Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle       ENGLISH

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP

Karadeniz kültürü, karadenizliler, Lazlar

Neden Karalahana.com?

 KARADENİZ MÜZİK

 KARADENİZ TARİH

 KİM KİMDİR

 

 

 

 KARADENİZ FORUM

 EDİTÖRDEN

KARADENİZ GAZETELERİ

Tüm Karadeniz Gazeteleri ve Karadeniz Televizyonlarına tek bir sayfadan ulaşın

 

 

LİNKLER

 ARTVİN SİTELERİ

 ORDU SİTELERİ

 BAYBURT SİTELERİ

 SİNOP SİTELERİ

 KARADENİZ BÖLGESİ

KARADENİZ HABER

 

Hemşinliler Ermenistan'da Ermenistan hemşin tarihi konferansı

Yazı Dizisi: Hemşinliler Ermenistan'da

 1. Hemşin Tarihi ve Kültürü üzerine konferans

 2. Hemşin Tarihi ve Kültürü üzerine konferans

3. Hemşinliler konferansı

Türk Halk Oyunları

A  - B - C - Ç - D  - E - F - G - H - I - İ - K - L - M N  - O - P - R - S - Ş - T - U  - V - Y - Z

Karadeniz Folkloru

Cinler ve periler cincilik cin hikayeleri cin çarpması

Cinler ve periler

Cadılar ve cadılık




Bir Halkoyunları Öğretmeninin Öyküsü


Artvin yöresi folklor halk oyunları Bir Halkoyunları Öğretmeninin Öyküsü
Makale:Kemal Özbıyık

“Kültür” İbaresi ile başlayan bir Derneğiniz varsa bu dernekten ilk beklenen, yöresel halk oyunları eğitiminin verilmesidir.

Derneğin yönetim kurulu üyeleri toplanırlar ve bu konuda birilerine yetki verirler. Yönetimde olsun veya olmasın bu yetkiyi alan kişinin işi zordur. Kendi yeteneği varsa ve aynı zamanda çalıştırıcılık yapabilecek kapasitedeyse işlemlerden biri azalmış olur. En azından nitelikli bir çalıştırıcı aramayacaktır.


Öncelikle çalışmalara katılacak katılımcı sayısı ve izleyicileri rahatlıkla barındırabilecek kapasitede bir yer gereklidir. Yer ayarlandıktan sonra çalışmaların başlangıç tarihi ve saatleri ilan edilir. Her şey planlı gibidir.
İlk çalışmada genellikle en çok hevesliler ve eskiler gelir. Üçüncü dördüncü çalışmada eskilerden devamsızlıklar ve geç gelmeler başlar. Onlar için her zaman bir bahane vardır. Ama asıl sorun yenilerle ilgilenmek zorunda kalmalarıdır. Yeniler olmasa, çalışma saatlerinin tamamına yakınında istedikleri oyunu oynamaları mümkün olmaktadır. Bu arada yoklama listesi de devamsızlıkları göstermektedir. Yenileri yetiştirmek yine çalıştırıcıya kalmıştır. İşin ilginç yanı da herkes oyunları ondan öğrenmek istemektedir. Sonrasında gösteri yapacak sayıda oyun öğrenildiğinde bakarsınız çalışmaya gelen sayısında bir artma olur. Eskiler de zamanında gelmeye başlamıştır, ama yoklama listesindeki eksileri kabarmıştır. Ve gösteri talebi gelince ilk bölünmeler başlar ekipte. Herkes iyi oynamaktadır ve gösteriye kendisinin çıkması gerekir. Çalışmaya gelen otuz çift olmuştur ama gösteriye altı çift çıkabilecektir. Ekip belirlenmesinde önce “mazereti olan birileri var mı?” Diye sorulur. Ancak herkes hazırdır. Çalıştırıcı belli ölçütleri gözeterek ekibi açıklar. Açıklanan ekipte ismi olmayanların çoğu mutsuz olur. Bunlar için çalıştırıcı kötü adam olmuştur bile.
Bu arada çalıştırıcı çalışma yerine herkesten önce gelmelidir. Tabiidir ki en son da o ayrılmalıdır.
Ortalığın temiz olarak bırakılması gereklidir.
Gerektiğinde bir takım alımları da kendi cebinden yapmalıdır.
Müzisyenlerin acil ihtiyaçları olur. Onları karşılamalıdır.
Kostümlerde eksik aksesuarlar vardır onları tamamlamalıdır.
Çizmeler boyasızdır onları boyatmalıdır, lastiklerde eksik vardır.
Bunları tamamlamak zorundadır. Gösteri öncesinde belli sorunlarla uğraşır, gösteri sonrasında ayrı uğraşır. Soyunma odası olarak kullanılan mekânları tek tek kontrol eder. Buralarda kalan kemer, çizme, yazma, önlük, peştamal ve benzeri aksesuarları toplar. Ama genel görüntüye baktığınızda on beş dakikalık bir gösteridir yaptığı.
” Ne yaptın ki” derler adama.

Bu arada ekibin yaptığı gösteriler çok beğenilir. Zira her oyun otantiktir ve çok da fazla bilinmemektedir. Cemiyet çevresinde yapılacak nişan düğünler için ekip talepleri artmaya başlar. Yönetim Kurulu kendisine gelen her talebi karşılamaya çalışır. Müzisyen ücreti, gidiş geliş ücretleri hesaplanır ve davet edildiğinde ekip için istenecek ücret ortaya çıkar. Ücretin söylenip alınması işi de çalıştırıcıya kalır.

Gösteriye çıkacak olan ekip elemanlarının aileleri de çalıştırıcıya güvenmektedir, ekibin götürülüp getirilmesi onun sorumluluğunda olmalıdır. Aksi durumda çocuklarını gönderemeyeceklerini söylemektedirler. Çalıştırıcı istediği kadar güven duyulması gerekenin cemiyetin kendisi olduğunu söylesin ailelerin görüşü değişmemektedir. Çalıştırıcı hiç olmazsa idari işler için yönetimden birinin yardımcı olmasını ister, ama bu hiçbir zaman mümkün olamaz. Gösteri günü ve saatinde hepsinin mutlaka ertelenemez bir işi çıkmaktadır.

Bu arada herkes ekibin ücret almadan gösteri yapmasını beklemektedir. Cemiyete mensup birisi özel gösteri talebi olunca neden para vermek zorunda kalmaktadır ki. Zaten topluluğun işi bu değil midir? Ama ekibin finanse edilmesi konusunda kimse kılını kıpırdatmamaktadır. Duyarlı iş adamları ve kendi katkıları ile bu sorunu da çözmek zorundadır. Arada kendisi ile ilgili dedikodular da çıkmaktadır. Ancak bunları çok da önemsemez. Meyve veren ağaç her zaman taşlanmamış mıdır?

Ne zaman ki bu söylemler toplu bir eylem haline dönüşür, o zaman durum farklı bir hal almış demektir. Yönetim ve faal üyelerin önünde yaratılan sorun, masaya yatırılır. Sonuç, doğal olarak cemiyet için çok kötüdür. Bu toplantıdan en çok zarar gören kendi yakını bir genç olur. Bu arada çalıştırıcı da doğal olarak olayların içinde görüldüğü için zarar görür.

Çalıştırıcıyı destekleyen yönetim kendisine tam destek verir ve bu durumda çalıştırıcı ile sorunu olanlar çalışmaları bırakmak zorunda kalır. Çalışmalar herkese açık olsa da problem olanlar çalışmalara gelmez/gelemez Her kötü olay gibi bütün bunlardan toplum zarar görmüştür. Çalıştırıcı cemiyetteki faal üyeliği bırakmak ister ancak ne yönetim ne de ileri gelenler bunu kabul etmez. Devam etmek zorunda kalır.

Tüm ekip yenilenir ve çalıştırıcı bu yeni ekiple yoluna devam eder. Sonra genel kurulda yönetim değişir. Yeni yönetim arada kalmıştır. Sayısal olarak çalıştırıcı bir kişidir, istemeyenler ise daha fazla sayıdadır. Yönetim sayısal çoğunluğu tercih eder. Ancak çalıştırıcı toplumda saygın biridir ve kendileri görevi bıraktıramaz. Bu arada muhalif gençler karalama kampanyasının dozunu da arttırmış ve yeni yönetimi sıkıştırmaya başlamıştır. Yeni yönetimde bu gurubun yanında olan birileri de vardır. Ve çalıştırıcıya yaptığı çalışmaları sergileme sansı tanımayarak görevi bırakmak zorunda bırakırlar. Çalıştırıcı yanlış anlaşılmamak için cemiyetin hiçbir etkinliğine katılmaz ve cemiyet merkezine de uğramaz. Kendisine destek vermek için cemiyeti bırakmak isteyenlere bile müsaade etmez. Hayat her şeye rağmen devam etmeli ve cemiyete zarar verecek bir eylem içine kesinlikle girilmemelidir.

