|

İpsiz Recep Reis ve çetesi
1. İpsiz Recep Reis, 2. Mehmet Altıkanoğlu, 3.
Osman Altıkanoğlu, 4. Salih Çavuş, 5. İlyas
Altıkanoğlu ve 6. Kansız Ali
Fatih Sultan Kar
Rüzgar esti , gene çoşti dalgalar
Yelkenler yirtilur, batar takalar
İpsiz Recep ile çilgin tayfalar
Destan yazdiler hep ibret doli
Bu vatandan geçmez düşmanun yoli
İpsiz Recep halka dağıtur aşi
Vatana fedadur kellesi başi
Savaşta inletur o daği taşi
Yiğitlerle doli hep saği sol
Yurdun her yanini sarmişti duşman
İpsuzi görince oldiler pişman
Kurdi çetesini vermedi aman
Asi du cilgin du kim tutar oni
Rize’nin Portakallık nahallesinde 1862 yılında
doğan İpsiz Recep’in annesi Çayeli Demirhisar
Köyü’nden Keçeli ailesinden Cemile, babası
Sarıhüseyinoğulları’ndan Hüseyin’dir. Abdullah
adında erkek, Şaşuka ve Fatma adında kız
kardeşleri vardı. İpsiz Recep iki kez
evlenmişti. Birinci eşinin adı Hatice, ikinci
eşinin adı Nadire idi. İpsiz Recep’in iki
eşinden de çocuğu olmamıştı.

“İpsiz” lakabı nereden geliyor?
Recep Reis, çocukluğundan ölümüne kadar İpsiz
Recep diye anılırdı. “İpsiz” lakabının nereden
geldiğine dair iki farklı anlatım hasıl
olmaktadır. Haziran 1953 tarihli Kuva-i Milliye
Ruhu dergisinde yer alan “Milli Mücadelede
Kocaeli” isimli makalede
kedisinin killi mücadeleye katılmadan önce ipsiz
sapsız (düzensiz ) bir yaşantısı olduğunu
belirterek ‘Karasu’da bir İpsiz Recep ortaya
çıkıyor, hayır mı, şer mi ne yaptığı bilinmiyor’
deniyor. Buradan anlaşıldığı gibi İpsiz Recep’i
konu alan tarihi bazı belgelerde milli
mücadeleye katılmadan önceki yaşantısı göz önüne
alınarak kendisine “İpsiz” lakabı takıldığı
kastedilmektedir.
Yazar Süleyman Kazmaz ise Recep Reis’e “İpsiz”
lakabının takılmasını şöyle anlatmadır: ‘Erkek
çocuklarının olmaması babasını üzmektedir. Recep
Reis doğunca kendisinin üzerine titremiştir.
Nazar olur endişesi ile çevresine karşı onu
önemsemiyor görünmek için oğluna “İpsiz” diye
seslenirdi.’

Recep Reis’in Nufüs hüviyet cüzdanı
İpsiz Recep genç yaşında çalışmak için
İstanbul’a gider. Yelkenli teknesiyle
Boğaziçi’nde çalışmaya başlar. Yanında
çalışanlara eziyet eden Rum ve Ermenileri
zararsız hale getirir. Orada çalışmalar
sırasında huzuru temin eder. İpsiz Recep’in bu
tür çıkışları halkı, ya haklı ya haksız diyecek
şekilde yaratışı nedeniyle yaptıkları ataklar
neticesinde çevresinde sayılır, sevilir,
cesareti takdir edilerek ipsiz lakabını alır.

Recep Reis’in TBMM adına terhis tezkeresi
verme yetkisi vardı. Verdiği belgelerden birini
görüyorsunuz. Soldaki mühürde şunlar yazılıdır:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Milis Menzil
Kumandanı Yüzbaşı Recep Reis.
Karasu ve civarı ona emanetti...
İpsiz Recep’in huzuru temin edip çalışmaya
başladığı zaman istiklal harbi patlar. İpsiz
Recep on beş arkadaşı ile birlikte İstanbul’dan
ayrılıp Kefken adasına gelir. Arkadaşlarıyla
birlikte dinlendikleri sırada yabancı bandıralı
bir geminin kendilerine doğru geldiklerini fark
ederler. İyice yanaştıkları zaman geminin
Fransız olduğu anlaşılır. On beş arkadaşlarıyla
birlikte gemiyi çevirip, teslim alırlar. Gemiyi
Sakarya Nehri’ne kadar getirip zamanın Karasu
Bucak Müdürü’ne teslim ederler. Geminin arpa
yüklü olduğu görülür. Bu hareketinden sonra
İpsiz Recep, Karasu’da karargah kurup Ankara ile
irtibat sağlar. Ankara kendisine milis
kuvvetleri komutanı olarak yüzbaşı rütbesi
verir. Bundan sonra İpsiz Recep’in etrafında
1.800-2.000 kişi kadar genç toplanır. Bu
gençlerin katılmasıyla İpsiz Recep, Karasu ve
civarının savunmasını ele alır.

İpsiz Recep’in Karasu’da bulunan mezarı
Etrafındaki gençlerin ‘emice’ si...
İpsiz Recep doğruluğu, dürüst ve mertliği
sayesinde etrafın takdirini toplayıp sözü geçen
kişi durumuna gelmiş, halk kendisine “emice”
ünvanı vermiş, İpsiz Recep’in bu durumunu tespit
eden Ankara, emrine üç istihbarat subayı vererek
harp hali ve şekli üzerine nasıl hareket
edeceğine dair emirler göndermiş. İpsiz Recep
aldığı emir gereğince Karasu’ya saldırmak üzere
hazırlık yapan Yunan ordusuna karşı hazırlığını
yapıp Karasu’ya girmesine mani olmak üzere
taarruza geçerek Yunan kuvvetlerini püskürtmüş,
bozguna uğrayan düşmanı takip etmek amacıyla
Geyve Boğazı, Bilecik, Eskişehir milis
kuvvetlerine katılıp yardım ederek başarı
sağlamış, İstiklal Savaşı’nda gösterdiği
başarıdan dolayı kendisine İstiklal madalyası
verilmiştir.
İstiklal savaşında iç ve dış düşmanlara karşı
milli duygularla dolu olarak saldıran, bu konuda
anlayış gösterenlerin yardımlarından yararlanan
İpsiz Recep ve mahiyetindeki milliyetçiler
amansız bir mücadele ile yunan ve Çerkez Ethem
kuvvetlerinin herhangi bir şekilde zarar
vermelerine meydan vermemişlerdir. Düşman
denizden bombalarla dağları dövmüşse de çıkarma
yapma imkanı bulamamıştır. Karasu’da
yürüyemediği gibi çekilip, bilinmeyen yönlere
doğru gitmek zorunda kalmıştır.
“Tilkinin pazarda işi yoktur”
Ömrünün son yıllarını karısıyla birlikte
Karasu'daki köyünde geçirmekte olan İpsiz Recep,
Atatürk tarafından vatana olan hizmetlerinden
dolayı ödüllendirilmek istenmiş, ancak vatan
aşkı ağır bastığından parayı kabul etmemiştir.
Rizeli Recep Reis, siyasete girmesini
isteyenlere “Biz işimizi tamamladık efendiler.
Savaşta dik duran başımızı siyasette eğmeyiz.
Tilkinin pazarda işi yoktur”şeklinde vermiştir.
İstiklal savaşında her türlü zorluğa karşı
mücadelesini sürdürüp, milli duygularının sesine
göre fedakarlıktan çekinmeden başarı gösteren
İpsiz Recep, 1928 yılında Yenimahalle’deki
evinde ölmüş, vasiyeti üzerine mezarı Karasu
şehir mezarlığına defnedilmiştir. İpsiz Recep’in
kişiliğini tanıyan, iyiliğini unutmayan, yardımı
borç ve görev sayan Karasulular tarafından
hizmeti ve kişiliğine yaraşır mezarı muhteşem
görünüşü ile göze çarpmaktadır.
Fotoğraf ve belgeler Fatih Sultan Kar
koleksiyonundan alınmıştır.
Katkılarından İpsiz Recep’in torunu Doç.Dr. Emin
Gürses ve Yazar Süleyman Kazmaz’a teşekkürler.
Ayrıca Oku:
Sait Çetinoğlu'nun
makalesi: İpsiz Recep neden sahnede?
|