RESİMLER
| |
GEREKLİ
LİNKLER
| |
|
|
|
|
| |
|
|
DOĞU
KARADENİZ'DE TÜRKÇE, RUMCA/PONTOSÇA, LAZCA HALK
ŞARKILARI VE BİR ÖLÜM DESTANI DESTANI*
Bugün dünyanın her yerinde halk şarkıları
söylendiğini biliyoruz. Yine de biliyoruz ki,
farklı coğrafyalarda farklı şarkılar söylene
gelmektedir. Yani her bölgenin kendine özgü
gelenekleri, tavırları, gelenekleri var. Aynı
etnik gruptan olduğu varsayılan ancak farklı
coğrafyalarda yaşayan topluluklarda da böylesi
farklılıklara rastlanmaktadır. Tersi bir durum
da zaman zaman gözlenebilir; yani aynı
coğrafyada farklı kültür gruplarına
rastlayabiliyoruz. Doğu Karadeniz, bu açıdan
incelenmeye değer bir alandır.
Bugün Karadeniz’de söylenen şarkıların belli bir
ölçüsü vardır. Genellikle dörtlü mısra halinde
ve her mısrası yedi heceden oluşmaktadırlar.
İkinci mısra ile dördüncü mısranın son
hecelerinin kafiyeli olmasına dikkat edilir. İlk
iki mısra, son iki mısradan anlam bakımından
bağımsız olabilir. Anlam bakımından bütünlük
taşıyan dörtlü türkülerse çok daha duygulu ve
etkileyicidirler. Örneğin:
E patsi nto nistazis
E kız ne uyuklarsın
Mel ce vutero stazis
Bal ve yağ damlarsın
Ela as horevume
Gel horon oynayalım
İse ti manas patsis
Sen ananın kızısın
(Of-Erenköy, Fuat Keskin)
Bu türkü, kız-erkek karışık veya karşılıklı
yapılan horon esnasında bir kıza atılmıştır ve
ilk iki mısra ile son iki mısra anlam bakımından
birbirinden bağımsızdır. İlk iki mısra, son iki
mısraya lirik ve etkileyici bir ayak oluşturmak,
son iki dizeyi söylemeden önce dinleyicilerin
dikkatini çekmek amacını taşımaktadır.
Ey gidi Kazankıran
Ey gidi Kazankıran
Ta şonasis lömena
Hep karların erimiş
Erthe i pşim eş eğven
Geldi canım çıkıyor
Ta tsaruşa’m demena
Çarıklar çözülmemiş
(Of-Erenköy, Saliha Eroğlu)
Bu türkü ise, ilkyazın yaylaya çıkmakta olan
köylülerin dik ve sarp bir yolu olan Kazankıran
geçidi için söyledikleri bir dörtlüktür. Burada
bütün mısralar anlam bakımından bütünlük
taşımakta ve geleneksel kafiyeye/lirizme
uymaktadırlar.
Genellikle her halk şarkısının/türküsünün kendi
şiiri ve bestesi vardır. Oysa Trabzon ve
civarında bir beste/hava üzerine binlerce
dörtlük okunabilir. Burada türkünün ezgisi iki
mısralık bir kalıptır ve her iki mısrada bir
tekrarlanır. Bu tarzda okunan ve bugüne kadar
söylene gelen türkülerin çoğu anonimdir.
Trabzon’da atma/çatma denen türkü geleneği bugün
yalnızca Of ilçesinde sürdürülmektedir. Rumca ve
Türkçe olarak sürdürülen bu gelenek genellikle
oyun havası türündeki ezgiler eşliğinde
söylenir. Kız-erkek karışık ve karşılıklı olarak
veya erkek erkeğe, kız kıza oynanan oyunlarda da
atışmalar yapılmaktadır. Rize ve çevresinde de
atma/çatma türkü geleneğinin Lazca, Türkçe
olarak halen sürdürüldüğünü biliyoruz.
