
Göynük gezi rehberi
Tarih ve Doğa ile baş başa bir
tatil... Tarihi ve doğal güzellikleriyle
ülkemizin en özel yerlerinden biridir Göynük.
Göynük tarihi ve otantik camileri, türbeleri,
hamamı, saat kulesi ve konaklarıyla ülkemizin
nadide tatil merkezlerinden birisidir. Muhteşem
gölleri, yaylaları ve doğal çam ormanlarıyla
ülkemizin nadide köşelerinden birisi olan Göynük
sadece tarih değil doğal güzelliklerine de
doyamayacaksınız. Kurulumu M.Ö.2000 yıllara
dayanan Göynük tarihin her döneminde önemli yer
kaplamaktadır.
Selçuklu ve Osmanlı döneminde önemli bir
yerleşim merkezi olan Göynük o döneme ait olan
Gazi Süleyman Paşa Camii ve Gazi Süleyman Paşa
Hamamı hala hizmet vermektedir. Tarihi ve
otantik yapısını hala koruyan Göynük'te Osmanlı
Dönemine ait evler hala dimdik ayakta
durmaktadır. Sakarya zaferinin anısına
yaptırılan Zafer Kulesi ise tüm heybetiyle
ilçeye hükmetmektedir. Göynük kültürü, tarihi,
tabiatı ve maneviyatı gezilip görülmeye değer
ender bir Anadolu şehridir. Yıllardır özelliğini
kaybetmeyen gelenek ve görenekleri ile ülkemizin
nadir bölgelerindendir. Tarihi camileri,
türbeleri, konakları ve Zafer Kulesi ile mutlaka
görülmesi gereken nadir bulunan bir ortam
vardır.
Göynük Yaylaları
Göynük Yaylaları, 1.000-1.500 m arasında, dar
bir şeritte sıralanan yaylaların en önemlileri
kuzeyinde sıra dağlarının uzanışına paralel
yüksek düzlükler ise doğu-batı istikametinde
Karabey, Çubuk, Değirmenözü ve Kaşıkçık
Yaylaları'dır.
Bu yaylalar hayvan yetiştirme bakımından çok
ehemmiyetlidir. Mudurnu, Dokurcun, Adapazarı
hayvanlarını buralar beslemektedir. Ayrıca
yaylalarda turizm için önemli bir yer teşkil
etmektedir. Buraya gelen yerli ve yabancı
turistler Göynük'ün çeşitli yaylalarına çıkarak
hem doğanın muhteşem güzelliğini seyrediyorlar
hem de trekking yaparak kentin stresli ve
gürültülü ortamından uzaklaşıyorlar.
Göynük Tarihi ve
turistik yerler
Zafer Kulesi
Sakarya
zaferinin anısına Kaymakam Hurşit Bey tarafından
1923 yılında yaptırılmıştır. Sekizgen bir temel
üzerine ahşap mimari biçiminde üç katlı olarak
inşa edilen kule,1960 yılında restore
edilmiştir.2001 yılında tekrar restoresi
sırasında yanan kule aslına uygun olarak yeniden
inşa edilmiştir.
Kulenin
yapım aşamasında hoş bir anısıda bulunmaktadır.
Anı dönemin kaymakamı Hurşit bey ile Türk
ustalar arasında geçmiştir. Hurşit bey Türk
ustaların Ermeni ustalar gibi hızlı
çalışmadıklarını görmüş ve Türk ustalara
sormuştur: Sizler neden diğer ustalar gibi hızlı
çalışmıyorsunuz. Onlar sizden daha çabuk hareket
ediyorlar bunun sebebi nedir?
Türk
ustalarda bu soru üzerine Kaymakam Hurşit beye:
Kaymakamım diğer ustalar şarap içip geliyorlar
bu nedenle üşümüyorlar.Biz şarap içmediğimiz
için üşüyoruz ve yavaş çalışıyoruz. Bunun
üzerine Hurşit bey bir sürahi pekmez getirterek
ustalara şöyle demiştir:
Ustalar
bizim şarabımızda pekmezdir. Sizde bunu için.
