
Önce tohum olup toprağa düştü. Üç mevsim geçirdi yaşamla
buluşmak için. Kökünden koparıldı vakti geldiğinde. Başıboş
beklerken bir el uzandı, ince ince eledi her birini. Tezgâhtaki
yerini aldı sonra. Sabırla emekle dokundu yıllar yılı. Her biri
ayrı duyguyu anlatan süslemeler işlendi üzerine göz nuruyla,
şefkatle. Bir ömür verildi uğruna…
Yazı ve Fotoğraf: Selda Kaya (Sırt çantam) 31. Sayı
Yaşadığı yörenin kültür hazinesi, unutulmaya yüz tutan değeri…
Kandıra bezi nam-diğer keten…
Sıcak yaz günlerinin serinleten, soğuk kış aylarının ise iç
ısıtan kumaşı Kandıra Bezi kaynağını, baharda masmavi açan keten
tarlalarından alıyor. Sonbaharda ekimi yapılan tarlalar, yazın
ilk günlerinde biçiliyor. Tohumundan yağlıboyada kullanılan
beziryağı elde ediliyor. Lifinden ise iplik üretilerek dokuma
tezgâhlarında kumaş haline getiriliyor.
Kocaeli'nin Kandıra İlçesi'nde iki bin yıldan beri yetişen
keten, Romalılardan Osmanlılara kadar birçok imparatorlukta,
devlet erkânının giyiminde kullanılmış. O dönem yaşadığı şaşaalı
günler ise artık çok geride. Dünyada sadece Hollanda, Kanada ve
Karadeniz'in kuzey kıyılarında yetiştirilebilen bitkinin
Türkiye'de ekimi 1980 yılında yasaklanmış, tarlaları boş kalmış.
Köylü kadınlar, o güne kadar üretilmiş iplikleri saklamış,
korumuşlar. Sırası geldiğinde sandıklardan çıkararak dokumaya
devam etmişler. Kalınlık ve inceliklerine göre yalıngat, çezme,
üskülü-idare, kirli dudu gibi adlar verdikleri kumaşların
üzerine özlemlerini, sevgilerini, ayrılıklarını anlatan
işlemeleri yapmışlar. Hissettikleri acı, hüzün, sevinç çeşit
çeşit desenlerle yer etmiş ketende. Söylenmemiş sözleri kasnağa
işlenen nakış ile dile gelmiş.
Ancak tüketim çağının getirdikleri, bu zahmetli işe harcanan
zamanı boşa harcanmış gibi gösterir. Ve kadınlar ihtiyaçları
olanı üretmek yerine hazır olana yönelirler. Yıllardır üzerinde
alın teri döktükleri dokuma tezgâhları da ömürlerini sobalarda
odun olarak tamamlar.
Birisi hariç… Fahriye Yaşar'ın dokuma tezgâhı dün nasılsa bugün
de işliyor.
Fahriye teyze, 80 yaşına merdiven dayadığı ömründe 60 yıldır
keten dokuyor. Dokuma tezgâhı bir gün bile dinlenmeye fırsat
bulmamış. Masa örtüsünden çarşafına, eşarbından perdesine kadar
kullandığı her şeyi kendi üretiyor, geçimini dokuduğu ketenle
sağlıyor. Ve hala dimdik ayakta, hayata sımsıkı bağlı…
Fahriye teyze'nin azmi Kandıralıların ketenlerine yeniden
kavuşması için ilham oluyor. Ekimi tekrardan başlayan keten,
ardı ardına açılan dokuma atölyeleri ile yaşama yeniden
kavuşuyor. Bir tarafta keten bezi sergileri açılırken, bir
tarafta dokuma ve işleme kursları veriliyor.
Ve keten yaşamla ikinci kez buluşuyor!
* Yazar dostlar: Karadeniz Bölgesi, Gezi, Folklor ve
yöresel tarih ile ilgili kitaplarınız hakkında bilgi
bu köşede
tanıtalım