Atma türküler tek yanlı olarak söylenir. Belli
bir ezgi üzerinde grup halinde horon oynarken
kendine güvenen bir kişi ritme uyarak karşısına
aldığı bir başka kişiye doğaçlamadan kurduğu
türküyü atar. Karşısındaki kişi de çalmakta olan
ezginin ritmine uyarak kendisine türkü atanı
yine doğaçlama yaparak yanıtlar. Burada yanıt
değeri taşıyan kafiyeli/lirik dörtlükler kurmak
önemlidir. Böyle bir yeteneği olmayan kişi, eğer
kendisine türkü atılmışsa genellikle oyunu terk
eder ya da sessiz kalarak horona devam eder.
Atışmalar kimi zaman dörtlü kimi zamansa ikili
mısralar halinde yapılır. Horon halindeyken
dörtlü, yarıştırma içinse daha çok iki mısralı
atışmalar yaygındır. Atışmalara ezgi ve ritim
organı olarak kemençe kullanılır. Bazen
ayaklarla ritim tutulduğu da olur. Kemençe
eşliğinde yapılan horonlar ve atışmaların süresi
yoktur. Bir taraf pes edene kadar oyun devam
eder. O nedenle bu konuda usta olmayanlar ya
horona girmez ya da atılan türkülere yanıt
vermez.
Atışmalarda genellikle bir konu tespit edilir. O
konu üzerinde atışanlar mutlaka önceden
birbirlerini iyi tanıyan veya teşhis eden
kişilerdir. Bu tip atışmalarda bazen edep dışı
söylemler kullanılsa da herhangi bir söz için
sonradan kavga edilmesi gelenek dışıdır. Ortam
gerginleşse de köyün büyükleri kavgaya izin
vermezler. Bazen köyün yaşlıları atışmalarda
kimin üstün olduğunu saptamak için hakem
olurlar. O nedenle atışmalara giren kişiler
atışma kuralları dahilinde söylenecek her sözü
veya hakareti hoş görmek zorundadırlar. Ancak
her şeye rağmen bazı atışmalı oyunların sonunda
silahların da işe karıştığına tanık olunmuştur.
Kız : Haçan horom ederum
Titrer edep yerlerum
Erkek : Korkma duşerum deyi
Ben oni direklerum
Kız : Ben sana varmam derum
Olan gağurun oğli
Erkek : Niçun varmazsın bana
Bi kariştur anderum
(Of, Anonim)
Seyrek de olsa böyle edepsizce atışmalar
olmuştur. Bu yüzden işin silahlı çatışmalara
kadar gittiği söylene gelir. Ancak bugün böylesi
atışmaların olması mümkün değildir.
Trabzon ve çevresi türküleri/halk şarkılarında
sevgili ve cinsellik neredeyse ana konudur. Hem
normal hem de atma türkülerinde bu iki konu çok
sık kullanılır. Öyle ki, dağlar, yaylalar,
köyler, yollar gibi yerler için söylenen
türkülerin içeriğinde yine bu iki konu hakimdir.
Trabzonlu bir ozan gördüğü her şeyde sevgilisini
ve cinselliği anımsar dersek pek de abartmış
olmayız.
Ela as pame ela
Gel gidelim gidelim
Na ftağumes mamulas
Mamula toplayalım
Na inete stromatam
Kırmızı yanakların
Kocino ta mağula’s
Olsun benim yatağım
(Trabzon, Anonim)
Son yıllarda Rize’de atma türkü dalında
yarışmalar düzenlenmektedir. Yarışmalar Türkçe
yapılmakta olup puanlama sistemiyle dereceler
belirlenmektedir. Puanlamadaki ölçüler şöyle:
1- Konuyu işleme ve anlatabilme 25 puan
2- Kafiye uyumu 10 “
3- Türküler arası zamanı iyi kullanma 10 “
4- Söz sanatı yapma (edebiyat) 10 “
5- Hece ölçüsünü doğru kullanma 10 “
6- Ayak değiştirme 10 “
7- Söylenen türküyü anlamlı yanıtlama 20 “
8- Serbest türkü söyleme 5 “
Önceden belirlenen seçici kurul toplam 100 puan
üzerinden değerlendirme yaparak yarışma sonunda
dereceye girenleri ilan etmektedir.
