Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle  ENGLISH


 

Of Visir -Gülen Köyü Mutfağı

Yahya Düzenli

 

Köyde yaşamın insan gücüne dayalı olmasının da tesiriyle yemeğe özel önem atfedilmez. Yani yemek ‘önemsiz bir ayrıntı’dır. Yaşamak ve çalışmanın bir gereği olarak yemeğe zaman ayrılır. Ancak Gülen Köyü’nün kendine mahsus ‘mutfağı’ vardır. Bu mutfağın ana özelliği yapılan tüm yemekl malzemelerinin köyde yetiştirilmesidir. Sadece hamsi yakın olan denizden getirilir.

 

Gülen Köyü’nün mutfağı’nda köye özgü yemekler olarak;

 

Arpa Çorbası,  Bezirganaşı, Bulama, Ğuliya, Hamsi Tava, Hamsili Mısır Ekmeği, Kabak Çorbası, Kabak Malezi, Kabak Yahnisi, Kara Lahana Çorbası, Kavut, Kiremitte Hamsi, Koliva, Korkot Çorbası, Kunt, Kuymak, Korkot Malezi, Mısır Ekmeği, Muhlama, Otlu Ekmek, Padis, Patates ezmesi, Patates pişirme, Pazaresa, Pisoloşur, Sirihta, Sumur, Trima, Turşu Kavurması, bulunur.

 

Turşu çeşitleri: Fasülye Turşusu, Kara Lahana Turşusu, Pancar Sapı Turşusu, Patates Turşusu, Armut Turşusu, Muşmula Turşusu, Salut Yaprağı Turşusu ve Hamsi Salamurası..

 

Türküler

 

Pi türki teyeceğum        Armut talda turur mi

Taha paşlamasitur         Sararmadan çurur mi

Penum pi yarum vardur   Kefene sarilmadan

Fidan aşlamasitur Sevda onutulur mi

 

Sevdaliyum turamam      Çok havesluğum vartur

Paşumi kalduramam       Kerendi orağina

Habu sevdali paşlan       Tayanamayacağum

Nere kitsem turamam     Yarumun merağina

 

Sevdaliyuk sevdali         Terenun kıyisina

Yanayi çanlarumuz        Vurtum sari ilani

Vursaler ikimuzi   Senten paşka yarum yok

Karişsa kanlarumuz        Kim tedi pu yolani.

 

Terenin kenarina  Pu terenun markuci

Mamula asmaları, Kinali parmak uci

Ne solar ne ipranur        Kiz keçti mi çağindan

İnkiliz pasmalari   Kabul olmaz oruçi

 

Sevdaluk ete ete          Eneceğum tereye

Kaldum habu hallara       Kuma sarilacağum

Etmem taha sevdaluk     Ettum kendi kendume

Pasmam çuruk tallara     Kima tarilacağum

 

Sevdaluk ettuk ettuk     Pen pobamun evine

Piri pirine ettuk    Kibaridum kibari

Sevdaluğun peşine        Kittum elun evine

Pu kençluği tükettuk.     Oldum tuvar hırpari

 

Attum da vuramadum     E teğermen teğermen

Ormanun çakalini Ne tüz yere turursun

Tağuşanlar otlasun        Ne mutli olsun sağa

Pobanun sakalini  Ne küzeller körursun.

 

Ayağuna çeraplar          Kemencemun telleri

Tize çikayi tize    Pağlamadur pağlama

İsteyeceğum seni          Kideyirum sevduğum

Kelecemisun pize Sakin peni ağlama

 

Yiktum kizilağaci  E tumanum tumanum

Yaptum bi çif terazi       Ne tuştun yollaruma

Halam senun kizuna       Tuştum yoldan aşağa

Vursun sara marazi.       Tutsana kollaruma.

 

Tuman keluyi tuman      Parmağuni kösteren

Tenizi aşamayi    Yuzuğinun taşidur

Etmeyelum sevdaluk      Konuşu da ayrilmak

Edenler yaşamayi.         Elumun kardaşidur

 

Halk Takvimi

 

·        Eski adlarıyla aylar:

 

Ocak       Kalandar,

Şubat      Küçük,

Mart        Mart,

Nisan       April,

Mayıs       Mayıs,

Haziran    Kirez,

Temmuz   Çürük

Ağustos   Ağustos,

Eylül        Üzüm,

Ekim        İstavrit,

Kasım       Koç ayi,

Aralık       Sığırkoyan

 

Ayrıca mevsimler içerisinde bazı ‘özel günler’ vardır. Bunlar:

 

Kuko Zamanı :Guguk Kuşu’nun ötmeye başladığı zamana denir.

