|
|
|

NASREDDİN HOCA KİMDİR?
Dr. Mustafa DUMAN
Nasreddin Hoca, Türklerin,
dünyaca tanınmış halk filozofu ve fıkra
kahramanıdır. 13. Yüzyılda, Anadolu’da
(Sivrihisar ve Akşehir) yaşamıştır. Akşehir’de
ölmüş ve Akşehir’in en eski Selçuklu mezarlığına
gömülmüştür. Oradaki mezarı türbe haline
getirilmiş, günümüze kadar korunmuştur. Türbenin
tamiri sırasında bulunan mermer kitabe ve sancak
alemi üzerindeki 386 sayısı tersten okunursa 683
H. (1284-85) yılını verir ki Nasreddin Hoca’nın
ölüm tarihi olarak diğer belge ve bilgilere
uygun düşmektedir. Türbedeki sütunlardan birinin
üzerine, 796 H. (1393) yılında, Yıldırım
Beyazıt’ın askerlerinden Mehmet’in yazdığı beyit
ve tarih, Nasreddin Hoca’nın Timur Anadolu’ya
gelmeden çok önce öldüğünü göstermektedir.
Polonyalı Simeon, 1618 yılında, Nasreddin
Hoca’nın Akşehir’deki üstü kemerli mezarını
gördüğünü ve çok güldüğünü “Seyahatname”sinde
yazmaktadır. Evliya Çelebi de, 1048 H. (1638)
yılında, Nasreddin Hoca’nın türbesini ziyaret
etmiş, izlenimlerini “ Seyahatname”sinin 3.
cildinde anlatmıştır. Evliya Çelebi’nin
Nasreddin Hoca’yı Timur’la çağdaş göstermesi,
yerli ve yabancı araştırmacıları yanıltmıştır.
Başbakanlık Eski Eserler Arşivi’nde bulunan 556
numaralı belgede, Fatih’in Sadrazamlarından
Gedik Ahmet Paşa tarafından, 1476 yılında
yaptırılan vakıf ve emlâk yazımında, Akşehir’de,
Nasreddin Hoca’nın bir vakfının bulunduğu
kayıtlıdır. Lâmii Çelebi “Letaif”inde, Nasreddin
Hoca’nın 13. yüzyıl şairlerinden Şeyyat Hamza
ile çağdaş olduğunu bildirmektedir. Ayrıca,
Sivrihisar ve Akşehir’de Nasreddin Hoca’nın
kızlarına ait mezar kitabeleri bulunmuş ve
Akşehir Müzesi’ne konmuştur.
Nasreddin Hoca’nın adı 15. yüzyıldan itibaren
yazılı kaynaklara geçmeye başlamıştır. Bugünkü
bilgilerimize göre, Nasreddin Hoca’dan söz eden
en eski kaynak, Ebül Hayr-i Rumi’nin, Cem
Sultan’ın emriyle yazıp, 1480 yılında bitirdiği
“Saltuknâme”dir. Orada, Nasreddin Hoca’nın çok
tanınmış bir kişi olduğu ve latifelerinin kitap
haline getirildiği kaydedilmiştir. Daha sonra,
1511 yılında yazdığı eserinde Mehmet Gazâli
(Deli Birader), 1527 yılında yazdığı “Pendnâme”de
Güvâhi, 1532 yılında Lâmii Çelebi ve daha sonra
Taşlıcalı Yahya Bey, Nasreddin Hoca’dan
sözetmişler, bazı fıkralarını yazıya
geçirmişlerdir. 16. Yüzyıldan itibaren de
Nasreddin Hoca fıkraları kitaplar haline
getirilmiştir. Bu kitapların en eskisi olan “
Hikâyet-i Kitab-ı Nasreddin”, 1571 yılında
yazılmıştır. Bu kitapta 43 fıkra yer almaktadır.
