|
|
|
Ceza yeme fındık ye

Fındık bölgesine bir gezi’den izlenimler:

Yazı: Mustafa Duman
İstanbul’dan kalkan
otobüsümüz, 30 Nisan 2009 sabahı Samsun’a vardı.
Çarşamba’da, Kızılırmak Nehri’nin doğu
tarafından itibaren başlayan fındık bahçeleri,
denizle, çoğu yerde tepeleri sislerle kaplı olan
dağların yamaçları arasında, taa Of’a kadar
uzanır. Terme, Ünye, Fatsa ve Ordu’nun merkeze
bağlı yerleşme bölgelerinde yoğunlaşan fındık
bahçeleri, Giresun’da ve Giresun’un Bulancak,
Keşap Tirebolu ve Görele gibi ilçelerinde halkın
tek geçim kaynağı olarak geçmişten günümüze
kadar gelmiştir. Trabzon’un Beşikdüzü,
Vakfıkebir, Akçaabat, Yomra, Arsin ve Araklı
ilçelerinde de fındık tek geçim kaynağı olma
özelliğini sürdürür. Sürmene ve Of’ta ise son
yıllarda fındık tarımı yanında çay tarımı da
yapılmaktadır.
Doğu Karadeniz’in Mayıs ayındaki eşsiz
güzelliklerini görmek ve fındıkla ilgili
incelemeler, görüşmeler yapmak için Fatsa’dan
itibaren, Trabzon - Cudibey İlköğretim Okulu
başmuavinliğinden emekli Nejdet Öztürk eniştenin
arabasıyla yola koyulduk. Yeni yapılan sahil
yolu, kıyıların doğal güzelliklerini bozmuş ama
ulaşımı da kolay hale getirmişti. Bir yeşil
cennetinde ilerledik. Fatsa-Ordu arasında sahil
yolu’nu denizden uzaklaştıran bir tünel yapılmış
ve araç trafiğine açılmıştı. Bu tünel 3820 m.
uzunluğundadır. Türkiye’nin en uzun tünelidir.
Tünel güzel ışıklandırılmıştır. Araba
radyolarından, diğer yayınları keserek verilen
yayın ile yolcular tünel hakkında
bilgilendirilmekte, yangın veya başka kazalar
halinde ne yapılması gerektiği anlatılmaktadır.
Ceza yeme, fındık yeOrdu’nun kent girişindeki
tabelada, Karadenizli insanının zekâ ve espri
gücü bizi şöyle karşıladı: “Ceza yeme, fındık
ye.” Bu kısa cümleyle çok şey anlatılıyordu.
Giresun’da, fındıkla ilgili bazı kurumları
ziyaret ettik, görüşmeler yaptık. Fındık
Araştırma Enstitüsü’nün bahçesindeki fındıkla
ilgili bölümleri gezdik. Burada, dünyanın en
uzun fındık ağacını gördük. FİSKOBİRLİK basın
danışmanı Mustafa Öztürk’le konuştuk. Fındık
Tanıtım Grubu (FTG) yetkilileriyle fındık
konusunda görüşmeler yaptık.
Trabzon’da da fındık incelemelerini sürdürdük ve
Araklı’daki, Arslantürk Fındık İşleme Entegre
Tesisleri’ni gezdik. İşletme sahibi, aynı
zamanda Ulusal Fındık Konseyi kurucularından ve
ilk başkanlarından olan Sebahattin
Arslantürk’ten ve fabrika’da çalışan Murat
Akbayrak’tan fındık işlenmesi hakkında bilgiler
aldık. Üç fabrikaya yayılan bu modern
işletmedeki üretimi izleme olanağını bulduk.
Trabzon Ticaret Borsası’nı ziyaret ederek, basın
müşaviri Murat Taşkın’la görüştük. Bize fındık
konulu bazı görsel malzemeler verdi.
Trabzon’da da fındık bahçelerini gezerek
fotoğraflar çektik. Fındıkla ilgili eski resim
ve belgeler topladık. Özellikle nazarlık olarak
kullanılan ikiz ve üçüz fındıklardan, bir hayli
aramadan sonra, yengem Havva Duman’ın
yardımıyla, yirmi taneyi birden bulmak bir
sürpriz oldu. İkiz fındıklar nazarlık olarak
elbiselere dikilir. Bulundukları eve de uğur
getirdiklerine inanılır. Bu nedenle evlerde, oda
duvarlarına asılırlar.
Fındık bölgesine yaptığım gezide, Trabzon’daki
