Kolbastı'nın tarihi nedir? Nerede nasıl gelişti?
Ö.Ö: O kadar karışık bir konu ve oyun
popüler oldukça hele ki şehirlerarası kültür hırsızlığı suçlamalarına dek varan
polemiklere neden olunca içinden birkaç cümle ile çıkılması oldukça zor.
Belgelerle konuşmamız gerekirse ilk Kolbastı kaydı
Piçoğlu Osman Gökçe tarafından 1 Ağustos 1943 yılında gerçekleştirilmiştir.
Copyright hakkı kalmadığı için İnternetin en büyük kütüphanesi olan archive.org
da değerli tarihi kitap ve diğer taş plak müzik örnekleriyle birlikte
dinlenebilmekte ve indirilmektedir. Tamamen legal olarak aşağıdaki linkten bu
türkünün en eski hali indirilip, dinlenebilir.
http://www.archive.org/download/KolbastiOyunHavasi-OsmanGokce/KolbastiOyunHavasi-OsmanGokce_vbr_mp3.zip
Kolbastı ezgisi daha doğrusu Kolbastı oynanılan ezgilerle
bugün Trabzonlu Üniversite gençliği trarafından popüler edilen oyunu birbirinden
dikkatlice ayırmak lazım. Kolbastı adlı ezgi Nejat Buhara tarafından Trabzon’da
derlenmiş ve müzik repertuarına Trabzon ezgisi olarak geçmiştir. Buna karşın
Maçka’da son derece sevilerek oynanılan kolbastıyı meşhur eden çocukluğu
Maçka’da geçen rahmetli Erkan Ocaklıdır. Ezgisel yönüne bakarsak Karadeniz’de
9/8 lik kol oyunu
havaları, 7/8lik kol horonları, metelik
kaydelerinin Samsun-Rize-Gümüşhane üçgeninde küçük farklılıklarla olsa da her
yörede bilindiği görülecektir. Benim düşüncem Kolbastı oyununda kullanılan
ezgilerin ki günümüzde çoğunlukla “Dereboyu Kavaklar” adlı ezgi eşliğinde
oynanılsa da -Piçoğlu tarafından yapılan ilk kayıtta farklı bir ezgi
kullanıldığı görülecektir – birden çok ezgi eşliğinde oynanılabildiği bu yüzden
bu ezgileri de sadece bir yerleşim merkezine mal edilmenin anlamsızlığıdır.
Oyun bölümüne gelince folklorcularımız Kolbastıyı gerek
adına gerekse kullanılan ezgilere istinaden ister istemez Anadolu’nun pek çok
yöresinde
son derece ağırbaşlı oynanılan Kol oyunlarıyla
ilişkilendiriyor ki bu varsayımın da nereye kadar doğru olduğu tartışılabilir.
Herşeyden önce bu 1943’de kaydedilmeden önce Trabzon merkez ilçede yaşayan
denizcilerce oynanıyor ve “Hoptek” adıyla biliniyordu. Oyun sonradan “Faroz
kesmesi” ve “Kolbastı” adlarını aldı. Faroz, Yunanca “deniz feneri” demektir ve
bu bölgede yaşayan insanlar antik çağdan beri balıkçılık ile uğraşmaktadır.
Anadolu’nun bir başka yöresinde hatta Karadenizden Yunanistan’a mübadil giden
Rumların folklorunda bulunmayan “hoptek” adı yöreye kanımca bu denizcilerce 1917
Ekim devrimine dek Karadenizlinin ekmek kapısı olan Kırım civarından getirilmiş
olabilir. Bir bütün oalrak oyunu kastetmiyor
orijinal adından bahsediyorum. Ukrayna milli dansı
olan “hopak” Ukrayna dilinde “yerinde hoplamak” anlamına gelip çılgınca ve
improvize maharet gösterilerini içeren
bir bahar kutlaması dansıdır. İgor Stravinski’nin
“Ateşkuşu” bestesinin de ana temasıdır. Figürler ve
ezgililer çoğunlukla kobastıya yabancı olmakla birlikte neşe içinde yerinde
zıplanırken yapılan çılgınca doğaçlama hareketler –ki balıkçılar da çoğunlukla
bereketli av dönüşünde bu dansı yaparlardı- sadece isim ödünçlemeden daha fazla
kültürel etkileşimin olduğunu sanıyorum.