Daha sonra yönetim olağan üstü genel kurul yapmadan kendi içinde görev değişimine gider. Başkan değişir. Halk oyunları çalışması gençlerden kabul gören bir çalıştırıcı ile devam eder. Artık oyunlar otantik değildir. Çok düzenli olmasa da bir çalışma yapılmaktadır.

Eski çalıştırıcı ile ilgili karalama kampanyası yapanlar kuruluşun değişik kurullarında göreve atanmıştır. Bu şekilde bir buçuk yıl devam ederler ve sonunda kurum faaliyetlerini devam ettiremez duruma gelir. Başkan boşuna kira ödememek için cemiyet merkezini kapatır, eşyaları bir depoya koyar. Artık kurumun sabit bir adresi de bulunmamaktadır. Cemiyetin önde gelenleri çalıştırıcıyı sıkıştırmaya başlar. Hepsi de göreve gelip ortalığı düzeltmesini isterler. Genel kurul toplanır ve çalıştırıcının da içinde olduğu bir gurup altı aylığına işleri düzene koyup, kalıcı bir yönetime görevi devretmek koşulu ile göreve başlar. Çalıştırıcı kendisine önerilen başkanlık görevini kabul etmez ve kendisinden daha yaşlı bir üyenin başkan olmasını ister. Eski yönetim Genel Kurul öncesinde küçük bir yer tutmuş ve yazıhane olarak kullanılabilecek küçüklükteki bu yere eşya ve evrakları yığmıştır.

Bu şartlarda devir teslim yapılır. Yeni yönetim eski yönetimden kalan müzisyen ücretleri, çalışan ücretleri ile telefon ücretlerini duyarlı insanların katkısı ile öder. Devir teslim sırasında cemiyetin geçmişi ile ilgili hiçbir yazılı yayın bulunmamaktadır. Çalıştırıcı halk oyunu faaliyetlerini başlatır. Yeni bir halk oyunları gurubu kurar. İşler düzene girdikten altı ay sonra görevini tamamlar ve olağanüstü genel kurulda görevi borçsuz ve faaliyetlerine devam edebilecek bir konumda, cemiyet merkezini depoya taşımak zorunda kalan eski başkanın başkanlığında yeni bir ekibe devreder.

Yeni başkan çalıştırıcıyı bırakmaz, tam yetki ile çalışmalara devam etmesini ister. Çalıştırıcı bunu kabul eder. Başkanın iyi niyetine inanmıştır. Başkan her yönetim toplantısına çalıştırıcıyı da çağırır. Fikir alış verişinde bulunur ve “yönetimdeki arkadaşların hepsinden daha fazla katkı veriyorsun” der. Çalıştırıcı çevreden eleştiri alsa da cemiyet yararı olan her olumlu çalışmaya destek vereceğini ve herkesin de böyle düşünmesi gerektiğini söyleyerek çalışmalarına devam eder.

Başkan kuruluşa bir daire alımı için çalışma başlatılır. Elde bir lira para yokken yapılan bu girişimi çalıştırıcı şiddetle destekler. Bu kampanyaya sanki kendi organize etmiş gibi katkı verir. Bu arada gece yapılmak üzere bir yer de tutulmuştur. Tutulan yer sahipleri ile kesin bağlantı konusunda problem vardır. Çalıştırıcının cep telefonu çalar. Arayan başkandır ve yardım istemektedir. Gecenin yapılacağı yere gider. Başkan ve bir yönetim kurulu üyesi karamsar bir durumda kendisini beklemektedir. Gece ile ilgili davetiye satışı dâhil bir sürü sorun vardır. Başkana sorunların çözümü için elinden gelen gayreti göstereceği sözünü verir. Çalıştırıcı mekân sahibinden en az dört yüz kişilik davetli sayısına göre hazırlık yapmasını da ister. Bağlantı kesinleştirilir ve çalıştırıcı, başkan ile kol kola davetiye satışına başlar. İş adamları, bürokratlar ve öğretim üyeleri ile görüşür. Onlardan çok büyük katkı alır. Neticede birkaç duyarlı kişi ile birlikte gece kotarılmıştır.

Bu arada çalıştırıcı gösteri sona erdikten sonra ekibi toplar ve artık yorulduğunu ve bu gece sonrasında ayrılacağını guruba söyler. Gece sonunda sunucu çalıştırıcıyı sahneye davet eder ve kendisi ile ilgili övgü dolu sözler söyleyerek onu onore eder. Tüm ekip, hocalarına kendilerini bırakmamaları yönünde davetliler önünde, onların da katılımlarını sağlayarak çağrı yapar orayı adeta bir stadyuma çevirirler. Sonrasında hazırlattıkları çiçeği verirler. Ekipteki kızlar daha da duygusal davranmış ve ağlamaya başlamıştır. Çalıştırıcı bir kez daha ikna edilmiştir. Orada davetlilerin önünde çalışmaları organize etmeye devam edeceği sözünü verir.

Çalıştırıcı yönetime hiçbir problem getirmeden çalışmalara devam eder. Yönetime hiçbir sorun getirmeden bir çalışma dönemi daha sonlanır. Kurtuluş gecesi düzenleme kararı alınır. Bu gecede bir büyüğümüzün katkısı ve iş adamlarının da özverili destekleri ile daire alımı için gerekli bedelin büyük bölümü toplanır. Kurumun artık kendine ait bir dairesi vardır. Yani deniz geçilmiştir ve önlerinde birkaç küçük dere kalmıştır.

Çalıştırıcı bu arada kültür, örf adet, folklor ve yaşam ile ilgili yazdığı yazıları kurumun sitesinde yayınlatmıştır. Sitenin daha izlenir olması için elinden geleni de yapmaya çalışmaktadır. Sanal ortamdaki yöresel kültür ve folklor kirlenmesinin artması ile beraber özel arşivinde bulunan belge ve dokümanlar yanında, kendisinin küçükten beri yazıya dökmüş olduğu bilgileri ve yazıları da gün ışığına çıkarmaktadır. Bu arada Karadeniz ile ilgili en büyük sanal sitede yazıları yayınlanmış ve büyük beğeni toplamıştır. Yine Trabzonlu bir emekli öğretmenin sitesinde yazı ve şiirleri yayınlanmaktadır.

Ve sonrasında:
Kurum başkanı çalıştırıcının iş yerine gelerek eski dernek tarafından çıkarılan ve çalıştırıcının özel arşivinde bulunan dergileri tarayıcıdan geçirip, sanal ortamda yayınlamak amacı ile alır. Bu arada kurumun daha yeni olan 1996–2000 yıllarını kapsayan beş adet dergiyi de almıştır. Çalıştırıcı, başkandan dergilerin işi bitince hemen getirileceği sözünü de almıştır. Aradan bir ay kadar süre geçer. Çalıştırıcı tedirgin olur. Dergilerin işi hala bitmemiştir. Ve sonrasında eski dergiler sitede yayınlanmaya başlar. Yeni sayılabilecek beş dergi dışında hepsi yayına konur.

Çalıştırıcı sitede yayınlanan bu dergilerin kimden temin edilmiş olduğu bilgisinin okuyucuya verilmemiş olmasından ve ilk sayfalarda bulunan kendi isim ve imzasının da ikisi hariç silinmiş olmasından rahatsız olur. Site yayınını gerçekleştiren şirketi arar ve “bu dergiler çalıştırıcının özel arşivinden alınmıştır” şeklinde bir yazı altında yayınlanmasının daha etik olacağını söyler. Şirket yetkilisi kendilerine gelen yazıları aynen yayınladıklarını ve başkan talimat verirse böyle bir yazıyı ilave edebileceğini söyler. Çalıştırıcı başkanı arar ve aynı talebi yineler. Aynı zamanda işi biten dergileri neden geri getirmediğini sorar. Aldığı yanıt kendisi için çok ürkütücüdür.”Dergiler emin ellerde” Sonraki cümle ise daha da kötüdür.”Sana niye teşekkür edeceğiz ki, bu dergiler zaten derneğe ait seninle bir ilgisi yok” Çalıştırıcı şok olur tansiyonu çıkar. “Ne dediğinin farkında mısın? Sen beni dergileri çalmakla mı suçluyorsun?” der ve dergileri hemen getirmesini ister. Başkan getiremeyeceğini söyler. Çalıştırıcının ısrarı ve “gelip ben alacağım” sözü üzerine başkan “akşamüzeri ben getireceğim” der ve telefon görüşmesi sona erer. Çalıştırıcının tansiyonu yükselir ve ilaç almak zorunda kalır.

Çalıştırıcı akşam saat 17.20 ye kadar bekler. Gelen giden olmaz. Cep telefonu ile başkanı arayarak “benim için akşam oldu ama senin için öğleden sonra olmadı galiba. Neden dergileri getirmedin diye sorar. Aldığı yanıt, işinin çok olduğudur. Çalıştırıcı başkana iş yerine sekreterinin kaçta geldiğini sorar ve sabah saat 9.30 da gelip dergileri kendisinin alacağını söyler. Telefon konuşması biter. Çalıştırıcı ertesi gün başkanın iş yerine gider. Dergileri sekreterden alır, kuruma yeni alınan daireye ait anahtarları bir zarf içinde başkana iletilmek üzere sekretere verir.