Böylece üşümez ve daha hızlı çalışırsınız
demiştir.
Gazi
Süleyman Paşa Hamamı
Orhan
Gazinin oğlu Gazi Süleyman Paşa tarafından
1331-1335 yılları arasında yaptırılmıştır.
İnşası tamamen traverten kesme taş ile yapılmış
olup bay ve bayan bölümleri ayrı ayrıdır.
Her iki
bölümde soyunmalık, soğukluk, halvet ve
cehennemlik bölümleri bulunmakta, güney kısmında
bulunan külhan ve sıcak su deposu alttan
ısıtmalı ve hamam içine açılan buharlık
kapakları ile buhar ısıtması da tasarlanmıştır
Külhan
bölümünde büyük bir kemer vardır.Her iki bölümün
oda hazneleri üzeri moloz taş kubbe kasnağı ile
yapılmış olup on adet kubbesi bulunmaktadır.
Muhtelif yıllarda onarım görmüş olmasına rağmen
orijinalliğini korumaktadır. 1960'lı yıllarda
kubbe kaplamaları Vakıflar Genel Müdürlüğünce
betonarmeye çevrilmiş ve 2002 yılına kadar kubbe
dış görünümleri çıplak beton olarak görünmekte
iken, Göynük Belediyesince 2002 yılında orijinal
özgün kubbe kaplama malzemesi olan alaturka
kiremitlerle kubbeler ve çatının tamamı
kaplanarak tam orijinal görünüme getirilmiştir.
Evliye Çelebi Seyahatnamesinde Ankara ve
İstanbul da dahi böyle muhteşem bir hamam
bulunmadığı konusu övgü ile bahsedilmiştir.
Gazi Süleyman Paşa Camii
Orhan
Gazinin oğlu Gazi Süleyman Paşa tarafından
1331-1335 yılları arasında hamam ile birlikte
külliye olarak yapılmıştır.İlk yapımında ağır
traverten kaba yönü taşlarla dış iskelet
oluşturulmuş, tek şerefeli tek minareli ve tek
ahşap kubbeli olarak inşa edilmiştir. 1948 ve
1960 yıllarında restore edilen camiin en göze
çarpan özelliği yöredeki ilk Osmanlı eserleri
arasında en sağlamlarından biri olmasıdır.

1948 yılındaki
restorasyonunda ahşap kubbe kaldırılarak 4
düzeyli çatı ve içi düz tavan kaplamalı olarak
yapılmıştır. Catısı son dönemlerde marsilya
kiremit ile kaplı iken 1999 yılında geçirdiği
yangın sonunda çatı ve diğer tüm ahşap elemanlar
yanmıştır. 2000 yılında orijinaline uygun olarak
yeniden restore edilmiştir. Tavan içi alt
kaplama bölümü Selçuklu tavanı olarak ahşaptan
inşa edilmiştir.İlgi çekici diğer bir özelliği
ise 41 adet penceresinin bulunmasıdır. Bu
pencerelerden üst bölümdekiler içten vitray
süslü alçı şebekeli dıştan ise petek desenli
alçı şebekelidir. İki kanatlı büyük giriş kapısı
bulunmaktadır. Giriş kapısı üzeri kilit taşlı
kemer olarak yapılmıştır. Aynı durum girişten
sonraki ayakkabılık bölümünden cami iç giriş
kapısı üzerinde de bulunmaktadır.504 metrekare
alan üzerine inşa edilmiştir.
Akşamsettin Türbesi
Fatih Sultan
Mehmet'in hocası Akşemseddin'in Göynük'deki
Türbesi 1464 yılında Fatih Sultan Mehmed
tarafından yaptırılmıştır. Kefeki taşından
yapılmış kasnaksız bir kubbe ile örtülü altıgen
planlı bir yapıdır. Girişi doğu yönündedir.
Kapının üzerinde sivri kemerli bir alınlık yer
alır.
Türbenin içi
çok sadedir. Kubbenin oturduğu pandantifler ilgi
çekicidir. Her kenarda, altta ve üstte ikişer
sıra halinde yer alan pencerelerden üst
sıradakiler geç devre ait renkli camlı alçı
şebekelerle süslenmiştir. Akşemseddin'in
sandukası 2.50x0.50 metre boyutunda, kapıdan
içeri girince sağdadır. Ceviz üzerine kabartma
yazı ile süslü olan bu sanduka Osmanlı ağaç
işçiliğinin güzel bir örneğidir. Kapaklar nar
çiçeği kabartması ile süslenmiştir. Türbede
ayrıca Akşemseddin'in oğulları Sadullah ile
Emrullah çelebilerin sandukaları vardır.
Göynük
İlçesinde her yıl 29 Mayıstan bir önceki pazar
günü Akşemseddin Hazretleri'ni anma günü
düzenlenmektedir. Büyük katılımların olduğu bu
günde bilimsel nitelikte sempozyumlar da
gerçekleştirilmektedir.
Göynük Evleri
Köşebaşı
çeşmeleri, eski, hafifçe yosunlaşmış alaturka
kiremitlerin dokusu, birbirinin üzerinden
ileriye bakan evler, yamaçlardan yararlanılarak
kurulmuş insancıl boyutta bir yerleşim yeri;
işte Göynük ve Göynük Evleri...
Anadolu da
Türk yaşayışının, yerleşme kültürünün önemli
örneklerini Göynük'te görebilirsiniz. Göynük
içinden geçen derelerin yamaçlarına kurulmuş
daracık sokaklarda karşınıza çıkar bu güzel
evler.
İlk Osmanlı
yapılarının estetikleri, sadelikleri,
yakınlıkları ve insana coşku veren özellikleri
var Göynük evlerinde. Bu evler bir biri üstünden
ileriye bakmaya çalışan, zaman zaman % 40'ı
bulan bir eğim üzerinde ve dar sokakların
çevresinde bahçeler içerisinde kurulmuştur.
Evler
genellikle zemin kat üzerine 1 veya 2 kattır.
Yaşları 100-150 yılı bulan Göynük evlerinde
giriş katı depo ve kiler olarak kullanılır. Ara
katta gündelik kilerler, hizmetçi odaları,
mutfak, bayram günlerinde şölen yemeklerinin
pişirildiği ocaklı Fırın evi yer alır. Zengin
evlerinde fırın evi bahçenin ayrı bir köşesinde
kurulmuştur. Birinci katta ise geleneksel Türk
evindeki boş oda ile öbür odalar bulunur ve
gündelik yaşam bu katta geçer. Genellikle her
odanın ocağı, yüklüğü, sedirleri, boş odası (Gusulhanesi)
vardır.
Eve gelecek
yeni gelin bu odada kısmen bağımsız bir yaşam
sürdürebilir ya da bir konuk bu tip bir odada
rahat ettirici bir şekilde ağırlanabilir.
Göynük'teki bu evlerin sıcak iç yapısını dışa
yansıtan en güzel örneğini pencereler oluşturur.
Eski Göynük evlerinin pencereleri önce
sayılarıyla içeriyi, dışarıya yansıtırlar üç
pencere bir oda demektir. Şayet pencere sayısı
daha çok ise ve ve pencereler dışarıya taşmışsa
açık sofalı bir oda tipini düşünebiliriz. Ayrıca
pencere etrafındaki kafesler, cumbalar sıcak
görünüm sağlayan ve dışa yansıyan
özellikleridir.
Evlerin
çatıları genellikle kırma çatı türünde olup,
üzerleri yerli kiremitlerle örtülüdür. Bazı
evlerin odalarında, kapı ve pencerelerindeki
ahşap işleme ve motifler görülmeye değer. Bazı
evlerin odalarında, kapı ve pencerelerindeki
ahşap işleme ve motifler görülmeye değer. Göynük
evleri arasında, 1890 yılında yapılan Hükümet
Konağı uyumlu bir ihtişamı yansıtır.
Bugünlerde
bu evler restore edilmekte ve turistik pansiyon
olarak kullanılmaktadır. Göynük'teki bu evler
koruma altındadır. Göynük ilçesi, sahip olduğu
bu sivil mimari nedeniyle "Kentsel Sit Alanı"
olarak ilan edilmiştir. Göynük evleri Safranbolu
evleri ile yarışacak kadar güzeldir.
Göynük
evleri, Anadolu'da Türk yaşayışının ve yerleşme
kültürünün önemli örneklerindendir. Köşe başı
çeşmeleri, eski, hafifçe yosunlaşmış alaturka
kiremitlerin dokusu, birbirinin üzerinden
ileriye bakan evler, yamaçlardan yararlanılarak
kurulmuş bir yerleşim yapısına sahip olan Göynük
ilçe merkezi, içinden geçen Göynük Çayı'nın
yanlarına kurulmuş konut dokusu ile özgün ve
korunmuş bir yerleşme alanıdır. Evlerin yaşları
100 ila 150 yılı bulmaktadır.
Göynük ilçesi eski Türk
evleri bakımından oldukça zengindir. Evlerin
çatıları genellikle kırma çatı türünde olup,
üzerleri yerli kiremitlerle örtülüdür. Bazı
evlerin odalarında, kapı ve pencerelerindeki
ahşap işleme ve motifler görülmeye değer. Evler
genellikle zemin kat üzerine 1 veya 2 kattır.
Evlerin önündeki hayat adı verilen avlularda bir
sedir üzerine bardaş kurup demli bir çay
yudumlamanın keyfine doyum olmaz.
Bugünlerde bu evler restore edilmekte ve
turistik pansiyon olarak kullanılmaktadır.
Göynük'teki bu evler koruma altındadır. Göynük
ilçesi, sahip olduğu bu sivil mimari nedeniyle
Kentsel Sit Alanı olarak ilan edilmiştir.
Göynük Ulaşım
İstanbul – Göynük Güzergahı
İstanbul,
İzmit, Adapazarı’na Kadar otobandan gelerek,
Bilecik-Eskişehir İstikametine dönerek 28 km yol
alarak Geyve-Taraklı Yol ayrımına gelecek ve
buradan da 60 km’Yol alarak GÖYNÜK’e ulaşabilir.
Yolun tamamı asfalt ve %85’i oldukça düzgündür.
İstanbul (Harem) – GÖYNÜK 230 km’dir.
Ankara –
Göynük Güzergahı
Ankara,
Sincan, Ayaş, Beypazarı, Çayırhan, Nallıhan a
kadar 150 km gelerek, Nallıhan’dan 10 km daha
yol alarak Sol’a Göynük istikametine dönecek ve
50 km daha yol alarak GÖYNÜK’e ulaşabilir.
GÖYNÜK – Ankara 220 km’dir. Yolun Tamamı asfalt
ve oldukça düzgündür, Trafik Yoğunluğu son
derece azdır.
Bolu –
Göynük Güzergahı
Bolu’dan 50
km yol alarak Mudurnu girişine gelecek ve
Buradan Sağa Dönerek Göynük Nallıhan
istikametine girecek, 5 Km daha giderek
Tekrar Sağa Göynük Akyazı İstikametine girecek,
13 km daha giderek Sola Göynük ayrımına gelecek
ve buradan da 32 km yol alarak GÖYNÜK’e
ulaşılabilir. Yolun Tamamı asfalt ve %70 ‘i
oldukça düzgündür. Trafik yoğunluğu oldukça
azdır.

Göynük
Harita
  |