Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle  ENGLISH

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP

 

 

 MÜZİK

 TARİH

 KİM KİMDİR

 

 

 

 FORUM

RESİMLER

 EDİTÖRDEN

 AJANDA

 

 

LİNKLER

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP

 

karalahana karadeniz gazete, karadeniz gazetesi, karadeniz haber
Yukardaki logoyu tıklayarak Bağımsız Karadeniz Gazetesini okuyabilirsiniz.

Önemli linkler, gazete oku, tv seyret
 Dünyanın tüm televizyonlarını Canlı seyretmek, tüm gazeteleri tek bir sayfadan okuyabilmek için önemlilinkler.com
www.onemlilinkler.com
sitesini sık kullanılanlara ekleyin.


KARADENİZ FOTOĞRAFLARI
Deeğerli Lahana forum üyeleri
Karadeniz fotoğraflarınızı  galerimizde otomatik olarak yayınlayabilirsiniz.
TIKLAYIN

KARALAHANA DA YAZAR OLUN


Yazılarınızı yayınlamamız için bize gönderebilirsiniz

 

 Önemli linkler
 GAZETE OKU

 TV SEYRET

 Karadeniz gazetesi

 

KARADENİZ DENİZ KİRLİLİĞİN DURUMU


Özel Arama
 

 

Kıta Avrupasının nedereyse üçte birinin kanazilasyonu Karadenize boşalmaktadır. Bu bölge içinde 17 ülkenin büyük kısımları, 3 başkent, 160 milyon insan bulunmaktadır.

Avrupanın büyük nehirlerinden Tuna, Don, Dinyeper Karadenize akmaktadır. Derinliği yaklaşık 2 km olan Karadeniz, nehirlerin getirdiği bol fosfor ve azotile daha verimli hale gelmiştir.

Denizlerdeki gıda zincirinin temelini oluşturan Pitoplankton deniz üzerinde yüzen çok bitkiler ve canlılar tarafından yenir yada bakteriler tarafından hemen hemen dekompoze edilmek üzere deniz dibine düşerler.

Karadenizin derinliklerindeki suyun Akdenizden gelecek suyla yer değiştirmesi yüzlerce yıl sürer. Dipte bulunan bakteriler bütün oksijeni tüketir. Sonucunda 180 metrenin altındaki kısımları esas olarak ölür.

Karadeniz dünyanın en büyük anoksik havzasıdır. Bu duruma rağmen yıllarca yüzeydeki sularda çok zengin ve çok çeşitli bir deniz yaşamı hüküm sürdü. Sadece 30 yıllık bir dönem içinde doğal kaynaklarının büyük bir kısmına felaketi anımsatan bir bozulma yaşadı. Nehirlerden gelen artan miktardaki besleyiciler pitoplankton zerrelerinin aşırı üremesine neden oldu. Bu durum ışığın, Kuzeybatı sualtı sahanlığının hassas ekosisteminin temel bileşeni olan deniz bitkeleri ve yosunlara ulaşmasına engel oldu. Bütün bir sistemde bozulma başladı.

Bunlara 1980’lerin ortasında bir geminin atıksuyu içinde memleketi Doğu Amerika kıyıları olan deniz anasına benzeyen bir canlının "Mnemiopsis leiydi"’nin Karadeniz sularına gelmesi eklendi. Kısa sürede tüm Karadenizi kuşatan bu cins, balık larvaları ve küçük balıkların yumurtaları ile beslendi. Zamanla ağırlığı 900 milyon tona ulaşan bu canlı hamsi, istavrit gibi balık türlerinin azalmasyna sebep oldu. Bu yıllarda mnemiopsis miktarı azalmış fakat etkisini sürdürmektedir.

Karadenizde, bazı yerlerde atıklar doğrudan denize veya çevre bakımından önemli sazlıklara boşaltılmaktadır. Tanker kazaları ve tankerlerin atıkları da petrol kirlenmesine sebep olmaktadır. Karadenizin çevresi; biyoçeşitlilik, doğal alanlar, balık kaynakları estetik ve dinlenme değeri ve su kalitesi bakımından önemli ölçüde kirletilmiştir.
Karadeniz; balıkçılık, turizm ve mineral kaynağı olması bir yanda ucuz bir nakliye yolu ve katı ve sıvıatıkların atıldığı uygun bir yer olarak kullanılmaktadır.

 

Nütrientler ve Ötrifikasyon

 

Karadeniz'deki ekolojik bozulmanın başta gelen nedenleridir. BSEP çalışmalarından elde edilen sonuçlara göre Karadeniz'e çözülmüş halde dökülen azotun % 53'ü ve toplam fosforun % 66'sı Tuna havzasından kaynaklanmaktadır.

 

Bu nedenle temizleme çalışmalarında en büyük görev Tuna ülkelerine düşmektedir. Kirliliğin azaltılması konusunda bilimsel stratejilerin geliştirilmesi ve araştırmaların devam ettirilmesi gerekmektedir

 

 

Kanalizasyon,

 

BSEP çerçevesinde yapılan plaj bölgelerinde mikrobiyal kirliliğe yönelik araştırmalar, belli bazı yetkili birimlerin standart metodolojilerin kullanımında yada bilgi alışverişinde isteksiz kalmaları sonucunda hayal kırıklığı yaratmıştır.

 

Elde edilen datalar % 5 ile % 44 arasında numunelerin söz konusu ülkelerin hijyen kriterlerine uymadığını göstermiştir. Karadeniz'in yüzme alanının tamamında kirlilik söz konusu değil. Ancak sağlığa yönelik riskler konusunda halkı bilgilendirmeye yönelik ortak bir kriter de yok.

 

Karadeniz'in kıyı şeridinde kanalizasyon sistemine bağlı yaklaşık 10.385.000 kişi var. Yılda 571.175.000 m3 evsel atık nehirler aracılığı ile yada doğrudan Karadeniz'e akıyor. Pek çok Karadeniz ülkesinde kapatılan plajlar var.

 

Kolera, Hepatit A gibi su kaynaklı hastalıkların baş göstermesinde artış söz konusu. Kanalizasyon arıtma sistemlerinin daha iyi olması ve bilginin toplanmasında ve dağılımın daha fazla şeffaflık gerekiyor

 

 

Radyoaktif Kirlilik (Radyonükleidler),

 

Uluslararası Atom Ajansı (IAEA) sponsorluğu ve desteği ile Karadenizdeki radyonükleid seviyesine yönelik ciddi çalışmalar devam etmektedir.

 

Karadeniz'deki bazı radyonükleid konsantrasyonları Akdeniz'dekinden daha yüksektir. Ancak okyanuslarda ve Akdeniz'de ölçülen radyonükleidlerin, radyolojik sonuçları konusunda araştırmalar, Karadeniz antropojenik radyonükleidlerinden yayılan radyasyon dozunun düşük olduğunu göstermektedir.

 

IAEA'nın bu alandaki araştırmaları uluslararası geniş kapsamlı devam etmektedir. Projeye Türkiye'den Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi katılmaktadır.

 

Pestisidler ve PCB'ler,

 

Pestisid ve polilorobifenillerin (PCB) konsantrasyonu oldukça düşük bulunmuştur. Tuna yakınlarında lindani kontsantrasyonları biraz yüksek olmakla birlikte numunelerin çoğu Akdeniz'deki örneklere benzemektedir.

 

Bu bulguların kontrolü, çeşitli bilimsel kuruluşların ortaklaşa yapmayı planladıkları midye deneyleri ile sağlanacak. Bu deneylere duyarlı organizma olan midyelerde pestisid ve PCB'lerin konsantrasyonu hassa olarak tesbit edilecek. Ancak bu bileşenler Karadeniz açıklarında büyük bir problem oluşturmamaktadır.

