RAKI İÇTİM:
Kastamonu oyun havalarından olup şarkılıdır
(türkülüdür).
RIŞVAN:
Eğin (Erzincan - Kem'liye) oyunlarındandır.
RİZE HORONU:
Adında da anlaşılacağı üzere asıl Rize horonu
budur. Rize adını "İrize" telâffuz eden oralar
civar köylüsü çoktur.
RİZE OYUNLARI:
Bu yörenin başlıca millî oyunları malûm Horon
çeşitleriyle "pıçak" oyunlarıdır. Horon çevirmek
için birçok delikanlı halka kurup, el ele
tutuşurlar ki buna "Horon dizmek" de denir.
"Horon çevirelim", yahut "Horon dizdim" derler.
Horoncu sayısına göre halka bazen tamamiyle
kapanır, kimi de azlık yüzünden açık kalır.
Fakat, meydan geniş de olsa, birçok oyuncunun
dümdüz sıralanarak harekete geçtikleri vaki
değildir. Bir merkezin gözetilmesi esastır.
Kuşatma ihtiyacı hükmeder ki hususiyettir
(özelliktir). Baştaki elebaşının elinde bir
çevre veya mendil vardır. Ayakta çalan
kemençeci, ortalarına durur. Kenetli eller, hep
birlikte kimi yukarı, kimi de aşağı alınır.
Türlü hareketlerle kimi açılınır, kimi de
daralıp sokulunur. Sonra halka ayine
genişleyiverir ve bu tekerrürler (tekrarlamalar)
boyunca ayaklar mekik dokur. Ispazmoz (spazm,
titreme), tik, hıçkırık, ürperti gibi sanki
irade dışı hareketler bu oyunların cezbesi
içinde 'ni gıcık gibi yer yer figürleşerek
belirli motifler sağlarlar. Dakikalar geçtikçe
vecd (kendinden geçme) haline kadar
yükselinebilir. Issızlığın ürpertisinden
ürküntünün irkintisine geçiş gibi nice tezatlar,
kovalaşır. Kendini verişin samimî ciddiyeti tek
an silinmez. Her an, seyirci içinde hep
tetiklik, hep sürprizdir. Coşmak var, fakat
dalmak yoktur.
Genç kızlarda bir nevi (çeşit) Horon yürütülürse
de hareketleri nispeten muhaffeftir
(yumuşatılmıştır). Bilhassa, ellerini
başlarından yukarı kaldırmazlar ve erkekler
derecesinde sıçramazlar, her unsurca daha hafif
raksederler. Oyun esnasında armonikayı andıran
fakat ondan küçük ve "santur" dedikleri bir
çalgı çeşidini çalarlar. Horona katılmayan kız
ve kadınlar da iki taraflı karşılıklı olarak
türküler çağırırlar.
Pıçak Oyunları:
Heyecanlı olduğu kadar maharet de isteyen pek
sanalı bir oyundur. Bıçakların harek'tı
(hareketleri) ve türlü vaziyetleri pek hızlı, 'ni
ve kaşla göz arası icra edilir. Oynanabilmesi
uzun müddet talim ve mümareseye (alıştırmaya,
antremana) ihtiyaç gösterir. Aksi taktirde oyuna
girebilmek imkânsızdır. Kaşla göz arası hamleler
göz kırpılmadan karşı konulacaktı. İki
delikanlının bulunmadığı yerlerde bazen yalnız
bir kişi tarafından "pıçak oyunu" yapılıp pek
çok ustalıklar gösterilmesi mümkün olur.
Umumiyetle (genellikle) bayramlarda ve millî
bayramlarda gösterilen bu oyunlar esnasında "ya
davul - zurna veya kemençe çalınır (1922)". Her
yerde olduğu gibi; kimi de bir veya iki
delikanlı ellerinde mendil bulunduğu halde,
çalınan bir oyun havasına göre raks hareketleri
yürütülür.
Bu oyunlar çoğu zaman gençler askere giderken
icra edilerek, akraba ve taalûkatı (hısımları)
da yanlarında bulunur. Kadınlar ile
delikanlıların nişanlıları biraz fasılalı
(aralık) olmak üzere uzun müddet çalgı ve
oyunlarla askerleri uğurlarlar. Bu vatanseverce
manzara l'tif (hoş, güzel) olduğu kadar rikkat
(acı) verice ve göz yaşartıcıdır da. Çalgılarla
birlikte söylenen türkü ve şarkılar hep hasret
ve ayrılık üzerinedir.
"Çocuklar tarafından bazı mahdud (sınırlı) ve
hiçbir terbiyevî (eğitici) tesiri olmayan,
gayesiz oyunla da oynanırsa da, zikre ş'yan
(belirtmeye değer) bir ehemmiyet (önem) ve
kıymetleri yoktur".