bazı dostları görme olanağını da buldum. Son
Haber Matbaası ve Kıyı Dergisi sahibi Fethi
Yılmaz’ın bürosunda çay ve ıhlamurlarımızı
yudumlayarak yaptığımız söyleşilerde uzun yıllar
Trabzon Mimarlar Odası başkanlığını yapan Bekir
Gerçek, Karadeniz Yazarlar Birliği Derneği genel
başkanı İsmail Fandaklı da vardı. Trabzon İl
Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde, “UNESCO Taşınmaz
Kültür Varlıkları Sözleşmesi” uyarınca, Kültür
ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen “Somut
olmayan kültür varlıklarının tespiti” çalışması
bağlamında bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda
Trabzon Sanatevi’nin temsilcisi olarak yer
aldım. Diğer katılımcılar, Trabzon İl Kültür ve
Turizm müdürü İsmail Kansız, Prof. Dr. Ali
Çelik, uzman Rasim Efendioğlu ve Halk Eğitim
Merkezi müdür yardımcısı Tuncay Kayapınar idi.
Trabzon’da, Uzunsokak’ta, kaldırım üzerinde
sahaflık yapan Hakkı Ugan artık işi bırakmıştı.
Orhan Karaali’nin “24 Şubat Kitabevi” ve başka
bazı kitabevleri de kapanmıştı.
Trabzon’da Kalkanoğlu Pilavı ve İspir kuru
fasulyesi, Beton Helva’nın meşhur ve nefis
helvasından, Maçka-Hamsiköy’de kuzu pirzolası,
Akçaabat’ta Akçaabat Köftesi, kardeşim emekli
öğretmen Zehra Öztürk’ün comara, pazı ve diğer
otlardan yaptığı kayganalarla, zimilânge,
ısırgan otu ve diğer yeşilliklerden yaptığı
yemeklerden, peynirli kuymaktan, sütlâçtan
yemeyi ihmal etmediğimi de eklemeliyim. Bu,
Geleneksel Trabzon Mutfağı’na kısa bir yolculuk
demektir. Almanların atasözü gibi: “Bir defa
hiçbir defadır”, diyerek diyeti bir kez için
bozdum. Geçen yıl da, yazın, bir pazar sabahı,
Hamsiköy’de, Zehir Hüseyinin Yeri’nde, kuzu
pirzolası ve hoşmeriyle kahvaltı yaptığımı
söylersem, tanıyanların: “Sen ne biçim
doktorsun?” diye soracaklarını işitir gibiyim.
11 Mayıs 2009 Pazartesi günü, Trabzon’dan,
karayoluyla İstanbul’a yollandım. Doğu Karadeniz
Bölgesi’nin, çarpık mimariyle kısmen bozulan
yeşillikler cenneti içerisinden geçerken, bu
doğal mirasın gelecek kuşaklara kalabilmesi için
çok ciddi tedbirler alınması gerektiğini
düşündüm. Fındık bahçelerinin yola yakın
yerlerinde yapılan, çoğu tamamlanmamış üç-beş
katlı binaların çirkin görüntüleri beni üzdü. Bu
insanlara, yolun uzağında, bahçe içerisinde bir
veya iki katlı binalar yapmalarının daha uygun
olacağı anlatılmalı. Fındık bahçelerinin güzel
görüntülerinin geleceğe de kalacağı çözümler
önerilmeli.
Not: Fındık ve fındık kültürü hakkında şu
kitabımıza bakılabilir:
|
Karalahana Bağımsız Karadeniz Gazetesi'nden makaleler:
Karadeniz Bölgesi haberleri
|
Çay, Türkiye'de en çok tüketilen içeceklerden
biri. Ancak çayın sofralara nasıl ulaştığını
yöre insanları dışında pek bilen yok. İnce Belin
Buğusu: Çay belgeselinin yönetmeni İsmail
Şahinbaş ile konuştuk.
Çay Belgeseli söyleşisi
|

Nasreddin Hoca ve 1555 Fıkrası
Nasreddin Hoca’ya bağlı olarak anlatılan
fıkraların hemen hemen tamamını içermektedir
Trabzonlu folklor araştırmacısı Dr.
Mustafa Duman'ın Nasreddin Hoca ve 1555 Fıkrası
kitabı, birçok alanda,
Türkiye’de ve Dünyada ilk olma özelliğini
taşımaktadır.
| |
|
| |