 

Kurt Kızanı: Eski hesapla Mart ayının 1’i ile 9’u arası kurtların çiftleşme zamanıdır. Bu günlerde İnsanlara saldırırlar. Buna Kurt Kızanı denir.

 

Karakoncilo: Kalandar ve Sığırkoyan aylarının ilk 6 günü Karakoncilo günleridir. Bu günlerde Serander (ambar) açılmaz. Açılırsa fukaralık gelir.

 

Kalandaris Etmek: Kalandarın ilk günü ahırdaki ineklerden bir tanesi evin aşanasına (mutfağına) getirilir. Evin sağ kapısından içeriye alınır. Alınırken önce sağ ayağını eşikten içeri atarsa eve hayırlar, sol ayağını önce atarsa uğursuzluk gelir. İnek aşanada yedirilip içirilir. Sonra tekrar ahıra bağlanır. Dışardaki oluklu çeşmeden bir tas su alınır. Eve getirilir.

 

Kalandar ayının ilk sabahı (yılbaşı) eve gelen ilk kişiye göre sene içindeki olaylar yorumlanır. Yaşanan olayın iyi veya kötülüğü ilk gelen kişinin iyi veya kötülüğüyle ilişkilendirilir. Hatta bu inanış o kadar kökleşmiştir ki, yılbaşında insanlar sevilmedikleri yerlere gitmemeye özen gösterirler. O yerde yaşanan kötü bir olayın kendisine yorulmaması için.


 

Sosyal Dayanışma

 

Sosyal Dayanışmanın yoğun olduğu köyde; sülaleler, mahalleler kendi içlerinde veya hiçbir ayrım gözetmeden tüm köylünün ihtiyaç olduğunda yardımlaşması adeta bir ibadet aşkıyla ve gönüllü bir görev bilincinin bir gereğidir.

 

Köyde yaşamın toprağa bağlı olması nedeniyle dayanışma; tarlaları kazma, çayır kesme ve ev yapma gibi temel uğraşlarda kendini gösterir.

 

Coğrafi şartların doğurduğu ve kendiliğinden, gönüllü bir dayanışma sistemi olan Irgatlık; hiçbir karşılık beklenmeden toplu ve bedeni bir iş dayanışma ve yardımlaşmasıdır.

 

Yardıma ihtiyaç duyan hane sahibi komşuları İrğatluğa çağırır. Herkes çapasını alır gider. Tarlaların kazılması ve çapalanması’nda kızlar ve erkekler birlikte gidilir, akşama kadar çalışılır. Erkeklerle kızlar karşılıklı birbirlerine türkü atarlardı. İş bittikten sonra horon başlardı.

 

Tarlalar kazılırken kazma kaydesi olarak kızlar: ‘E vay peni vay pana’  diye başlarlar. Erkekler ‘E vay peni vay pana’ diye tekrar ederler.

 

Yemek zamanı geldiğinde kızlar bir yerde, erkekler bir yerde ayrı topluluklar halinde yemek yerler.

 

İş bittikten sonra silah atılır.

 

Köydeki toplu dayanışma ile ilgili köyün yaşlıları şunları söylüyor:

 

S.Akyüz: “Pundan kırk sene evel herkes birbirine yakin idi. Şindi kimse kimseyi peğenmeyi. Bir ev yapacak olsan millet yapardi oni. Şimdi paralan kimseyi çalişturamayisun. İrğatluğa çağirmadan herkes kiderdi. Şindi selam zorlan veruyi sağa adam. O vakit yeyecek etmek yoğidi... Herif oturur haurda da merhemet etmez sağa...”

 

Ali Düzenli (Karali): “O zamanun komşuluklari taha yanaşuk iti. Pen Onbeş kün sirali irğatluk ettum hiç kesirsuz. Pu pinayi yaparkan. Soratan evi yaptuk, makasladuk. Ey kidi rahmetli Mustafa var iti Seymenali’nun. Kidecek. Akşama yakin tuman Zisino tarafindan furladi. Topla  tedi milleti, evi ortelum. Yoksa perişan olacaksun. Haman o vakita milleti topladuk. (Poyle işikler olsa idi, ey kidi. Fenerler lükusler ilan parabar.) Kimi keremit verdi, kimi ortti. Sokağun yokariki poyluktan aşağisini orttuk. Haman enduk altina yemekleri yeduk. Şindi ket’iyen yapamasun. Kimse kelmez. Kimse koye kalmadi. Koylere adam yok kim kelecek.”

 

Halk Sağlığı

           

İnsanlığın yaşadığı tüm dönemler ve tüm coğrafyalarda sağlığın önemi tartışılmaz. İptidai şartlar ve aletlerle de olsa insan sağlığının korunmasına yönelik faaliyetlere şahit oluruz. Gülen Köyü’nde de insan sağlığı için tabiat kaynaklı bazı tedavi şekilleri ve yöntemleri şunlardı:

 

·        Akrebin ısırdığı yere kuru toprakla sirke karıştırılıp sarılır.

·        Arının soktuğu yere soğuk demir basılır, çamur veya yoğurt sürülür.

·        Burkulmalara karşı burkulan yer sıcak suyla ovulur. Mısır unu ile hamur yapılıp sarılır.

·        Burun kanamasının durması için serçe parmak iple bağlanır.

·        Çocuk pişiklerine zeytinyağı sürülür.

·        Çocuklar ateşlenince alnına sirkeli bez konulur. Veya patates ikiye bölünüp üzerine tuz ekilir, ateşli hastanın alnına konulur.

·        Karnı ağıranların göbeğinin üzerine bakır tası veya akarsuyun içinden alınan taş konur.

·        Kulak ağrıdığında sıcak su buharına tutulur.

·        Sarılığa yakalananın alnı, dilinin altı ve ensesi jiletle çizilir.

·        Süt çocuğunun kulağı ağırdığında anne sütünden kulağına akıtılır.

 

Köyde doğumlar, önceleri  köyün yaşlı ve akil, görgülü, cesaretli kadınlarının nezaretinde yapılırdı. Şimdilerde doğumlar genellikle hastanelerde yapılmaktadır.

 

Köyün  alaylı mütehassıs sünnetçilerinden Abdioğullarından Şevki (Şefki) Düzenli ve Karabiberoğullarından Murut lakaplı Dursun Biber ve oğlu Muhammet Biberoğlu’nu,

 

Dişi ağrıyanların dişini çekmek için Mollaömeroğullarından Sefer Yazıcı’yı hatırlıyoruz.

 

Günlük Yaşamdan anlamlı ve espri yüklü kesitler deyimler

 

·        Çok yiyen (obur) insana: (Köydeki çok öğüten değirmene izafeten) “Trakli değirmeni” denir.

 

Gene çok yiyene “Humurgan Değirmeni” veya “Ahonar” denir.

 

·        Yaramaz, hayırlı olmayan kimse için : “Hırli bişe deyil” denir.

 

·        Çok gürültü yapılınca “Kıyamet Koptu” denir.

 

·        Dağınık, sakar gelinler için “Balahor Gelini”  ve “Şapşal Gelini” denir.

Yöresel Halk dansları - oyunları; İllere göre Karadeniz Bölgesi horon ve barları listesi

Artvin horonları Bayburt barları
Erzurum barları Giresun horonları
Gümüşhane horonları Ordu horonları
Rize horonları Samsun horon ve halk dansları
Sinop halk dansları Trabzon horonları

Ayrıca Oku

 LAZLARIN GERÇEK TARİHİ

 LAZLAR, Laz kültürü, laz halkı, laz tarihi

 KARADENİZ UŞAKLARI

Arhavi ve Artvin Halkoyunu kıyafetleri

Arhavi kültürü: Tira mola

Artvin halk oyunları

 Artvin Barı mı? Ata barı mı? Ermeni Barı mı?
Bar, Erzurum, Bayburt, Gümüşhane, Artvin, Erzincan barları

 Karadeniz horonları , horan, horom ve hora kelimeleri

Lazlarda Evlilik Gelenekleri, Evlilik, düğün, nişan

LAZİSTAN ETNOGRAFYASI, Lazlar ve Laz kültürü
Karadenizin Atmacaları Lazlar
Murgul Gürcülerinde Halk İnanışları
Lazonada Bahar senligi: Pagaralar
GELENEKSELLİK VE MODERNLİK BAĞLAMINDA RİZE'DE DİNİ HAYAT
RİZE HALK OYUNLARI, Rize horonları

 

Kolhis, Tanrılar diyarı

Türk Halk Oyunları

A  - B - C - Ç - D  - E - F - G - H - I - İ - K - L - MN  - O - P - R - S - Ş - T - U  - V - Y - Z

 

          

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır