
Eski Yunan Uygarlığı
Yazı:
© Editör
Çiftçi bir halk olan Helenler
ya da Eski Yunanlılar, tarihlerinin
başlangıcında çok sade bir yaşam sürerler,
sırtlarına kendilerinin dokuduğu yünden bir
gömlek, ayakalrına sığır derisinden bir çarık
giyerlerdi. Köylüler tek bir odadan ibaret
evlerinde oturur, evcil hayvanlarla bir arada
yatarlardı. Soylualr sınıfı ömürlerini savaş,
av, eğlence ve yarışmalarla geçirirlerdi. Deniz
kıyısında yaşayanalr ise pek de dayanıklı
olmayan teknelerle balıkçılık yaparlardı.
Savaşçı kavimler olan Akalar
ve Dorlar tarafından istila edilmeden önce,
Yunanistan Yarımadası’ndaki dağalrla çevrili
küçük ovacıklarda birbirine rakip bağımsız
siteleri oluşturan topluluklar yaşıyorlardı. Bu
sitelerden özellikle Atina ve Isparta’nın Eski
yunan uygarlığında özel bir yeri vardır. Eski
yunan halkı MÖ. 6. Yüzyılda Anadolu kıyılarında
ve Akdeniz’de (Güney İtalya ve Sicilya) yeni
kentler kurdular. Siteler arasında büyük
geçimsizlikler ve rekabet olmasına karşın Eski
Yunan toplulukları din ve dil bakımından bir
birlik oluşturuyorlardı ve bu birlik sayesinde
siteler, Persleri geri püskürtmüşler, Isparta
ordusunun (Thermophylai) ezilmesine karşın
Perslere karşı iki büyük zafer kazanmışlardı:
Maraton zaferi (MÖ 490) ve Salamis Deniz Savaşı
( MÖ 480)
İşte bu olaylardan sonra Eski
Yunan uygarlığı gelişmiş ve özellikle Atina,
mimarları, bilginleri, tiyatrocuları ve
heykelcileriyle bu uygarlığı ebedileştirmişti.
5. yüzyılın sonlarına doğru
siteler birbirine düşünce Atina ve Sparta, ayrı
ayrı Yunanistan’a hakim olmak istedi. Bu yüzden
çıkan Peleponnes savaşı, tüm ülkeyi kapsı
kavururken veba salgınıo da Atina halkını kırdı.
Böyle Atina, Isparta’nın baskısı altına girdi ve
kendi yasalarından vazgeçmek zorunda kaldı (MÖ
404). Bu kavgalardan yararlanan Persler
Anadolu’Yu ele geçirdiler ama Yunanistan
toprakalrını elde edemediler.
Ama
az sonra
Makedonya kralı 2.
Philippos Yunanistan’ı fethetmekte hiçbir
güçlükle karşılaşmadı (MÖ 337)

İskender İmparatorluğu
Philippos’un büyük oğlu
İskender başkaldıran sitelere boyun eğdirdi (Thebai
yerle bir edildi) ve hırsla fetihlere girişti.
On yıla yakın bir süre içinde Akdeniz’den
Hindistan kıyılarına kadar uzanan geniş bir
imparatorluk kurdu. Darius III’ün tahtına
yerleşti, onun kızıyla evlendi, yeni danışmanlar
edindi ve bir çok doğu adetini benimsedi. Ne var
ki İskender İmapratorluğu’Nun zayıf birliği,
ardılları arasındaki rekabete dayanamadı.
İmparatorluğun parçalanmasıyla asıl
Yunanistan’In gücü de son buldu; onun yerini
Antakya, Bergama ve İskenderiye gibi kentler
aldı.
Romalılardan Türklere
Yunanlılar Kelt saldırılarına
bir süre karşı koydular ama Romalıalrın gücüne
dayanamayarak boyun eğdiler (MÖ 146). Eski Yunan
Uygarlığı öylesine zengindi ki Roma bu
zenginliği salt hazinelerini yağma etmekle
kalmadı, onu taklit etmeyede çalıştı: Yunan
edebiyatı, sanat ve mitolojisi Romalıalr için en
geçerli kaynak oldu ve sonunda onların
uygarlığını belirli bir biçimde değiştirdi.
Siyasal bakımdan ise Eski Yunanistan artık
prokonsüllerce yönetilen iki eyalaet haline
geldi. Roma imparatorluğunun büyük iktisadi
dolaşımı dışında kaldı, onların yazlık oturma
yeri oldu.
Yabancı istilaları (Vizigot,
Ostrogot, Slav, Bulgar) bu barış dönemini altüst
ederek Yunanistan’In yıkılıp dağılmasına yol
açtı (3. Yüzyıldan 10. Yüzyıla kadar)

Siteler ve Yurttaşlar
Eski Yunan’da sitelerin
kurulması 2.500 yıllık bir olaydır ve bu
uygarlığın temeli sitedir (Polis). Her site az
sayıda (5.000-10.000) yurttaştan oluşurdu;
sitelerde yaşayan yurttaşlar sırasıyla çeşitli
görevler (maliyeci, asker) yüklenerek devlet
yönetimine katılma hakkını elde eder ve
yasaların güvencesi altında yaşardı.
Sitelerde oturanlar siyasal
açıda eşit değilelrdi.: Yabancıalrla kölelerin
hiçbir hakkı yoktu. Aşağılık sayılan ve el
emeğine dayanan işler bunlara yaptırılırdı.
Yurttaşlar şehrin
merkez kesiminde oturulardı; burası savaş
sırasında müstahkem bir kale, barış
günlerindeyae siyasal, düşünsel, dinsel ve
ekonomik yaşamın merkeziydi. Her sitenin kendi
tanrıları ve yalnız kendi yurttaşlarunca
uygulanan dinleri vardı.

Haşmet ve Sefalet
Anıt yapıların güzelliği
edebiyatın göz kamaştırıcı parlaklığı bizi
yanıltmamalıdır. O zamanalr Yunanlıalrın çoğu
köylerde harap kulübelerde, şehirlerde basit
evlerde ve ilkel kondualrda yaşıyorlardı.
Kaldırımsız ışıksız sokaklarda lağım suları
akardı. Her taraf sinek, sivrisinek, fare
doluydu. Atina ya da Isparta’ya dışarıdan gelen
bir kimse önce pislik ve ağır kokularla
karşılaşırdı.
Perikles Çağı
Perikles (MÖ 495-429)
döneminde Atina, sosyal ve kültürel alanda
kazandığı başarılar sayesinde öteki eski Yunan
sitelerine üstünlüğünü kabul ettirdi. Perikles
Çağı, Tarih (Herodotos), felsefe (Sokrates ve
Platon), tiyatro (Aiskilos, Sofokles, Euripides)
ve özellikle sanat (heykelci Phedias’ın
Akropolisteki çalışmaları) alanında olağanüstü
bir gelişme gösterdi.

Sparta (Isparta)
Atina’nın büyük rakibi
Isparta aristokratik bir sistemle yönetiliyordu.
Ahalisi üç sınıftan oluşuyordu: Helios (savaşta
tutsak alınan köleler), Perioikos (Sparta’Ya
boyun eğmiş Akalar) ve Eşitler (tatamı yurttaş
sayılan savaşçıalr sınıfı). Yedi yaşından
başlayarak sert ve sıkı bir eğitim gören
eşitler, Sparta’Yı Med Savaşalrı’na kadar
Yunanisan’In en güçlü devleti yaptılar.
Demsotenes
Demostenes (MÖ 384-322)Atina’Nın
en ünlü hatibi ve siyaset adamıydı. Demokrasinin
ve milli bağımsızlığın ateşli savunucusu olan
Demostenes on yılı aşan bir süre Atinalıalrı
Makedonya’Nın saldırgan kralı Philip tehlikesine
karşı uyarmaya çalıştı; bu yöndeki konuşmaları
hitabet örnekleridir; ama çabaları boşa gitti ve
sonunda Philip’in oğlu İskender Yunan ülkesini
egemenlği altına aldı.
Aristofanes
Aristophanes (MÖ 445-386)
kırk kadar komedi yazmıştır; başlıcaları
şunlardır: Yaban arıalrı, Kuşlar, Lysitrata,
Plutos ve Kadınalr meclisi. Aristophanes,
buluşalrla dolu bir üslupla savaşa, hasımalrına,
paraya saldırır ve Atina mahkemelerini
gülünçleştirir. Kullanmaktan sakınmadığı
edepsizce sözler, herkesi sıradan olduğu kadar
seçkinleri de güldürürdü.
|