Arhavi halk oyunlarına bir Bakış

Kemal Özbıyık
Ne kadar da güzeldi çocukluğum.
Ne kadar güzeldi o zamanlar
bayramlar, düğünler ve
eğlenceler. Sevgisi de saygısı
da daha güzeldi gibi geliyor
bana.
Eğlence dedin mi genelde tulum
akla gelirdi. İmecede, nişanda,
yol açmada, düğünde, yayla
yolunda. Tulumun sesi, çekerdi
herkesi yanı başına. Hemen halka
oluşurdu etrafında. Türküler
söylenirdi. Sonra horona
başlanırdı. Halkada herkes
yerini alırdı. Bilenler ve
bilmeyenler. Bilmeyenler için
öğrenme yeri halkanın içiydi.
Komut veren başlardı orda söze
ve ondan başkası konuşmazdı.
Halkaya katılan herkesin
gösterdiği figürü yaptığını
görmeden başka figüre geçiş
yapmazdı. Hata yapanları uyarmak
için bağırırdı: “El bir
– ayak bir.“
Hatalar yine devam ediyorsa
ikazın şeklini değiştirirdi.”
Bak bana bak “
derdi ve net olarak figürü
göstermeye çalışırdı. Yine
olmuyorsa son çare, hata yapanın
önüne gelip figürü göstermekti.
Sonra yerine döner, öğretmeye ve
oynatmaya devam ederdi. Uzayan
figür için kimse sızlanmazdı.
Bilmeyenler halkada horonu
öğrenmeliydi. Öyle görmüştü
kendisi de.
Şimdi tam tersi yapılıyor. Bir
eğlencede hemen gençlerden bir
kaçı pisti veya meydanı doldurup
halkanın büyümesini önlemek için
iyice yozlaştırılmış figürlerle
saygısızca oyun oynatmaya
çalışıyor. Acemi varsa halkadan
çıkmalı ona göre. Deliler gibi
tepinerek sağa sola daha doğrusu
acemi görünenlere omuz vurmak
temel figür olmakta şimdi.
Eskiden böyle değildi
eğlenceler. Komut veren ses
değişir, komutlar değişmezdi.
“ Gel başa gel “ , “ Al
oyna “, “ Sıra geç sıra “, “ geç
de kırıl “, “ Geç-geç”, “Gel
beri gel “, “Kol üstü ses ver “,
“ Vur içeri vur “, “Bir var bir
“, “Git-gel-dolaş “, “Git-
gelme”, “Geldi ses
ver”, “Olmadı bir daha
“, “Üçtür- sondur “.
Böyle devam ederdi. Her komutun
bir anlamı vardı ve öğrenilen
temelde bu komut ile yapılması
gereken figürdü. Oyun saatlerce
sürerdi. Tüm acemiler de, oyunu
halkada öğrenirdi. Yorulan kendi
isteği ile halkadan çıkardı.
Komut veren kişi de yorulunca
komut verebilecek halkadaki
birine kendi devrederdi komut
vermeyi.
İyi
komutçu, halkada oynayanları en
uzun süre burada tutabilene
denirdi. Çünkü iyi komutçu
oynayanların yorulduğunu gördüğü
an oyunu yavaşlatırdı, onların
dinlenmelerini sağlardı.
Dinlendirme uzayacak gibi olunca
türkü söylerdi. Düzenli ve
seviyeli bir şekilde oyun devam
ederdi halkada tatsız olay
olması da mümkün değildi.
Nerde eski eğlence ve
düğünler!
Artık yeni nesil oyunlardaki
figürleri kendileri belirliyor,
üretiyor. Yöreye özgü figürler
çok değil bu hızla devam ederse
birkaç yıl sonra tamamen
kaybolacak. Bu şekli ile de olsa
oynamaya çalışanların dizlerine
sancı, baldırlarına kramp
giriyor tabii. Her nedense artık
halkada çok fazla bayan da
görülmüyor. Eskiler ise bu
rezaleti bir köşeden seyrediyor.
Halkaya da girmiyorlar
eleştiride getirmiyorlar.
Birkaçı bir araya geldiğinde
dedikleri ise “aman bana ne, ben
mi uğraşacağım? “ türü
konuşmalar.
Anlayacağınız dostlar, artık
düğünlerde bile halkaya girip
horon oynamanın zevkine
varamayacağız.
Buraya kadar düzensiz oyunlarda
ki yozlaşmadan bahsetmeye
çalıştım. Peki ya düzenli ekip
olarak oyun sergileyen gruplar
ne durum da? Bir bakalım neler
göreceğiz onlarda.
Arhavi’de sahnelenmiş belli bir
düzeni bulunan altı oyunumuz
var. Bunlardan dördü kız-erkek
karma oynanan oyun.
Sarızambak,
Memedina ,Damat
Bağlama ve
Arhavi canlısı.
Erkeklerin yalnız oynadıkları
Papilat horonu.
Kızların yalnız oynadıkları
Narina. Tek kız
oyunu olarak oynanmakta olan
narina oyununu
Arhavi oyunlarına
kazandıran kişi de benim.
1979 yılında Arhavi’ye
Dikyamaç köyüne bir arkadaşımın
nişanı ve bir arkadaşımın da
düğünü için gitmiştim.Orada
çoğunluğu yaşlı olan bayanların
bu oyunu oynadıklarını
gördüm.Oyun çok hoşuma
gitti.Eskiden beri oynadıklarını
söylediler.Ben de bu oyunu
onlardan öğrendim ve Ankara’ya
dönüşümde figür geçişlerini de
yaparak öğretmeye başladım.
Günümüzde İlçemizde bu
oyunlardan sadece üç tanesi
(içeriği tartışılır bir şekilde)
birbirlerine bağlı olarak
sergileniyor. Bu oyunlar
Sarı Zambak, Memedina ve papilat
Bu üç oyun da karma olarak
kız-erkek birlikte sergileniyor.
Dergilerde isimlerini gördüğüm
ve Arhavi oyunu olarak adları
geçen iki oyun daha var. Ancak
ben bunları oynanırken hiç
görmedim. Bu oyunlar
Hemşin ve
Yüksek Hemşin oyunları.
Hemşin oyunu
Artvin’de
Yüksek Hemşin
de Rize’de
oynanmakta. Fakat bu oyunların
dergilerde neden Arhavi oyunu
olarak geçmekte olduğunu
anlamadığımı da belirtmek
isterim.
Arhavi’de gösteri gurubu
oluşturan gençlerle yaptığım
konuşmalarda Arhavi Canlısı,
Narina ve Damat bağlama
oyunlarını duyduklarını ancak
öğretecek kimse olmadığı için
öğrenemediklerini söylediler.
Büyük bir uyum
içinde sergiledikleri oyunun
içeriklerini bu gençlerle
tartışmanın bir yararı yoktu.
Zira hepsi bu işe çok hevesli ve
öğretici arayan gerçekten özveri
ile çalışan gençlerdi.
İlgimi çeken ve beni çok üzen
bir konu da Artvin oyunu olan,
kızlar tarafından sergilenen ve
bir beğendirme oyunu olan
koçari isimli
oyunun kız erkek birlikte Arhavi
oyunları ile birlikte
sergilenmesi idi.
“ Her yörenin oyunları
en iyi yöresinde oynanır
“. Genelde doğru olan bu görüş
Arhavi’miz için geçerli değil
düşüncesindeyim. Zira oyunları
gençliklerinde oynamış şu an
Arhavi’de bulunan kişiler artık
bu konuda uğraşmak istemiyorlar.
Oyunların dejenere edildiğini
gördükleri halde buna müdahale
etmiyorlar. Sarızambak
oynuyorlar. Oyun içerisinde
Hemşin horonunda yapılan “
cih-cih “
figürünü katmışlar, çökme
figürünü kaldırmışlar . İlginç
olanı da halk da bu figürleri
benimsemiş. Zira düğünlerde de
aynı figür kullanılıyor.
Memedina nispeten
aslına uygun. Ama
papilat için aynı şey
denemez. Erkek oyunu olmasına
rağmen kızlarla birlikte
oynanıyor ve “ eş doldur
“ figürü hiç yapılmıyor.
Oyunların aslına uygun olarak
oynanması için, gerçekten bu
oyunları bilen kişilerin
öğretmesi gerekli. Ve en
önemlisi “ bende bir
bilensem “ beraber
bunları tartışıp orjinal halini
belgelemeli ve hem derneklere
hem kütüphanemize kaset ve
yazılı belge olarak
bırakmalıyız. Yoksa birkaç yıl
sonra bu figürleri bile
bulamayacağız.
Sessiz çoğunluk olmaktan çıkalım
ve hatalı sergilenen oyun
görünce en azından
çalıştırıcıları ile görüşüp
düzelmesini sağlamaya çalışalım.
Yalnız oyunlarımıza değil tüm
folklor zenginliklerimize sahip
çıkalım. Bu konuda her
Arhavilinin katkısı mutlaka
olmalı. Dedelerimize,
ninelerimize kısaca yaşlı
insanlarımıza soralım öğrenelim.
Şarkı, türkü, mani, deyiş,
taşlama, örf-adet ile ilgili
konularda bilgi sahibi olan
hemşerilerimiz isim belirterek
bu bilgileri Ankara’da
ARHAVİLİLER VAKFI’na ulaştırırsa
bunların gün ışığına çıkması
için vakfımız elinden geldiğince
katkıda bulunacaktır.
Unutmayalım oyunlarımızda ki
figürleri zorlaştırmak, oyunu
gereksiz hızlandırmak oyunu
güzelleştirmez. Bırakın otantik
halleri ile kalsınlar.
Dans olarak değil
halk oyunu
olarak
oynanmaya devam edilsinler.
Kim bilebilir ki belki bir gün
sizinle de aynı halkada beraber
horon oynayabiliriz.
25 Aralık 2006 / Ankara
Ayrıca Oku
LAZLARIN
GERÇEK TARİHİ
Arhavi
ilçesi halk oyunları
Arhavi ve Artvin Halkoyunu
kıyafetleri
LAZLAR, Laz
kültürü, laz halkı, laz tarihi
KARADENİZ
UŞAKLARI
Arhavi ve Artvin
Halkoyunu kıyafetleri
Artvin halk oyunları
Artvin
Barı mı? Ata barı mı? Ermeni
Barı mı?
Bar, Erzurum,
Bayburt, Gümüşhane, Artvin,
Erzincan barları
Karadeniz
horonları , horan, horom ve hora kelimeleri
Lazlarda Evlilik
Gelenekleri, Evlilik, düğün, nişan
LAZİSTAN
ETNOGRAFYASI, Lazlar ve Laz
kültürü
Karadenizin
Atmacaları Lazlar
Murgul
Gürcülerinde Halk İnanışları
Lazonada
Bahar senligi: Pagaralar
GELENEKSELLİK VE MODERNLİK
BAĞLAMINDA RİZE'DE DİNİ HAYAT
RİZE
HALK OYUNLARI, Rize horonları
Kolhis,
Tanrılar diyarıTürk Halk Oyunları
A -
B -
C - Ç -
D -
E -
F - G - H -
I - İ -
K -
L -
M -
N -
O -
P -
R -
S -
Ş - T -
U -
V -
Y -
Z
|