
Yazı: İlyas Karagöz
Manastırlar özellikle Maçka bölgesindeki
Hıristiyanlığı 1924 yılına kadar sakladı, bu
tartışma götürmez bir gerçektir. Yaklaşık yirmi
kilometre ara ile dizilen üç ünlü manastır
tarihi amacı fazlası ile yerine getirdi. “Acla
Vazelon” adındaki kitaptan öğrendiğimize göre
Vazelon Manastırı daha farklı bir konumda,
Hıristiyan Hazar Türklerinin dini bir anıtıydı.
1927 yılında Leningrad’da yayınlanan “Acta
Vazelon” adlı kitap 13. ve 14. yüzyıllara ait
özel belgelerden oluşan bir koleksiyon
niteliğindedir. Türk / Moğol kökenli pek çok
isim içeriyor. Üstelik benzer kaynaklarda
verilen bilgilerle de paralellik arz etmesi
ilginçtir.[i]
Kitabın ön sözünde, “Vazelon Manastırı Greek
manastırı olup Türk kültürüne yakınlık
göstermektedir. Bu da şunu gösterir ki
Türk/Yunan kültürü oralarda iç içe yaşamış ve
oluşmuştur” diye yazar. Etnik bakımdan
Maçka’nın, özellikle Hamsiköy deresindeki
yerleşimlerin bir aynası olan bu kitap ne yazık
ki ne yöre halkı ne de yetkili Türk bilim
adamları tarafından çok az veya hiç
bilinmemektedir.
Türkiye’de ilk kez 6 / 8 Kasım 1998 tarihinde
Trabzon’da yapılan sempozyumda, Rus Bilgini
Prof. Dr. Rustam Shukurov tarafından kaynak eser
olarak tanıtıldı. “Doğu Karadeniz bölgesinde
Türkçe Konuşan Bizanslılar” adlı bildirisini bu
eserden yararlanarak sunmuştu.
Shukurov daha bildirisini sunmadan, gazetelerde
heyecanlı yazılar yayınlandı. Milliyetçi köşe
yazarları aslında tam olarak ne söyleneceğini
bilmeden saldırmaya başladı.
Prof. Shukurov bu tepkileri fark edince
ayrıntıya girmedi. Arapes, Kourtos, Koummanos,
Chazaros, Tourko ve Mougoulos gibi bazı isimleri
sunmakla yetindi.
Bütün bu şamata arasında, Bizanslılar zamanında
Maçka yöresinde Türklerin varlığı önemli bir
olay olarak kabul edildi. Daha sonraki günlerde
yerli bilim adamlarımız konuyu unuttu.
Başlangıçta heyecan veren bu mesele sempozyumdan
sonra saman alevi gibi söndü, unutulup gitti.
1924 Mübadelesinden sonra ıssız kalan Vazelon
Manastırı diğerleri gibi, define aramak amacı
ile talan ve tahrip edildi. Daha sonraki
yıllarda Hıristiyan turistlerin ziyaret yeri
oldu ama artık iş işten geçmiş, Türk tarihinin
önemli bir eseri yerle bir olmuş fakat sadece
adı, bir değer olarak kalmıştı. Turizm büroları
Vazelon için bazı bilgiler içeren kitapçıklar
hazırlamış olsa da hiç biri bilimsel bir nitelik
taşımadı. Bilimsel veriler sunan kaynaklar ise;
oranın Hıristiyan Türk’lerle ilgili bir abide
olduğu konusunu tartışma götürmeyecek şekilde
yazmışlar.
Yunan belgelerinde Bazelona / Vazelon şeklinde
geçen manastır adı daha önceleri “Zaboulon”
şeklinde olduğu belirtilir. Halk ağzında “Bazelon”
resmi kayıtlarda ise Hıristiyan azizlerinin
adları “Ioannnou” “Prodromou” biçiminde geçer.[ii]
Bu isimler Yahya Peygamberi de çağrıştırır.[iii]
Vazelon Manastırı bölgesinde, eski adı Zaboulon
ve Yakınında bir dağ köyü olan Paparza, Hazar
Türklerinin bölgede bıraktığı silinmez izlerdir.
