
Erkan Ocaklı'yı kaybettik
Bir Süredir Pankreas Kanseriyle Mücadele Eden
Karadenizli Sanatçı Erkan Ocaklı, İstanbul'da
Tedavi Gördüğü Hastanede Vefat Etti.
Ocaklı'nın vefat ettiğini duyan yakınları,
sevenleri Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve
Araştırma Hastanesine akın etti.
Sanatçının cenazesinin, yarın Marmara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisinde ikindi
namazına müteakip kılınacak cenaze namazının
ardından Karacaahmet Mezarlığında toprağa
verileceği öğrenildi.

Yüreklere dokunan
şarkıların mimarı,
Karadenizin Aşık Veysel’i
:Memleketimizin
güzelliklerini, sorunlarını
türkülerine
taşıyan
Erkan Ocaklı’nın
türküleri ile sevdalandık, ağladık, güldük.
Fatih Sultan Kar
Gurbette Trabzondu,memleketi özleyen
Faroz, Ganita, Meydan hep karaları bağlar
Bir gün gelecek diye yollarını gözleyen
Maçka’nun dereleri Erkan’um diye ağlar
Erkan Ocaklı, 16 Kasım 1949’da Asım ve
Nazire Ocaklı’nın ilk çocuğu olarak Trabzon’da
dünyaya geldi. Annesi ve babası Artvin’in Arhavi
ilçesindendir.-Babasının
görevi Trabzon Orman Müdürlüğü’nde olması nedeni
ile 1948 yılında aile Trabzon’a taşınır.1950
yılında babasının tayini Trabzon’un Yomra
ilçesine çıkar. Kız kardeşi Türkan burada
dünyaya gelir. Bir süre Yomra’da çalışan
babasının tayini Maçka’nın Ağursa (Bakımlı)
Köyü’ne çıkar. 1952 yılında Perihan isimli kız
kardeşi bu köyde dünyaya gelir. Daha sonra
sırası ile Maçka’nın Larhan (Akarsu)
ve Kudula (Kırantaş) Köyü’ne tayin olan
babasının meleği yüzünden Maçka’yı köy köy
dolaşır. Kendisi gibi müzisyen olan kardeşi
Mehmet Ocaklı 1956 yılında Maçka’nin Kudula
Köyü’nde doğar. Erkan Ocaklı’nın biri erkek
ikisi kız olmak üzere dört kardeşi vardır.
Annesi, babası gibi kendisi de Mohti Lazıdır.

Maçka Coşandere’den kurtlar sofrasına
Erkan Ocaklı
“yolları
taşlı” dediği Maçka Coşandere ilkokulunda
eğitimine başlar. Sümela Manastırı’nın bulunduğu
mevkide görev yapan babası eğitimini devam
ettirmesi için Erkan Ocaklı’yı köyün ağasının
çocuklarının yanında bırakma durumunda kalır.
Ortaokulu Maçka’da okuyan Ocaklı, bağlamayla da
o yıllarda tanışır, bağlama çalmaya başlar.
Ekonomik sıkıntılar yüzünden Trabzon Lisesi’nde
yatılı olarak okur. Lise sıralarında eğitimin
dışında sosyal etkinliklerde bulunan Ocaklı,
koro ve müzik çalışmalarını sürdürür. Lisenin
bitiminden sonra 1968 yılında kendi deyimiyle “kurtlar
sofrası” diye tanımladığı İstanbul’a gelir.
Bir süre kız kardeşinin yanında kalan Ocaklı
daha sonra Fındıkzade’deki Trabzon Öğrenci
Yurdu’na yerleşir, uzun yıllar da burada kalır.
Galatasaray Üniversitesi Kimya Mühendisliği’ne
girer. Ardından orayı bırakıp İstanbul
Üniversitesi Zoobotanik Bölümü’ne geçer. Tıp
okumak ister. Puanı da yetmesine rağmen bu
bölümü yazmadığından başka bir bölüme girer.
İstanbul müzik hayatını çok etkiler.
Cemiyetlerde, müzikle ilgili yerlerde çalmaya
başlar.

“Tara
saçın tara” bir tutar pir tutar
1970’li yılların
hemen başında Mine Koşan’a, Ahmet Sezgin’e
bağlama çalar. Müzik piyasasında tanınmaya
başlayınca, yolu Unkapanı’na, Harika Plak’a
düşer. 1971 yılının Nisan ayında “Tara
Saçını Tara” isimli birinci plağı çıkarır. “Tara
Saçın Tara” isimli türküsünde kapı komşusu
olan bir ağanın torununa duyduğu hisleri
dillendirir. Plak bir tutar pir tutar. “Tara Saçını Tara” plağı ile Karadeniz’de büyük ses getiren Ocaklı,
ikinci plağında yer alan
“Oy
Eminem” ile tüm Türkiye’nin sevgilisi haline
gelir. Türküleri sevdalara, dertlere ve
mutluluklara eşlik eder. Hüseyin Çakmak’ın
organize ettiği yurt dışı konserlerinde
gurbetçilerin sevgi seli ile karşılaşır. Bu
konserler süresinde Hakkı Bulut ile aynı ortamı
paylaşır. Harika Plak’ın sahibi Ayhan Güçlücan,
Oflu hemşerisidir. Yirmi yıl boyunca plakları,
albümleri bu şirketten çıkar. Plakları yok
satar. Karadenizli solist, Laz solist
yakıştırmalarına inat Ahmet Sezgin, Bülent
Ersoy, Nuri Sesigüzel gibi isimlerin yer aldığı
kadrolarda ast solist olarak sahne aldı.