KARADENİZ FLORA ve FAUNASINA ETKİLERİ

8350 km’ye varan kıyı şeridi ile Karadeniz evsel ve endüstriyel kirlenmenin tehididi ile sahip olduğu flora ve fauna fakirleşmektedir. 1965 yılından bu yana ticari olarak avlanan 23 adet balık cinsinden, bügün ancak 5 adedi avlanabilmektedir. Aşırı avlanmanında yapıldığı balıklar doğru değerlendirilmediği için balık unu fabrikalarına satılmaktadır.

 

 

Özelllikle Karadeniz’de ver Marmara denizinde tarımsal gübre atıkları, deterjan atıkları ve kanazilasyondan kaynaklanan azot ve fosfor bileşikleri denizlerimizde ötrofikasyona sebep olmaktadır. Karadenizde oluşan kirliliğin bir bölümü de Tuna nehrininin getirdiği atıklardan kaynaklanmaktadır. Atılan milyonlarca yon petrol, gübre, ağır metal ve diğer endüstri atıkları canly-ılar üzerinde geri dönülmez etkiler bırakmaktadır.

 

Karadeniz’e yılda 400 km3 ‘den fazla tatlı su taşınmaktadır. Tuna, Kızılırmak, Dinyeper, Yeşilırmak, Kuban, Don nehirleri azot ve fosfor bileşiklerini de içeren nutrientler fitoplankton olarak bilinen, yüzen mikroskopik, deniz bitkilerinin gelişimi sağlanmaktadır.

 

Bu organizmalar ya besin zinciri içinde mikroskopik hayvansal organizmalarca besin olarak tüketilirler ya da ölür ve derin sulara çökerek bakteriler tarafından hemen hemen tamamıyle ayrıştırılırlar. Bunu yapabilmek için bakterilerin bir oksijen kaynağına ihtiyacı vardır. Ne yazıkki Karadenizde dip sularındaki bakterilerin gereksinimini karşılayacak kadar oksijen yoktur. Oksijen tüketildiğinde bakteriler oksijen bulmak amacıyle başka kaynaklara yönelirler. Sülfatta bulunan oksijeni kullanırlar.

 

Karadenizde fitoplanktonların aşırı çoğalması 1950 yılına kadar nadirdi. Sadece nehir ağızlarında rastlanan bir olaydı. Örnek Sivastopol kıyılarında 1913’de S.A. Zernov tarafından tesbit edildi.

 

İkinci dünya savaşını izleyen dönemde birçok ülke artan bir şekilde, iç endüstri ve tarım gelişimini ilerlettiğinden Karadenizdeki çözünmüş atıklar miktar olarak çok artmış ve ekosistem bu yükü kaldıramaz duruma gelmiştir. Suyun bulanıklığındaki artış ışığın alg çayırlarına ulaşmasına engel olmakta ve algler ölmeye başlamaktadır.

 

Bugünlerde Karadenizin kuzeybatı bölgesinin büyük bir bölümü yani deniz tabanı karanlık ve çorak bir çöle dönmüştür. Ölen fitoplanktonlardan kaynaklanan organik madde ile sığ olan suların dibinde çözünmüş oksijen oranı iyice düşmüştür. Bu durumda dipte yaşayan balık, karides, yengeç, midye, istiridye, gibi büyük hayvanlar ölmüştür.

 

Karadeniz bilim adamlarımızca jeografical pozisyonu ve morfometrik özellikleri ile ekolojik hedef olarak insan etkilerinin en fazla görüldüğü denizlerden biri olarak dikkati çekmektedir. Karadeniz ekosisteminde gözle görülür ilk radikal değişimler ticari balıkçılık ile kendini göstermiştir. Uskumru balığı kaybolmuş, lüfer ve palamut azalmıştır. Hamsi ve çaça azalmış, kofana, torik, çinakop kaybolmuştur. Hamsi balığının stoğu, boyu ve ağırlığı azalmıştır. Karadenizde havyarı ile tanınan ve nehir ağızlarında yaşayan mersin balığı, kirlilik ve aşırı avlanma sonucu nesli tüketilmiştir. Pisi, derepisisi, kalkan balıklarının da nesli azalmış, popülasyonlarında hızlı düşüş meydana gelmiştir.

 

Ortalama su derinliği 150 - 200 m olan su havzasında yaşayan bitki ve hayvan türlerinin toplamı 1200 adet. Oysa bu miktar Akdeniz'de 7000 civarındadır.

 

Geçmişte yapısı itibarıyle verimli bir deniz olan Karadeniz'de, organik karbon mikarı 3 mg/litre olup dünya denizlerinde bu miktar ortalama 1,5 mg/litre idi. Karadenizin en verimli bölgeleri, Azak denizi, Odessa Körfezi, Kafkas kıyıları idi.

Şimdi ise Tuna nehrinin taşıdığı sanayi kirliliği, Karadenize kıyısı olan ülkelerinin kimyasal, nükleer atıkları, (Ukrayna, nükleer santralleri çok, atıklarını denize bırakır.) ile kirlenmiş durumda.

 

Ayrıca yapısı itibarıyle, Karadenizin altında oluşan hidrojen sülfür ve bazı canlıların ölüp deniz dibine çökmesi ile oluşan çürüme ve bunun neticesinde açığa çıkan metan gazı ile ciddi bir tehlikenin içinde.

 

Ötrofikasyonun hızla artması, su değişiminin azalışı balık popülasyonlarında etkisini göstermiş, kılıç balığı yok olmuştur. Mezgit balığı, kefal stoklarının azalması, levrek, mırmır, barbunya, altınbağ kefal, izmarit, karagöz, çupra, mercan, sinağrit, trança, orfoz, lahoz gibi kıymetli balıklarımızın nesillerinin ortadan kalkması sorumsuzca avlanma ve deniz kirliliği sonucudur.

 

Karadeniz'de akıntılar saat yönünün tersine işlediğinden kirlenme kıyılara vuruyor. Karadeniz'de su yenilenme (yani suyun bir noktadan çıkıp aynı noktaya gelmesi) süresi 7 yıl. Bu süre Marmara Denizinde 3 ay. Akdeniz'de sie 80 - 100 yıl arasında.

 

Karadeniz'e Tuna'dan 1980'li yıllarda yılda 980.000 ton organik madde geliyordu. Akıntılar ile Marmara'dan Karadeniz'e, Karadeniz'den Marmara'ya sürekli taşınıyor. Karadeniz'de 1 m3 suda 20 kg kirlenme etkisi tesbit edildi. Bu oran Akdeniz suyunda 3,7 kg'dır. Karadeniz'de hiposia adı verile oksijensiz alanlar var. 1973'den 1992 yılına kadar, 3,5'dan 34'e tam on kat artmış durumda.

 

Tesbitlere göre Karadeniz'de her yıl oksijensizleşen alan büyüyor. Deniz boğuluyor. Oksijeni kim tüketiyor? Oksijeni düzensiz atıklar tüketiyor. Nütrienler tüketiyor. Oksijen azalınca deniz kirleniyor, bakteri seviyesi artıyor. Yeni organizmalar geliyor. Yaşayan canlı türleri ölüyor.

 

Karadeniz'i nehirlenden gelen maddeler kirletiyor dedik. Azot, nitrat, fosfat denizlerde ötrofikasyon meydana getiriyor. Denizlerin yeşillenip verimleşmesini sağlıyor. Fakat oksijen'in tükenip canlıların yok olmasını sağlıyor. Normal koşullarda; arıtma tesislerinde atık sistemler kontrol edilir. Azot, fosfat, nitrat oranları kontrollü denize verilir.

 

Karadeniz. Geçmişte birçok balık popülasyonun yaşamak için uygun ortamı bulduğu bir su havzası. Morfolojik yapısı ve oluşumu itibarıyla, derinliklerinde hidrojen sülfür gazının oluştuğu Karadeniz, Tuna nehrinin getirdiği atıklar ile iyice kirlenmiş durumda.

ULUSAL HAREKETİN GEREKLİLİĞİ

Karadeniz’in kaynakları ve sorunları Karadenizde kıyısı bulunan 6 ülkeye aittir. Bulgaristan, Gürcistan, Romayna, Türkiye, Rusya, Ukrayna. Ancak su ve havayla taşınan kirlenmeyle ilgili sorumluluk, topraklarınının önemli bir bölümü Karadeniz havzasında yer alan diğer 11 ülke tarafından paylaşılmalıdır.

 

Karadeniz’in korunması tektaraflı zemine oturan çalışmalarla gerçeklenemez. Bir sanayi tesisinin etrafıyla sınırlı bir kirlenme bile büyüdüklerinde kıyıya gelecek balıkların ölümüne neden olacağı için diğer bir ülkenin ekonomik gelişimine etki edebilir. Yasal ve politik hedeflerin harmanlanması ve kirlenmenin kontrolü için yapılacak yatırımlarda ortak statejiler geliştirilmesine büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Karadenizin biyolojik çeşitlilğinin devamını ancak uluslararası hareketler sağlayabilir.

KARADENİZ ÇEVRE PROGRAMI (BSEP)

Karadeniz ülkelerinin temsilcileri 1972’de düzenlenen Stokholm Çevre ve Gelişim konferansından esinlenerek, "Karadenizin kirlenmeye kaşı korunması konvansiyonu"nu hazırladılar. 1992 yılında Bucharest’de imzalanan konvansiyon ile 1994 yılının ilk aylarına dek 6 ülkenin yasama meclisleri tarafından onaylandı.

 

Bucharest konvansiyonu; temel bir anlaşma çerçevesinde ve karadan kaynaklanan kirlenmenin önlenmesi, çöplerin atılması ve kazalar karşısında /örneğin petrol sızıntısı) ortak hareket edilmesi konusunda üç spesifik protokol içeriyordu. Bu konvansiyonun uygulanması merkezi İstanbul’da bulunan bir komisyonca gözlenecektir.

 

Bucharest konvansiyonu, kurallar koymuştur. Ancak çevre hareketlerinin başlatılması için zaman çizelgesi oluşturmamıştır. Bu nedenle ardından Odesa’da Nisan 1993’de 6 ülkenin bakanları tarafından Karadeniz Çevresinin korunması konusunda bakanlıklar düzeyinde bir deklerasyon imzalanmıştır. 1992 Rio zirvesinde benimsenen 21. Yüzyıl gündemi’ne dayandırılan bu yenilikçi doküman 3 yıllık bir değişim süresi başlatmaktadır.

 

Karadeniz ülkeleri, çevre hareketinin bir an önce başlatılması ve uzun süreli bir eylem planı oluşturulabilmesi için Global Environment Falicitı’den (GEF) destek istenmiş ve Dünya Bankası, BM Geliştirme programı ve BM çevre programı yönetiminde 2 milyar dolarlık bir fon oluşturulmuştur. Haziran 1993’de GEF’den temin edilen 9,3 milyon dolarlık fonla Avrupa birliği, Hollanda, Fransa, Avusturya, Kanada, Japonya’dan temin edilen tamamlayıcı fonla 3 yıllık Karadeniz Çevre Programı (BSEP) oluşturuldu.

 

Karadeniz Çevre Programının uzun vadeli bir eylem planı yaratabilmesi için program hedeflerinin maliyetini karşılayacak bir mekanizmanın olması şarttır. Kıyı ülkelerinin tek merkezli bir programa bağlı olması yerine, bölgelerindeki spesifik görevlerin koordine edilmesine sahip "Faaliyet merkezleri"’ne dayalı bir çalışma gruplarına önayak olunmasına karar verildi. Bütün çalışma gruplarında Karadeniz ülkelerinin her birinden en az bir uzman bulunmaktadır.

