Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle       ENGLISH

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP

Karadeniz kültürü, karadenizliler, Lazlar

Neden Karalahana.com?

 KARADENİZ MÜZİK

 KARADENİZ TARİH

 KİM KİMDİR

 

 

 

 KARADENİZ FORUM

 EDİTÖRDEN

KARADENİZ GAZETELERİ

Tüm Karadeniz Gazeteleri ve Karadeniz Televizyonlarına tek bir sayfadan ulaşın

 

 

LİNKLER

 ARTVİN SİTELERİ

 ORDU SİTELERİ

 BAYBURT SİTELERİ

 SİNOP SİTELERİ

 KARADENİZ BÖLGESİ

KARADENİZ HABER

 

Hemşinliler Ermenistan'da Ermenistan hemşin tarihi konferansı

Yazı Dizisi: Hemşinliler Ermenistan'da

 1. Hemşin Tarihi ve Kültürü üzerine konferans

 2. Hemşin Tarihi ve Kültürü üzerine konferans

3. Hemşinliler konferansı

Türk Halk Oyunları

A  - B - C - Ç - D  - E - F - G - H - I - İ - K - L - M N  - O - P - R - S - Ş - T - U  - V - Y - Z

Karadeniz Folkloru




Trabzon Hurması Trebizond date

Trabzon Hurması


Makale: Kudret Emiroğlu

Anadolu′nun yerli bitkileri konusunda kapsamlı botanik çalışmaları olmadığı gibi, bunların tarihi ve toplumsal hikayeleri de bilinmez. Birçok bitkisiyle özellik ve çeşitlilik göstermesine vebazı bitkilerin anayurdunun Doğu Karadeniz bölgesi olduğu bilgisine karşın, Trabzon da bu açıdan incelenmiş, tatmin edici bilimsel araştırmalar yapılmış değildir.
Bu yazı, Trabzon′da yayımlanmış olan Kehkeşan dergisinde çıkan Trabzon hurması ile ilgili bir yazının verdiği ilhamla hazırlanmıştır. Çoğunluk tarafından bilinmeyen, 70′li yıllardan beri büyük şehirlerde manavlara girmeye başlayan ve 80′lerden itibaren sınırlı müşterisine karşın kalıcı bir yer edinen meyve ve ağacı hakkında, 1910′da yayımlanan yazı ve derlenebilen bilgilerle, yaşadığımız coğrafyanın manzarası, bitki tarihi ve bitki-insan ilişkileri üstüne düşünmeye çalışılmıştır.
Ekonomik gerekirlikler dışında bitkilerimize duyulan ilginin ′çevre′ ve doğrudan ′toprak′ sorunlarının ulaştığı boyutlara karşın doyurucu bir kapsama ulaştığı söylenemez. Kehke-şan dergisindeki yazı da, ′ziraat′ başlığı altında yayınlanarak, 1908 sonrasında modernist-kalkınmacı düşüncenin ve köylüleri eğitme kaygısının bir uzantısı olarak, Trabzon hurması konusuna yer vermiştir.
