RESİMLER
| |
|
|
| |
|
|
Kitabini Sevduğumun Kemençesi
Mustafa Duman'la
söyleşi

Doktor Mustafa Duman’ın yirmi yıllık araştırmasının ürünü
“Kemençemin Telleri” adlı kitap yayımlandı. Kitapta, kemençenin
menşei olarak Güney Fransa gösteriliyor. Buradan ticaret
gemileriyle Cenevizliler kanalıyla Trabzon’a getirildiği
sanılıyor. Kemençenin oradan geldiğini belgeleyen bir fotoğraf
bile bu kitapta var.
Söyleşi: Aytekin AKAY
Fotoğraflar. Fatih Sultan Kar
İç hastalıkları uzmanı bir doktorun otuz beş yıllık halk bilimi
ilgisi Karadeniz kültürüne paha biçilmez bir eser kazandırdı:
“Kemençemin Telleri...” Kitabın yazarı Doktor Mustafa Duman...
Tıp doktoru Duman, daha onlu yaşlarda Maçka ortaokulunda merak
salmış folklor ve halk edebiyatına... O dönemlerde sadece bir
hevesin peşinden koşuyordu. Oysa bugün geldiği noktada, otorite
konumunda... Tıbbiyeler için söylenen, “Tıbbiyeden her sey
cikar, arada bir doktor da çıkar” sözüne inat hem bir folklor
araştırmacısı, hem de sağlık dağıtan bir hekim oldu. Mustafa
Bey, fakülteden sonra ihtisas alanını iç hastalıkları üzerine
aldı. Halk bilim gibi, milletlerin içerlerinde taşıdıkları
kültürü öğrenmek için yaptığı araştırmalara, Almanya’da
bulunduğu bu dönemde kısa süreliğine ara verdi. 1980’den sonra
ise Duman yolunu, ‘halk bilimi-folklor-hekimlik’ üçgeninde
sürdürdü. Çünkü o, Maçka Ortaokulu sırasında merak saldığı
folklor hevesine yenik düşmüş ve bugün yüz altmış kitaplık bir
kütüphanenin sahibi bir hekimdir. Üstelik Karadeniz merkezli,
Trabzon ağırlıklı bir folklor kütüphanesiyle... Mustafa Duman’ı
halk bilim ve folklorik çalışmalarından çok, son yayınladığı
‘Kemençemin Telleri’ adlı eserle irdeleyeceğiz. Belki bu yazı,
tartışmalar çıkartacak, kemençe konusunda bir kırılma noktası
olacak. Ancak her ne olursa olsun, bu kitabın kemençe kültürü
konsundan kaynak eser olarak gösterileceğinden şüphemiz yok.
Mustafa Bey anlattı, biz dinledik. O, bu alanda çok daha fazla
araştırma yapılması gerektiğinin altını çizerken,
üniversitelere, ‘Araştırın-sizin işinin bu’ mesajı gönderiyor:
Kemençeye Fransız kalmak
“Bu eserde yirmi yılın emeği var. 1984’lerde başlayan bir
çalışmanın ürünü... Kemençe ne, nereden ve kimler tarafından
Karadeniz’e getirildi’? sorularına cevap aradık yıllarca...
Doktor olmamıza karşın araştırmacı aydın duyarlılığıyla hadiseye
yaklaştık. Kemençe hadisesinde her kafadan bir ses çıktığını
gördüm. Kemençe nedir’den tutun da, bunun tarihi geçmişi ve
kültürümüzdeki yerine kadar bir sürü eksik bilgi ve belgenin
var. Edebi eserlerde, fıkralarda bile kemençe ana öğe... Baktım,
bu alanda yapılmış ciddi bir çalışma yok ve cevap bekleyen
sorular var. Sorulara cevap bulabilmek için bu kitabı yazmaya
karar verdim. Kitap iki bölümden oluşuyor: Birinci bölümde,
kemençe etrafında oluşan efsaneler, anılar, şiirler, türküler ve
fıkralar anlatılmakta... Bu bölümde kemençenin menşei
konusundaki görüşlere yer verdik... İkinci bölümde ise, Trabzon,
Rize, Giresun, Görele ve Ordu’da yetişen kemençeci ve türkücünün
hayatları işleniyor. Bunların bir kısmı hayatta olmayıp, yaşayan
ve sanatlarını icra eden kemençecilerle birlikte, tümünün
türkülerinden örnekler de veriliyor. Kemençecileri seçerken,
sadece türkü söyleyenleri kitaba aldım. Türkü söylemeyenleri
almadım ancak sakın alınmasınlar, çünkü, sadece kemençe çalanlar
ayrı bir araştırma konusu ve belki de gelecekte onlar için de
bir kitap yazabilirim. Kitapta adı geçen otuz kemençeciyi kendim
bizzat tanıdım. Yani, bire bir onları aradım, buldum; yaylalarda
izlerini sürdüm. Ferhat Özyakupoğlu’ndan Dursun Dereli’ye
hepsinin kemençesini dinledim; hayatta olanlarının kemençelerini
banda aldım.”

Mustafa Duman’ın kemençe kitabının en ilgi çekici yönü,
kemençeciler kadar ‘Kemençenin Menşei’ ana başlığı...
Enstrümanı, Karadenizliler’in icat etmediği biliniyordu da,
kimler tarafından hangi amaçla Karadeniz’e getirildiği
bilinmiyordu. ‘Kemençemin Telleri’ bu anlamda ileri bir adım
atarak, belli bir bölgeye işaret ediyor. Doktor, -karşıt
görüşleriyle birlikte- kemençenin menşei hususunda önemli
bilgiler veriyor:
“Kemençeyi en iyi biz çaldığımıza göre, şu an bizim
kültürümüzdür. Ancak, nereden gelmiştir? Farklı görüşler var ve
ben kesin bir sonuca varamadım. Eldeki bulgular kemençenin Güney
Fransa’dan geldiğini gösteriyor. Elimizde oradan geldiğini
kanıtlayan bir fotoğraf bile var, ancak bu kesin bir netice
değil. Bazı araştırmacılar, Farsça ‘kemançe’ sözcüğünden,
kemençenin İran menşeili olabileceğini söylüyor. Elimizde
1200’li yılların Fransa’sından kalma bir kemençe resmi var. O
yıllarda Osmanlı Devleti daha kurulmamış, düşünebiliyor musunuz?
Fransız kaynaklarında yer alan bu kemençe resmi, üç telli
Karadeniz kemençesi... Peki, Fransa’daki kemençenin Trabzon’da
ne işi var? Trabzon, tarihin ilk dönemlerinden bu yana (buna
Bizans zamanı da dahildir) büyük bir limandı ve Cenevizliler,
kemençeyi ticaret gemileriyle Trabzon’a getirmişlerdir.
Araştırmalar bunu gösteriyor. İlginçtir, daha sonraki dönemlerde
bize getirdikleri kemençeyi Avrupalılar evrimleştirerek kemana
dönüştürmüştür. Oysa biz kemençeye en doğal haliyle sahip
çıktık. 1200’lerde de üç telliydi, 2000’li yıllarda da üç
telli... Avrupai ve çok sesli bir çalgı olarak hayatını sürdüren
kemençeyi kim icat ederse etsin önemli değil. Şu anda bunu en
iyi çalan biziz.”
İran kemançesi
Kitapta dediğimiz gibi, çeşitli görüşler var. Bunların en
kuvvetlisi kemençenin İran menşeili olduğu... Ancak Doktor
Duman, on ikinci yüzyılda İran’da kemençe olduğuna dair
ellerinde bir kaynak olmadığını, hatta çok küçük bir ipucu bile
bulunmadığını ifade ediyor:
“Yedinci yüzyılda bir İran kemençesi resmi ya da belgesi
çıkarırsalar hiçbir şey diyemem. Farsça’da yer alan ‘kemançe’
kelimesinin varlığından hareketle, ‘Kemençe İran’dan gelmedir’
diyemeyiz.”
Türkiye dışında kemençenin en fazla dinlendiği ve kemençe
kültürünün en yaygın olduğu yerin Yunanistan olduğu bilinmekte.
Mustafa Bey, bu konuda Yunanistan’ın kök olduğunu düşünmüyor.
Kemençe kültürünün çeşitli göçlerle Karadeniz’den Yunanistan’a
geçtiğini kesin olarak belirtiyor...
“Kemençe her ne kadar Avrupa menşeili olsa da Karadeniz
havzasının çalgısı... Yunanistan’a bizden gitme. Doğu
Karadeniz’den Yunanistan’a giden göçmenler ve torunlarının
mirası. İlk kuşağın torunları kemençe kültürünü orada geliştirdi
ancak bizden giden göçmenlerin en son kuşağı kemençeyi bilmez.
Orada da kemençe, kemençedir ve kemençe çalan radyolara
rastlamanız mümkündür. Aynı şekilde Bulgaristan, Ermenistan,
Romanya, Azerbaycan’a da bu havzadan gitmiştir. Dediğim gibi
nereden gelirse gelsin, bunu en iyi çalan biziz. Bunun aksini
kimse iddia edemez.”
Etno-müzikologlar çalgıları sınıflandırırken, ‘tek sesli-çok
sesli’ayrımını yapıyor. Çok sesli çalgıların hemen hepsinin
kökeni Avrupa olarak görülüyor. Kemençe ile birlikte tulum da
çok sesli kategorisine giriyor. Doktor Mustafa Bey, aynı kemençe
gibi tulumun da Batı’dan gelmiş olabileceğini ifade ediyor:
“Trabzon, İpek Yolu’nun Doğu kapısıydı. Antik çağdan itibaren
Avrupa ile ticari ve kültürel ilişki Trabzon Limanı vasıtasıyla
sağlanmış. İstanbul ve Sinop’la birlikte çağdaş bir şehir
Trabzon... Yani, tarih aynı dönemlerde başlıyor bu üç kentte...
Tulum da kemençe gibi gelmiş olabilir ancak araştırmak gerek.
Sadece çok sesli çalgı sınıfına girdiğinden böyle bir yargıya
varıyoruz.”
Kaydeli kemençe
Üzerinde yirmi yıl çalışılarak hazırlanan başka kitaplar mutlaka
vardır ancak, bu kitap aslında kemençenin “değerler”
kategorisindeki yerini göstermesi bakımından da ilginç bir
özelliğe sahip. Doktor Duman bu görüşümüze paralel olarak,
“Kemençenin değeri anlaşılmıştır; çünkü üzerinde sayfalarca
kitap yazılan bir enstrümandır artık... Kaydesiyle, türküsüyle,
türkücüleriyle değerli bir alet olmasaydı, bunun peşinde koşar
mıydım? İstanbul’dan kalkıp Karadeniz’de yayla yayla
kemençecilerin peşinde koştum. Oradaki insanlar da, ‘Bu basit
bir şey olsa, doktor işini gücünü bırakıp gelir mi?’ diye
düşündüler. Tabii o gezilerde de değişik gözlemlerim oldu. İki
tel üzerinden çalınan ve çok sesli müzik aleti kemençenin bu
yönü, çalanları pek ilgilendirmiyor. Zaten kemençe çalmak zor
iştir. Unutmamak gerekir ki, kemençeyi en iyi tahsilliler değil,
köylüler çalmıştır. Üstelik kemençe, modern müziğin içine de
girdi artık. Kazım Koyuncu, Volkan Konak, Fuat Saka, kemençenin
modern müziğin içine girmesinde rol oynadı. Adını unuttuğum
diğer sanatçılar alınmasın. Kemençeyi sanatlarının içine sokan
ve değerini yükselten herkes, değerlidir; önemli bir iş
yapmıştır” diye konuşuyor.
Kemençenin sınırları neler? Sadece Trabzon ve Rize mi? Mustafa
Duman, bu konuda kemençenin kesinlikle bir alanı olduğunu
düşünüyor:
“Ünye’den başlar, Hopa’ya kadar gider, hatta Hopa’yı da içine
alır. Hiçbir zaman Sinop’ta çalınmaz. Kemençe bu bölgenin
çalgısıdır.”
Öyle görünüyor ki, kemençe merkezli yeni bir araştırmaya, bu
kitapı kaynak görerek başlamak gerekecek. Mustafa Duman,
üniversitelerin Halk bilim, Edebiyat bölümlerinin bu
araştırmaları yapması gerektiğine inanıyor.
Folklor meraklısı hekim
Dr.Mustafa Duman’ın araştırmaları sadece bu kitapla sınırlı
değil. Bugüne kadar yüz altmış kitap yayımlamış. Kültürel değere
sahip en önemli eserlerinden bir diğeri de ‘Trabzon Halk
Şairleri...’ Yirmi dört halk şairini konu edinen kitabı, yörede
bu anlamda yazılmış tek eser ve aynı zamanda bir başvuru kaynağı
olarak göze çarpıyor. Bunun yanında Hamamizade İhsan Bey’e ait
‘Trabzon Derlemeleri’ adlı eseri de Mustafa Duman ortaya
çıkarmış. İçinde altı yüz beş dörtlük mani olan bu eserin
kaybolduğu zannediliyordu. 1909’lu yılların başında kaleme
alınan bu eserin Karadeniz Bölgesi’nin en eski türkü derlemeleri
olduğu sanılıyor. Mustafa Duman için araştırmak hayatın bir
parçası:
“Doktorluk yaparken bu işlerle uğraşmak zamanınınızı alıp
götürüyor ancak, neticede insanla uğraşıyorsunuz. Asistanlık
dönemlerim hariç, araştırmalarım hiç bitmedi. Bir de etik
boyuttan söz edebiliriz. Hastanız hastanede yatarken, siz
folklorla mı ilgileneceksiniz? Hayır... Folklor araştırmalarım
hastalarıma ayıracağım zamanı çalmamış hatta, gecenin üçünde
dördünde hastalarımı arayıp, durumlarını sorduğum çok olmuştur.”
Türkümüz bitmek üzere ancak kemençe çalmaya devam ediyor.
Dünyanın çok sesli nadir bir enstrümanına sahip olduğumuz için
övünmek yetmiyor, anlatmak ve araştırmak gerekiyor galiba...
Maçkalı Hasan Tunç’u, Piçoğlu Osman’ı, Hüseyin Dilaver’i,
Bahattin Çamurali’yi, Katip Şadi’yi, Yusuf Cemal Keskin’i, Oflu
Dursun Dereli’yi ve daha pek çok kemençeciyi, türküleriyle
işleyen ‘Kemençemin Telleri’, Mustafa Duman’ın deyişiyle,
“Kemençeyi, kemençeciyi yakından tanımak, değerini bilmek ve iyi
kemençecilern el üstünde tutmak noktasında baş ucu bir eser...”
Mustafa Duman
Kimdir?
15 Şubat 1946’da Trabzon Maçka Zanha(Çeşmeler) köyünde doğdu.
Maçka Ortaokulu Trabzon Lisesi, İstanbul Üniversitesi Tıp
Fakültesi’ni bitirdi. Almanya’da İç Hastalıkları dalında ihtisas
aldı. İlk kitabı “Gençliğin Sesi ve İnkılap’ı” 1960 yılında daha
on dört yaşındayken yayımlar. Pek çok dergide sayısız makalesi
çıkar. Bu güne kadar yüz altmış kitap yayımlar, pek çok dergide
Türkçe, Almanca ve Fransızca makaleler yayımlar. Halen hekimlik
görevini sürdüren Duman, evli ve XXX çocuk babasıdır. En önemli
kitapları, “Trabzon Halk Şairleri, Kemençemin Telleri, XXXX’dir.
Ara Cümleler...
- Kemençe dışında yüksek kesimlerde kaval ve bağlama vardır.
Kaval özellikle Of, Sürmen civarlarında çalınır. Kavalın
cennetten çıkma, kemençenin ise günahkar alet sınıfına sokulduğu
yerlerde kaval daha yaygındır. Mesela Medrese bölgesi olan Of’a
kemençe bir döneme kadar girememiştir. Daha sonra fetvalarla
girebilmiştir
- Bağlama, Karadeniz’in şehir kısmında özellikle Giresun ve
Ordu’da yaygındır. Trabzon şehir merkezinde kemençe çaldığını
göremezsiniz. Çok azdır. Çünkü kemençe bir köy kültürüdür.
Trabzon merkezde kemençe yoktur; bağlama hatta ud vardır.
-
Spot- “Elimizde on ikinci yüzyıla ait resimli kaynaklar var. Bu
kaynaklar diyor ki, kemençe Karadeniz’e Güney Fransa’dan
gelmiştir. Ancak bu mutlak doğru değildir. Kemençeyi bu dönemde
önemli bir liman olan Trabzon Limanı’na, Cenevizliler’in
getirdiği sanılıyor. On ikinci yüzyıldan daha eski bir belge ve
bilgi bulunana kadar bunu kabul etmek zorundayız.”
Spot- “Kemençe, tulum gibi çok sesli Avrupai bir çalgıdır.
Bağlamaya benzemez. Çift tel üzerinden çalınır. Ancak şu da var,
çoğu kemençeci çok sesli müzik yaptığını bilmeden çalar.”
Adı:Kemençemin Telleri
Yazarı: Dr. Mustafa Duman
Yayınevi: Trabzon Araştırmaları Merkezi Vakfı(TAMEV)
İrtibat: 0216 359 74 97
Ayrıca BAKIN
Kemençe, Karadeniz
kemençesi
Karadeniz kemençe yapımı ve trabzonlu kemençe
ustaları
Karadenizli kemençe ustaları, karadenizli
kemençeciler
En Güzel karadeniz Müzik ve horon
videoları
Karadeniz müziği
En Güzel karadeniz Müzik ve horon
videoları
Hüseyin dilaver'in müziği ve hayatı
Horon ve kemençe videoları
horon
Lazlar'in kemençesine artik elektro ve tekno eşlik
ediyor
Mustafa Duman'la söyleşi
Oktay üst, Laz kemençeci Oktay ÜST
Ziynet Sönmez, Zinnet Sönmez
Karalahana Radyo karadeniz mp3
kemençe yapımı, akyazı kemençe yapımcısı Fatih Şatır
|
|
| |