"Düğün günlerine kariyerlerimizde (köylerimizde)
öteden beri düğün olduğu hafta davul çalarlar.
Yalnız kadınlarca oynanılan Horra'ya gelin de
girebilir, fakat birer erkek, birer kız
oynandığı takdirde gelin kendine ait bir mevkide
peçe şeklindeki örtüsü kapalı durarak seyirci
sıfatıyla oturur.
Düğün Horonunda söylenen k'fiyeli
karşılamacalardan birkaç örnek:
- Geldin geçtin karşıma
O şairlerin başı
- Şairlik öyle olmaz
Benim gibidir taşı
- Diyelim birkaç dane
Kaldır aradan taşı
- Nereden geldi buraya
O şairlerin başı
- Küçük gelirsün bağa
Sankisun sapan taşı
- Öyle iderim seni
Köpekler mağarası
- Uy senin türkülerin
Hep ferik yumurtası
- Geldin geçtin karşıma
O kaldırım ağası
- Çok küçük geldim sağa
O şairlerin başı
- İndim çayıra baktım
Lubbe var harcıya
- İki türkü dimeklan
Nasıl kestin sesini
- Dün gece içtim tutun
O tutti nefesimi
Rize Yöresinde Oyun:
Rize oyunlarının bir kısmı teklidir. Bir nevi
köçek oyunu sayılan "Açılsın Demir Kapı" bu
cümledendir. İki kişi tarafından yürütüldüğü de
olur. Yüz, seyircilere dönük kalarak daire
çizmeler, arkadan yana kaykılıp yatış ve
titreyiş hareketleri esas figürleridir.
Hareketlerinde Horonun etkisi görülür. Aslında
kadın oyunudur.
Kılıç Oyunu:
Bıçakla oynanan bu çeşitte, doğu
Selçukîlerindeki varlığı tarihten bilinen "bir
oturup bir kalkma" figürü yer alır.
Horon çeşitlerine gelince; halkanın veya kavsin
merkezinde duran çalgısı aynı zamanda oynayıp
söyleyebilir de. Kesik ve 'ni komutlarıyla
cezbeyi (heyecanı, coşkuyu) kışkırtmaya bakan da
olur. Dizidekiler söylemezler. Erkeklerde bu
böyledir. Halka kimi zaman bir noktasından kopup
sıralanabilir. Horonbaşı'nın elinde bir mendil
vardır. Tempolarda; "Yavaş", "Kıvrak", "Sıkı
Bas" ve saire t'birleri sinirli komutlar halinde
usulca kemençeciden gelir.
Maçka Akçaabat, ve Trabzon ve yörelerinde üç
esas Horon çeşidi vardır. Bir de karışık
mahiyette t'li terkipler (önemsiz birleşimler)
görülür.
Trabzon ilinde Vakfıbekir geçildikten sonra
Akhisar Deresi'nin batı tarafında Samsun'a doğru
toplu oyunlar yoktur: Yani, Çepniler arasında
yoktur. En doğu tarafından Gürcü hududu (sınırı)
ile Kemerburnu arasındaki yaka parçası
sekenesinin (yerli halkının) Horonları iç
köylere kadar nispeten yavaş oynanırlar. Hemşin
Horonları bilâkis pek atik ve "yatıp kalkma"
figürleriyle tanınırlar.
Rize'de başlıca dört Horon görüldü:
1. Davul - zurna:
Adının delâletine (gösterdiğine) göre, Erzurum
barlarıyla karşılaştırılması mümkün ve en eski
hâtıra sayılabilecek çeşit bu olmak gerekirse
de, kemençe eşliğiyle oynanır olmuştu. Davul -
zurna çalınması unutulmuş gibiydi. 2/4 veya
5/8'lik havası "Aldım Param" barının tekerrürlü
motifini andırır. Hareketi de ağırcadır. Başlıca
figürü usul, usul geri çekilmektir.
2. Millet:
Daha canlı ve tamamen yöre malıdır, 2/4'lük
ölçülüdür.
3. Hacabat veya Sıksaray:
Başka bir 2/4'lük ve pek canlı motifin mütemadi
(devamlı) tekrarlanışı ile yürütülür.
4. Sallama:
Ayak sallama figüründen dolayı bu adı aldığı ilk
bakışta fark edilir. 7/8'lik bir motifin
tekerrürüyle (tekrarlanmasıyla) sürüp gider.
Bir de Çift Ayak Horonu varsa da t'lî (ikinci
derecede önemli) bir çeşittir.
Bazı motifler:
a) Titreme, başlıca figürdür.
b) Ayaklar ileri geri oynatılır.
c) Ekseriyetle yere bakılır. Cezbe (kendinden
geçme) derecesindeki heyecan saniyelerinde
başlar geri kayar ve bu kaykıklık içinde göğe
bakılırken baş titretilir.
d) Oyunda bacak hareketlerinin marifeti
büyüktür. Ustalık, bunların cerbezesine, keskin
reflekslerle ve omuz titreyişleriyle irtibat
gösterebiliş kabiliyetlerine bağlıdır.
OF HORONLARI:
1. Atlama:
Kısmen hoplayışlıdır. Sık titreme esastır.
Birkaç adım sağa gidildikten sonra bir sola
bükülünür.
2. Sara:
Bıçak oyunu bununla (ezgisiyle) yapılır. Of'ta,
olunduğu yerde titrenir ve dört titremeden sonra
kısa bir adım sağa gidilir.
3. Titreme:
Bu Horonla Sara arasındaki fark, bundaki
titremelerin seyrek yapılmasından ibarettir.
Diğerine "Sık Sara" denilmesi, hem de âdeta bir
sarası tutmuşun ıspazmozlarıyla (spazmlarıyla)
r'şelenmesi (titremesi) bu isim farkını
doğurmuştur. Yoksa aralarında başkaca motif
yoktur.
4. Sallama:
Seyrek oynanır. Sağ ökçeyle bir adım ileri
atılıp, ayak tekrar çekilir. Geri çekilinmiş
olur vs.
KADINLI ERKEKLİ OYUNLAR:
Düğün perşembesini takip eden Cuma günü,
merasimin en şerefli merhalesi (aşaması)
sayılırdı. Kadınlar o gün en ağır elbiselerini
giyinirlerdi. Kızın ailesi bütün akraba ve
yakınlarını toplayıp hep birlikte düğün evine
gider. Akşama kadar mükemmel ve muntazam genç
kız horonları çevrilir. Şairlerin atma türküleri
söyleşilir, kıyamet kopar. Cuma günü kız
tarafından gelen halkın (k'filenin) adı
"Alay"dır. Horon esnasında doğan (irticalî)
kıtalardan örnek:
Ben kara, nenem kara
Kardeşim de kapkara
Bir gelin ettik beyaz
Hep olduk bembeyaz
Kurban gelinimize
Ay doğdu evimize
Kalaylı sini gibi
Kuruldu önümüze
Trabzon ve yörelerinin kadın oyunlarında erkek
oyunlarına nispetle daha k'mil bir hal vardır.
Diz çökmeler ve sallanmalar azdır.
Trabzon, Çepni bölgesi, Rize, Of ve dolayları
yaka köylerinde kadınlar "Lazotlar salkım saçak"
türküsüyle düğünlerde çoğu zaman çift olarak da
oyuna kalkarlar. Aile kızları köylerde
delikanlılar arasında oynayabilirler. Göz
koydukları delikanlılara ellerindeki mendilleri
atarlar. Oğlan da cebinde olanı bu mendile
bağlayıp kıza iade eder.
Maçka ve Rize'de kadınlar yalnız düğünlerde
erkekten kaçmazlar. O, hayırlı ve uğurlu bir
gündür. Horonlarda birlikte oynarlar. Oyunda
atışmalar yapılırken meselâ aşağıdaki gibi
cinaslar savrularak, söyleşmeler bazen birer
yarışmaya döner. Bilgiç işi haller edindiği
olur.
Erkek Aktarıl benden yanı
Yüzüne maç edeyim!
Kadın Ben seni kardaş bilürdüm
Burnuna kıraç edeyim!
Fakat şakalaşmaktan ötesi olamaz. Evleninceye
kadar kendi köylülerinden kaçmazlar.
Karşılamalı oyunlarda 15 - 20 kız bir dizi, bir
o kadar delikanlı da karşılarında bir sıra
kurarlar. Tulumcu 'henge başlar. Bir erkek, göz
koyduğu karşısındaki kıza söyler. Arkadaşları bu
beyiti tekrarlar, kızlara hazırlanma (cevap
için) fırsatı kazandırırlar. Sağa sola dörder
adım gidip gelirler. Kız cevabına geçer,
arkadaşları bunu tekrarlayıp erkeklere
hazırlanma vadesi (zamanı) sağlarlar... Saatler
geçer, oyun bitmez.
Önemli düğünlerde otuz köyün türkücüleri
toplayıp yarışmaya geçerler, fakat bu alal'de
(basit) bir çene yarışması değildir. Çoğu zaman
düşündürücü dil ustalıklarına ve doğuş
verimlerine şahit olunur.
Karma veya yalnız erkeklere mahsus oyunda türkü
söylenirken "Titreme Horonu" ayakları tarzında
bir yarım raks yürütülür. Coşan yarış dönüş de
yapabilir.