Trabzon'un geleneksel halk kültüründeki yeri nedir Kolbastı'nın?
Ö.Ö: Trabzon ya da diğer kentler hiç fark
etmez Doğu Karadeniz’in kırsal ya da kenetsel tüm yerleşimlerinde
adı
“horon” olanlar dışında halk dansı adına ne varsa bir şekilde dışarıdan girmiş
ya da yakın zamanda gelişmiştir, otantik kültürün bir parçası değildir.
Gündeme nasıl geldi?
Ö.Ö:Kolbastı, Karadeniz Teknik
Üniversitesi’nde okuyan öğrenciler arasında popüler olmakla birlikte Trabzon
kent merkezinden dışarı çıkmayı başaramıştı. Youtube’da KTÜ’lülerin oyun
videolarını yayınlamalamaları ve 2007’de Trabzon’da düzenlenen 1. Karadeniz
Oyunları'nda çok sayıda katılımcıyla üstelik Farozlu balıkçılara da göndermeler
yapan bir kareografi eşliğinde oynanılması Kolbastının yurt çapında tanınıp
yaygınlaşmasını sağladı. Oyunun popüler olduğunu gören gençler kolbastı grupları
kurarak Tv programlarına çıktılar, oyunu her öğrenen ona çiftetelliden, break
dansa dek uzanan post modern figür ödünçlemeleriyle bir şeyler ekleyince bugün
artık Kolcu Baskınlarıyla, Ukraynalı neşeli köylülerle, Farozlu hamsi
sevdalılarıyla pek de ilgisi kalmadı. Bugün gençlerin oynadığı kolbastı oyununu
artık bir halk dansı değil de –rap etkisiyle- sanki bir alt kültürün yaşam
tarzının dışa vurumuymuş gibi sergilenen bir çeşit “sahne sanatı” olarak
algılamak daha doğru olur kanaatindeyim. 28 asırlık köklü bir kültür birikime
karşın aynı oranda ekonomik gücü olmayan Trabzon’un son ihraç mallarından birisi
olacak “kolbastı” duyduğum kadarıyla patenti bile alınmış. Birkaç yıl öncesine
dek Trabzonspor’a gelen yabancı futbolculara zipkalı yerel kıyafetler
giydirilerek kemençe eşliğinde horon oynatılarak bir çeşit Trabzonluluğa kabul
vaftizi de diyebileceğimiz sembolik tören yapılırdı.
Şimdi yerini kolbastı aldı, Trabzonlu futbolcular
galibiyetle biten maçlardan sonra kolbastı oynayarak oyunun popülerlik alanını
“millileştiriyorlar ki Trabzonspor seyircisi de bu oyunu benimserse işte o zaman
yandık.
İnternette yer alan videolar çok fazla tıklanıyor. Nasıl bu kadar ilgi gördü
sizce?
Ö.Ö:Nasıl Break dance yapmak için
Afrikalı siyah olmak gerekmiyorsa Kolbastı içinde Farozlu hatta Karadenizli
olmak gerekmiyor Türkiye’nin her yerinde gençler tarafından öğrenilmek
isteniyor, öğrenenler tarafından kolbastı grupları kuruluyor, eğlence yerlerinde
DJ lerden ısrarla çalması isteniyor.
Almanya’da
yaşayan Türkler tarafından benimsenip yaygınlaştırılırsa Kolbastı’da bir Türk
ihraç ürünü olarak döner, kebap ve göbek dansı gibi Viyana kapılarını aşmayı
başarabilir.