Araştırmacı Osman Naci Ak, atma türküleri Karşı
Beri Atma Türkü başlığı altında inceler. Yaptığı
incelemede atma türkü geleneğinin üç şekilde
uygulandığını belirtir.
a) Şairlerden biri 7+7 li bir yarım türkü ile
anlamlı bir söz söyler. Yani iki mısralı bir
türkü atar, diğer şair aynı kafiye ve ikili
mısra ile ona cevap verir.
60-70 yıl önce Gündoğdu’lu Topal Osman ile
Güzelköylü Refik Tüylüoğlu’nun karşılaşması buna
bir örnektir.
Refik : O Osman gözünü aç
Ya ba karşında kim var
Osman: Ben Kandemir oğluyum
Karşımda Tüyloğlu var
Refik : Tanır mısın onları
Eskilerden kimler var
Osman: Baban Tüyloğlu Osman
Deden Sarı Bayraktar
Refik : Onlar için olmadı
Kapılara anahtar
Osman: Onlar tartardı ama
Değildi iyi kantar
Refik : Zaten bizim pazara
Kalmadı iyi dostlar
b) İkinci tür karşıberi atma türkü yarışma
şekli. Şairlerden biri ikinci ve dördüncü
mısraları kafiyeli bir türkü söyler. Diğer şair
başka bir türkü ile ona cevap verir.
Buna ait örnek İkizdere ilçesinden alınmıştır.
Kızı, anne ve babası sevdiği erkeğe vermez.
Erkek başkası ile evlenir. Eski iki sevgili bir
düğünde karşılaşır ve kurulan horonda karşılıklı
atışırlar.
Kız : Dertlerimi bilema
Türkilen diyeceğum
Yemin ettum içümden
Kimseyi sevmiceğum
Erkek: Kimse kandıramadı
Anan ilan babanı
Ben eşümden razıyım
Sen kes benden gümanı
Kız : Ettüğüme pişmanım
Hep saçımı kazıyım
Biraz he desen bağa
Kumaya da razıyım
Erkek: Hiç eyi gitmeyecek
Habu işlerun soni
Öyle bir şey olamaz
Aklundan çıkar oni
c) Üçüncü tür karşıberi yarışma şekli Kesme
Türkü denilen şekildir. Bu tarz türkü söylemeye
Çayelinde bu ad verilir. Yarışma iki kişi değil,
iki grup arasında yapılır. Taraf olan gruplardan
biri birbiri ardına ikili mısralar halinde
kafiyeli peş peşe türküler söyler. Her iki mısra
karşı tarafça aynen tekrarlanır. Bu tekrar
birinci gruba türkü düzme zamanı kazandırır. Bir
müddet böyle devam eder. Beş on türküden sonra
karşı taraf türküyü keser ve birinci grubun
türkülerine cevap vermeye başlar. Bu cevaplar da
karşı tarafça nakarat halinde tekrarlanır.
Kesme türküye Çamlıhemşin’den örnek:
I. Grup : 1) Bir dert var yüreğimde
Bilmem anlatsam nası
2) Pirik Ali sevdanın
Gitmez yürekten pası
3) Yaşar Çalığa sorsan
Sevdaluk olur nası
4) Boş sevdaya konanın
İnan ağlar anısı
II. Grup: 1) Derler ki samanlıktır
Sevenin sermayesi
2) İnan ki harap olur
Eğer yoksa parası
3) Verip de alacağım
Nedir başlık parası
4) Çok dolaştın peşine
Havanı aldın nası
Rumca ve Lazca’da Atma Türkü
Bugün Rumca ve Lazca atma türkü geleneği
neredeyse unutulmuş durumdadır. Bunun başlıca
nedeni Rumca ve Lazca’nın artık yalnızca
yaşlılar tarafından konuşuluyor olmasıdır. O
nedenle derleme çalışmalarında yine halen Rumca
ve Lazca konuşan yaşlı insanların anılarını,
anımsamalarını kaynak olarak kullanmaktayız.
