
Karadeniz’de en eski çay ekimi fotoğrafları
Özhan Öztürk*
Karadeniz Bölgesi’nde çay ekiminin başlangıç
tarihine ışık tutacak 100 yıllık fotoğraflar
ortaya çıktı.
İSTANBUL - MÖ 2700 yılında
Çin’de varlığı bilinen ve asırlarca tıbbi
amaçlarla kullanılan çay bitkisi, MS 3.
yüzyıldan itibaren günlük içecek olarak
kullanılmış, 1824 yılında Burma ve Assam,
1826’da İngilizler tarafından Seylan’da geniş
çaplı üretimine başlanmıştı. 1610 yılından
itibaren Hollanda Doğu Hindistan Şirketi (The
Dutch East India Company) tarafından Çin’den
Avrupa’ya, 1669 yılında İngiliz Doğu Hindistan
Şirketi (English East India Company) tarafından
Londra’ya taşınmaya başlayan bitkinin ekim
alanı, 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın
başlarında Gürcistan, Sumatra, İran’a, hatta
çayın anavatanı olan Asya’nın dışında Afrika’da
Malawi, Uganda, Kenya, Kongo, Tanzanya,
Mozambik, Güney Amerika’da Arjantin, Brezilya,
Peru ve Avustralya’da Queensland civarına dek
yayılmıştı. Bilindiği gibi Doğu Karadeniz
bölgesinde çay ekim alanları Trabzon’un Araklı
ilçesinden başlayarak doğu sınırındaki Sarp
köyüne, oradan Gürcistan içlerine kadar uzanarak
devam etmekteyse de çay bitkisinin bölgeye ilk
olarak hangi dönemde ve kimler tarafından
getirildiğine dair bilinenler söylencelerden
ibaretti. 1. Dünya savaşı öncesinde Batum ve
kuzeyinde yeralan Çakva taraflarında çalışmış
Karadenizli köylülerin memleketlerine dönerken
bu bitkinin tohumlarını beraberinde getirerek
bahçesinde yetiştirmiş olabileceğini Karadeniz
Ansiklopedisinde ilgili makalemde belirtmiştim.
Rus fotoğraf sanatının öncülerinden Sergey
Prokudin Gorsky (1863-1944) tarafından 1. Dünya
savaşı öncesinde muhtemelen 1905-1915 yılları
arasında çekilen sanatçının Gorskii
koleksiyonunda ve
Amerika Birleşik
Devletleri Kongre Kütüphanesi’nde sonradan
renklendirilmiş kopyaları bulunan 3 fotoğraf,
sözlü tarihin konusu olarak kalmaya mahkum
kaldığı sanılan çay ekiminin başlangıcı
tartışmasını aydınlatıyor. Fotoğrafların
ikisinde Gürcülerin Berdzeni olarak adlandırdığı
ve çoğu Gümüşhane-Trabzon göçmeni olan
Karadenizli Rum kadınların yeni ekildiği belli
olan çaylıklar arasında çalıştığı anlaşılıyor.
Karadenizli kadınlar, “fota” olarak da
adlandırılan, bellerine doladıkları renk renk
peştemalleri ve başlarında yeralan yazma ve
keşanlarıyla o dönem Gürcistan’ında yaşayan
Gürcü, Abhaz, Megrel, Türkmen, Ermeni, Yahudi ve
Rus kadınlarından kolayca ayırt edilebiliyorlar.
Geleneksel giyimlerine sadık kalan kadınların
aksine çocuklarının ve sırtında sepet taşıyan
birkaç yetişkin erkeğin geleneksel Karadeniz
başlığı “kukula” ve Laz şalvarı “zipka” yerine
Rus işçilerine
özgü şapka, gömlek ve pantalonlar giydiği
görülüyor. Son fotoğraf ise işlenmiş çayın,
üzerinde “Rus çayı” yazan kutulara doldurulduğu
bir depoya ait. Netice de Gorsky’nin
fotoğrafları çayın Karadeniz havzasındaki ilk
ekim alanı olan Çakva’da Karadeniz Rumlarının
çalıştığını, bölgemizdeki aile ve akrabalarıyla
ilişkilerini koparmamış çayı Karadeniz’e bu
dönemde getirmiş ve ekmiş olabileceği
söylentilerine maddi birer delil olurken, birkaç
on yıl sonra Cumhuriyet döneminde bölgede
ziraatine başlanan bitkiye bölge halkının pek de
yabancı olmadığını göstermektedir.


Bilindiği gibi Osmanlı
İmparatorluğu döneminde geçimlerini Rusya’da
inşaatçılık, fırıncılık ve benzeri işler yaparak
sağlayan Karadenizlilere, I. Dünya Savaşı ve
ardından gerçekleşen Ekim 1917 Bolşevik
devriminin ardından Sovyet kapısı kapanmasıyla
Karadeniz bölgesinde ciddi ekonomik ve sosyal
buhran yaşanmıştır. Yeni kurulan Cumhuriyet
yönetimi sorunu
çözmek amacıyla 6 Şubat 1924 tarihinde TBMM 'de
çıkarılan 407 sayılı kanunla Rize ili ve Borçka
kazasında çay tarımını teşvik ederek bölgede
istihdam ve gelir kaynağı yaratmaya çalışmıştır.
1924 yılında Ziraat Vekaleti Batum’dan getirdiği
tohumlarla ilk Rize’de bir çay fidanlığı kurmuş
ve 1925-1935 yılları arasında 450 bine yakın
fidan dağıtarak endüstriyel çay ziraatinin
başlamasını sağlamıştır. Hükümetin teşvik ve
çabalarına karşın bölge halkı başlangıçta çayı
kurtarıcı olarak görmemiş “lazut” adını verdiği
temel besin kaynağı olan mısır ekimine devam
etmiştir ki 1935 yılında bir araştırma gezisi
için bölgeyi ziyaret eden M. Gökgöl’ün
izlenimlerine göre Rize Vekaletininin
fidanlığında 5 dönüm, Pazar kazasında 5 dönüm,
Hopa’da 5 dönüm, Sürmene’de 5-6 dönüm fidanlık
bulunmakta, çayın toplam ekim alanı 20 dönümü
ancak bulmaktadır. Çay üretimi ancak 1950’li
yıllarda Demokrat Parti zamanında sistemli bir
devlet politikasıyka desteklenecek ve 5684, 6133
ve 6757 sayılı kanunlarla çay üretimi teşvik
edilerek plantasyon miktarı arttırılacaktır.
*Dr., “Karadeniz
Ansiklopedik Sözlük, 2005” ve “Folklor ve
Mitoloji Sözlüğü, 2009” kitaplarının yazarı
|