Çalıştırıcının fiilen cemiyetle işi bitmiştir.
Bu anlatılanlar yaşanmış tecrübelerdir. Ama dinlediğinizde çok güzel bir hikâyeden ibaret olduğunu düşünürsünüz. Yıllarınızı cemiyet için verirsiniz ama baktığınızda hakkınızda dedikodular üretildiğini görürsünüz. Ve daha da acısı bazı insanlar bu dedikoduları duyduklarında “Yapma ya” demekten öteye gitmezler. Tek teselliniz sizi çok iyi tanıyan kişilerin size teşekkür edip moralinizi bozmamanızı söyleyip destek vermeleridir.

Kültür merakınız çalıştırıcı gibi küçük yaşlara dayanıyorsa hepten yandınız. Biriktirdiğiniz yazılı eserler evde çok yer tutar, ailenizle problem yaşarsınız. Belgeler eski dergi, kitap ve fotoğraflardır. Sizden başka kimseyi ilgilendirmemektedir. Çevrenizde kültür ve folklor merakınız biliniyorsa bu daha da kötüdür. Bu Özelliğiniz nedeni ile ödev ve tezlerde kullanılmak üzere özel yazı ve doküman hazırlarsınız. Öyle çok iyi tanıdıklarınız için değil. Özelliğiniz biliniyorsa her meraklı sizden bilgi ister, verirsiniz.

Düğünlerde halk oyunları ekibini bırak, tulumcu lazımdır sizden bulmanız beklenir. Onun bile gidiş geliş parasını almakta sorunlar yaşarsınız. Gecenin bir saatinde telefonunuz çalar karşınızda samimi olduğunuz birinin selamı ile davet alırsınız.”Hocam tulumcumuz var ama horon oynayamıyoruz. Komut verecek biri yok, bir zahmet gelseniz” veya gecenin saat 23.00’ında kapınız çalınır “hocam kusura bakmayın, düğünümüz vardı ama sizi çağırmamış olduğumuzu tulumcu çalmaya başlayınca fark ettik, sizi almaya geldik.” Diye çok rahat sizinle konuşabilirler.

Hele bir de gece organizesi başladığında yandınız. Her şey sizden beklenir. Gerektiğinde sunuculuk yapar, şiir okur, ara boşlukları doldurursunuz. Sonra halka açık oyunlarda komut verir ve genç yaşlı herkesin oynayabildiği gibi bir horon oynatırsınız. Bazıları için siz sadece horoncu çalıştırıcısınızdır. Onların gözünde başka bir özelliğiniz yoktur. Gecelere katılırsınız ama ücretini ödediğiniz yemeği yiyemez, içkiyi içemezsiniz. Çünkü herkes her şeyi sizden bekler. Eşinizin yanında programı izleme şansı bulamazsınız. Tüm sorunlar size iletilir ve siz de bu sorunları çözersiniz. Bütün bunların karşılığında hiçbir beklentiniz de yoktur.
İnsanlar neden değerinizi işi bırakınca anlar?
Bilen var mı?
TURKEY BLACK SEA (PONTIC) REGION TRAVEL GUIDE

ENGLISH

TURKEY BLACK SEA (PONTIC) REGION TRAVEL GUIDE, CULTURE, FOLKLORE, TRAVEL TIPS, HISTORY, COUSINE, HOTELS, TRABZON, RIZE ...

Karalahana Bağımsız Karadeniz Gazetesi'nden makaleler: Karadeniz Bölgesi haberleri

 

     Çay, Türkiye'de en çok tüketilen içeceklerden biri. Ancak çayın sofralara nasıl ulaştığını yöre insanları dışında pek bilen yok. İnce Belin Buğusu: Çay belgeselinin yönetmeni İsmail Şahinbaş ile konuştuk.  Çay Belgeseli söyleşisi

Lazca - Türkçe Sözlük

Lazuri - Turkuli Nenapuna

İsmail A. Bucaklişi & Hasan Uzunhasanoğlu. Lazca - Türkçe sözlük'ün tamamı alfabetik olarak word dosyası olarak indirilebilir.

A l B l C l Ç l Ç'l D l E l F l G l Ğ l H l İ l J l K l K'l Ll M l N l O l P l P' l Q l R l S l Ş l Tl T' l U l V l X l Y l Z l Z'l 3 l 3' l Lazca filller l

        

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır