Arslan Pulathaneli, 3 Mart 1919 tarihinde,
Trabzon’da doğdu. 1937 yılında Trabzon Lisesi’ni
bitirdi. İstanbul Yüksek Ticaret Mektebi’nde
öğrenim gördü. Yedek subaylık hizmetinden sonra
Trabzon’da ticaretle uğraştı.
Arslan Pulathaneli daha çocuk yaşlarından beri
kitap okumayı ve biriktirmeyi severdi. Özellikle
şiir kitaplarına karşı özel ilgisi vardı. 1928
yılından ölümüne kadar yalnızca Türkiye’de
yayınlananları değil, Kıbrıs’ta, Orta Asya Türk
Cumhuriyetleri’nde, Batı Trakya’da,
Yugoslavya’da yayınlanan şiir kitaplarını da
topladı. Bu kitapları elde etmek için şair ve
yazarlara binlerce mektup yazdı. Arslan
Pulathaneli, yaşamının son yıllarında, Trabzonlu
şair ve yazar Ahmet Özer’in teşvikleriyle,
Trabzon’un kültür yaşamı, kitap, yayın ve sinema
konularında yazılar yazmış, Trabzon (Ankara),
Karşı, Kıyı ve Mavi Nota dergilerinde, Kuzey
Haber ve Karadeniz gazetelerinde yayımlamıştır.
Pulathaneli, aynı zamanda, Trabzon’da yayınlanan
Kıyı Kültür ve Sanat Dergisi’nin genel yayın
yönetmen yardımcılığını yapmaktaydı.
Pulathaneli’nin bir özelliği de Trabzon
sinemalarında gösterilen tüm filmleri,
sahnelenen tüm oyunları izlemesidir. Trabzon’da,
Saray ve Konak sinemalarında, belirli bir
koltuğa yıllık abone olur ve gösterilen tüm
filmleri seyrederdi.
Arslan Pulathaneli, 1947 yılında, Seymin
Hanım’la evlendi. Çiftin çocukları yoktu.
Yaşamının son yıllarında artık ticareti de
bırakmış, Trabzon’da, Kunduracılar Caddesi’ndeki
küçük bürosunda oturur, kitap okur ve
konuklarını ağırlardı. Geçirdiği bir ameliyat
sonrasında, 13 Mayıs 1996 günü Trabzon’da
yaşamını yitirdi. Ömrünü geçirdiği Trabzon’da,
“Kitap Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı” olarak
anılırdı.
ARSLAN PULATHANELİ’YLE NASIL
TANIŞTIM?
Arslan Pulathaneli’nin adını duyardım. Çok
zengin bir kütüphanesi olduğu söyleniyordu.
Trabzon Lisesi’nde öğrenci oldığum 1961-1964
yılları arasında, Attila Aşut’tan, Ahmet Selim
Teymur’a, Rasim Şimşek’ten Ziyad Nemli’ye
Trabzon’un ileri gelen kültür adamlarının çoğunu
tanıyordum. Arslan Pulathaneli’yle
tanışmamıştık.
Trabzon ziyaretlerimden birinde, 1985 yılında,
İl Halk Kütüphanesi’nde bulunan Trabzon Halkevi
Dergisi İnan’ın bazı sayılarının fotokopilerini
aldım. 1937-1949 yılları arasında, Trabzon’da
iki dönemde yayınlanan İnan dergisi koleksiyonu
toplam 64 sayıdır.(1)
Trabzon İl Halk Kütüphanesi’nde derginin tüm
sayıları yoktu. Halkevleri, 1953 yılında,
Demokrat Parti tarafından kapatılıp
kütüphanelerindeki kitap ve dergiler yakılıp yok
edildiği için Halkevi yayınları çok nadir
bulunur ve bu nedenle Halkevi Yayınları İstanbul
ve Ankara’da düzenlenen kitap müzayedelerinin en
değerli objelerindendirler.2 Trabzon Halkevi
kütüphanesinde bulunan beş bini aşkın kitap ve
dergi koleksiyonlarının ne olduğu bilinmiyor.
İnan dergisi’nin Trabzon İl Halk Kütüphanesi’nde
bulunmayan sayılarının bulmak için Trabzon’da
yaptığım araştırma sonuçsuz kalmıştı. Bu arada
Bazı kitabevlerini de gezdim. Uzunsokak’taki
Milli Eğitim Bakanlığı yayınları Trabzon satış
şubesine de uğradım. Raflardaki kitaplara göz
attıktan sonra satış görevlisine, İnan
dergisi’nin bazı sayılarını bulmam konusunda
yardımı olup olamayacağını sordum. O sırada
dükkânda bulunan müşterilerden birisini
gösterdi:
“Arslan Bey belki yardım edebilir”, dedi.
Gösterdiği adam, 60 yaş üzerinde, ak saçlı,
iri-yarı sayılır vücut yapısında, tipik bir
Trabzonlu idi. Dergi muhabbetine katıldı ve İnan
dergisi’nin kütüphanede bulunmayan sayılarının
kendisinde bulunduğunu söyledi. Kitapseverleri
tanıyanlar, onlardan kolay kolay kitap
alınamayacağını bilirler. Hele bazı kitap
kurtları, ender bulunan kitaplarıyla ve dergi
koleksiyonlarıyla övünmek fırsatını kaçırmazlar.
Kitaplarını hastalık derecesinde kıskanırlar. Bu
konuda, Ali Emiri Efendi’nin “Divan-ı Lügat-it
Türk”ü, hemşerisi ve arkadaşı Ziya Gökalp’e bile
göstermediği bilinir. Osmanlı Devleti’nin
Sadrazamı Talat Paşa, adıgeçen kitabı
bastırabilmek için, Ali Emiri Efendi’nin elini
öpmüştür.3 Ben de Trabzon’un tanınmış bir kitap
kurdunun karşısında idim. Sonuçtan pek ümitli
olmamakla beraber yarı ciddi, yarı şaka yollu:
“Eksik sayıların fotokopilerini verirsiniz
herhalde”, dedim. Ve beklediğim karşılığı
almakta gecikmedim:
“Veremem.”
Bu kısa konuşma, Arslan Pulathaneli’yle yaptığım
ilk konuşma idi ve benim açımdan pek iç açıcı
olmadı.. O, kolay kolay bulunmayan bir dergi
koleksiyonuna sahip olmanın tadını çıkarıyor
olmalıydı. Dükkândan ayrıldıktan sonra bir
kitapsever olarak ben de kolay kolay kitap
vermeyen bir yapıda olduğumu hatırladım ve güç
de olsa Arslan Pulathaneli’ye hak verdim. O da
bir kitap kurdu idi.
ARSLAN PULATHANELİ’YLE TEKRAR
KARŞILAŞMAMIZ
İnan dergisinin tam koleksiyonunun, İstanbul
Bayezit Devlet Kütüphanesi’nde de bulunmadığını
Subutay Hikmet Karahasanoğlu’nun Trabzon 87
Kültür – Sanat Yıllığı’ndaki “İnan Dergisi
Bibliyografyası”ndan öğrendim.(4)
Ancak Trabzon İl Halk Kütüphanesi’ndeki
sayılarla, Bayezit Devlet Kütüphanesi’ndeki
sayılar birbirlerini tamamlıyor ve böylece iki
kütüphanede bir koleksiyon bulunuyordu.
Arslan Bey’le tanışmamızın öyküsünü arkadaşım
Ahmet Özer’e anlattığım zaman o:
“Arslan Bey başlangıçta bize karşı da böyle
çekingen ve şüpheci idi. Fakat bizi tanıdıktan
sonra, kütüphanesini bize açtı ve ondan çok
yararlanıyoruz”, dedi.
23-25 Ekim 1991 tarihlerinde, Trabzon’da
düzenlenen “Geçmişten Geleceğe Trabzon - Ulusal
Sempozyum”a, “Trabzon Halk Şairleri” konulu
bildirimi sunmak ve 24 Ekim 1991 günü düzenlenen
“Ömer Kayaoğlu’nun Emeğine Saygı” etkinliğini
izlemek üzere, Ömer Kayaoğlu, İ. Gündağ Kayaoğlu
ve İzzet Kayaoğlu ile Trabzon’a geldiğimizde,
Arslan Pulathaneli ile tekrar karşılaştık. Ahmet
Özer onun çok güvendiği insanlardan biri idi.
Bizi onunla beraber görünce çok iyi davrandı.
Evine çağırdı. Konuk etti. Kütüphanesini,
şeritler halinde hazırladığı şiir kitapları
listelerini gösterdi. Bazı eski yayınların bende
bulunup bulunmadığını sordu. Kütüphanesinde eski
ve yeni yazı çok sayıda şiir kitabı vardı. Haklı
olarak kütüphanesiyle gururlanıyordu.
Bu görüşmeden sonra Arslan Pulathaneli ile
sık sık mektuplaştık. Bende 9 mektubu vardır.
Özellikle, Trabzon Halk Şairleri adlı kitabımı
hazırlarken, bana, elinde bulunan bazı
belgelerin fotokopilerini gönderdi. Benim
çalışma alanıma, yani Trabzon folkloru ve halk
edebiyatı alanına giren bir belge bulursa
mutlaka bildirirdi. Biz de kendisine İstanbul’da
yayınlanan kitapların temininde yardımcı
olurduk. Başlangıçta dışa kapalı olan dünyası,
Ahmet Özer’in yardımlarıyla dışa açılmıştı. Bu
arada, Trabzon’un geçmişteki kültür yaşamı
üzerine yaptığı birçok araştırması da yukarıda
adı verilen dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır.
Arslan Pulathaneli hastalandıktan sonra tedavi
için İstanbul’a gitti. Hastaneye yattı. Ameliyat
oldu Ahmet Özer’in anlattığına göre, ameliyattan
sonra Trabzon’a gitti. Ahmet Özer onu evinde
ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında Ahmet’e bir
paket gösterir ve:
“Bak, ameliyata girmeden ve ameliyattan
çıktıktan sonra aldığım kitaplar bunlar. Ancak
bu kadar alabildim”, der. Ahmet Özer, bu olay
üzerine şunları yazar:
“Doğrusu şaşkınlığım bir kat daha arttı. O
sıkıntılar içinde, kitaba böylesine düşkün bir
insanın sevdası, sevgilisiyle el ele tutuşan bir
gencin aşkına benziyordu. Arslan Bey’i de
yaşatan bu aşk olsa gerek”.(5)
Fakat Arslan Pulathaneli bu kötü hastalıktan
kurtulamadı ve çok sevdiği kitaplarını,
kütüphanesini öksüz, dostlarını üzgün bırakarak
bu dünyadan göçtü.
ARSLAN PULATHANELİ’NİN KÜTÜPHANESİ İÇİN
NELER YAPILABİLİR?
Arslan Pulathaneli arkasında, çok zengin bir
“şiir kitapları kütüphanesi” bırakmıştır. Onun,
bu kitapların bir bölümünü nasıl topladığına
benim için kısa süren tanışıklık dönemimizde
izledim. Yabancı ülkelerde, İstanbul, Ankara
gibi büyük kentlerde ya da Anadolu’nun en uzak
köşelerindeki il ve ilçelerdeki yayınları
izlemiş ve elde ettiği kitaplarla kütüphanesini
zenginleştirmiştir. 1934 tarihli Derleme
Kanunu’na rağmen, Türkiye’deki tüm yayınların
tam olarak derlendiğini söylemek zordur. Biz bu
durumu, yaptığımız çeşitli bibliyografya
çalışmaları sırasında gördük. Bu nedenle, Arslan
Pulathaneli’nin kütüphanesi, Türk
kütüphaneciliği ve kültürü açısından önemli bir
birikimdir. Öncelikle bu kütüphanenin bir
kataloğu hazırlanmalıdır. Böylece kütüphanede
hangi kitapların bulunduğu gösterilir ve diğer
kütüphanelerle karşılaştırma olanağı sağlanmış
olur. Sonra da halka açık bir kütüphane olarak
hizmet vermesi için gereken çalışmalar ilgili
kurumlar yapılmalıdır.
----------------------------------------------
1. Subutay Hikmet Karahasanoğlu, “Trabzon
Halkevi Kültür Dergisi İnan’ın Bibliyografyası”,
Trabzon 87 Kültür-Sanat Yıllığı, (Hazl: İ.
Gündağ Kayaoğlu – Mustafa Duman – Alaettin
Bahçekapılı), İstanbul, 1987, s. 293-350.;
Subutay Hikmet Karahasanoğlu, “Trabzon Halkevi
Kültür Dergisi İnan’ın Bibliyografyasına Ek”,
Trabzon 88-89 Kültür - Sanat Yıllığı, (Hazl: İ.
Gündağ Kayaoğlu – Mustafa Duman – M. Savaş
Şatıroğlu), İstanbul, s. 221-223.
2. Halkevi Yayınlarının Bibliyografyaları için
bkz: Avni Candar, Bibliyografya. Halkevleri
Neşriyatı, Ankara, 1939, 62 s; Avni Candar,
Bibliyografya. Halkevleri Neşriyatı II, 1.5.1939
dan 30.4.1941’e kada, Ankara, 1941, 97 s.; Hasan
Taner, Halkevleri Bibliyografyası, Ankara, 1944,
108 s.; Orhan Özacun, CHP Halkevleri Yayınları
Bibliyografyası, İstanbul, Mart 2001, 140 s.;
Mahmut H. Şakiroğlu, “Cumhuriyet Tarihimizde
Süreli Yayınlara Kısa Bir Bakış I : Halkevleri
Dergileri”, Türk Kültürü, Yıl: XIII, Sayı: 156,
Ankara, s. 379-384. (Burada İnan dergisinin 52
sayı yayınlandığı yazılmıştır. İnan dergisi 2
dönemde toplam 64 sayı yayınlanmıştır.)
3. “Divanü Lügat-it
Türk”ün bulunması ve basılmasının öyküsü için
bkz: M. Şakir Ülkütaşır, Büyük Türk Dilcisi
Kaşgarlı Mahmut, Türk Dil Kurumu Yayınları: 336,
Ankara, 2. Baskı: 1972, s. 56-80.
4. Subutay Hikmet
Karahasanoğlu, Trabzon 87 Kültür – Sanat
Yıllığı, s. 294. (Burada Bayezit Kütüphanesi’nde
bulunan İnan dergisi koleksiyonunun 1. devre 11
ve 12. sayılarının eksik olduğu anlaşılmıştır.
Karahasanoğlu kütüphanemizde bulunana 11 ve 12.
sayıların bibliyografyalarını da yıllığın 88-89
yılı sayısında vererek İnan dergileri
bibliyografyasını tamamlamıştır.)
5. Ahmet Özer,
“Kemençenin Telinden: Sen Çok Yaşa Arslan Bey”,
Dünya Kitap, Sayı: 53, (Mart 1996), s. 32. Ahmet
Özer, “İşte Arslan Pulathaneli’nin Dünyası”,
Kıyı Kültür ve Sanat Dergisi, Sayı: 7, (Ekim
1986), Trabzon, s. 6-13.
(Müteferrika, Sayı: 22,
Kış 2002, İstanbul, s. 225-230’dan alındı.)
Not: Pulathaneli’nin
ölümünün birinci yılında, Yahya Kemal’in , “Ali
Emiri’ye Gazel” adlı şiirinden esinlenerek
yazdığım dizeler:
Arslan
Polathaneli’ye Gazel
Kitap ülkesinin hanı,
Polathaneli Arslan’dı
Aşık Kerem gibi ol can kitabın aşkına yandı.
Ömür boyu yorulmadan,
kitap ardında koşarak,
Ulaştı en son menzile, ecel şarabına kandı.
Ağlasın şimdi Trabzon,
o çelebi evlâdı yok,
Ki avazı şol kubbede yetmiş yıldır yankılandı.
Şiirin gerçek dostuydu,
kitabın şairiydi o,
Kürre-i arzda kendine kütüphanesi mekândı.
Ruhu buluşur ukbada,
Emiri’yle, Özege’yle,
Muhibban-ı kütüb onu her dem ta gönülden andı.
Ne söylesen boş
Mustafa, Arslan Bey gibi can gitti,
Dostlarının gözlerinden sessizce yaşlar boşandı.
Dr. Mustafa Duman
Nisan 1997, Göztepe - İstanbul