Karadeniz
ve Akdenizin oluşumu aşamaları
1975
yılında Karadeniz tabanında yapılan sondajlar, bundan 5,5 milyon
yıl önce Karadeniz’in Macaristan Havzasına boşaldığını
kanıtladı.
Scrips
Osenografi Enstitüsü yönetimindeki Glomar Challenger sondaj
gemisi 1970 yılında Akdeniz’de bir seri sondaj yaptı. Bu
sondajların sonuçlarının incelenmesinde, Akdeniz’in bundan altı
milyon yıl önce kuruyup bir çöl haline geldiği saptandı. Bu
durum bir milyon yıl kadar sürdükten sonra Cebelitarık
Boğazı’nın yarılmasıyla Akdeniz Havzası tekrar su dolarak deniz
haline dönüştü.
Akdeniz
tarihinin Karadenizle de sıkı bir bağlantısı bulunduğu
sanılıyordu. Bu bağlantıyı araştımak üzere Glomar Challnger
gemisi görevlendirildi ve gemi 19 Mayıs 1975’de Wood Hole
Osenografi Enstitüsünden Yuri Neprochnov başlangıcına İstanbul
Boğazı’ndan Karadeniz’e açıldı.
Bugünkü
Karadeniz en derin yeri 2200 m olan 1200 km uzunluğunda bir
çanak halindedir. Özelliklerinden biri 200 m derinliğin altında
oksijensizlik nedeniyle yüksek sınıflı canlıları içeren bir
yaşam bulunmamasıdır.
Gerek
Akdeniz ve gerekse Karadeniz Havzaları eski TETİS (Tethys)
denizin kalıntılarıdır. Tetis denizi Atlantik ve Hint
Okyanusuyla bağlantılıiken tektonik kıt’a plakalarının hareketi
ile önce Hint Okyanusuyla bağlantısı kesildi. Bundan 15 milyon
yıl önce Afrika plakasının Avrupa plakasına yaptığı basınç ile
Alpler ve devamı olan Toros sıra dağları oluşarak bu büyük iç
denizi Akdeniz ve Patesis olmak üzere ikiye ayırdı. Tektonik
plakaların basıncı artmaya devam edince bu kez İberik yarımadası
Afrika ile birleşti ve Akdeniz’i buharlaşması çok yüksek fakat
su beslenmesi çok düşük olan birgöl haline getirdi.
Bu
olaylardan sonra yaklaşık 6milyon yıl önce Akdeniz kuruyarak bir
alçak çöl haline geldi. 5 milyon yıldan biraz fazla zaman önce
Cebelitarık Boğazı yırtılarak Akdeniz Havzası tekrar deniz suyu
doldu. Bu olay Miosen Çağını Pliosen Çağından ayıran kronolojik
bir noktadadır. Pliosen Çağını 1,8 milyon yıl önce Pleistosen
Çağı ve onu da 10.000 yıl önce şimdiki çağ olan Holosen
izlemiştir.
Akdeniz’in
bu hikayesi üzerine kuşku düşüren iki sorun vardı. Bunlardan
biri Doğu Akdeniz’deki bir sondaj yerinde bulunan Cyprides
fosilleriydi. Cyprideis tatlı sularda yaşayan bir hayvan olup,
tuzlu sularda yaşamını sürdüremez. Bu buluntu, kurumuş Akdeniz
tabanının sonradan yer yer tatlı su gölleriyel kaplandığı
kanısını veriyordu ancak bu gölleri oluşturan tatlı su nereden
gelmişti?
İkinci
sorun ise Adriyatik kıyılarındaki denizaltı mağaraları ile
Fransa, İspanya ve Kuzey Afrika kıyı bölgelerinde rastlanan
yaşayan fosil şeklindeki canlı türleri idi. Bu türlerin
atalarının Akdeniz tipi tuzlu bir denizde yaşamasıolanakdışıdır.
Paratesis Denizi’ne özgü olan bu türler bugün Hazar Denizi’nde
yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu türcanlıalr Akdeniz Havzasına
nasıl gelmişlerdi?
Glomar
Challenger Karadeniz’deki üç haftalık gezisinde 3 değişik
noktada sondaj yaptı. En derin delme işlemi Bulgaristan
sahilinin doğusunda kıta sahanlığı eğimi sonunda 2000
mderinlikteki 380 noktada yapıldı. Yalnız bu noktada alınan
karot (sondaj deliği boyunca alınan örenk) boyu 1073 m idi.
Sondajlardan alınan ilk sonuçlar, Karadeniz’in buzul çağı sonu
olan 10.000 yıl öncesine kadar bir tatlı su gölü olduğudur.