Bugün Türkiye’de ve dünyanın çeşitli
kütüphanelerinde toplam 68 Nasreddin Hoca
yazması vardır. Maalesef bu yazma kitaplardan
sadece 12 tanesi Türkiye’dedir. Diğerleri
yabancı ülkelerdeki kütüphanelerde
bulunmaktadır.
Nasreddin Hoca fıkraları ilk kez 1837 yılında,
İstanbul’da, Matbaa-i Amire’de kitap halinde
basılmıştır. Letaif adlı bu kitabı Mısır-Bulak
Matbaası’nda basılan Letaif-i Hoca Nasreddin
Efendi ve diğerleri izlemiştir. 1850 Yılından
1924 yılına kadar Nasreddin Hoca kitapları daha
çok taşbaskısı tekniği ile basılmıştır. İlk
resimli Nasreddin Hoca kitapları da 1869
yılından itibaren yayınlanan taşbaskısı
Nasreddin Hoca kitaplarıdır. Bugüne kadar tesbit
edilen Taşbaskısı Nasreddin Hoca kitaplarının
sayısı 40 ‘ın üzerindedir.
Nasreddin Hoca fıkraları günümüzde hemen hemen
belli başlı bütün dillere çevrilmiştir. UNESCO ,
1996 yılını “Dünya Nasreddin Hoca Kahkaha Yılı”
olarak kabul etmiştir. Bu nedenle , Türkiye’de
ve Türkiye dışında birçok etkinlikle Nasreddin
Hoca anılmıştır. Her yıl Akşehir’de, 5-10 Temmuz
tarihleri arasında, “Uluslararası Nasreddin Hoca
Şenlikleri“ düzenlenmektedir. Ayrıca her yıl
“Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür
Yarışması” yapılmaktadır. 2008 yılı ise
Nasreddin Hoca’nın 800. doğum yıldönümü olarak
kabul edilmiş ve bu bağlamda çeşitli etkinlikler
düzenlenmiştir. Ayrıca bu yıl, Türkiye’nin
misafir ülke olduğu Frankfurt Kitap Fuarı’nda,
Nasreddin Hoca kitap kapaklarının posterlerinden
oluşan bir sergi açılacaktır. Nasreddin Hoca,
fıkralarıyla olduğu gibi, çeşitli kültürel ve
geleneksel etkinliklerle de aramızda
yaşamaktadır.
Nasreddin Hoca’nın tarihsel kişiliği, Türk
zekâsının ve espri gücünün eşşiz bir örneği olan
fıkraları, daha doğrusu fıkra kahramanı – tipi
kişiliği yanında ikinci plânda kalır. O, çok
tanınmış bir fıkra kahramanı olarak Anadolu’da
ve Batı Ülkeleri’nde “Nasreddin Hoca”,
Azerbaycan ve İran’da “Molla Nasreddin,”
Ortaasya ve Çin’de “Nasreddin Efendi” ya da
“Efendi” veya “Ependi”, Balkanlar’da ise “Nastratin
Hoca” olarak anılmaktadır. Geçmişte ve günümüzde
başka fıkra tiplerinin fıkralarından da ona
bağlı olarak anlatılanlar olduğu için Nasreddin
Hoca fıkralarının sayısı artmıştır. Günümüzde
yüzlerce fıkradan oluşan bir Nasreddin Hoca
fıkraları külliyatı meydana gelmiştir. Bu
fıkralardan 1555 tanesini, Nasreddin Hoca ve
1555 Fıkrası adlı kitabımızda bir araya
getirerek yayınladık.

Nasreddin Hoca ve 1555 Fıkrası
Nasreddin Hoca’ya bağlı olarak anlatılan
fıkraların hemen hemen tamamını içermektedir
Trabzonlu folklor araştırmacısı Dr.
Mustafa Duman'ın Nasreddin Hoca ve 1555 Fıkrası
kitabı, birçok alanda,
Türkiye’de ve Dünyada ilk olma özelliğini
taşımaktadır.
İndirimli satın almak için
| | |