Hopa, Orta Mahalleden Nuri Küçükler (Koçumişi
Nuri), sevdiği kızı geçeceği yolda beklemeye
koyulur. Biraz sonra önünden geçecek olan
Latife’ye önceden kurduğu iki dörtlük türküyü
atar (1943-Hopa):
Mele Mole golas ohoroskani
Karşıda beride orta sırada evin
Mig gegodu kaybana cohoskani
Kim koydu o kaybana ismini senin
Megiğuras hısım ekrabaskani
Bütün hısım akrabaların ölsünler
Domçvi do domhali guliçkimi
Yaktın da kül ettin sevgilim beni
Kuledibis kogelagidgi ragi
Kuledibinde sana tuzağı kurdum
Ma ek vare emyeris kogevagi
Ben ordayım hep oraya alıştım
Skani sevdaluğis solen gevagi
Senin sevdalığına nerden alıştım
Domavi do domhali guliçkimi
Yaktın da kül ettin sevgilim beni
(Kaynak ve çeviri: Nuray Küçüker,
Maltepe/İstanbul)
Of- Çoruk köyünde eskiden köyün imamı ile hafızı
horona girerler. Girmeleriyle atışmaları bir
olmuş:
Tsano Hafız : Ey gidi Haci İmam
Ey gidi Hacı İmam
Toz kadar u lepo se
Toz kadar görmem seni
Hacı İmam : To cefalis tsepreya
Kafan kel parlak
Ep’opan elepose
Yukardan gördüm seni
(Of-Erenköy, Ali Çakmak)
Bir Ölüm Destanı
Çok eski değil bundan 25 yıl öncesine kadar
Trabzon'da ve Türkiye'nin birçok bölgesinde
destan söylemek ve yazmak yaşayan bir gelenekti.
Bugün de halen İstanbul'un bazı semtlerinde
(Örneğin, Maltepe ilçesinde kör bir adamın ve
yanında yaşlı bir kadının sırayla ve sesli sesli
destanlarını okuyarak para dilendiklerine tanık
oldum.) bu gelenek sürdürülmektedir. Destan
okunurken belli bir kaide ve lirizme önem
verildiği için şiire ve müziğe yakın bir dal
olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Trabzon'da
kemeçe eşliğinde destan okunduğunu bilmekteyiz.
Örneğin köyünü anlatan destanlar, gurbeti
anlatan destanlar, aşkı anlatan destanlar, gibi.
Şimdi örneğini vereceğimiz destan Sürmene'nin
Okhşoho köyünden, 150 sene evvel ölen
Kirahmet'in kendisi için yazdığı ölüm
destanıdır.
1) ey kiti Kazankıran
ta şona s' in lömena
2) eşerte c' eğven ibşim
ta tsaruşa m' δemena
3) yedi tane yastuka
si raşam tüzemena
4) inekam ta ğarδela m'
ula ine klömena
5) ta proğata si borda
permenune emena
6) beşyuz tane koδona
so tavan kremağmena
7) o şkilo miroloğay
harde elep emena
8) ta kavrana si yoda
ine efçeromena
9) erzailis pal berme
harte eper emen
10)günah uc işleyepsa
o repis me t' emena
11)o horiyos as erte
as lepune emena
12) altiyuz baş proğata
so kervan tüzemena
13)kukula to kabalak
si yoda kremağmena
14)otuz tane anepsa
ha kleğune emena
15)i mana m ce o ciri m
bermenune emena
16)so parhar ta staliyam
stekune klidomena
17)elepune to halim
ul kleğune emena
18)i mezarem komeno
ta perdedak pizmena
19)si raşam tiyeradas
ilaçliya demena
20)to reppi perekelo
ela epar emena
21)u boro na cimume