Erkan Ocaklı’nın plaklarının kapak
fotoğrafları.
Erkan Ocaklı bu güne
kadar
40 kaset,
35 plak ve 4 long plağa imza attı.
Soytarı filmlerine rest
Sinemadan
teklifler alır. 1975 yılında Harika Plak
kendisine “Oy Eminem” sinema filmini çektirir. O dönemler seks filmlerinin
revaçtadır ve bu filmde de bir yatak sahnesi
vardır. Erkan Ocaklı o sahneye ve ondan sonra
gelecek film tekliflerine tavrını koyar ve “Bana
Yılmaz Güney filmleri gibi film teklifleri ile
gelin. Beni gerekirse çirkin çekin ama seks
filmlerindeki soytarılar gibi çekemezsiniz.
Sinema yakışıklılık istemez, tip ister. Yılmaz
Güney yakışıklı değildi ama tipti” diyerek
restini çeker. Altı sinema filminde başrol
oynar. Yönetmenlik de yapar. Sosyal içerikli
filmlerde oynamak istemesine karşın, o günlerde
moda seks filmleri yüzünden sinemayı bırakmak
durumunda kalır. Samsun Fuarı’nda sahne alır. On
beş yıl sürekli kış aylarında Avrupa’da
sahnelerinde çalışır. Televizyonlarda Karadeniz
müziğiyle yoğrulmuş programlara imza atar.
Memleketimizin
güzelliklerini, sorunlarını türkülerine taşıyan
Erkan Ocaklı’nın ezgileriyle sevdalandık,
ağladık, güldük.-----
1971 yılında
Türk Halk Müziği’ne Karadeniz’den bir güneş gibi
doğdu. Elinde bağlaması, dilinde Karadeniz
ezgileri, kültürümüzün taşıyıcısı oldu. Gönüller
taht kurdu.---------------“Tara
Saçını Tara” isimli plağı müzik dünyasında
bomba gibi düşmüştü.
Ardından “Oy Emine, Trabzon’un Kazaları, Almanya Acı Vatan, Hapishane İçinde,
Hastane Yolunda, Karnı Büyük Koca Dünya, Belalı
Köy, Rize Güzel Memleket, Ula Ula Niyazi, Söz
Namustur Eminem, Ağlama Anam Ağlama, Mısır,
Maçka Yolları” ve daha nice sevda türküleri
seslendirdi.
“Almanya Acı Vatan, Türk Ordusu, Kıbrıs’a,
Başlık Parası, Armut Dalda Asılsın, Erkan Abi
Nasılsın, Nataşa”
gibi yapıtlarıyla da sosyal konulara
türkülerinde yer verdi.
Karadeniz
türkülerine ağırlıklı olarak kemençeyle yer yer
tulum ve kavalla eşlik edilirdi. Erkan Ocaklı
Karadeniz müziğinde devrim yaparcasına
bağlamasıyla türkülere değişik yorum getirdi.
250 tanesinin sözü müziği kendine ait 400 esere
imza attı. Bu eserleri 40 kaset, 35 plak ve 4
longplayda topladı.—
Erkan Ocaklı
müziğe başladığı yıllarda onun sevdalandığı
müzik türü Trabzon’un merkezine dahi inmemişti.
Karadeniz türküsü Trabzon merkezde dinlenmezdi.
Kornanalı Hüseyin, Bahattin Çamurali gibi
müzisyenler daha çok ilçelerde dinlenirdi. Erkan
Ocaklı türküleri kemençeden bağlamaya dökünce
her yerde dinlenir oldu. Müziğe öcü gözü ile
bakan bazı hacılar hocalar dahi yüksek sesle
Erkan Ocaklı dinler olmuştu. Günümüzde üretilen
müziklere bakıyorsunuz Ocaklı’nın müziklerine
dokunmadan bir eser tamamlanamıyor.
Erkan
Ocaklı son
yıllarda, daha da olgunlaşmanın verdiği
birikimle, türkülerinde evrensel mesajlar
veriyordu:
“İki tane yavrum olsun, biri Sevda, biri Barış
özgürlüğün yollarında yarış Ocaklı yarış./
Denizlerden karalara ulaş sevdam, ulaş sevdam./
Barış dolu bir dünyada, dolaş sevdam, dolaş
sevdam” diyordu.
Gazeteci
arkadaşımız Aytekin Akay, Erkan Ocaklı’nın
ardından kaleme aldığı yazısında “Erkan Ocaklı,
yazdıkları, söyledikleri ve ürettikleriyle
otantik Karadeniz müziği için kilometre taşıydı.
Türkülerinde, bestelerinde doğusundan batısına
Karadeniz vardı. Neticede o Karadeniz"i,
Karadeniz"in onu tetikledi. Bir “Erkan Ocaklı Fenomeni” doğdu. Ama bu “fenomen”e Karadeniz ne kadar sahip çıkabildi? diyordu.
Erkan Ocaklı bir
hayalini şöyle anlatıyordu: “Otuz-kırka
yakın bir saz grubu ile sahnede “Ula Ula
Niyazi”yi okumak isterdim. Bu benim içimde bir
yaradır. Olmadı. Bu hayalini gerçekleştirme
yolunda katkı sağlayabilecek insanlar neden
yanında yoktu?”
Yüreklere dokunan
şarkıların mimarı Erkan Ocaklı son yıllarda
Karadenizlilerin yakasını bırakmayan pankreas
kanseriyle mücadele ediyordu. Ona moral vermek
ve kırkıncı sanat yılını kutlamak için sevenleri
Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda bir vefa
gecesi düzenledi. Salon hıncahınç doluydu,
dışarısı ise salondan daha kalabalıktı. Erkan
Ocaklı sevgisi salonlara sığmamıştı.
Yakalandığı amansız
hastalığa karşı daha fazla mücadele edemeyen
Erkan Ocaklı 16 Kasım 2008’de aramızdan ayrıldı.
Türküler içinde yatsın.

|