Karadeniz’in 200 m altında canlıların yaşamadığı, zamanımıza ait
çöküntüler,deniz dibi canlılarınca rahatsız edilmemiş
düzenlikatmanlar durumundadır. Halbuki 10.000 yılöncesinden daha
geriye gidildiği zaman tortul kütleler çoksayıda tatlı su
dibinde yaşayan canlıların fosillerini içeriyordu.
Bu sefer
başka bir sorunla karşılaşıldı. Elde edilen tatlı su
fosillerinin kronolojik dökümünü yapmak için dünyadaki fosil
kayıtlarında yeterli bilgi mevcut değildi. Elde edilen tatlı su
fosillerinin kronolojik dökümünü yapmak için dünyadaki
fosilkaynaklarında yeterlibilgi mevcut değildi. Elde edilen spor
ve polen gibi bitkisel artık fosilleri ise o anın iklim
koşulları hakkında bilgi vermekte fakat tarihlemede bir faydası
olmamaktaydı.
Karotları
inceleyen uzmanlar bir özellikle karşılaştılar. Karadeniz
dibindeki tortul kütleler asırlar boyunca kimyasal çöküntü
olarak devam ederken dipten 322 m derinlikten itibaren silt, kil
ve hava etkisiyle ufalanmış malzemeden oluşan mill ibir katman
ani olarak başlayıp zamanımıza kadar gelmiştir. Kimyasal
çöküntüler karbonlar halindedir. Bu oluşuma bugün İsviçre’de
Zürih Gölünde rastlanmaktadır. Nehrin getirdiği mil ve sürüntü
maddeler göle varmadan evvel tutulmaktadır. Çevre ısısının
yükselmesiyle karbındioksit sudan ayrılıp göl sularını
karbonlarla doymuş hale getirir. Bu olay karbonatların su içinde
erime gücünü azaltarak dibe çökmelerini sağlar. Bu örneği göz
önüne alarak Karadeniz’in bugünkü dibinden 322 m’nin altında
bulunduğu zamanki karakterinin ve çevrenin iklim koşullarının
bugünkü Zürih Gölündeki koşullara benzediği sonucu çıkarılır.
Karadeniz’e
gelen milin önemli birmiktarı Tuna Nehri tarafından getirilmekte
olup 322 m’ye kadar olançağlarda Tuna Nehri Karadeniz’e varmadan
evvel biryerde göllenip milini orada bırakıyordu. Bunun
yanıtını Romanyalı jeolog Dan Jipa 1976 yılında Karpatlarda çok
kalın mil katmanları bulunduğu zaman vermişoldu. Karpatlarda
bulunan milli göl tabanı çok ince bir Pleistosen Çağı tortul
katmanından sonra başlıyor ve 600.000 yılönce bitiyordu. Tuna
Pleistosen Çağında bu gölemilini bıraktıktan sonra Karadeniz’e
akmış, fakat bir müddet sonra bu göl dolduğundan yatağını
değiştirerek milini Karadeniz’e taşımaya başlamıştı.
Karadenizin
son 2 milyon yıllık kaba tarihi aydınlandıktan sonra Romanya
İlimler Akadaemisinden Musat Gheorghian karotlarda bulduğu
paratetis için tipik olan bir fosili diğer bilgilerle
karşılaştırarak alınan örneklerin 10 milyon yıl öncesine kadar
indiğinisaptadı. Gene karotlar içinde bulunan yüksek yerlere ait
polenler Avrupa Kıtasında 6-8 milyon yıl önce türünü yitirmişti.
Bulunan bu
tarihleri karotlar üzerine oturttuktan sonra Akdeniz’in kuruduğu
dönemde Karadeniz tabanının çakıl kağlı olduğu saptandı. Çakıl
bir sığ su birikimidir. Bazen denizaltı akıntılarıyla derinlere
sürüklenir, fakat Karadeniz’de bu sürüklenme belirtisi yoktur.
Heidelberg
Üniversitesinden Peter Stoffas özümseme için bol ışık
istediğinden sığ sularda yaşayan bir yeşil yosun fosilini ve
Kiel Üniversitesinden Hans Schrader çakıllarının altında sığ
sularda bulunan diatom örneklerini Glomar Challenger karotları
içinde bularak Karadenizin bundan 5-6 milyon yıl önce sığ,
hatta yer yer kuru bir tatlı su gölü olduğu kanıtını
güçlendirdi. Ne var ki Karadenize akan sular her zaman
buharlaşan su miktarından fazla olduğu için böyle bir kuraklığa
yeryüzünün başka bir yerinde de rastlamak gerekiyordu. Halbuki
böylebirşey yoktu,ayrıca Paratetis Denizinde buharlaşma
sonucunda bir kuruma olsaydı, Akdeniz’deki gibi tuz katmanlarına
rastlamak gerekiyordu.
Çekoslavak
Bilim Akademisinden R. Juricek çalışmları sonunda Akdeniz ve
Karadenizin birbirine bağımlı tarihi bütün sorunları
cevaplayacak şekilde açıkladı.
Akdeniz
Havzası Miosen Çağı sonunda tamamen bir çölünde iken sonradan
tuzsuz sulardan oluşan sığgöller meydana geldi. Bu göl sistemine
Lago Mare denir. Akdeniz sondajlarında çözülemez sorun çıkaran
Cyprideis fosilinin yaşadığı bu göllerdi. LagoMare için gerekli
su ise Paratetisin kısmen Akdenize akmasından kaynaklandığı
Akdenizin kururken meydana getirdiği akıntılarla oluşan vadiler
ve Macar Ovasında bulunan diğer derin yarıkalr yolu ile
Paratesis Adriyatik Denizine boşaldı. Paratesisin boşalması
Avrupa’daki su akım düzenini de değiştirdi ve Avrupa’nın suları
Akdeniz’e akmaya başladı. Bunun sonucu olarak Karadeniz’e gelen
su ile buharlaşan su arasındakidenge bozuldu ve sular
buahrlaşarak azalmaya başladı. Sığ su fosilleri ve çakıllar
oluştu. Güney Florida Devlet Üniversitesinden Frank T. Manheim
karotlar içindeki boşluk sularını inceleyerek suyun tuzluluk
derecesinin normal denize oranla üç misli fazla olduğunu
saptadı. Paratesisin akması bir çok tipik canlıları Akdenize
taşıdı. Hazar Denizi örneklerinin Adriyatik sahillerinde
bulunması da bu açıklama ile yanıtlandı.
Lago
Mare’nin ömrü kısa oldu. 5,2 milyon yıl önce Cebelitarık Boğazı
yarılarak Akdeniz Havzasına girdi. Karadeniz sondajlarında
görülen çakıl taşları katmanı üzerindeki deniz çamuru
Paratetis’in boşaldığı yerden giren suların bugünkü Karadenizi
oluşturduğunun kanıtıdır.
Bu olaydan
sonra Avrupa su akım düzeni yeniden değişti ve Karadeniz’e
buharlaşma ile giden sudan fazla su gelmeye başladı. Bu suretle
5 milyon yıl önce tuzunu kaybederek tekrar tatlı su gölü haline
gelen Karadeniz bundan 600.000 yıl öncesine kadar Zürih Gölü
modeline uygun olarak kaldı.
Karpatlardaki göl dokunca Tuna Nehri’nin çamuru Karadeniz
tabanını millemey başladı. Son çağlarda istanbul Boğazı erozyon
ile açıldı, ancak Avrupa’da buzulların varlığı nedeniyle,
buzulların zaman zaman eriyerek Karadeniz su düzeyini
yükseltmesi sebebiyle tatlı sular İstanbul Boğazı kanalı
Akdeniz’e aktı, fakat Akdeniz’den Karadeniz’w tuzlu su gelmesi
olanaksızdı. Nihayet 10.000 yılkadar önce Buzul Çağının sona
ermesiyle denizler yaklaşıkolarak 100m yükseldi. Bu olay sonucu
Akdeniz su düzeyi İstanbul Boğazı düzeyinin üzerine çıkmış
olduğundan Akdenizin tuzlu suları İstanbuldan tekrar Karadenize
girdi.
Tekrar
Karadeniz’e giren suların içeriğindeki fazla tuz dolayısıyla
yoğunluğu yüksek olduğundan üstten akan tatlı sulara karışmadı
ve doğru Karadeniz Çanağının alt su katmanlarını oluşturdu. Bu
nedenle Karadenizin altındaki tuzlu sular için oksijen alma
olasılığı kalktı ve bugünkü yaşamsız denizaltı oluştu.
Ayrıca Bak
Hamsili poğaça
olurmu?
Karadeniz
mutfağı, Karadeniz yemekleri
Karadeniz
nasıl kurtulur
Karadeniz,
Pontus Euxinus, Πόντος Εύξεινος
Karadeniz ve Akdenizin oluşumu
aşamaları
Karadeniz’in ölüm-kalım savaşı:
Mnemiopsis - denizanası istilası
Nuh Tufanı Karadeniz’de Olmadı
(mı?)
Karadeniz’in ölüm-kalım savaşı:
Mnemiopsis - denizanası istilası
Karadeniz’in Hazar Denizi ve
Akdeniz’le ilişkisi
Hamsi
|