 

 

Faaliyet merkezleri ve çalışma grupları;

1) Acil yanıt (Varna, Bulgaristan)

2) Rutin kirlilik izleme (İstanbul, Türkiye)

3) Özel izleme programları, biyolojik ve insan sağlığı etkileri ve çevre kalite standartları (Odesa, Ukrayna)

4) Biyo-çeşitliliğin korunması (Batum, Gürcistan)

5) Birleşik kıyı bölgelerinin yönetimi için müşterek metodolojilerin geliştirilmesi (Novorossisk, Rusya)

6) Balıkçılık ürünleri (Constantza, Romanya)

 

Buna ek olarak program koordinasyon merkezleri’ne (PCU) dayanan 3 çalışma grubu bulunmaktadır.

 

1) Veri yönetimi ve Coğrafi bilgi sistemleri (GIS)

2) Çevre kalite ölçütleri, standartları, çevre yasaları ve bunların icrasında uyumun sağlanabilmesi için tavsiye paneli

3) Çevre ekonomisi çalışma grupları

 

Odesa deklerasyonunun etkin biçimde uygulanması için kurulan bütün ağ kademeli olarak İstanbul Komisyonu Sekreteryasına, Balık ürünleri Faaliyet merkezi ise Balık ürünleri komisyonuna aktarılacaktır. BSEP programı temel cihazlarının tedarikini, eğitim, pilot ve demostrasyon projeleri ve yatırım öncesi faaliyetlerin yürütülmesi de öngörülmektedir.

NELER BAŞARILDI

Konularına göre ayrılmış 23 kadar çalışma grubu, bir çok durumda 6 ülkeden gelen uzmanların bilgi paylaşımı ve müşterek iş planları oluşturabilmeleri için ilk fırsat olmuştur. Yakında bir Karadeniz bültenininde ekleneceği bir elektronik posta ağının başarıyla kurulmasından sonra artık daha az toplantıya ihtiyaç duyulacak ve oluşturulan bu ağın sürekli olarak çalışması mümkün olacaktır.

BSEP’in 1995’de eş sponsor ve yardımcı ortaklarıyla birlikte 800’ün üzerinde uzmanı, 60’dan fazla atelye, toplantı ve eğitim oturumunda görevlendirmiştir. BSEP kirlilik izleme şebekesindeki cihazların değişimi için 1,5 milyon dolar katkıda bulunmuştur. BSEP, NGO’ların yardımı ile kendine ait dergi, film ve posterler aracılığı ile kamu bilincini arttırmaya çalışmaktadır.

Karadeniz Veri sistemi ve Karadeniz Bilgi sistemiyle birlikte bu raporlar, bilgi ve analizlerin bilimadamları, yöneticiler ve bölge düzeyinde politika oluşturanlar için hazır bulundurulmasını sağlamaktadır. Son olarak BSEP’nin dünya banksı liderliğinde geliştirdiği çevre yatırım programı, daha şimdiden Gürcistan’a 18 milyon dolarlık acil hizmet kredisi vermiş bulunan Acil yatırım fonunun oluşturulmasını desteklemiştir.

 

Ayrıca Bak

Hamsili poğaça olurmu?

Karadeniz mutfağı, Karadeniz yemekleri

Karadeniz nasıl kurtulur  
Karadeniz, Pontus Euxinus, Πόντος Εύξεινος
Karadeniz ve Akdenizin oluşumu aşamaları
Karadeniz’in ölüm-kalım savaşı: Mnemiopsis - denizanası istilası
Nuh Tufanı Karadeniz’de Olmadı (mı?)
Karadeniz’in ölüm-kalım savaşı: Mnemiopsis - denizanası istilası
Karadeniz’in Hazar Denizi ve Akdeniz’le ilişkisi
Hamsi

 KARADENİZ BÖLGESİ'NİN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ

 KARADENİZ DENİZ KİRLİLİĞİN DURUMU
Karadeniz’in dibindeki servet: Metan hidrat kristalleri

 

Karadeniz hızla kirleniyor

Karadeniz kültürü kayboluyor

 

 

          

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır