Sayın Hemşinli
Adnan
kardeş!
Karalahana com
sitesinde Ermenistan’ın Başkenti Erivan’ da
düzenlenen bir konferansa; Hacettepe
Üniversitesinde görevli antropolog Erhan
Gürsel ile, müzik çalışmaları yapan Ayşegül
Kolivar’la birlikte katıldığınız haber
yazısını okudum.Konferansta konuşulanları ve
uğurlanma anında, konferans
konuşmacılarından olan Nivard Koçhar’ın size
söylediği sözler Ermeni tercüman tarafından
ağır bulunarak
tercüme
edilmediğini ve bu konferansla ilgili
görüşlerinizi samimi bir anlayışla anlatmaya
çalışmışsınız.
Tercüme
edilmeyen bu sözlere aşağıda
değineceğim.Ancak yazınızın sonlarına
doğru,Ermenistan’daki ikinci konserin,
Komitas Müzik Salonunda verileceğinden
bahsederek Komitas’ın kim olduğunu
açıklamışsınız: Osmanlıda otuz yıl boyunca
Türkçe konuştuğunu ve aslını öğrendikten
sonra üç yıl içinde Ermenice öğrendiğini ve
ikinci konser verilecek salonun onun adına
yapıldığını belirtiyorsunuz.
Ancak
verdiğiniz bu son bilgi, belli ki Ermeni
kaynaklarca anlatılmış olmalıdır.
Ermenilerin verdikleri bilgiler, bilimsel
çalışmalar adı altında da olsa hep böyle
siyasidir, yanıltıcıdır.Müphem ve muğlak
olması nedeniyle verdiğiniz bu son not, ne
Ermeni ne de Hemşen tarihini aydınlatacak
nitelikte bir haber değil.Üstelik
kendilerinin ne olduğuna karar veren
insanların,böyle bir hakları olduğunu da
onaylamak gerekiyor. Çünkü insanlar, kendi
kimliklerini yine kendileri
tanımlayabilirler.Yukarda verdiğiniz Komitas
örneğinin başka yönleri de var: Yani
İnsanlar, kendi dillerinin dışında yabancı
bir dil de öğrenebilirler.Ayrıca Türkiye’de,
kendi vatanlarında olduklarını bilerek, bir
Türk vatandaşı gibi binlerce yıllardan beri
hem Ermenice hem Türkçe ve hem de daha başka
dilleri konuşarak
yaşayan ve
ülkesini seven etnik topluluklarımız da
bulunmaktadır.İnsanların ne olduklarına
bakmamak gerekir.Ama her zaman Ülkesinde
mutlu olup olmadıklarını izlememiz
gerekiyor.
Yine haber
yazınızda Nivard Koçhar’ın konferans
konuşmaları dışında yapılan bütün
kouşmaların ve çalışmaların, bilimsel
verilere dayandığını
söylemektesiniz.Öncelikle etnik köken
konusunda tarihe dayalı bilgi sahibi
olmak ve
bilimselliği ona göre değerlendirmek
gerekiyor.Kendi değerlendirmelerimizi bir
tarafa bırakarak, konferans çalışmalarının
bilimselliğine ve bilimsellik koşullarına
bir göz atalım. Bu konferansta bilimsellik
ne olmalıydı?
a) Doğru tarihi
kaynakları ele alarak onun dışına çıkmamak
ve gerçek bilim adamlarına saygılı olmak.
b) Var olan
doğru ama yetersiz kaynakları çarpıtmadan ve
değiştirmeden söylemek olgunluğunda olmak.
c) Milliyetçi
ve kafatasçı bir anlayışla konulara
yaklaşmamak.
d) Ermeni ve
Hemşenlilerin dil etimolojilerinden hareket
ederek sonuca varmak.
e)
Milliyetçiliği ve kafatasçılığı, devlet
politikaları haline dönüştürmemek.
f) Folklor,
inançlar, deyimler, Ata sözleri ve
geleneklere de itibar etmek.
Şimdi
Ermenistan’da yapılan bu konferansı,
yukarıdaki beş ana ilke doğrultusunda
incelemeye tabi tutalım ve hemen söyleyelim
ki, bu konferansın, Ermenistan Ulusal
Bilimler Akademisi tarafından düzenlenmesi,
konferansı, bilimsel bir toplantıya
dönüştürmeye yetmiyor. Üstelik evrensel
boyutlardaki bilimselliğe ve bilim
adamlığına açıkça saldırıda bulunuluyor.
Niye mi? Şunun için:
a) Son
zamanlarda yetişen Ermeni tarihçi ve
yazarlar, kendi antik tarihçilerini ve
onların anlattıkları tarihi bilgileri;
çarpıtarak, değiştirerek yada hiç
dokunmayarak kendi sorunlarını ortaya
koyarak anlatmaya çalışıyorlar.
b) Bütün Ermeni
yeni tarihçileri, anlaşmışçasına bu
konularda hep aynı şeyi söylüyorlar ve
tekrarlıyorlar.Birbirlerinin yalan ve
eksiklerini gidermeyerek,yalan ve yanlış
yumağını her geçen gün biraz daha
büyütüyorlar ve kendilerini çıkmaza
sokuyorlar.Bu tür bir anlayışın yolunu açan
ise önderleri
Levon
Haçikyan’dır.
c) Antik Ermeni
Tarihçi Hovhan Mamikonyan,”Pamutyun Tarona”
yani Muş Tarihini, MS
640 yılında
yazdı ve o tarihten 20 sene evvelki Amaduni
Göçünü
anlattı.Mamikonyan
bu tarihi yazarken hiçbir siyasi amacı
yoktu.Bu nedenle , bilim adamlığına yakışır
biçimde doğruları yazmak dürüstlüğünü
göstermiştir.Ama bu Ermeni konferansına,
Hovhan Mamikonyan’ı eleştiren bir metin
sunuldu.O ünlü tarihçiyi eleştiriyorlardı.
Çünkü onun yazdıkları, kafatasçı Ermeni
tarihçi ve bilim adamlarının görüşlerine
uymuyordu.H. Mamikonyan verdiği tarihi
bilgilerde ne diyordu? Diyordu ki;
DAMBUR,(Çamlıhemşin) Amaduni Göçünden önce
kurulmuştur.Yani Ermenilerin Dambur’a gelip
yerleşmedikleri ve kasabanın onlar
tarafından kurulmadığı açıkça görülüyordu.
Bu bilgilerden anlaşıldığına göre Amaduni
Göçü
Göle’de(Kars)
Arapların saldırısına uğramış ve yarısı
öldürülmüş.Diğer yarısı da Çoruh Boylarına
varıncaya kadar erimiş tükenmiş , Artvin
Dağlarına
yerleşmiş ve
bir miktar Amaduni beyleri ise,
etrafındakilerle birlikte Çoruh
Vadisindeki
verimli arazilerde Bizans İmparatoru
tarafından yerleştirilmiş.( Bak. R. Grousset.
Ermeni Tarihi Fr yazar). Yani Ermeni
tarihçilerin sürekli tekrarladıkları gibi,
Hamama Şen ile Hemşen’in bir ilgisi
bulunmadığı anlaşılıyor. Çamlıhemşin’in MS
550-600 yılları arasında kurulduğu ve adının
da DAMBUR olduğu biliniyor.( Bak, Dambur
Tarihi ve Hemşen Etimolojik
Sözlüğü.S.Arıcı.)
d) Ermenistan
Bilimsel Akademi Enstitüsü eğer bilimsel ve
tarihsel bir toplantı yapmak istiyor
olsaydı, bu toplantıya Nivard Koçhar’ı
çağırmazdı.Brekisefal kafalı N. Koçhar,
Hemşinlilerin Ermeni olduğunu ıspat
edebilseydi acaba
eline ne
geçecekti? Konferansa yine Hemşen ve Hamama
Şen ile ilgili; söylenceli, hayal, ve
dayanaksız kaynaklar sunularak bilimselliğin
yanından bile geçememişlerdir..
e)Kültür
Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gagik Gyurdiyan
ve yine Dışişleri Bakanlığı Diyaspora komite
başkanı Artak Zakaryan da toplantıya
katılarak, konferansın siyasi amaçlı
güdümlü bir
Devlet Programı olduğunu kanıtladılar. Orada
Devlet, Diyaspora , kafatasçılar ve bunların
kuklası siyasi iktidarı desteği ile ayakta
durabilmektedir.Diyaspora ,Ermeni
kafatasçıları ve Devlet; Ermenistan’ı
tümüyle boşalttırmak için ellerinden gelen
çabayı eksik koymuyorlar.Türklerin bir
Atasözü var: Ülkesini kaybeden, onu bir daha
bulamaz….Acaba bu yanlışlarından ne zaman
dönecekler…?
Sonuç olarak
ne desek?
Ermenistan’dan
kaçan Ermenilerin geri dönmelerini amaçlayan
sivil toplum örgütü başkanı Sevak Artsruni
de, Erivan konferansında bir konuşma
yapmış.Bana göre konferansın en önemli
konuşması bu olmalıydı. Hemşinlilerle zoraki
bir bağ kurmaya çalışma yerine,tüm Anadolu
halkıyla ve onun siyasi yönetimiyle bir bağ
oluşturmaya gayret sarf etselerdi çok daha
iyi olacaktı.Onların en büyük sorunu,
Ermenilerin Ülkelerini niye terk edip
kaçtıkları sorunudur.Kaçanlardan 100.000
kadarı da Türkiyede çalışarak ekmek parası
kazandığı bir gerçek…Ermeni insanının
kafasını böyle tehlikeli çağ dışı
düşüncelerle kurcalamaya devam ederlerse,
Ermenistan’da Ermeni kalmayacak…?
Nivard
Koçhar’ın dediği gibi, “ Aslında Türkiye de
Türk yoktur. Olsaydı hepsi Türkmenler gibi
çekik gözlü olmalıydılar” anlayışını
ülkelerinden söküp atarak, kendi iç
sorunlarını çözmeye çalışmaları gerekiyor.
Zavallı Nivard Koçhar ,10.000 yıllık Anadolu
medeniyetler mozayığını kavrayacak bilgi ve
kültüre sahip değil.Biz, Anadolu da yaşayan
insanlara brekisefal kafa yapıları açısından
bakmıyoruz.Üstünde doğduğu yer insanın
vatanıdır.Türkiye’de Türk gibi yaşayan ve
ülkesini seven nice ermeni vatandaşımız var.
Dünya olaylarına insanlık ve insancıl açıdan
bakmazsak, hiçbir sorunu çözemeyiz.Ermeni
sorunu Diyaspora’nın paralarıyla
çözülemez.Ermeni siyasiler ve Diyaspora,
kendi tarihlerini iyi okusunlar.Orada,
Osmanlıdan önce hangi yönetimden çk
çektiklerini anlayacaklar..
Küçük
Ermenistan’a etnik köken mesajı vermek ve
büyük menfaatler beklemek yerine, çağdaş bir
anlayışla, onların kendi sorunlarının
usdesinden nasıl gelebilecekleri konusunda
yardımcı olmanın koşullarını aramamızın daha
gerçekçi olacağını düşünüyorum. Sevgilerimle
Makale:
Sebahattin ARICI

Bu makale Hemşinliler Ermenistan'da yazı
dizisi ile ilşkilidir
1. Hemşin Tarihi ve Kültürü üzerine konferans
2. Hemşin Tarihi ve Kültürü üzerine konferans
3. Hemşinliler konferansı
4. Hemşinliler
yazı dizisi ile lgili Sebahattin Arıcı'nın
mektubu