|
|
|

Trabzon'da bir Gelenek "Yayla Ortası"
Makale: Mustafa İlhan
Popüler kültürün
yarattığı erozyon birçok kültürel değerlerimizi ve
halkların kimliklerini yok etmektedir. Günümüzde
birçok geleneksel değerlerimiz gibi “Yayla Ortası”
geleneği de ne yazık ki yok olmuştur. Bu tür
geleneksel değerleri popüler kültüre inat olarak
bize sunan nenelerimize dedelerimize binlerce kez
selam olsun. Yayla
ortaları yörede bekâr kız ve erkeklerin
sabırsızlıkla bekledikleri özel günlerin en
özelidir. Onları birleştiren tanışıklık değil bu
âşıklıktır aslında. Genç kızların en çok
süslendikleri, beşi biryerdelerini taktıkları,
anne babalarının bu süse hiç müdahale etmedikleri
ender günlerdendir. Atların zenginlik timsali
olduğu kemençelerin, kavalların seslerinde
yorgunluğun dindiği, yolların kendini bulduğu
günlerdir bu günler. Havaya sıkılan mermiler adeta
eştir kemençe sesine. Artık kuvvet versin Allah
kemençecinin, kavalcının eline, diline. Mermi
sesleriyle yarışacaktır kemençenin sesi ve aslında
daha çok delecektir yürekleri. Ve horonun orta
yerinde dizilecek olan genç kızlar göstermek
istemeyeceklerdir yüzlerini ya da
yüreklerindekileri. Bu geleneğe Sürmene, Of,
Çaykara ve Dernekpazarı ilçelerinde rastlıyoruz.
Diğer bölgelerde bu geleneğin yapıldığına dair
henüz elime belge ve kaynak ulaşmamıştır. Yayla
ortası geleneğinin ne şekilde gerçekleştiğine dair
Çaykara ve Dernekpazarı yöresinden örneklemeler
yaparak size aktaracağım.
Vakitlerden Yayla
Ortasıdır. “Dernekpazarı ilçesinin Holo[1]
bölgesindeki yedi köyün, 18-25 Haziran’da
yaptıkları “Yayla Ortası” ve 4-11 Ağustos’ta
yaptıkları “Ağustos Yedisi” şölenleri,
geleneklerine bağlı bu bölge insanı tarafından ne
yazık ki günümüzde devam ettirilmemektedir.
Genç kız ve delikanlılar, konuşma ve anlaşma
imkânı buldukları Yayla Ortası’nı bir yıl boyunca
sabırsızlıkla beklerler. En temiz giysilerini
giyer, güzel kokular sürünürler. Kızların
sepetlerinin üstüne örttükleri işlemeli beyaz
örtüler, onların el işindeki maharetini yansıtır.
Su koydum su tasına, Derenin ortasına.
Haydi, gidelum yarum, Yaylalar Ortasına
18 Haziran günü sabah namazından sonra yaya
olarak yola çıkılır. Holo bölgesine ait yedi köyün
kız ve delikanlıları Kazankıran[2] denilen yerde
konaklayarak birbirini beklerler. İlk horon ve
seyir burada yapılır. Horon en iyi ifadesidir
içsel ezginin. Yörenin duruşu, düşünüşüdür horon.
Karadenizli olmanın hüviyet cüzdanıdır adeta.
Bilmiyorsan oynamayı, şüphe duyulur
Karadenizliliğinden. Deliliğinden... Kızlar ve
delikanlılar bu şölende bir arada bulunurlar.
Kendini ifade eden hep utanmaktır yöre kadınının,
kızının duruşu. Onun arıdır al yanakları.
Nasibidir anlatamamaktan yana. Kemençeye
sığınmaktır belki de en kısa yoldan. Ancak bu
şölenin de kendine özgü kuralları vardır. Horonda,
her delikanlı ancak kendi köyünün kızlarının elini
tutabilir. Kızlara laf atmak, sululuk yapmak
kesinlikle hoş karşılanmaz. Bu kurallara uymamak,
delikanlılar arasında huzursuzluk ve kavgaya yol
açar. Şölende birbirini beğenen gençlerin arasını
bulan kadın elçilere çeşitli hediyeler verilir.
Konaklama yerlerinde ve yolculuk sırasında köyler
arası atışmalar yapılır: Bu atışmaların da ana
temi sevdadır.
Kızlarunuz içinde, Birini
seveyurum. Yakında sizin köye, Enişte
gelüyurum.
Kızlarumuz içinde, Sevduğun
olabilur . Varmazlar başka köye, Ben size
geliyurum.
Belirli yerlerde
konaklayarak yaylalara çıkan genç kız ve
delikanlılar yaylalarda bir gün kalırlar. Yayla
evlerinden biri eğlence için düzenlenir. O gece
orada kızlı erkekli sohbetler yapılır. Ertesi gün
aynı neşe ve heyecanla köylere dönülür. Hiç
düşünülmez geri dönmelerin zorluğu, bitişler üzer.
Seneye ya kısmet sözleri bitirir şen
muhabbetleri.'Yaşayan görür, bak falancaya yok bu
yıl aramızda, oysa ahtı vardı bu yollardan' diye
karışır sözler efkârla. Bir süre sonra Yayla
Ortası’nda anlaşan gençler, ya düğünle ya da
kaçarak evlenirler. Şenliği yayladan, yaylayı
horondan, ayırmak nasıl mümkün değilse, bu
geleneği de kara denizden ayrı düşünmek mümkün
değildir. Pazarcılarından tutun da bakkalın,
sergicilerin de kasalarına şenlik dolan gündür.
Çocukların pamuk şekeri günleri, yaşlıların kız
beğenmeleri, neredeyse yüzünü unuttum sandığın bir
yakınının gülümseyen gözleriyle buluşma
noktalarıdır yayla ortaları. Hiç sıkılmazsınız
aynı horonun ayak sesinden. Hatta yüzlerini bile
görmediğin kızlarımızı seyretmekten. Çünkü aynı
vuruştur ayakları kadar gönülleride birleştiren.
Yayla ortaları gönül ortasıdır bizim dağlarımızda.
Dün onlar vardı, bu gün hala var ve olacaklar
yarın da. Peştemalımız kalmamış ve yüzümüz örtüsüz
olsa da. Bu gelenek bizim örtümüzdür
kaybolacaklardan yana. [1]Holo, Trabzon’un
Dernekpazarı ilçesinde 7 köyden oluşan bölgenin
adıdır. [2]Kazankıran, Çaykara Dernekpazarı ve
Sürmene ilçelerini birleştiren bölgenin adıdır.
Fotoğraf: Sezer Özarslan (Karalahana
Facebook grubu) |
|
| |