
Bir yiğit dengini bulmalı
Bizim yaylalar, otlu olur
Südü, kaymağı datlı olur
Bizde gözel giymetli olur
Olmalı, yâr gözel olmalı
Bir yiğit dengini bulmalı
Mudurnu Meşeli Oyunu yerlisice kadın erkek ayrı
meclislerde oynanır. Kaşıklarla yürütülür.
Bağlama ve darbuka oyunu destekler.
MEVSİM OYUNLARI:
Sivas ve kimi köylerinde "Koç Karımı (Katımı)
Halayı" vardır ki bu yalnız o zamanda oynanır.
Çoruh'un Karabak oyunu tepelere ilk kar yağınca
Yayla Horonu diye oynanır (kara bak). Bu oyunu,
yağ ve peynir yaptıkları için "şaşay" denilen
kadınlar oynar.
Saya:
Koç katımı mevsiminde yürütülen bir oyundur.
Oyun esnasında ne gelinin ne de "saya"nın
ağzından tek kelime çıkmaz. Dilsiz görünürler.
Tekecik:
Koç katımında bazı yerlerde sükût (susma,
sessizlik) yoktur. Güzel sesliler türküler
söyler.
Çamlıkta karların erime zamanında herkes eğlence
yapar. O sırada gençler kayma oyunu oynarlar. Bu
kayış gençlerin bir nevi (çeşit) dansıdır.
Delikanlı dilediğini herhangi bir güzelin
kolundan tutup ayaklarını çalgıların 'hengine
uydurarak usul usul yürür ve bir an sonra durur.
MEYDAN ATEŞİ ÇEVRESİNDE OYUN:
Denizli'nin Çal ilçesinin Mahmutgazi köyü
evlenme düğünlerinde "Kavut Günü". Sabahleyin
veya öğleye doğru çalgıcılar (ki bunlara
davulcular derler) gelip 'henge başlarlar.
Değirmene veya oduna giden bir kısım
delikanlılar dönüşte köye yaklaşınca silâh
atarak haber verirler. Çalgıcılarla köydeki
delikanlılar onları karşılamaya çıkar.
Kavuşuldukta hemen oracıkta da oyunlar
yürütülür. Oğlan evinde kına günü kız evine
gidilişte alayda yine davul - zurna vardır. Kına
günü bir kısım delikanlılar akşam olunca köy
meydanında büyük bir ateş yakarlar ki "meydan
ateşi" denilen şey işte budur ve sadece aydınlık
temini zaruretinde kalmadığı muhakkaktır. Sırf
(sadece) ışık ihtiyacından doğsaydı o hizmetiyle
yetinilirdi. Halbuki, hemen bütün köy erkekleri
bu ateşin etrafında geniş bir halka teşkil etmek
üzere toplanırlar. Kadınlarla kız çocuklar dam
başlarında veya gerilerde yüksecik yerlerde
birikirler, delikanlılar çeşitli zeybek
oyunlarıyla Köroğlu, Arap Oyunu oynarlar.
Gelin alma ve diğer merasimde yine çalgı rol
oynar.
Kadın ve bilhassa genç kızlar da düğünde kendi
aralarında tek veya karşılıklı çifter halde
bazen gayet kıvrak türkülerle oyuna kalkarlar.
Zeybeği andıracak surette, fakat pek irtic'li
figürlerle, taklit etmeye gayret göstererek, şu
gibi türkülerle maharet gösterirler.
Minarede ezan var
Gül bahçede gezen var
Ödemiş'in içinde
Gün görmedik güzel var
Haydi güzelim oyna gel yanıma
Beşi birlik takayım gerdanına
Yurttaki ateş çevresi oyunları (Sinsin gibi)
ayrı bir bahis (konu, bölüm) teşkil ederler.
MEYREMİ:
Erzurum'un Hınıs ilçesi barlarındandır. Köylerde
karma oynanırsa da şehirlerde kadınlar kendi
aralarında yürütüp meydandaki erkek dizisine
katılmazlar.
Meryem Türküsü ve Oyunu:
Adını türküsünden alan oyunlardan olarak meselâ
Bitlis'te 1943 sonlarında gün görmekteydi.
Anadolu'nun çoğu yerlerinde türkülü oyunlar
kadınlara mahsustur. Karma oyunlarda da türkü
söylediği çok olur ve temiz bir Ünübirlik
(ünisson) halinde yürütülür. Erkeklerin daha
ziy'de türküsüz sıra oyunu yapmaları bu çeşidin
figürlerce ayrı bir dikkat ve tahammüle ihtiyaç
göstermesindedir.
Meryem türküsü de kadınların oda içinde tekli
oynayışlarında veya meydanda karma tertipte
söylenir. Oyun bir müddet (süre) ağır ve düz
olarak sürer. Sonra gitgide hızlanır. Süratli
kısım ayrı bir figürle birkaç defa
tekrarlandıktan sonra oyun biter. Sözlerinin ilk
kıtası şöyledir:
Çıktım kerpiç duvara
El ettim yeni yâra
Eski y'rdan fayda yok
Kurbanım yeni yâra
Meyremo ah Meyremo
Emmim kızı Meyremo
Nice yerlerde oyun sonlarında tartım ve ezgi
değişikliği yapılır. Bitişi haber veren bu kısma
hoplatma veya horlatma denildiği gibi harkoşte
adı da verilebilir. Bitlis yöresinde bilhassa bu
ad kullanılır.
|
MİLLET:
Rize bölgesi sıra oyunlarındandır.
|
MİLLÎ
OYUN:
Eskişehir'in bir iki köyünde oynanılır.
MİM HAVASI:
Urfa'dan Yaylak ilçesinin (şimdi ilçe değil)
merkez köyünde Mim Havası kadınlara mahsus bir
çeşittir. Düğün ve bayramlarda iki kadın
tarafından davul - zurnayla oynanır.
MİRANÎ:
Siirt'in Eruh ilçesi oyunlarındandır.
|
MİRZA DEVLET:
Türkistan oyunlarındandır.
|
MONGOK
BAĞLARI:
Türkülü ve pek mahallî oyunlardandır. Ömrü
türküsünün hayatiyetine (yaşamasına, ilgi
göstermesine) bağlıdır.
MÜBAREKİ ÇALMA:
Diyarbakır'da çalgıcı kadınların düğünlerde önce
gelini annesinden başlayarak yakın akrabalara
kadar herkese birer ikişer beyit söyleyip bahşiş
toplamalarıdır.
|