“Zaboulon” adı Hazar maliklerinden birinin
ismiydi.[iv] “Zaboulon” adı Vazelon manastırının
bilinen tarihi kimliğini temelden
değiştirmektedir. Bu ismin manastırın bulunduğu
dağdan geldiği söylenir. Oysa Vazelon
belgelerinde “Zaboulıotıs” kişi adı olarak,[v]
Pontos kaynaklarında ise yer adı olarak geçer.
Ve metnin dip notunda Zabylen adının Zaboulon
sözcüğünden geldiği belirtilir.[vi]
Batılı kaynaklarda verilen Türkçe sözcükler
arasında, Ziebel adlı bir Hazar komutanı 625
yılında gösterilir. Bu komutan 625 / 630
yıllarında Hazarlar batı Türk egemenliği altında
iken Bizans İmparatoru Heraklios ile bir birlik
oluşturduğu, şeklinde belirtilir.[vii] Bizans
tarihi belgeleri Heraklios’un Kafkas
kabileleriyle olduğu gibi Hazarlar ile de ilişki
kurduğunu yazar. Bu ilişki zaman içinde Bizans /
Hazar işbirliğine dönüşür.
Hazarlar Kafkas ve Ermeni bölgelerinde
İranlılara karşı savaşırlar.[viii]
Bizans İmparatoru Heraklios 626/627 yıllarında
Trabzon yakınlarına gider. Rus bozkırlarındaki
Türk topluluğu Hazarlar ile ittifak kurar. Pers
İmparatorunu Trans Kafkasya tarafında arkadan
çeviren Hazar Hanı Zibel ile görüşür. Ve
yaptıkları ittifak evlilik vaadiyle
perçinlenir.[ix]
Hazarlar Heraklios’a yine Ziebel adlı bir
kumandanın komutasında 40 000 atlı asker
verdiler. Bu olay şöyle anlatılır; İran kralı
Hüsrev Avarlarla bir anlaşma yapmıştı. Buna
karşılık Roma İmparatoru da Türklerle
anlaşmıştı. Bu anlaşma gereği olarak Volga
boylarında kurulu çadırlar, Gürcistan dağlarına
taşınır. Heraklios bu gelen Türkleri Tiflis
dolaylarında karşılar. Karşılama töreni
ilginçtir. Zibel adamlarıyla beraber attan
inerek İmparatorun mor harmanisini etekledi. Bu
gönüllü saygı gösterisi ve sağladığı büyük
yardım da dikkate alındığında elbette en sıcak
karşılığı hak edecekti. İmparator tacını
çıkarıp, Türk Başbuğunun başına koyar. Sonra da
onu kucaklayarak selamlar. Ona Oğlum der. Zengin
bir şölenden sonra Zibel’e bir tepsi üzerinde
mücevherler sunar. Eydocia adlı kızını da
Zibel’e söz verir.[x]
Burada ve diğer bazı kaynaklarda “Zibel” adı
benzer şekillerde geçiyor. Zaboulon adının da
değişik şekilleri olduğunu görüyoruz.
Zabuulon adı Bizans kaynaklarında geçen Türkçe
sözcüklerde “Zıebhl” aynı sözcük 625 tarihinde
bir Hazar Komutanın adıdır.[xi] Ermeni
kaynaklarında bu isme “Jebu” şeklinde
rastlıyoruz ki Türkçe Yabgu adının aynısıdır.
Çeşitli kaynaklarda Zaboulon adını değişik
biçimlerde görüyoruz. Gürcü tarihinde ise bu
bilgilere ters düşen başka bilgilere
rastlıyoruz. Gürcü kaynakları Zaboulon adını “Zabilon”
şeklide gösteriyor.