Kehkeşan dergisi 23 Temmuz 1909′da, İkinci Meşrutiyet′in yoldönümünde yayın hayatına başlamış, "on beş günde bir neşr olunur, edebî, fennî, zıraî, ticarî, sınaî mecmuadır". Sahib-i imtiyazı, Trabzon′da gene 1909 yılında yayımlanmaya başlanmış olan edebî ve siyasî Envâr-ı Vicdan dergisinin de sahib-i imtiyazı olan Ali Rıza Pulathaneli′dir.1 Trabzon hurması yazısı derginin 12., 1 Kanun-i sani 1325 (14 Ocak 1910) tarihli sayısında, 11-14. sayfalarda yayınlanmıştır; yazarı, yazıyı Beyrut′tan gönderdiği anlaşılan ve hakkında başkaca bilgimiz bulunmayan Mesut Remzi′dir.
Trabzon hurması TDK′nun Türkçe Sözlük′ünde "Abanozgillerden büyük bir ağaç (Diospyros kaki), bu ağacın elma büyüklüğünde, turuncu renkte, ham iken kekre olan, çürüyünce tatlılaşan meyvesi, Japon hurması" biçiminde yer almaktadır. Türk Ansiklopedisi de, aynı bilgileri, gönderme yaptığı ′hurma′ maddesinde vermektedir. ′Küçük meyveli Trabzon hurması′ maddesi ile Trabzon hurması′na gönderme yapılmakta, buradan ′hurma′ maddesine gidildiğinde, bu ağaç hakkında bilgi bulunmamaktadır.
Japon hurması olarak da bilinen Trabzon hurması, Diospyros kaki′nin anayurdu Japonya ve Çin′dir, 1781′de bilimsel olarak tespit edilmiş,2 1796′da Avrupa′ya getirilmiştir.3 Türkiye′de Trakya, Doğu Karadeniz ve Hatay, İçel′de yetiştirilir.
Ağacın ikinci türü olan ve küçük meyveli Trabzon hurması4 olarak bilinen Diospyros lotus ise, bilimsel olarak 1753′de tespit edilmiştir, güney Fransa ve İtalya′da, Balkanlarda, Kafkasya′dan Çin ve Japonya′ya uzanan sahada bulunur; anayurdu Doğu Karadeniz′dir, Türkiye′de Doğu ve Batı Karadeniz′le birlikte Maraş′ta, daha seyrek olarak Tortum, Eğin′de bulunur.5 Karahurma, Yahudi hurması, hurmaeriği olarak da bilinen (Ana Britannica) ağacın anayurdunun Doğu Karadeniz olduğu bilgisi, Türkçe kaynaklarda yalnızca Pars Tuğlacı′nın sözlüğünde bulunmaktadır.
Baytop,6 lotus cinsini kara hurma, kaki cinsini Trabzon hurması olarak alır ki, Trabzon′da da adlandırma sırasıyla hurma (veya osuruk hurması) ve Trabzon hurması olarak buna uygundur. Hopa′da da bu iki tür gene osuruk hurması ve Batum hurması olarak adlandırılır. Yerli olduğu iddia edilen ağaca hurma denilirken, Japonya′dan geldiği bilinene Trabzon hurması denilmesi akla uygun gelmektedir7; ekonomik değeri olan da dışarıdan getirilen türdür.
Trabzon hurmasının ağaç sayısı ve üretimi 70′lerden 1997′ye kadar üç katı artmış, bugün ağaç sayısı meyve veren 375.000, meyve vermeyen 120.000 ve üretimi 10.000 tonu bulmuştur. Toplam ağaç sayısı Hatay′da 218.797, üretim 4134 ton, Ordu′da 30.840, 829 ton, İçel′de 43.465, 1.148 ton, Maraş′ta 43.620, 590 ton iken, Trabon′da 3.114 ağaç, 24 tondur.8

Gerisini 1910′da Mesut Remzi anlatıyor:

"Hemen kızılcık iriliğinde ve ahalimizce sade "hurma" denilen bu meyva hakkında ibraz edilen kayıtsızlık şayan-ı tezkardır. Trabzon havalisinde mebzulen tesadüf olunan bu ağaç hudâyî-nâbittir: Meyveleri hem kuru, hem tane iken sarf ve istihlak olunur; köylülerimizin kayıtsızlığına sebeb-i yegane mebzuliyetidir. Hatta rençberler, tarlada hububat ve mezruat-ı sairenin neşv ü nemâsına mani oluyor iddiasıyla her sene bu ağaçtan yüzlercesini söküp atmaktadırlar. Memalik-i Osmaniye′nin diğer cihetlerinde tek tük rast gelinen bu meyveli ağacın ziraatı, Trabzonlularca muhakkar olduğu nisbetinde mühimdir. Avrupa′ca meçhul ve ancak ismi nebatat kitaplarında bulunan bu nebat bir kaç sene akdem ta Japonya′dan celp edilerek fevkalade ihtimam ile beslenmektedir: Japonya′da dahi bunun bir cins-i mahsusu mevcuttur.
Vatanımızda hudâyî-nâbit olduğu için nazar-ı dikkate alınmayan ve halbuki sanayi ve ticaret-i mahalliyede tesiri kabil-i inkar olmayan şu mahsul-u milli hakkında oldukça tetebbuatta ve hatta hususu bir risale yazmak azminde bulunmuş idim; şimdilik bu fikrimden feragat ile esaslı noktalarını şu makaleye sıkıştırmağa gayret edeceğim. Trabzon hurmasına Japonya′da "kaki" Avrupa′da "diyospirus" diyorlar: Avrupalılar kakiyi Japonya′dan getirdikleri için menşeini orası farz ederler. Bize göre bu fikir ve mütalaa şayan-ı tedkik olmak şöyle dursun, külliyen vâhidir. Bir defa nebatata bir had ve mekan-ı asli tayini, henüz taht-ı münakaşada ve gayr-i kabil hal bir madde-i fenniyedir; saniyen, Trabzon vilayetinin hemen her bir köşesinde, ormanlarında, tarlalarında, vadilerinde kendiliklerinden yetişen bir ağaç hakkında bu tevcihi kabul etmek bizce mahaldır. Trabzonlular bu hurmayı, adeta kestane ve arap hurması gibi sarf ve istihlak ederler. İki çeşidi vardır: çekirdekli ve çekirdeksiz... İkincisi bittabi daha makbuldur. Bu hurmalar hadd-i kemale vasıl olduklarında gayet hoş bir rayiha neşr ederler ve taamları leziz olur. Taze iken, sarf edilirlerse de, taamları kekredir. Derece-i kemale erişmeleri bir parça uzun sürer: toplanmaları mümkün mertebe tehir edilirse yumuşak ve olgun olurlar. Ağaçtan kendi-liklerinden düşmek raddesine geldikleri anda toplanıp der-anbar edilir veya hararetsiz bir arsaya biriktirilir ve Trabzon köylerinde "serander" tesmiye edilen zeminden 2-3 metre yüksek ve alt katları çit ile örülmüş kilerlerin doğamaları üzerine serilirler. Bu halde bırakılıp tamamiyle kemale erince yani dahilen münhal ve mâî bir hal kesb edince bir mikdarı taze sarf olunur, diğer kısmı güneşte veya hafif hararetli bir fırında kurutulur. Hafif bir derece-i hararete arz edilmezlerse duçar-ı ihtimar olacakları aşikardır. Tahammüre terk ile bir nev ispirto ve meşrubat-ı hususiye istihsali düşünülmüş ve hatta mevki-i icraiye vaaz olunmuş ise de hülasanın azlığı ve sertliği devama mani olmuştur.
Şayan-ı arz ve ifade bir hususat vardır ki o da, taze iken ekl etmemektir: zira pek zahiri bir kekrelik, kabız bir lezzet hasıl edici bir madde-i müessireye malikdir ki damağa yapışır. Bundan ihtiraz için meyveyi ikiye bölüp derisini çıkarmalıdır: içi, kayısı peltesi kıvamında ve cüz′îi rayihadar bir taamı haizdir. Fenn-i ziratte yed-i tûlâ sahibi olan Avrupalılar, bu ağaçtan feyz-i tabiat fevkinde istifadeye teşebbüs ve muhtelif usullere tevessül etmişlerdir: bu usulleri icmalen zikr ile çiftçilerimizin enzar-ı dikkatini bu hakir ağaca celp etmek isterim.
Trabzon hurmasından vücuda getirilen tezyin-i mimari-i zirai üç şekildedir: çan veya ehram şekli, kase şekli, arap hurması şekli... bağçelere bir zerafet temin eden şu usullerin cihet-i ameliyesini tafsil etmek bu makalenin harcı değildir; vaktim olur da bu nebat hakkında biraz mahsus ve musavver yaza-bilirsem orada mufassalan tasrihe ümidvarım.
Avrupalıların uğradığı en müşkil nokta, Trabzon hurmalarına meyve tutturmaktır. Tedabir-i ziraiye sayesinde her arzda yetiş-tirilen bu ağaç, meyve vermekte biraz teseyyüb gösteriyor. Meyveleri, "ankudiye" yani üzüm salkımı sınıfına mensuptur. Armut ve şeftali ağaçları, budama sayesinde meyve dalları hasıl edebilirler. Trabzon hurmaları ise aksi bir kaide-i tabiiyeye tabiyet ediyorlar: bidayeten üzerlerinde hiç bir çiçek veya meyve tomurcuğu görülemez; tomurcuk halindeki çiçek, gayet kısa bir sap üstündedir ve yavaş yavaş rû-nümâ olur. Filizin ikinci, üçüncü ve dördüncü tomurcukları bıldır yaz peyda olmuş bir dal üzerinde neşv ü nemâ eder: aynı hal, asma hevenklerinde üzüm husulünde dahi caridir. Bu tarzda meyve vermekten, kış budaması için, büyük bir suûbet neticeyâb oluyor. Çünkü kış budaması iki esasa müsteniden yapılabilir: birincisi, dalların uçlarındaki tomurcuksuz, kaide tarafına isabet edenlerden daha bol budak verecekler; ikincisi, eğri dallar, amudi ve doğru olanlardan daha ziyade mahsuldar olacaklardır. Trabzon hurmalarında çiçek sapları gayet kısa ve filizin meyve tomurcuğu bir sene akdem peyda olan bir dal üzerinde evvelce budama keyfiyeti pek miz′âç olur.
Meyve vermeyen ağaçlarda, bu iki erkan-ı asliyeye tatbiken, bir sene zarfında peyda olan dalları kesmek ve budamak muvafık olmaz: ancak bu aynı dallar, hattafki altında eğriltilirler. Ağacın muntazaman boy atması için, ifrat derecede uzanmış dallar, diğerlerine kıyasen, kısaltılmakta itidale riayet edilmelidir. Ekseriya da, evvelki senenin sürgünlerinin aşağı kısmı üzerinde küçük dallar teşekkül eder ki bunların en uzunları on beş santimetreyi geçmezler ve istinad ettikleri dalın kaidesine takarrub ettikleri nisbette, tûlleri gittikçe tenakus eder: bunlar armut ağacının küçük dallarına pek benzerler. Küçük dalları dikenlere dokundurmaktan, ba-husus kısaltmaktan hazer etmelidir: çünkü bunların zerintihaiyesi, neşv ü nemâ bularak bilahare meyvelerle mestur olacak dallar vücuda getirirler, örselenecek olurlarsa bu istikbal neşvanları mahvolurlar.
Aşı maddesi istisna edildiği halde, Trabzon hurmalarını yetiştirmekte o kadar müşkilat yoktur: açıkta Trabzon hurmalarına vurulan aşı tutmaz; zira ağacın nesg-i kesifi, aşı çubuğuna iyice cereyan ve intisab etmez. Tedabir-i mahsusa ittihaz edilecek olursa aşı kalemleri kurumaktadır. Japonya′da aşı kalemini toprak ile ihata ederler: ve saman ile tuttururlar; üstüne de bir kaç arpa veya buğday serperler, uzun müddet râtıb tutarlar. Yeni filiz zuhur edinceye kadar, aşıyı bir sene bu halde bırakırlar.
Trabzon hurmalarının vaziyeti bir parça elma ağaçlarınınkini andırır, lakin yapraklar daha kalın ve hacimlidir. Ekseriya dallar toprağa doğru sarkarlar. Sonbaharda, yapraklar sukut ettiği zaman, dallar üstünde hesapsız meyvelerin sarkmakta olduğu görülür ki bazı yerlerde, meyvelerin kesretinden dalların kırıldığı vakidir. Arazi intihabında ağaçlar o derece müşkülpesent değillerdir! Serin ve derin, güneşe maruz bir yerden haz ederler. Meyve taze dallar üzerinde ve bu dalların neşv ü nemâları hengâmında velud eder. Şu hale nazaran, çok meyve vermeğe müstaid ağaç dallarını budamakta bir mahzur yoktur; budama tercihen ilkbaharda, nesgin suûdi zamanlarında yapılmalıdır. Daha iyi meyve istihsali için ince dalları yazın sıkmalı, çimdiklemeli, ara sıra, hasattan sonra, öteye beriye sapkın ve dağınık dalların uçları kesilmeli: karışık dallar seyreklenmeli, çürüyenler koparılmalıdır. Mesafe-i garsiyat, hatt-ı basit üzerinde dört metre, murabba hesabıyla beş metre ve alçak sâklar için yalnız üç metredir. Trabzon hurmalarının enva-ı adidesini zikre hacet bırakmayarak ahalimizce ehemmiyetten sakıt ad olunan bu meyveli ağaca nebatat-ı saire gibi hakk-ı terbiye ve istifade bahş edilmesi yine kendileri için faidelidir.

Beyrut, 28 Teşrin-i sani sene 325
Mesut Remzi


1) Bkz. Hüseyin Albayrak, Trabzon Basın Tarihi, Ankara, 1994, s. 59-62.

2) P. H. Davis, Flora of Turkey, and the East Aegean Islands, Edinburgh, University Press, 1978, s. 142-43.

3) Pars Tuğlacı, Okyanus Ansiklopedik Sözlük, Pars Y., İstanbul, 1972.

4) 1890′lar İstanbul′unda Cihangir mahallesinde: "Bahçemizdeki ağaçlar arasında en çok ilgilen-diklerimden biri de Trabzon hurması idi. Fakat şu portakal büyüklüğünde turuncu yemişler veren türü değil, ufağı, kara kara, hemen iri fındık büyüklüğünde yemiş veren tür. (...) hem kararmışlarını yiyor hem de yemişli dallardan koparıp koparıp aşağıya atıyordum. Sonra aşağıya inince bu attıklarımı toplayıp evin güneşli odalarından birine asıyor, aklıma geldikçe gidip gidip yiyordum" Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, Hayatım, Dünya Y., İstanbul, 1998, s. 22.
5) Davis, a.g.e.
6) Turhan BAYTOP, Türkçe Bitki Adları Sözlüğü, TDK, Ankara, 1994.
7) Gürcüce′de de hurma humra, Trabzon hurması isekaraloki′dir. Hurma sözlüğü en zengin görülen İngilizce′de sözcük Kızılderili dilinden gelmekte, adını Virginya türünden almaktadır: Diospyros virginiana persimmon; gene Amerikan türü olan D. texana black persimmondur. Japon hurması D. kaki önce kaki olarak adlandırılmış, sonra (1798′den başlayarak) japanese persimmon olarak dile yerleşmiştir. D. lotusun adı da date plumdır. (Henry Yule ve A. C. Burnell, Hobson-Jobson The Anglo-Indian Dictionary, Wordsworth, 1996. Sözcük derlemeleri için Sayın Faruk Benli ile Aydın Akın′a, botanik bilgileri için Ergi Deniz Özsoy′a teşekkür ederim.)
Karizmatik Tarım İstatistikleri Özeti 1997, DİE, Ankara, 1998.

Kebikeç, İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi, 1999, Sayı: 7/8, s. 171-174.

TURKEY BLACK SEA (PONTIC) REGION TRAVEL GUIDE

ENGLISH

TURKEY BLACK SEA (PONTIC) REGION TRAVEL GUIDE, CULTURE, FOLKLORE, TRAVEL TIPS, HISTORY, COUSINE, HOTELS, TRABZON, RIZE ...

Karalahana Bağımsız Karadeniz Gazetesi'nden makaleler: Karadeniz Bölgesi haberleri

 

     Çay, Türkiye'de en çok tüketilen içeceklerden biri. Ancak çayın sofralara nasıl ulaştığını yöre insanları dışında pek bilen yok. İnce Belin Buğusu: Çay belgeselinin yönetmeni İsmail Şahinbaş ile konuştuk.  Çay Belgeseli söyleşisi



        

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır