
T.C.
Başbakanlık,
Halkla ilişkiler Daire Başkanlığı
Merkez Bina, B/19
06640 Kızılay/Ankara
TC.Basbakanlik Insan Haklari Baskanligina
TC. Kültür Bakanligina
27.02.2009
KONU:
Demokratik
Hak olarak Anadil ve Lazcanın geleceği
Lazca Güney Kafkas dil ailesine mensup
Anadolu’nun yaşayan en eski dillerinden
biridir. İstatistik bilgiler olmamakla
beraber Lazca bugün başta Rize’nin Pazar
(Atina), Ardeşen (Artaşeni), Fındıklı (Vitse),
Artvin’in Arhavi (Arkabi) Hopa (Xope)
ilçelerinde ve 93 Harbi sırasında Doğu
Karadeniz’den Marmara bölgesine göç edenler
olmak üzere Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde
yaşayan yaklaşık 250.000 ile 500.000 kişi
tarafından konuşulduğu tahmin edilmektedir.
Lazca birçok dilbilimcinin tespit ettiği
gibi çok ciddi olarak yok olma tehdidi
altındadır. UNESCO’nun 21 Şubat 2009 Dünya
Anadili günü öncesinde yayımladığı "Tehlike
Altındaki Diller Atlası"na göre, Türkiye'de
15 dil tehlike altındadır. 30'dan fazla
dilbilimcinin çalışmalarıyla ortaya çıkan
atlasa göre Lazca »Kesinlikle tehlikede
olanlar diller« grubunda
değerlendirilmektedir.
Kadim dillerden olan Lazca, Anadolu’nun tüm
diğer yerel dilleri gibi, dünya kültür
mirasının bir parçasıdır. Lazcanın ve aynı
durumda olan Anadolu’nun diğer dillerinin
yok oluşunu izlemek, bu konuda önlem almamak
dünya kültürel mirasımıza sahip çıkmamak
demektir ve bu “çağdaş muasır medeniyete
ulaşmayı” ilke edinmiş bir devletin ve onu
bireylerinin dünya görüşleri ile
çelişmektedir.
Aşağıda imzası olan
bizler anadilimiz Lazcanın yok olmasını
istemiyoruz. Bu nedenle Lazcanın varlığını
sürdürebilmesi ve yok olma tehlikesinden
kurtarılabilmesi için herhangi bir dilin
ihtiyaç duyduğu azamı »yaşam ortamı« nın
oluşturulması gerekir.
Bunun için
aşağıda kısaca değinilen şartların
sağlanması gerektiğini düşünüyoruz ve
devletin yetkili organlarının bunları
dikkate alıp gerekli düzenlemeleri
yapılmasını talep ediyoruz.
1- Demokratik hak olarak anadil
En temel insan
haklarından biri olan anadili kullanmak ve
geliştirmek anayasal koruma altına almak
ülke demokrasisinin göstergesi olacaktir.
Lazca ve Anadolu’da konuşulan diğer diller
de anadil tanımına ve statüsüne alınıp
evrensel normlara uygun hale
kavuşturulmalıdır.
Yok olmakta olan dilleri koruma altına
alacak eğitim programları geliştirilmelidir.
İki dilli eğitimin mümkün olduğu alanlarda
müfredatta iki dilde eğitime yer
verilebilmeli, yerel dillerin yok olmaya yüz
tuttuğu yerlerde ise en azından
anadil dersi konulabilmelidir.
2- Okuma yazma kampanyası
Türkçede
zaman zaman uygulanan, okuma yazma
kampanyası, Anadolu’nun tüm yerel
dillerinde de uygulanmalı, bu konudaki yasal
engeller kaldırılarak bu kampanyalar bütün
yerel dillerin yanısıra Lazcanın yoğun
olarak konuşulduğu bölgelerde Lazca okuma
yazma etkinliklerinin düzenlenmesi ve bu tip
çalışmaların desteklenmesi gerekir.
Halk Eğitim
Merkezleri, yetişkinlere yönelik yürütülecek
bir okuma yazma kampanyası için uygun
bir eğitim kurumudur. Bu anlamda başta Halk
Eğitim Merkezleri olmak üzere sivil toplum
kuruluşlarında yapılacak okuma yazma
kurslarına yönelik düzenlemeler yeniden ele
alınmalı ve bu konudaki yasal
düzenlemelerdeki eksiklikler
giderilmelidir.
3- Bilimsel araştırmalar
Türkiye’nin
kendi coğrafyasındaki kültürel varlıkları
üzerinde yapılan bilimsel çalışmaların
seviyesi, sahip olduğu ekonomik güç ile
orantısızdır ve uluslararası bilimsel
sıralamada çok gerilerdedir. Özellikle
sosyal bilimler alanında Doğu Karadeniz
bölgesi Türkiye’nin en az araştırılan
bölgesidir. Herkesin malumu olduğu gibi
bilimsel doğruların üretilmediği yerde
hurafeler hâkim olur.
Genelde Doğu Karadeniz bölgesinin tarihi,
etnografyası, özelde Lazların tarihi,
etnografyası ve Lazca Türkiye’deki
üniversitelerde çağdaş dilbilimsel
yöntemlerle araştırılması, bunların
uluslararası bilim çevrelerinin saygınlığını
kazanmış bilimsel araştırma merkezlerine
kavuşturulması, bunun için gerekli
düzenlemelerin ve özendirici tedbirlerin
alınması gerekir.
Genellikle Lazca dahil yerel dillerle ilgili
çalışma ve araştırmalarda bilimsel kurumlar,
üniversiteler, eğitim kurumları ve uzamanlık
kuruluşlarının etkin olarak faaliyette
bulunacağı yasal zemin ve düzenlemeler
mevcut bulunmadığı için bu çalışma ve
araştırmalar amatörce yapılmaktadır. Bu
konuda da bir takım gelişmelerin olması,
özellikle yöremizde, Karadeniz Teknik
Üniversitesi’nde Kuzey ve Güney Kafkas
Dillerinin araştırılabileceği bir enstitü ve
diğer tür kurumsallaşmaların
gerçekleştirilmesi gereklidir.
4- Lazca yer adlarının geri iadesi
Kökenleri binlerce yıl öncesine dayanan
birçok kültürün bir arada yaşadığı
Anadolu’da, 1950’lere kadar bu çeşitliliğin
bir göstergesi olarak yer adları da farklı
dillerde bulunmaktaydı. 1950’lerden sonra
Anadolu’nun birçok yöresinde olduğu gibi
Doğu Karadeniz bölgesinde binlerce yıllık
Lazca yer adları değiştirilerek bir takım
Türkçe isimler verilmiştir. Lazca, Doğu
Karadeniz bölgesinde hala konuşulan bir
dildir ve doğal olarak halk arasında eski
tarihi yer adları günlük yaşamda
kullanılmaktadır. Bir halkın hafızasından
tarihine, atalarına tanıklıklarının
göstergesi olan bu isimlerin silinmek
istenmesi büyük bir haksızlıktır. Bu
haksızlığın bir an önce düzeltilip eski
Lazca yer adlarının resmi olarak iade
edilmesini istiyoruz.
5- Basın yayın ve ifade özgürlüğü
Bir
ülkede demokrasi ve çağdaşlığın en önemli
göstergelerinden biri de ifade özgürlüğü ve
dolayısıyla basın yayın özgürlüğüdür. Bu
anlamda Lazca ve diğer yerel dillerde basın
yayın özgürlüğünün yasal güvence altına
alınması ülke demokrasisinin gelişmişliğinin
de bir göstergesi olacaktır. Ülkemizde basın
yayın özgürlüğü, kaybolmakta olan dillerin
ve kültürlerin yok oluşunu kısmen
yavaşlatarak insanlığın kültürel
zenginliğinin korunabilmesine bir ölçüde
katkı sağlayabilecektir.
6-
Vatandaşlık statüsü
Türkiye’de vatandaşlık statüsü ile yerel
halkların kültürel kimliklerinin farklı
olabileceğine dair belirsizlikler
giderilmeli ve bu konuda anayasada net bir
düzenleme yapılmalıdır.
İmzalayanlar:
Aydın
Karahasan
(Ressam /Resim ve
sanat tarihi öğretmeni, Almanya)
Ayfer Küçükali
(Kimyager,
Almanya)
Beyhan Çolak
(Türkçe
Öğretmeni, Almanya)
Celal Alpaslan
(Diplom
Makine Mühendisi, Almanya)
Nurten Altunbaş-Alpaslan
(Diplom
Ekonomist/Sanatçı, Almanya)
Dr. Mustafa Kibaroğlu
(Araştırmacı, Jeo-Arkeolog/Jeolog/Jeokimyacı,
Almanya)
Sadık Varer
(Ressam/Yazar,
İstanbul)
Selma Çakır Koçiva
(Diplom Sosyal
pedagog/Yazar, Almanya)
Yılmaz Karahasan
(Emekli
Sendikacı, Almanya)
Grup sözcüsü :
Selma Çakır Koçiva
LAZEBURA Birligi
Yönetim Kurulu
Üyesi
(Almanya)
Iletisim:
Dortmund,
Almanya
Tel:
0049–231-2228494
E-mail:
[email protected]