Zabilon Roma İmparatoru Maximianus’a arzı hürmet
etmek ve mükâfat almak için Roma’ya gider. Roma
da isyancılarla karşılaşır. Onlara şiddetle
karşı gelir ve bir kısmını esir alarak
İmparatora teslim eder. Teslim edilen asilerin
İmparator tarafından öldürülmesi emredilir. İdam
mahkûmu isyancılar Zabilon’a der ki;
“Öldürülmeden önce dinine girmek istiyoruz.”
Bunun üzerine Zabilon tekrar İmparatora danışır.
O da;
“Onları sana bağışladım, istediğin gibi yap”
der.
Zabilon esirleri serbest bıraktı. Onlar da
İsa’nın dinini tanıtmak için Zabilon ile
birlikte Gürcistan’a döner. Amaçlarına erişip
tekrar Roma’ya dönerler.
Zabilon ülkesinde Hıristiyan dinini iyice
yaydıktan sonra halktan pek çok hediyeler
toplar. Topladıklarını da Kudüs’e gönderir. O
arada Zabilon evlenir. Bu evlilikten Gürcülerin
vaftizcisi Azize Nino doğar.[xii] Ve Gürcüler
Zabilon’u ermiş, keramet sahibi birisi olarak
bilirler.
Gürcüler; Konumuz olan Hazar Yabgusu ya da
komutanı, Zaboulon ile hiçbir ilişkiye yer
vermezler. Ancak Zabilon, Zaboulun’dan başka bir
şahıstır da diyemiyoruz. Çünkü 67. sayfanın 326
ve 68. sayfanın 330 nolu dip notlarında Zabilon
adının el yazmalarında Zaboulon şeklinde olduğu
belirtiliyor.
Ermeni kronolojisinde Cibgo olarak adlandırılan
bu şahıs Tiflis surları altında Heraklios ile
buluşan Hazar hükümdarı Ziebel’dir, ifadeleri
kullanılıyor.[xiii]
17. yüzyılda Vazelon Manastırında gösterilen
bilginlerin adları, Hazar Türk isimlerinden
olduğu görülüyor. Georgios Bazeliotis, Elissa
Bazeliotis ve Azaria Bazeliotis.[xiv] Hamsiköy
deresinde, “Kyriakos” adlı saygın bir aile
gösterilir.[xv] Bizans kaynakları bu adın
Hıristiyan Hazar adı olduğunu yazıyor.[xvi]
Maçka kilise taksimatında Hamsiköy ve Mulaka
dereleri Vazelon manastırı bölgesi olarak
verilir. Bu bölge içinde halk ağzında kalan,
yerlerin isimleri incelendiğinde Hazarlarla
ilgili daha pek çok ismin ortaya çıkacağı
anlaşılıyor.
Maçka bölgesine ilk Türk yerleşimi, Batı Hun
İmparatorluğunun yıkılışından sonra ortaya çıkan
“Sabirler” ile başlar. Sabirler’i 7. yüzyılda
Hazarlar izler.
Bizans tarihi belgelerinde Hazar adı çeşitli
şekillerde yazılmış. Xazarikos, Xazarci,
Xazariois, Mazaros, Azarikos, Qazar, Kosa-Hosa,
Xazirk, Xasar, Khosar, Chazarac, Khazares, Kozar,
Xazarosi, Xazaron, Xazara, Xazarikos.[xvii]
Hazarlara ait şahıs isimleri; Balgitzis,
Georgios, Glabanos, Eırını, Ziebel, Ziolos,
Theodora, İbouziros, Kyriakos, Papatzis, Tamgan
ve Tsoulas.[xviii]
Hazar topluluklarına ait isimler; İppopodes,
Kabarcı, Skythai, Tourkoi ve Xazaroi.[xix]
Hazar şahıs isimlerinde, Eirini,[xx] Theodora,[xxi]
ve Tsoulas[xxii] adları Vazelon belgelerinde
geçer.
Hazar adlarının çeşitlemeleri arasında; Xazaros,
Xazouris, Theodorios ve Xazouris de Vazelon
belgelerinde geçiyor.[xxiii]
Asırlar boyunca Helen kültürü ve Ortodoks dini
etkisinde yaşayan Hazarların asimile olmalarında
şaşılacak bir şey yoktur. O nedenle Rum olarak
tanıtılmak veya kendilerini o şekilde
tanıtmalarından hiçbir kuşku duymamışlar. Zaten
Yunan Tarihi belgeleri de Maçka yöresinde
Helenlerin varlığını kesin olarak
belgeleyemiyor. Neden olarak da Büyük
İskender’in o bölgeye gitmemiş olduğunu
gösteriyorlar.
(MS. 253/ 260) Valerios döneminde Hıristiyanlık,
Pontos sahillerinde yayılmaya başlar. Bizans
döneminde de Maçka bölgesinde kaleler inşa
edilmiş ve oralara askeri birlikler
yerleştirilmiştir.
V ve VI. asırlarda Persler bölgeye sık sık
akınlar düzenlemiş ve bu arada Vazelon
Manastırını da tahrip ederek çekilmişler.
İleriki yıllarda Justinyen’in komutanı Belisaros
bu saldırıların öcünü Perslerden almış.
Kommenler döneminde ise, yöredeki kaleler,
manastırlar restore edilerek yeniden
yapılandırılmış.
16 ve 18. yüzyıllarda Maçka bölgesi, Timar
sistemi ile Eyüpoğlu Abdi Ağa, Mulakalı Eyüpoğlu
Simon ve Kolinoğlu gibi derebeylerinin
egemenliğine girmekten kurtulamadı.[xxiv]
Daha önce Bizans İmparatoru Heraklios’a Zibel
adlı Hazar kumandanının 40 000 asker verdiğini
yazmıştım. Bu askerlerin yarısının Maçka
bölgesine yerleştirildiği düşünülecek olursa,
Vazelon çevresinde yoğun bir Hazar varlığından
söz etmek mümkün olur. Ne var ki günümüzde
Hazarlarla ilgili az sayıda yer isimleri ve
diğer izler kalmıştır. 1400 seneden beri Hazar
izlerinin silinmesini de doğal karşılamak
gerekir diye düşünüyorum.
Vazelon bölgesinde ve Mulaka deresinde “Paparza”
adında bir köy vardır. İlginçtir; Bizans tarihi
belgelerinde, Paparzys / Paparzin / Patzin
biçimlerinde geçen şahıs adı bir Hazar Şefinin
ismidir.[xxv] Vazelon belgelerinde Paparouza
şeklinde geçen sözcük Paparza köyünün adı olduğu
belirtilir.[xxvi] 20. yüz yılın başında Paparza
köyünde 100 kadar Rum nüfus yaşadığı
belirtilir.[xxvii]
Rum yazılı belgelerinde Hazarca adlar arasında
gösterilen Tzoulos, Tzoula, Tzoulabiti ve
Tzouilas şekillerinde verilen şahıs adının bir
Hazar prensine ait olduğu bildirilir.[xxviii]
Hamsiköy Vadisinde “Kransa” köyü halkı arasında
geçen “Zoulas”ın Türkçe olduğu ve kıvırcık saçlı
anlamına geldiği belirtilir.[xxix]
Vazelon bölgesinde “Zouzoulas” biçiminde geçen
sözcük kişi adı olarak verilir.[xxx]
Görüldüğü gibi pek değişik şekillerde geçen bu
sözcük Hazarlardan kalma bir hatıra olduğu
anlaşılıyor.
Bütün bu ayrıntılardan başka Hazarlarla Vazelon
arasındaki bağlantının başka delilleri de var.
Sümela ve Peristereota manastırları
kütüphanelerinde Türklerle ilgili hiçbir belge
bulunmamasına karşın Vazelon’da pek çok belge
vardı. Ayrıca 18. yüzyıl rahipleri arasında
Azarıou, Azarıon, isimleri dikkat çekiyor. Bütün
bunlar Vazelon ve Hazar bağlantısının kanıtı
sayılır.
Maçka bölgesinde Hazarlarla ilgili yer adları;
Hozari /Hızarlı köyü ile Rumlar zamanında Kapı
Köyün birer mahallesi olan Kizera köyünü “Maçka
Yer Adları” kitabımda işlemiştim. Yöre halkı
aşağı ve yukarı olmak üzere iki Kizeradan söz
eder. Pontos kaynaklarında bu iki mahallenin
adlarından biri “Tsiaxa” ve 100 nüfuslu olarak
tanıtılır. Diğerinin ise elli nüfuslu ve bir
Türk köyü olduğu belirtilir.[xxxi] Tsiaxa sadece
bir yer adı olarak verilir, sözcük hakkında
hiçbir açıklama verilmez. Pontos dilinde benzer
bir sözcük var; “Tsia” arkaik Helencede “Estia”
sözcüğüne karşılık gelir. Anlamı ise, evde ateş
yanan yer, ocak ve kıvılcım.[xxxii] Bu sözcüğü
Tsiaxa sözcüğüne bağlamak olanaklı değil. Çünkü
ne Pontos dilinde ne de bu dile arkaik
Helenceden geçen sözcükler arasında
rastlanmıyor. Bütün bu ayrıntılardan sözcüğün
Yunan ya da Pontos dilinde bir anlamı olmadığı
anlaşılıyor. Ancak Bizans belgelerinde
Hazarlarla ilgili geçen benzer bir sözcüğün ”Kizera”
sözcüğü ile bağlantılı olduğu kanaatindeyim.
Sonuç
Vazelon Manastırı eski adının “Zaboulon”
olduğunu Yunan kaynaklarından tespit ettik. Bu
ad ile yola çıkılarak çeşitli kaynaklarda ve
farklı şekillerde yazılışını takip ederek bu adı
Hazarlara bağladık.
Hazarların köken ve milliyetlerini diğer yabacı
kaynaklar da “Türk” olarak kabul ediyor.
Batılı kaynaklarda Bozkır halkları genellikle
barbar olarak tanımlanır. Oysa Hazarlardan uygar
bir millet olarak söz ediyorlar. Buna bağlı
olarak Hazarları öteki Türklerden üstün görür ve
Kafkas kökenli olduklarını ileri sürerler.
Hazarların Yahudi olduğunu ileri sürenler de
vardır.[xxxiii] Yine bu doğrultuda Hazaryaya
kaçan Yahudiler oraya yerleştiler. Ülke
insanlarıyla kaynaştılar. “Onlar Kudüsten 6
aylık uzak bir yerde yaşıyorlar.” Hazar
Mektupları adlı yazılarda bu tür bilgiler
verilir.
İspanyalı Yahudi Hasday İbni Şafrut ile Hazar
Meliki Yosif arasında mektuplaşma olur. Bu
mektuplarda Hazaryaya giden Yahudilerden
“sürgün” olarak söz edilir.[xxxiv]
Yahudilerin Asurlular zamanında toplu olarak
Babil’e sürüldüğü bilinir. Ancak bu sürgün
sırasında diğer ülkelere yayıldıkları konusunda
bilgi verilmemiş. Bu ifadelerden Hazar
milletinin bir kısmı Yahudi olduğu anlaşılsa
bile, daha gerçekçi olanı Hazarların Musa’nın
dinine geçtikleridir.
Zeki Velidi Togan MÖ. 570 yılında Yahudi
devletinin Babil Hükümdarı Nebukadnazer
tarafından tarumar edildiğini yazar. O sırada
Kafkasya tarafına giden Yahudiler olmasını ve
sonraki yıllarda güçlü Hazaryaya sığınmalarını
olağan bulur.[xxxv] Dağıstan’da yaşayan
Yahudiler de kendilerinin, İsrail’in dağıtılması
ile oralara gittiğini anlatırlar.[xxxvi]
Derbent yakınlarında Chaidan adındaki yerde hâlâ
dağ Yahudileri yaşar ve özelliklerini hiç
kaybetmemişler. Çevre halkına karışmadan fakat
onların dilinden karışık bir lisan ile
konuşurlar. 30 000 kadar nüfusları vardır ve
guruplar halinde yaşamaktadırlar. Fiziki tipleri
de farklıdır. Sürgün Yahudiler Babil, Kafkasya,
Anadolu gibi çeşitli yerlere sürülmüşlerdir veya
kendi istekleriyle gitmişlerdir.[xxxvii]
Hazar devletinin kuruluş ve yönetiminde Musevi
kültürünün ağırlığı yadsınamaz. Tıpkı Osmanlının
Devşirmeler eli ile bürokrasiyi oluşturması
gibi. Bir fark var ki o da; Osmanlı devşirmeleri
öncelikle Müslüman yapılıyor daha sonra görev
veriliyordu. Hazarlar da ise geçerli din
Musevilikti. O nedenle Hazar devlet
yöneticilerinin adlarının genellikle İbrani
adlarından olduğunu görüyoruz. Hezekiah, Ben
[i] G. Moravesık. Byzantınoturcica 1, Die
Byzantischen Quellen der Geschichte der
Türkenvölker, Leiden 1983. S.212
[ii] Egkyklopaideia toy Pontiakoy Ellenismou,
Thessaloniki 1988 / 1,s.186
[iii] Elleno-Tourkiko Lexikon, Athen 1994 s.619
[iv] M.I. Atamanov, Hazar Tarihi, İst. 2004,
s.366
[v] Acta Vazelon, Leningrad 1927, r., v.
[vi] G. Zerzelidis, Arxeion Ponto 24, 1961,
s.259
[vii] J. Marquart, Osteuropaische und
Oztasieatische Streifzüge, Leipzig 1903, s.498
[viii] G. Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi,
Ank. 1981/96
[ix] R. Grousset, Ermenilerin tarihi, İst. 2005,
s.264
[x] A. Koestler, On ikinci kabile, İst. 1993.
S.25-26
[xi] Byzantinoturcica II Leiden 1983, s.130
[xii] M. F. Brosset, Gürcistan tarihi, Ank.
2003. S. 67-69
[xiii] M. F. Brosset, Gürcistan tarihi Ank.
2003, s.191
[xiv] Mıtrepoleos Rodopolis, Thessaloniki 2003,
s.72
[xv] Byzantinoturcica II, s.111
[xvi] Zerzelidis, Oıkogeneis tis ano Matsoukas (Arxeion
Ponto 30 1970, s. 193)
[xvii] Byzantinoturcucica II Leiden 1983,
s.335-336
[xviii] Age, s.361
[xix] Age, s.359
[xx] Acta Vazelon 5r
[xxi] Age 23v, 49r
[xxii] Age, 63v
[xxiii] Age, 72v, 83v
[xxiv] Mitropolit, Rodopoleos, Tesslloniki 2003,
s. 52
[xxv] Byzantinoturcica II, s.245
[xxvi] Acta Vazelon, Leningrad 1927, 72v, 72r
[xxvii] Zerzelidis, Toponymiko tis ano Matsoukas
Arxein Ponto 23, 1959 s. 92
[xxviii] Byzantinoturcica II, Leiden 1983 s.316
[xxix] G. Zerzelidis, Oikogeneies tis ano
Matsoukas (Arxeion Ponto 30, 1970 s.182)
[xxx] Acta Vazelon, Leningrad 1927- 119v
[xxxi] G. Zerzelidis, Oikogeneies tis ano
Matsoukas (Arxeion Ponto, 23, 1959. S.91
[xxxii] N. Laparidis, Etymologion Lexikon, Athen
1973 s.74
[xxxiii] J. Marquart, Osteuropaische und
Ostasiatische Streifzüge, Leipzig 1903, s.353
[xxxiv] Atamanov, Hazar Tarihi, İst. S.354
[xxxv] A.Z.V. Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş.
İst.1946
[xxxvi] Ş. Erel, Dağıstan ve Dağıstanlılar. İst.
1961/53
[xxxvii] J. Marquart, Osteuropaische und
Ostasiatische Streifzüge, Leipzig 1903, s.285 -
286
|