t’ebanam bonemena
22)ağu ta hastaluka
o reppi di emena
Destanın Tükçesi:
1) Ey gidi Kazankıran
Hep karların erimiş
2) Geldi canım çıkıyor
Çarıklar çözülmemiş
3) Yedi tane yastık
Sırtımda dizilmiş
4) Karım ve çocuklarım
Hepsi ağlamaklı
5) Koyunlarım kapıda
Beni bekliyorlar
6) Beşyüz tane koyun çanı
Tavanda asılıyorlar
7) Köpeğim ağlıyor
Beni görmek istiyor
8) Yağ teknesi odada
İçleri boşaltılmış
9) Azrail de bekliyor
Gelip alacak beni
10) Hiç günah işledim
Allah da benimle
11) Bütün köy gelsin
Görsünler beni
12)Altı yüz baş koyunum
Kervan için dizilmiş
13)Kabalaktan kukulam
Odamda asılıyor
14)Otuz tane torunum
Hep ağlayacaklar beni
15)Annem ile babam
Beni bekliyorlar
16)Yayladaki evlerim
Kilitli duruyorlar
17)Halimi görüyorlar
Hep ağlıyorlar bana
18)Mezarım kazılmış
Perdeleri yapılmış
19)Arkamdaki yaralar
İlaçlarla sarılmış
20)Allaha yalvarırım
Gel de al bu canımı
21)Uyuyamıyorum
Vücudum ağırıyor
22)Bu hastalıkları
Bana Allah veriyor
Yüzelli sene evvel Okhşoholi Kırahmet'in ölüm
beytini herges okusun ta ona göre gentine
hazirluk yabsun, allahi bilsun. Fehirlenma
insanoğlu, tema var mi ben kibin. Eser bir hafif
rozgar savurur harman kibin.
Naklen yazan: Trabzon/Of'un Erenköy'ünden şair
Mevlut Uzunlar, yaşı 82, tarih:20.12.1999
Yukarıdaki ölüm destanı Mevlut Uzunlar
tarafından kaleme alınmış ve altına destandan
çıkarılacak ders ayrıca belirtilmiştir.
Kaynaklar:
Ak, O. Naci, Rize Karşı Beri Atma Türkü
Yarışması, Rize Hlk. Eğt. Yay., Rize, 1994
Asan, Ömer, Pontos Kültürü, Belge Yayınları, 2.
Baskı, İstanbul, 2000
Küçüker, Nuray, Maltepe/İstanbul
Uzunlar, Mevlut, Of-Erenköy/Trabzon
Yanıkoğlu, B. Aziz, Trabzon ve Havalisinde
Toplanmış Folklor Malzemesi, Kenan
Matbaası, İstanbul, 1943
* Ömer Asan
TOPLUMBİLİM, Müzik ve Kültürel Kimlik Özel
Sayısı, sayı 12, Mayıs 2001
Yöresel Halk dansları -
oyunları; İllere göre Karadeniz Bölgesi horon ve barları listesi
Ayrıca Oku
LAZLARIN
GERÇEK TARİHİ
LAZLAR, Laz
kültürü, laz halkı, laz tarihi
KARADENİZ
UŞAKLARI
Arhavi ve Artvin
Halkoyunu kıyafetleri
Arhavi kültürü: Tira
mola
Artvin halk oyunları
Artvin
Barı mı? Ata barı mı? Ermeni Barı mı?
Bar, Erzurum, Bayburt,
Gümüşhane, Artvin, Erzincan barları
Karadeniz
horonları , horan, horom ve hora kelimeleri
Lazlarda Evlilik
Gelenekleri, Evlilik, düğün, nişan
LAZİSTAN ETNOGRAFYASI,
Lazlar ve Laz kültürü
Karadenizin Atmacaları
Lazlar
Murgul Gürcülerinde
Halk İnanışları
Lazonada Bahar senligi:
Pagaralar
GELENEKSELLİK
VE MODERNLİK BAĞLAMINDA RİZE'DE DİNİ HAYAT
RİZE HALK OYUNLARI, Rize
horonları
Kolhis, Tanrılar diyarıTürk Halk Oyunları
A -
B -
C - Ç -
D -
E -
F - G - H -
I - İ -
K -
L -
M -
N -
O -
P -
R -
S -
Ş - T -
U -
V -
Y -
Z |
|
| |