TRABZONDA KARADENİZ KEMENÇESİ YAPIMI- YAPIMCILARI DİĞER SAZLAR
VE HALK MUSİKİSİ
Tanju OZANOĞLU
[email protected]

KEMENÇE
Bu çalgı, Karadeniz’in en tipik özelliklerinden biridir. “
kemençe “ sözcüğünün “ kemen “’ın bir türevi olduğu ya da
küçültme eki almış bir şekli olduğu söyleyebiliriz. Saygun’ a
göre aynı çalgı aleti Rize’de “ kemane “ya da “ kemendze “
adlarını da alır (*1) “ Kemendze “ yöre ağzındaki bir fark
olarak açıklanabilse de “ kemane “kesinlikle “ keman”
kelimesinin küçültme hali almış ekidir. Batı müzik dünyasının en
önemli kaynaklarından biri olan Grove müzik ansiklopedisindeki
kemençe maddesi bu çalgıyı şöyle tarif eder.*
Kamancheh ( K’aman,kamancha, kamanja, k’emanch’ a, kemanche,
kemence ) (farsca; ‘küçük yay’ )
Bu terim, İran, Kafkasya ve Türkiye’de bulunana keman
çeşitlerine atfen kullanılır. “ Kamancheh “ sözcüğü yazıtlara
10. yüzyıla kadar gider ve bu enstrüman Bizans’a 11. ve 12.
yüzyıllarda Anadolu yoluyla ulaşmıştır. Arap ( “ Kamanja “ancak
başka alternatif isimler daha yaygındır ) ve balkan ülkelerinde
de benzer çalgılar bulunur.*(2)
Aynı maddede bizim konumuz olan çalgıdan da şöyle söz edilir;
Doğu Karadeniz bölgesinin kemençesi bazen “ Karadeniz kemençesi
“ olarak da anılır. Türkiye’nin Batısında yaygın olan kemençe
ise doğu Ege deki Yunan “ Lira” sına benzerlik gösterir ve bazen
fasıl kemençesi ya da kemençe rumi olarak anılır. Bu ensturaman
armut biçimindedir. Üç metal ya da üç bağırsak teli vardır ve
bunlar yandan tırnakla çalınır. Çalgı ya kemençenin dizinde
tutulur ya da göğsüne dayanır ve yay ( viyolonsel gibi )
çekilir, Bu tür kemençe genellikle fasıllarda çalınır ve kemanın
popülaritesinin artmasından dolayı giderek yaygınlığını
kaybetmektedir.*(3)
Soyguna göre bu çalgının boyu ortalama 50 santimetredir. Ölçüsü
aldığı bir başka ensturaman, kitabında 56,9 santimetre olarak
geçer. Bir başka kaynak, kemençenin boyunun 40’tan 60
santimetreye kadar değiştiğini belirtir.*(4)
Çalgının gövdesi dut, ceviz, erik, Akçaağaç ( kelebek ),Limon,
sarmaşık ve pelesenkten oyularak yapılır. En iyi enstüramanlar
ardıç ve duttan yapılır. Sarmaşık
ağacı çalışır ve dut ile erik nemden etkilenir. Çalgının kapak
ya da göğüs kısmı ise çam veya köknar ağacından yapılır. Köprü
için Akçaağaç ( kelebek ) kullanılır ve aynı kemanda olduğu gibi
çalgının en ince telinin altında yer alan bir can direği vardır.
Kemençenin yayı gül, abanoz, şimşir ya da tik ağacından yapılır
veya yay şeklinde yada düzdür. Yayın boyu 45 ile 60 santimetre
arasında değişir. Kemençe yayının kemanınkinden daha basit bir
mekanizması vardır. Kemanda vidalı bir germe mekanizması
bulunana kök kısmının yerinde basit bir şekilde kıllar, sarılmış
bir deri ile yaya bağlanır. Yay tutuşu aynı alman kontrbas yay
tutuşu gibidir, ancak kemençede bu yay tutuşu kılları germe
vazifesi görür, gerçi, görünüşte daha zarif olsa da fasıl
kemençesinin yay da aynı mekanizma ile çalışır ve Karadeniz
kemençesinin yayıyla neredeyse aynıdır.
Kemençenin üç teli vardır. En incesi çeliktir ve zil adını alır.
Zil burada en ince anlamda kullanılmıştır, Aynen “ zil zurna “
da olduğu gibi. Orta tel bağırsaktır ve sağır adını alır, en
kalını yine bağırsaktır ve adı bom’ dur.ki genellikle açık tel
olarak çalınır.
1
Gerçi kemençenin birçok değişik akort şekli olsa da, genellikle
kemençenin üç teli birbirine dörtlü aralıklar ile çekilir. Akort
şekilleri, genellikle sol, do, fa,’dan mi, la, re’ ye kadar
değişir. Kemençenin bunca değişik akorduna rastlanmasının nedeni
olarak, kemençenin ses genişliği gösterilebilir. Birçok
kemençeci hem çalıp hem söylediklerinden, en ince teli kendi
seslerine göre akort eder ve alt iki teli bunun birer dörtlü
aralığı altına çekerler. Kemençenin çabuk ve aralıksız ( moto
perpetuo ) çalma tarzının horon dansıyla büyük bir bağıntısı
bulunsa da, ensturaman solo olarak da aynı biçimde icra edilir.
Kemençe oturularak da ayakta da çalınabilir. Oturarak
çalındığında bazen sol diz üzerine konur, bazen de iki diz
arasına da tutulur, ayakta çalındığında ise, hiçbir yere
dayanmadan yalnızca sol elde tutulur.
Genellikle iki tel aynı anda çalındığında, kalın olanı açık tel
olarak bırakılır, bazen tellerin incesi açık da kalabilir, Bazen
de ikinci tel açık bırakılmayabilir ki bu durumda pareler
dörtlüler ortaya çıkar. Ancak üst iki tel ya da alt iki tel
beraber çalındığında en kalın olan bam teli genellikle açık
bırakılır. Dilimizde “ birinin bam teline basmak” olarak geçen
ve yanlış bir söz veya hareket ile birini kıdırmak” anlamına
gelen bir atasözümüz bile vardır. Kültürümüze bu şekilde girmiş
olan çalış tarzı, kemençe gibi bazı halk çalgılarının en kalın
telinin geleneksel olarak pratikte açık bırakılması diye
tanımlanabilir.
Enstrüman Dörtlülerle akort edilmesi nedeniyle kemençede armonik
dörtlü aralığı baskın karakterdedir. Ancak bu armonik dörtlüler
dışında üçlü, beşli, altılı ve yedili aralıkları da yaygındır.*
Bir eserde horon kullanıldığında, ya da alıntısı yapıldığında bu
dans, karekrterestik olarak kendisini hemen belli eder. 7/8 lik
ya da 7 /16 lık zaman, tekrarlanan ritmik fiğürler ve biteviye
on altılıklar bu dansın ve kemençenin haberleridir. Saygun, bu
dansı keman eserlerinde sıkca kullanmıştır.
Keman, kemane, kemence; Türkçe’de keman sözcüğü ( kökeni Avrupa
olan bu ) çalgıyı tanımlamamaktadır. Ancak Avrupa’ dn getirilmiş
ve bazı bölgelerimizin köylerine dahi sızmış olan bu
ensturamanın akort ve çalınış tarzkları hatırı sayılır
değişikliğe uğranıştır, Gerçektende normalde üç, beşliyle
yapılan kemen akordu, köylerimizde iki beşli ve bir dörtlü
şekline çevrilmiştir. Bu akord tarzını şehirli olan Türk sanat
müziği icracıları da benimsemişlerdir, Tamamen köylü şarkıcı-
kemancının swsine göre yapılan akortta da diyapozunun hiçbir
rolü olmaz. Köylüler hem çalar hemde söylerler. Bu onlar için
çok kolay bir işlemdir. Kemanı omuzları yerine, ya neredeyse
dikey olarak dizlerinin üstünde tutar, yada bu çalgıyı iki dizin
arasına sıkıştırırlar. Enstüraman’nın bu çalım şekli yayında
yatay olarak tutulmasına neden olur ve yayda gerekli olan
gerginlik parmaklarla ayarlanır.*
Normal kemandan ayrı olarak, köylüler, yayları değişik
biçimlerde olan ensturaman çalarlar. Burasının Türkiye’deki
çalgıların ayrıntılı tartışma yeri olmadığını göz önüne alarak,
kendimi sınırlayarak “ kemen “ sözcüğünün bozulmuş şekli olan üç
telli kemençeden, ve yine üç telli olan “ heğit yada eit’ten (
sözcüğün Macarca’da keman anlamına gelen “ hegedü “ ye
benzerliğine dikkat ) bahsedeceğim.
İki çeşit kemençe vardır; biri Türk sanat müziğindeki çalgıdır
ki ( fasıl kemençesi ) bunu köylüler bilmez. Öbürü ise
Karadeniz’in doğusunda bulunan bir yaylı halk enstüramanıdır (
Karadeniz kemençesi ). Bu iki çalgı da yaylı ve üç tellidir.*(4)
Saygun belirttiği gibi, halk müziğinde kemençe ve kemanın icra
tarzları çok benzer hatta aynıdır. İcracının çalarken söylemesi,
çalgının ince telinin icracının sesine göre akordu, akorda
dörtlü aralığının kullanılması, çalgının tutuş biçimi ve
yaylarının mekanik benzerlikleri bizi bir sonuca getirir, keman
ya da kemençe, çalgısının cinsi ne olursa olsun, halk müziğinde
bu iki ensturamanın icra tarzları şaşırtıcı benzerliktedir.
Trabzon’da Vakfıkebir, Akçaabat, Tonya, Maçka, Sürmene de
kemençe yapımcıları bulunmakta ve bu mesleği hiçbir eğitim
almadan sürdürmektedirler. her ilçede yapılan kemençenin yapısı
bölgeye göre farklılıklar göstermektedir. Trabzon’daki kemençe
yapımcılarının kemençeye başlarken yapım konusunda, çalgı yapım
eğitimi almadan deneme yanılma yöntemi ile kemençeyi ortaya
koymuşlardır, Trabzon merkezde kemençe yapımı konusunda son
yıllarda ciddi bir çalışma yapılmadığı ve kemençe yapımının
eskiye oranla kaybolduğu görülmüştür, genellikle ilçelerde
teknik araçlardan yararlanmadan keser ve testereyle çalışan
ustaların kemençe yapımı ağırlık kazanmıştır,
Trabzon’un doğusundan batısına kadar olan ilçelerdeki kemençe
yapımcılarını inceleyecek olursak;
MAÇKA İLÇESİ ;
Eyüp EYÜBOĞLU kemençe yapmasını ninesinden öğrenmiş,
bahçelerinden kestikleri erik ağacından ninesinin verdiği
ölçüleri kullanarak ilk kemençesini1973 yılında yapmış,1978
yılında standart ölçülerde kemençe yapma çalışmalarına başlamış.
Bu bölgede Kemençe yapımında tercih edilen ağaç erik daha sonra
ardıç geliyor, ağaçlar Artvin Ziğana bölgesinden geliyor. bu
ağaçların tercih edilmelerinin sebebi ses titreşimini iyi
vermesinden kaynaklanıyor. Dut ağacı kemençede iyi ses ve kurak
aylarda da iyi netice veriyor,dut ağacı kış aylarında özellikle
deniz kenarı olan bölgelerde, etkilenmektedir, ses özelliği
bozulmaktadır, kurak zamanda elde edilen ses rutubetli ortamda
elde edilememekte ve çalgıda akort sorunu çıkmaktadır,
Kemençede en makbul ağaç sarmaşıktır, bunun özelliği insan
sesine kolaylıkla akort edilişidir, diğer ağaçlarda bu geçerli
değildir, değişik tonlarda çalmak için kemençe kasnağını ince
bırakmak ya da kalın almak gerekmektedir, bunun dışında kapaktan
ayarda yapılır.
Şekil (6) da Akçaağaç( yaylı sazlarda en tercih edilen ağaçtır )
kabataslak şekil aldıktan sonra 6ay ya da 1 yıl boyunca
bekletilir, bunun dışında suya bırakılır bunun nedeni ağaç
içinde bulunan öz suyun akmasıdır, bunun sonucunda çalgı
aletinde çekme, burkma sarkma gibi sorunlar yaşanmaz. Bunun için
ağaç özenle seçilmeli, damar ve dal budak gibi özellikler
arındırılmalıdır. Daha sonra bekletilen ağaç içi işlenir, içi
zımpara, multi denilen elektrikli bıçakla istenilen aksamı
istenilen ebada oval, köşeli olarak işlenerek bir dahaki aşamaya
hazırlanır.
Kemençede taban yüksekliği önemlidir, çünkü taban yüksekliği
istenilen sesin çeşidine göre değişmektedir. eğer kalın ve pes
sesli bir kemençe yapılacaksa taban (yan ) yüksekliğini daha
yüksek tutmak gerekmektedir, kasnakta yan kalınlık 5 mm
kadardır, sağlam ağaçlarda bu 3 mm kadar inebilir, böyle olursa
sesin volümünü arttırır ve dolgun bir ses verir, yan kalınlık ne
kadarsa taban kalınlıkla aynı ölçüde olur. Çünkü çalgı aletinin
titreşim yapabilmesi için her tarafı aynı kalınlıkta olması
gerekmektedir.
Maçka’daki kalın sesli bir kemençenin kapak boyu 40 cm, ön alt
genişlik 9 cm üst alt genişlik 5.5- 6 cm bu ölçüler birer cm
artabilir. Boğaz uzunluğu, elle tutulan yer 5.5 6 cm dir . elle
çalındığı için elin kemençeye destek vermesi de önemlidir.klavye
ortalama 8 cm olup genişliği 2.5 cm dır., Klavyede ki teller
aşağıdan 2-2.5 mm,yukarıdan 0.5 mm civarında olmaktadır,bu oran
kemençenin net ses vermesini sağlamaktadır
10 cm uzunluğunda tel bağlantı kısmına yöreye göre, eşek,
uzuneşek, katır, Kurbağa, dipçik gibi terimler kullanılmaktadır.
Üç kulak üzerine hazırlanan kemençenin baş arka kısmının 4,5 cm
derinliğinde 2.5 cm genişliğinde tellerin bağlantı kısmı
oluşturmaktadır. Tellerin klavyeye temas etmemesi için burgu
tarafındaki köprüde şimşir ağacından yapılmaktadır, köprünün
sert ağaç olması gerekmektedir, çünkü teller zamanla eşiği
yemektedir, ( daha önceleri klavye üstündeki eşik hayvan
kemiklerinden yapılıyormuş, ancak zamanla artık kemik
kullanılmamaya başlanmış)Kemençede klavye uzunluğu çok önemli
eğer klavye 8 cm geçerse kemençedeki orantıda bozulmakta
istenmeyen sesler çıkmaktadır.
Kemençede kulaklar çok önemlidir, kulaklar kesinlikle kemençenin
kasnağı ile farklı olması gerekmektedir ( eğer kasnak ardıçsa,
kulaklar aynı ağaçtan yapılmaz) eğer aynı ağaç olursa ( çıtlama
yapar ) akort sorunu ile karşılaşılır, genellikle burgularda
sert ağaçlar tercih edilir.
Kemençede yan yükseklik arttıkça sesin pesliği de artar, aşağı
ön yükseklik 4.5 cm ise, yukarı arka yükseklik 4 cm dir, bunun
nedeni kapağın ovalığının bozulmaması içindir. bu önemlidir eğer
bu ölçülere dikkat edilirse doyurucu ve dolgun bir ses ele
edilmektedir, ancak arka yükseklik ve ön yükseklik ölçülerinde
orantısızlık olursa kemençe çalar ancak istenilen doyurucu ses
elde edilmez, örneğin bir horonu çeviremezsiniz.
Kapak üzerinde deliklerin açılması kemençede çok önemlidir, 40
cm olan bir kapak boyundaki kaş 6 cm uzunluğunda ve 3 mm
kalınlığında olmaktadır. İki delik arasındaki mesafe 3 cm
olmaktadır. İki kaş mesafesi yukarıdan 24 cm, aşağıdan 16 cm
mesafededir.( Yukarı : klavyeye yakın olan taraf, )
Kapak ölçüsü ne olursa olsun buradaki orantı 6/ 10 dur. Kapak üç
bölüme ayrılır yatay olarak 3cm+3cm+3 cm olarak üç eşit aralığa
bölünür.
Yukarıdaki standartlarda olan kemençenin eşik yüksekliği 2 mm
olmaktadır, sürmene yöresinde daha da pes kemençeler
yapılmaktadır, eğer klavye yüksek tutulursa tellerin kapağa
deymemesi için eşik yüksek tutulur, ancak eşik ne kadar
yükselirse kemençede net ses alma o kadar düşer,
Eşik altında direk vardır, halk arasında can direği
denilmektedir can direği kemençede çok önemlidir, eğer olmasa
kapakta çökme oluşur, ayrıca can direği sesi sadece kapaktan,
tellerden ve can direğinin kasnakla beraber çok daha tiz hale
getirir ve sesin çevreye çok daha yaygınlaşmasını sağlar.
Maçka yapısı kemençede yöresel adı “artıma-hartama,”karaçam
denilen ladin ağacı, kapak için elde edilen ladin ağacı tamamen
dağsız bölümünden hazırlanmış, kuzey yamaçta değil tamamıyla
kıraç yerde büyümüş olması gerekmektedir. ( ağacın yaşının
hesaplandığı dairesel aralıklar ne kadar sık ve darsa ağaç kraç
yerde büyümüş demektir )kıraç yerde yetişen ağacın büyümesi
yavaş olduğu için ağaç içindeki damarlarda daha ince olur,
Mulağa denen yörede Maçka’yla Akçaabat arasında bulunan yüksek
kesimden çıkan çamlar kemençenin en iyi göğüs ve kapaklık
ağacıdır, pes sesli kemençede en iyi neticeyi vermektedir.
Ladin ağacından, yarma olarak gelen bu kapaklık ağaçların bir
yıl kurumaya bırakılması gerekmektedir, ayrıcada Giresun’dan
gelen, alucun denilen ladin cinsi ağaçlardan elde edilen kapakta
damarlar çok ince olmaktadır, alcun ladin, saz (bağlama)
yapımında en kaliteli ağaç olarak bilinmektedir, bu ağaçtan elde
edilen kapak kemençeye takıldığında sesi pes verir.
Mulaga dediğimiz yörenin çamlarından elde edilmiş kapak
kemençede kullanıldığında, çok daha canlı ve kuvvetli ses elde
edilir. Kapak kesinlikle el rendesi ile işlenmelidir, kapakta
inceltmede kâğıt zımpara takviyesi gereklidir, kâğıt zımpara 600
numaradan 100numaraya kadar ince işçilikte kullanılmaktadır.
Makine ile yapılan işlemede kapak ta zedelenme olabilmektedir.
Kapak kemençe gövdesinde kullanılan ağaca göre değişmektedir.
Erik ağacından yapılan kemençenin kapağı sert ağaçtan olmalıdır,
erik ağacı sert bir yapıya sahiptir. Yumuşak kasnaklı bir
çalgıya sert bir kapak takarsak kalınlık ölçülerinde problemler
yaşanır. Kapak 2 mm hale getirildikten sonra yüzeye ıslatılmış
pamuk sürülerek tüpte 5 dakika ısıtılmaya bırakılır. Daha sonra
kapak özelliğini koruması için damarlarını çekip içindeki nemi
atabilmesi için kemençe üzerindeki kapak eğimine eş değerde
hazırlanmış kalıp üzerine konur ve madeni telle bağlanır, bağlı
kapak kalıp üzerinde iki üç gün kalır bunun sonucunda damarlar
oturur ve düzgün bir eğime sahip olur, çabuk sonuç almak için
kalıp üzerine bağlanan kapak tüp ateşinde ısıtılarak kuruması
hızlandırılmaktadır, ama bunu tercih etmemek gerekiyor. Aşırı
sıcak ağacın damar hücrelerine değişik sertliklerde
etkilemektedir, doğal şartlar zorlanmadan meydana gelen çalışma
kaliteli çalgıyı ortaya çıkartır.
Bazı kemençe yapımcıları kapak üzerine ispirto döküp üzerini
ateşleyerek üstten kurutup kaşık şeklini almasını sağlayarak
bükmektedirler, ancak bu sakıncalıdır çünkü kapağın bazı yerleri
yanmakta ve incelmekte diğer yerleri kalın olmaktadır buda
kemençede sakınca yaratmaktadır.
Kemençede Kavis alan kapak kasnağa oturtulduktan sonra ip ile
bağlanır,( en önemli unsur kapakla kasnak arasına sürülen
tutkalın milimetrik olarak aynı ölçüde sürülmesi gerekmektedir)
Eğer yapıştırma kapakla kasnak arasında kimi yerlerde kalın kimi
yerlerde ince olarak bırakılırsa, kapağın titreşimini etkiler ve
kemençede istenmeyen seslerin çıkmasına neden olur, Yapıştırmada
( boncuk tutkal ) Sıçak tutkal kullanılır, bir kap içine konan
tutkal kaynamış su içine konularak sıvı kıvama getirilir bu
kıvam çok önemlidir, o anki hava Sıçaklığı bile tutkalı etkiler,
eğer ortam soğuksa tutkal hemen pelteleşir, bu arada yapıştırma
olursa kapakla kasnak arasında hava boşlukları oluşur bu durum
bile kemençede kötü ses çalmaya elverişli hale getirir,
yapıştırma işleminden sonra kasnak 24 saat kurumaya bekletilir
yapıştırma işlemi de yapım kadar dikkat edilmesi gereken bir
husustur.
Yay kemençenin boyu kadardır, yaya atkuyruğu takılır, genellikle
genç ve bakımlı atların kuyrukları daha dayanıklı olduğu için
tercih ediliyor,( ayrıca kemençe yayında erkek at kuyruğu tercih
ediliyor, çünkü dişi atın idrarı kuyruğuna temas ettiği İçin
daha dayanıksız olduğu söyleniyor, Sürmene de )
Yayın elle tutulan kısmının yerinde kıllar basit bir şekilde
deri veya zımpara kâğıdı ile yaya bağlanır. Kıllar yay üzerine
gerilirken, bağlanırken aynı at kuyruğu düşeyinde el tutma
yerinden tutturularak bağlanmalıdır, çünkü atkuyruğu aşağıya
doğru inceldiği için kıllarının tırtılları eyenin ağzı gibi
aşağıya doğrudur, yay kemençeye sürüldüğü zaman tellerde
takılmayı sağlar buda daha iyi bir ses rengi sağlar. Çam
ağaçlarından damıtılarak elde edilen reçine ( halk ağzında zift
) yay sürüldüğünde tellerde takılmayı arttırarak kemençede daha
iyi netice vermektedir.
Bir buçuk oktava yakın ses sahasına sahip olan kemençenin çift
ses çalınması en önemli özelliklerinden birisidir., yayın ayna
iki tele birden sürtülmesi ile iki sesli çalmak adettir.parmakla
iki tele asılması ile daha çok dörtlü aralıklar elde edilir.Zil
telinde çalınırken ikinci tel açıkta bırakılır,bazen altılı
yedili ve başka aralıklarda duyulur.yayın sürtülmesi esnasında
kemençenin sağa sola çevrilmesi, sürekli ses elde edebilmeyi
sağlar.
Trabzon ilçelerinde kemençe yapımcılarının imal ettikleri
kemençeleri inceleyecek olursak;
MAÇKA YAPISI PES KEMENÇE ÖLÇÜLERİ;
Kemençe boyu : 51 cm
Tekne boyu : 40 cm
Geniş taban tekne
ön yükseklik : 4 .5 cm
Tutma yeri (sap) dar
Taban arka yükseklik : 4 cm
Geniş taban eni : 9 cm
Dar taban eni : 6 cm
Tekne taban kalınlığı : 4 mm
Tekne yan kalınlık : 4 mm
Tekne yan yükseklik : 4 mm
Klavye tel yükseklik
(Burgulara yakın kısım) : 0.5 mm
Klavye tel yükseklik
(tekne tarafında olan kısım : 2.5 mm
Kapak üstü kaş uzunluk- en : 6 cm – 3 mm
Kapak üstü kaşın tekne dar
Kısım uzaklığı –yukarıdan : 24 cm
Kapak üstü kaşın tekne geniş
Kısım uzaklığı –aşağıdan : 16 cm
Klavye : 8 cm
Klavye genişlik : 2.5 cm
İki kaş arası mesafe : 3 cm
Tel alt bağlantı kuyruğu : 10 cm
Zil ( ince )tel : 0.25-028 mm
Orta tel : 0.28-0.30 mm
Kalın tel : 2 numara,sarma tel ( keman teli )
Yay boyu : 50 cm
Eşik yükseklik : 2 cm
Burgu bağlantı kafa derinlik -
Genişlik : 4.5 cm—2.5 c
Kapak kalınlığı : 2 mm
VAKFIKEBİR ;
Vakfıkebir’deki kemençe ölçüleri aşağıda verilmiştir. Kemençe
yapımında ilk tercih edilen ağaç sarmaşık ağacıdır, ancak az ve
zor bulunduğu için ardıç erik ve dut ağaçları daha çok tercih
edilmektedir
Vakfıkebir yapısı kemençe;
Kemençe boyu : 48 cm
Tekne boyu : 38 cm
Geniş taban tekne
ön yükseklik : 3.5 cm
(sap) Dar Taban
arka yükseklik : 3 cm
Geniş taban eni : 9 cm
Dar taban eni : 6 cm
Tekne taban kalınlığı : 6.5 mm
Tekne yan kalınlık : 6 mm
Tekne yan yükseklik : 3 cm
Klavye tel yükseklik
(Burgulara yakın kısım) : 0.5 mm
Klavye tel yükseklik
(tekne tarafında olan kısım : 2.5 mm
Kapak üstü kaş uzunluk- en : 6 cm – 3 mm
Kapak üstü kaşın tekne dar
Kısım uzaklığı –yukarıdan : 23 cm
Kapak üstü kaşın tekne geniş
Kısım uzaklığı –aşağıdan : 15 cm
Klavye : 10 cm
Klavye genişlik : 2.5 cm
İki kaş arası mesafe : 3 cm
Kravat : 19.8 cm
Tel alt bağlantı kuyruğu : 8 cm
Zil ( ince )tel : 0.25-028 mm
Orta tel : 0.28-0.30 mm
Kalın tel : 2 numara,sarma tel ( keman teli )
Yay boyu : 48 cm
Eşik yükseklik : 2.2 cm
Burgu bağlantı kafa derinlik -
Genişlik : 4. cm—2.5 cm
Vakfıkebir’de kemençe yapım ustaları kemençenin kalın ve ince
ses elde edilmesini teknenin yapım aşamasında ortaya çıktığını
belirtiyorlar, eğer teknenin yan ölçüleri kalın olursa tabanda
buna orantılı olarak kalın bırakılıyor, ses sert ve ince bir
sese sahip oluyor, eğer tekne ağzı ince olursa tabanda ince bir
yapıya sahip olarak, kemençe daha tok bir sese sahip
oluyor.Kapak ta genellikle ladin ( Kara sakız ) ağacı seçiliyor
, ladin ağacının liflerinin ince , kapak renginin bundan dolayı
beyaz olması., ve kemençenin dolgun ses vermesi tercih sebebi
olarak belirleniyor.
Vakfıkebir’de kemençe gövdesi Dominiko denen boya kullanılıyor.
bu kıvamın hazırlanışı kahverengi boya üzerine ispirto dökülüp
boyanın sıvı hale gelmesiyle gövde üzerine sürülüyor, bu boya
kemençe gövdesi üzerinde daha kaygan ince ve parlak ton almasını
sağlıyor.
Kemençe boyunda olan yay ardıç veya gürgen ağacından
yapılmaktadır. Bu iki ağacın seçilmesi hafif ve sağlam
olmasından kaynaklanmaktadır.
… ince tel E
… orta tel A
… kalın tel D
TONYA İLÇESİ;
Tonya yapımı kemençede genellikle sert ve kuru olan
Sarmaşık,ardıç ve dut ağacı kullanılıyor, ancak sarmaşık ağacı
pek kullanılmadığı için son zamanlarda kemençede ardıç ve erik
ağacı tercih ediliyor, Tonya yapımı kemençenin ölçüleri ;
Kemençe boyu : 55 cm
Tekne boyu : 40 cm
Geniş taban tekne
ön yükseklik : 4.5 cm
Tutma yeri (sap) dar : 27 mm
Taban arka yükseklik : 4 cm
Geniş taban eni : 10.5 cm
Dar taban eni : 7 cm
Tekne taban kalınlığı : 4 mm
Tekne yan kalınlık : 4 mm
Tekne yan yükseklik : 4 mm
Klavye tel yükseklik
(Burgulara yakın kısım) : 0.6 mm
Klavye tel yükseklik
(tekne tarafında olan kısım : 3 mm
Kapak üstü kaş uzunluk- en : 6 cm – 3 mm
Kapak üstü kaşın tekne dar
Kısım uzaklığı –yukarıdan : 32 cm
Kapak üstü kaşın tekne geniş
Kısım uzaklığı –aşağıdan : 23 cm
Klavye : 9 cm
Klavye genişlik : 3 cm
İki kaş arası mesafe : 3 cm
Tel alt bağlantı kuyruğu : 12.5 cm
Zil ( ince )tel : 0.28
Orta tel : 0.28
Kalın tel : 2 numara,sarma tel ( keman teli )
Yay boyu : 55 cm
------------------------------- C # üst tel
------------------------------- G # orta tel
------------------------------- D # zil tel
SÜRMENE İLÇESİ:
Sürmene de yetişen ağaçlar kemençe yapımı için elverişli
olmamaktadır, sulak yerde büyüyen ağaç makbul sayılmamakta kıraç
yerde ve yavaş büyüyen ağaç çalgı yapımında daha çok tercih
edilmektedir. Genellikle önce dut, sonra erik ( şehir eriği
yemişli ) daha sonra ardıç tercih edilenler arasındadır. Tomruk
içindeki dairesel halkalar kemençe yapım kalitesinde çok
önemlidir ağacın yetiştiği yere göre halkalarda değişir.
Sürmene yöresinde yetişen ağaçların güneye bakan kısmı kuzeye
bakan kısmına oranla daha fazla gelişmiştir. Burada kalın sesli
kemençeler tercih edilmektedir, bunun için tomruğun içinden bir
parça örnek alınır ve ona göre kemençenin kalın seslimi yoksa
ince seslimi olacağı ağacın gevrekliliğine göre belirlenir.
Karar verilir. Yumruları halkaları yoğun olan yerde kalın sesli
kemençe çıkar, esnmeyen ve gevrek kısmından oluşur, zaten
sürmene de kalın sesli kemençeler tercih edilmektedir.
SÜRMENE YAPISI PES KEMENÇE ÖLÇÜLERİ;
Kemençe boyu : 51 cm
Tekne boyu : 41.5 cm
Geniş taban tekne
ön yükseklik : 5 .5 cm
Tutma yeri (sap) dar
Taban arka yükseklik : 5 cm
Geniş taban eni : 10 cm
Dar taban eni : 7 cm
Tekne taban kalınlığı : 3.5 mm
Tekne yan kalınlık : 3.5 mm
Tekne yan yükseklik : 5 mm
Klavye tel yükseklik
(Burgulara yakın kısım) : 0.8 mm
Klavye tel yükseklik
(tekne tarafında olan kısım : 2.5 mm
Kapak üstü kaş uzunluk- en : 6 cm – 3.3 mm
Kapak üstü kaşın tekne dar
Kısım uzaklığı –yukarıdan : 28 cm
Kapak üstü kaşın tekne geniş
Kısım uzaklığı –aşağıdan : 14 cm
Klavye : 8 cm
Klavye genişlik : 2.5 cm
İki kaş arası mesafe : 3 cm
Tel alt bağlantı kuyruğu : 10 cm
Zil ( ince )tel : 0.25-028 mm
Orta tel : 0.28-0.30 mm
Kalın tel : 2 numara,sarma tel ( keman teli )
Yay boyu : 50 cm
Eşik yükseklik : 2 cm
Burgu bağlantı kafa derinlik -
Genişlik : 4.5 cm—2.5 c
Kapak kalınlığı : 2 mm
Trabzon sürmene de Ali Kemal BULUT tarafından birçok ağaçtan
kemençe yapıldığı gözlemlenmiştir.
Bunlar sırasıyla, İncir, Karaağaç, Kiraz ( mahalli ismi çıkar ),
ceviz, selvi, erik, elma, dut, ardıç, kestane, atkestanesi,
Erik, Kayın, Şimşir, dut, mandalina, kiraz, Muşmul, Ayva, Orman
gülü (yöresel ad komar ), hurma, ( yaban hurma ), Çınar,
Dışbudak, Portakala, Kelebek, maun, asma, Kızılağaç, yaban
söğüdü, fındık, Ihlamur, Akasya, Karayemiş,
1963 yılında yaptığı kemençelerde kravat bulunmamakta ve sap,
klavye kısmı oldukça uzun bırakılmıştır, bunun nedeni bu yörede
genellikle kemençenin fasılda kullanılmış olmasından dolayıdır.
Horon kurulduğunda, akla gelen ilk eşlik sazı kemençedir,
kemençe teknik yapısı ve ses kapasitesi ile bir kapalı mekân
çalgısı hüviyetindedir. Doğu Karadeniz musikisini diğer
yörelerden ayıran en önemli özelliklerden birisi polifonidir.
Polifoni daha çok sürekli pareler- benzer dörtlüler halindedir.
Kemençe yayı, birinci telde çalarken genellikle açık olan ikinci
tele, orta telde çalarken birinci veya üçüncü orta tele, üçüncü
telde çalarken de ikinci tele aynı anda sürter. Bir telde
parmaklar esas melodiyi çalarken, çoğu zaman komşu tele de aynı
parmak, aynı anda basar, sonuçta pareler olarak ilerleyen
sürekli dörtlüler duyulur.
Kemençeci, tetrakordu aşan melodilerde bazen ikinci tele yay
dürmeyi devam ettirerek dem tutar. Usta çalgıcılar iki ses den
melodi çıkarmanın yanında, boş olan üçüncü telide kullanarak,
üçlü bir tını elde eder: Dörtlü aralıklı seslerden başka, ikili
ve daha büyük aralıkta seslerde kemençede işitilir. Melodiler
kesik kesik, sert bir tarzda ve oldukça yürük çalınır.
Kemençeden çıkan tonsuz ve kesik melodiler çoğu zaman tekdüzelik
arz eder. Buna karşılık hareket, melodi ve ritim bu tekdüzeliği
unutturacak kadar canlı, coşturucu ve ilginçtir.
Horon, Karadeniz Bölgesine özgü bir danstır, bu dans, çabuk ve
akıcı bir şekilde oynanır. Hem yalnız erkekler, hem yalnız
kadınlar hem de karışık dansçılar tarafından oynanır ancak
eşlik, hep kemençe tarafından yapılır.
Trabzonda üç çeşit oyun oynanmaktadır, bunlar ;
1- sıksara: bu oyun Maçka ve Tonya Sıksarası olmak üzere ikiye
ayrılır, ikisi arasında figürlerce fazla fark yoktur.
2- Horon ( atlama )
3- Bıçak oyunu ( sallama )
SIKSARA
( NOTASI BU KISIMA EKLENECEK)
Karadeniz Bölgesinde değişik yörelere göre çeşitleri olsa da,
bütün horonları birbirine bağlayan bazı karakteristik unsurlar
bulunmaktadır. Horonu dansçılar ya yarım ay şeklinde ya da düz
bir sıra halinde oynarlar. Horonun müziksel kimliği de dans
edilen kısmı gibi hayret verici birçok özellik taşır. Ritmik
olarak çabuk bir yedi sekizliktir. Horonun bitişi de hep ani
olur ve şarkı söylendiğinde ritmik yapının bu halk dansında daha
önemli olması nedeni ile sözler özellikle mısra sonlarında
birçok zaman yarıda kalır.
Çoğu sözlü horon havalarında ve özellikle destanlarda, güfte
dörtlüklerinin çalgıya fazla yer vermeden ard arda sıralanması
da melodi tekrarlarını hatırlatan başka bir yöndür. Süit formu
gibi ard arda çalınan ve okunan parçaların birbirine bağlanma
şekilleri dikkat çekicidir. Bilhassa kemençe eşlikli türkü veya
sözsüz ezgilerde parçadan parçaya geçişler, ya tonikte bir süre
kalırlar ya da melodi kalıplarının yer değiştirmesi ile yapılır.
Bazen çalgıcı, tonikte fazladan yaya birkaç kez sürterek mesaj
veriri.
Trabzon’dan derlenmiş köy halk musikisi örneklerinde ambitus,
genel olarak oktavı aşmayan bir genişliktedir. Bazı şehir muhiti
türküleri ile yöreye civar yörelerden taşınmış parçalarda, bir
oktav içinde kalan, hatta on iki ve daha yukarı ses
genişliklerine ulaşan türkülerde vardır. Buna karşılık bilhassa
vokal parçalarda ses genişlikleri dört- beş enstüramtal
melodilerle birlikte çoğu zaman yedi ses civarındadır.
Kemençenin teknik yapısında etkili olduğu düşünebildiğimiz dar
ses sahalarında, melodiler adeta sıkıştırılır.
Dar sahalarda hareket eden melodilerde, ayrıca çoğu parçanın
bilhassa karara varışlarda yeden sesini ısrarla kullanıldığı
görülür,hatta bazı parçaların başlangıcında da yeden ve karar
sesinden başlatılan melodiler dikkat çeker,. Bu çeşit parçalarda
yanaşık seslerle hareket eden bir yada birkaç figür veya
motiften sonra dörtlü veya beşli atlamalar olur, bu hareketler
parçada çıkıcı bir seyir hissi veriri,. Bazı durumlarda karar
sesinin altında genişleme yapıldığı da olur, Büyük ve küçük ses
genişlikleri tam olarak anlaşılmadığından skalaların ( gösterge
çizelgesi- yelpaze )kesin olarak adlandırabilmeleri mümkün
değildir.
Şehir musikisi halk musikisi örneklerinin aksine, kırsal kesim
halk musikisi içindeki vokal (seslik ) parçalarda süslemeler ve
heceler üzerinde nağme yaparak okuyuşlar fazla görülmez. Tempo
ve kısa melodiler buna engel olur. Bu çeşit okuyuşlar, ağıtlarda
ve yol havalarında görülür. Horon havalarında, melismatic
okuyuşlardan ziyade, syllabic bir okuyuş tarzı hâkimdir. Trabzon
Bölgesi türkülerinin 2,4, 5, 7, 9, ve 12 zamanlı usullerde
olduğu görülür, 2 ve 4 zamanlı usuller “sallama ve Kol havası “
gibi parçalardan ayrı olarak “ horon havaları, karşılamalar ve
atma türkülerinde bolca kullanılmıştır.* ( 5
Özellikle, açık hava eğlencelerine de tercih edilen davul-zurna
da yörenin en yaygın çalgılarındandır. Trabzon’da yayla
şenliklerinde, horon, horon düzlerinde kurulan geniş çaplı
halkalarda, birden fazla davul- zurna yer alır. Trabzon’un
batısında kalan köy ve kasabalara da bu çalgılar önemini korur.
Karadeniz yöresinde görülen davul ve zurna, diğer yörelere göre
daha küçük boyludur. Yörede, davul yapımında, keçi derisi
kullanılmaktadır. Kasnak kenarları çam ağacından deriyi saran
çubuk fındık-kızılcık ağıcı kullanılıyor.
Trabzon yapısı Davulun ölçülerini verecek olursak;
KASNAK- ÇAP : Kara çam- 41 cm
TOKMAK TARAFI
( Deri Yüz ) : Keçi derisi
ÇIBIK TARAFI
( arka yüz ) : Davar derisi
DAVULUN ÇAPI : r :33 cm
DERİ ÇEMBERİ-
KALINLIK : çam- 30 mm.
TOKMAK : 35 cm çam
ÇIBIK : 36 cm - fındık
ÇEMBER BAĞI : keten ip
Genellikle diğerlerine göre biraz daha küçük olan Trabzon
davuluna ilin batı kısmında daha çok rastlanılmaktadır. Davula
geçirilen deri ise genç keçi derisinden yapılmaktadır. ön yüz
tokmak tarafına takılan deri ile çubuk tarafına takılan deri
aynı kalınlıkta olmaktadır.
Küçük boylu zurna için yörede, cura zurna, zil zurna, ya da zil
zurna tabiri kullanılır. Batıdan doğuya doğru gidildikçe
küçülmesi coğrafi bir özelliktir. Tiz ve kıvrak melodiler
çalabilmek için bu boyut idealdir. Davul zurna ile yörede daha
çok sözsüz havalar çalınır. Zurna eşliğinde sesli parçaların
seslendirilmesine ender rastlanır.
CURA ZURNA
UZUNLUK : 19 cm
LÜLE (Ethem kutru) :
AĞIZ GENİŞLİK( Zurna Borusu) : 5 cm
GÖVDE YAPISI : Erik
DELİK SAYISI : ÖN- 7 – ARKA-1
GELİN ALMA - (Davul- zurna )
Trabzon Bölgesinde görülen nefesli çalgılar arasında “ dilli
kaval” da, önemli bir yer tutar. Kaval da horonların önemli
eşlik çalgılarından birisidir. Daha çok kapalı mekân çalgısıdır,
Evlerde ve konaklarda bu çalgı ile horon oynanana bilmekte ise
de açık havalar da ses yetmezliğinden fazla tercih edilmez. Anca
yaylara çıkarken yada inerken yollarda yada horon düzlerinde
çalınabilir. Kavalın tavrı tulum ile büyük benzerlik gösterir.
Tulum gibi kesik ve sert vurgulamalarla çalınır,4
Trabzon yapısı dilli kaval ;
GÖVDE YAPISI –
UZUNLUK : Erik, 45 mm
KAVAL İÇ ÇAP : 15 mm
SES ARASI MESAFE : 28 mm
DELİK SAYI : 7 ön delik
1 arka delik
SES GENİŞLİĞİ : 1.5 oktav
Trabzon’da vokal, Enstrümantal ve Vokal- Enstrümantal olmak
üzere üç tarz musiki görülür, açık ve kapalı mekanlarda; düğün
dernek bayram gibi kadın- erkek eğlencelerinde, bazı
geleneklerde ve özellikle horonlarda icra edilen en yaygın tarz
enstrümantal ve vokal enstrümantal musikidir.
Trabzon’da sahilde söylenen havalara yalı havası, iç yerlerin
türkülerine ova havası, irticalen atışmaya başlamasına da koşma
denir. Yörede halka halinde oturarak söylenen türkülere oturak
havası, bazı serbest ritimli türkülerin ardından çalınan usullü
parçaya da doğraması adı verilir.Trabzon’da melodi anlamında
Kayda/ kayıda/ gayda/ gayde tabiri vardır.kayda bir çalgı
tarafından seslendiriliyorsa kemençe kaydası, tulum kaydası,
kaval kaydası gibi çalgı adıyl; herhangi bir yöreye ait olduğu
belirtilecekse Beşikdüzü kaydası, Akçaabat kaydası gibi yer
adıyla birlikte söylenir.
Trabzon yöresinden derlenmiş vokal ve vokal- enstrümantal
melodiler incelendiğinde, biçim yönümden büyük benzerliklerle
karşılaşılmıştır. Trabzon türküleri esasta dörtlüklere dayanır.
Dörtlüklerin çoğu mani tarzında ve bağlantısızdır.bağlantı mani
dörtlükleri de vardır. Bağlantısız mani dörtlüklerin ard arda
bağlandığı destanlarda da melodik biçim genellikle ( a+
b)şeklinde iki bölmelidir.ancak biçim, güftenin uzunluğu ile
bağlantılı olarak değişmektedir.*(6)
Bilhassa enstrümantal horon havalarında ezgilerin biçimi daha
karmaşık bir kuruluş gösterir. Güfteli melodilere nazaran daha
fazla tekrarlanan kısa melodilerin, özellikle ortada ve sonda
cümle genişlemeleri ve kararı gecikmeleri daha fazladır. Bu kez
genişlemeler oyun boyunca sürer. Oyun türkülerinde musiki
cümleleri çoğu zaman okuyanın zevkine göre değişmekte, cümle
içinde eksik yada fazla ölçülü eğişlik melodi yapıları ve
düzensiz tekrarlar olmaktadır. Bu durum ise, biçim yönünden
zorlamalar meydana getirir. Cümleler ve özelikle bölmeler içinde
motifler uzun süre devam ettirilir. Bölmelerin değişmesi
sırasında ton değişikliği ve ritim değişikleri göze çarpar.
Böyle durumlarda, bazen haykırışlarla bölme değişikliği ifade
edilir. Oyun içinde yapılan bölme değişikliği, ayrıca; yeni bir
figüre geçişi temin eder.
Trabzon yöresi halk musikisinde vokal, enstrümantal ve vokal
enstrümantal parçalar serbest ritimli ve usullü olmak üzere iki
çeşittir. Yol yayla havaları, bazı ağıtlar, atma.takma türküler,
çoğu şehir muhiti kadın –erkek ağzı anonim türküler, üçlemeler,
düğün havaları, kına havaları ve özellikle vokal – enstrümantal
tarzdaki horon havalarının hemen hepsi usullüdür. Bazı usullü
parçalarında karara varışlarda- çoğunlukla kararı
geciktirerek-genişleyerek serbest bir ritme dönüştüğü
görülür.sonuçta doğu Karadeniz halk musikisinin metrik yapı
zenginliği yene yeni ortaya çıkarılmaktadır. Bölge musikisinin
en önemli özelliklerinden biri de, ritimlerin hızlı
tonlamalarıdır. Yakın zamana kadar pek fark edilemeyen ve bu
yüzden melodilerin notaya tespitinde yanışlıklar yaratan hızlı
ritmik tonlamaların, zaman içinde, bünyesinde zengin ritmik
birleşimler barındırdığı ortaya çıkartılmıştır.
İŞ VE MESLEK TÜRKÜLERİ
Toplumun günlük yaşantısının önemli bir kısmını kaplayan iş ve
çalışma hayatının türkülere geçmesi ve orada şekillenmesi
tabidir. İş ve meslek türkülerinde çalışma hayatımız ve
mesleklerin özelliklerini çok yalın ve samimi bir şekilde
görürüz bu tür türkülerde bahsedilen meslek veya iş ile türküler
arasında yakından bir bağ aramak gerekmez. Hanelerde ufak bir iz
veya bağlantıda küçük bir ilgi kafidir. Çoğunlukla temsili
karakteri vardır. Büyük bir kısmını karşılıklı söylenen türküler
meydana getiriri. Bazılarında bir sanatın özel prensiplerini,
usta- çırak ilişkilerine ait bazı gelenek ve yargıları buluruz.
Yılın dokuzuncu ayında Trabzon’da mısırlar toplanırken söylenen
türkü
KEMENÇENİN BAŞINA
Kemençemin başına meni sürerim meni
Allah’tan bulasıca deli ettin ha beni
Kapısında armudun dibi görünür dibi
Yarın boyuna baktında dolma ciğara gibi
Ha buradan aşağıya bir iniş ineceğim
Varma güzelim senide benmi düşüneceğim
Yaylanın soğuk suyu deldi bağrımı deldi
Öperken yanağından saçı ağzıma geldi
Balabelli tabanca tak beline süs için
Alda beni gidelim ellere inat için
Ne uzundur ne uzun Trabzon’un yolları
Ölçüye de bir gelir ikimizin boyları
Alır giderdim onu adam çıkmazdı soyları
Aduna dolandığım niye yiyesun beni
Ha o gavur ninen diyecekmisin beni
Bahçasının götüne darı kazarım darı
Yüreklerimi yaktı canımıda al bari
Beni çoban ettiler altmışaltı koyuna
Adamı dolandırım uzun ince boyuna
Eri dağların karları belki bir çiçek açar
Alamam seni desem kız senin keyfin kaçar
Kemençemin başına meni sürerim meni
Allahtan bulasıca vurduracaksın beni
Vurduracaksın beni gani olursun gani
Allahtan bulasıca olmuşsun iki cani
Ramis KANDİL
İNEK TÜRKÜSÜ
Hikayesi; Rasim kandil,askerden geldikten sonra, başından geçen
olayı olduğu kendi ağzından aktarıyor;
Ben askerden geldim, bu yayla sis dağı, bizim yaylamız var sis
dağı oraya bir gezmek için , bir dolaşıyım dedim çıktım oraya
baktım bir adamcağız var orada inek kesmiş, ineğin etinin
yenecek bir vaziyeti yok, böyle yağı tuzu yok eskiden böyle
mallara bakmazlardı zayıf olurdu ,şimdi bunun yanından geçerken
osman dayı hayırlı olsun etin yağlı dedim o adama, Ramis dedi
hoş geldin safa geldin et alacakmısın bana ,ben bir, iki kilo
alırım hani bir şey olusa yemem atarım dedim, ona karşılık
alamamda diyemedim, alırım dedim burada bir duman geldi ,
çiğisel geldi yağmur yağıyor,hatır belasına dedimki arkadaş ver
bakalım bir kilo bu şimdi orada et yığılı duruyor kimse almamış
eti böyle kesti ortadan aşağıya koca kapı gibi bir şey iki kilo
dedim beş ki,lodanda fazla zaten ne yapacağım ben onu bu sefer
bunu alalım hadi, kıramadım herifi ya,
Bir camadan buldum camadan böyle eti camadanın içine koyacaksın,
bizde camadan derler böyle bizde büyük , bu camadanın içine bunu
koydum, eti koydum ama yarısıda dışarıda yani camadana sığmadı
böyle büyük verdi bana eti, neyse böylece elime aldım arkama
dayadım onu sırtıma ben gerisi geriye dönüyüm dedim, böyle
çimenler doğru geliyom, bir ormana doğru geliyordum, bir
guzgunlar ,sırtımda et görünüyor böyle , ben böyle geliyom , bu
şimdi bana böyle dalıp dalıp çıkıyor , orada ben oyana dönüyom
buyana dönüyom ,yiyecekler beni, beriye dönüyom derkene ileride
bir adamcık gidiyor çağırdım onu arkadaş , kartallar beni
kaldırıyor eğlen dedim adam eğlendi ,
O kartallarda başımda uçak gibi vurup çıkıyor, et görünüyom ben
, vurup vurup geçiyor, neyse o adamda geldi ,beni kaldırıyor,
akşam namazı oldu geldim eve , benim bir annem vardı babam
öldüydü ,eti geldim dayadım oraya bu ne dedi be köye senmi
bakacaksın dedi ne yapacağız bunu , e bana verdiler ben aldım
geldim , bol getirdim yerik falan dedim , olum bu yenirmi dedi ,
bir balta al , bizde nacak derler , şimdi baltayla bu eti
kesiyim doğruyumda kazana biryerler koyarık dedim , vuruyom
balta kesmiyor, baltanın küpüsüyle vuruyum kemiklerini kırıyım
,dedim şöyle geliyim dedim bir paktım balta küpüsüyle vurunca
balta böyle ayrılmış , bölmüş aşağı neyse o artık doğruyamadık
onu bunu koyduk kazana pişti kapkara karardı et pişmedi kazanı
eti döktük , yiyemedim o zaman ben şimdi annemde balta kırıldı
dedi odunum getti dedi pişmedi bu zarar dedi , ne yapayım hatır
belasına aldım dedim şimdi ben arkadaş param yok balta almaya
baltayı kırdık fakirlikte vardı , o arada neyse baltasız kaldık,
bir tonda odun yandı altında , yani iki gün pişti, yani büyük
bir zarar, o zaman ben şimdi yaptım, ben şimdi kendi kendime
dertleştim, aldı bir şarkıyı bir türkü yaktım; ,,
KESTİM DANA DEĞİLMİ BAK KANINA
Evlerinin biyanında akşamdan mezarlığa
Bu gün cumarteside be gittim pazarlığa
Asker ettiler beni kurradayım kurrada
Bakarım kahraman o inek kesmiş orada
Kestim dana değilmi bak kanına kanına
Ağır usul yanaştım ben osmanın yanına
Yeni evin üstüne baca vururum baca
Dedim ki Osman dayı etin kilosu kaça
Ha bu etin parası yedi yılda bitecek
Kilo işi satılmaz batman işi gidecek
Ha burada yukarı dağa çıkalı dağa
Dedim ki Osman dayı bir batman daha dart bana
Şimdi bir batman darttı sekiz okkadan çoktur
Kaburgasına na baktığım bir serçe yağı yoktur
Evlerinin bir yanında hindi kovalarım hindi
Bir serçe yağı yoktur biz napalım şimdi
Sarı gözlü ceylanın yere giresin yere
Bir serçe yağı yoktur bizde aldık birkere
Kapısında armutun dibi görünür dibi
Kaburgadan çitleri uçar camlama girdi
Yollar beri gelirken daktım onu değneğe
Kanlı kayadan düşse zarar olamaz ineğe
Ha bu zavallı oğlan çok laflara kanıyor
Değneğin tepesinde çıra gibi yanıyor
Ha o elin atını uşak korkmuşta takaruk
Çok o karu doldurma bir yari yakaruk
Nazlı yarin yüzünden deli gezerim deri
Bir yeri yakaruk orman askeri gelir
Ha buradan o karı dağa çıkarım dağa
Sise beri gelirken şahın daldı bana
Kar yağdı kapattı kapının gerisini
Şahın çıkardı yazdı gözümün birisini
Şu karşı ki dağda deve yayılır deve
Oldu akşam namazı ben geldim bizim eve
Odun yaprak çalısı ben kuruya kuruya
Hemen geldim içeri eti attım şuraya
Ne geldiyse söyledim ha bu benim dilime
O zamana kadar baltayı aldım elime
Uşaklar o eti tam ongünde pişirdi
Baltanın küpüsünü vura vura düşürdüm
Şimdi balta kırıldı ramis nereden alsın
Bu dünyada o inek darağacında kalsın
Ne cevap vereceksin sarıdaki kapıya
O köylünün itleri hep toplandı kapıya
Kestim parmağımı bak kanına kanıma
Kimiside gitmemiş o osmanın yanına
Oturdum sofrasına katık yemedim katık
O osmanın etine son veriyorum artık
Ramis KANDİL
DİK HORON
Ey kadırga kadırga bir yamanın belinde
Alıp seni gidelim ne var benim elimde
Beni çoban ettiler altmışaltı koyuna
Adamı dolanırım ince uzun boynuna
Otu serdim kapıya güneş kurusun diye
Bana zılgıt saldılarda yari unutsun diye
Eller ne derse desin uçan kuşu dutamam
Bende nazlı yarimi ölürsem unutamam
Adına dolandığım yiyecek misin beni
Varıp gidip kocana diyecekmişsin beni
Kestanenin söğüdü kimden aldın öğüdü
Baban Müslüman olsa seni bana verir mi
Ben sana yalvardıkça senin gönlün büyür
Ha buradan aşağıya uçma güzelim uçma
Ben olduğum yerlerde eller ile konuşma
Ha buradan aşağıya gider benim yollarım
Yar başının altında yastık olsun kolların
Pişman etti ağlamaz konuşalım el altı
Bu bizim konuşmamız telgrafımıza kaldı
Mektup yolladım sana uzun postayı kolla
Postanın arkasını desteyle de yolla
Ağır ağır kokuyor sis dağı kokuları
Aynı geldi yine erkeksi kapıları
Sise gidelim sise sisin yolları çise
Ramis KANDİL
KADIN OYUNU – SOLDO
Ay buluta buluta Mendilim kaldı duta
Kalırsa kalsın duta yenisi var sandıkta
Daşı geçelim yarim yüzü neşeli yarim
Anan oldu yare senden geceli yarim
Kemençemin üstüne beni yarimi yarim
Kadırganın yolları geçtim sizden yarim
A benim kadıni kadırgada sattılar
Aramız iyidi armızı bozdular
Çemberimde gülliye gülmedim doya doya
Güzelliği yaz diye sürdü yüzüne boya
Faulye ektimde narın kabuğu sarı
Dudakları nar gibi yanakları al gibi
Kimin yari var gönlümdeki yar gibi
Peştemal aldım kuşan yüzük yolladım oyana nişan
Gece gündüz peşinde kız nedir çektiğim ağalar
Beri bağırır beri taşın altında yeri
Baktımda aşık oldum azına dişine
Biryamanlı peştamalda dolaştırdı peşine
Garga bakharıda garga şu karşıki damdan
Al kız beni yaranada ferhat gibi sallan
Aha ankarada oldu yüreğim oldu yara
Allah bellalar versin benzettin mundara
Nişanladılar seni ah duyamadım seni
Vakvıkebir yukarı Tonya diyorlar Tonya
Sevdim de alamadım seni ey gidi dünya
Ateşe kodum kaplar içinde sular kaynar
Biz bilirde yapardık onla biz osaydık bekar
Masa üstünde bira içerim arasıra
Ah kız açtın içime vadeler kadar yara
Nuri KÖSE
KAR YAĞAYI
Hayde çıkalım dağa
Dağlar olsun evimiz
Her Komardan bir yaprak
Olsun keremitumuz
Kar yağayı yağayı
Evin kaburgasına
Benzeyi güzelcugum
Gelin abulasına
Güneş vuriyi güneş
Kuru çam diplerine
Yılan olsam da girsem
Yarimin yüklerine
Güneş Vurıyi güneş
Kuru çam diplerine
Yılan olsam da girsem
Yarimin yüklerine
Olmadı alamadım
Damarından kanından
Doymadan ölmiyecegum
Senin gibi hanımdan
Kızılağaç fidani
Yaş iken eğilecek
Güzellikte iş yoktur
Komuğu sevilecek
Zifin çiçeği sari
Gitmez dağların karı
Sen da sevdun Azrail
Benim sevdiğim yari
Olayım o gözlere
Akar karadır kara
Yat dizimin üstüne
Ziliflerini tara
Keçi geliye keçi,
Kelecuğu boynunda
Geceler sabah olsa
Ayişemun koynunda
Maçkanın yollarında
Baksana kayalara
Liforladi ormanlar
Çıkalım yaylalara
Kayna kazanım kayna
Babamın ocağında
Allah canımı alsın
Ayşemin kucağında
Çamdan geçtim pelite
Gız perilerin yite
Nene seni vermeyi
Benim gibi yiğite
Haburadan aşağa
Eniş gidelum eniş
Koydun beni sevdaya
Sen duruyisin geniş.
Eyüp EYÜBOĞLU
MAÇKA YOLLARI TAŞLI
Ağasar Tirebolu
Giresunda kayıklar
Sevenler sevduğüni
Gece gündüz sayıklar
Maçka yolları taşlı
Hoş geldun sarı saçlı,
Qannen mi vurdi seni
Doymama gözlerin yaşlı
Evin başında elma
Sallanır vurur dama
Kız oynadım seninlan
Almazsan beni alma
Horoni oynamadan
Horon yeri düz olmaz
Giyinip kuşanmadan
Kocakarı kız olmaz
Burası yayla yolu
Yolverin geçenenler
Ne has sevdalık sorar
Ya bakın çümenlere
Deniz dalgalı idi
Ayşem gelemedinmi
Ben seni göresledim
Sen göreslemedinmi
VURDUM YAYLA YOLUNA
Vurdum yayla yoluna
Çifin çiçeği güzel olsun
Aldığın güzel olsun
Ne edecesun mali
Evin başı düz olsun
Ökğüzlen de sürülür
Aldığın güzel olsun
Ekmeksizde durulur
Evin başı bayırdan
Öküzlen de sürülmez
Aldığın güzel ama
Ekmeksiz de durulmaz
Beş para da paradır
Değişelim gözleri
Seninkiler karadır
Tenekeden hemayıl
Ben onu takarmıyım
Yolları altın olsa
Dönü da bakarmıyım
Kara kara kazanlar
Karı yazı yazanlar
Cennet yüzü görmesin
Aramızı bozanlar.
ÇIKTIM EVİN BAŞINA
Biz varız yedi kardeş
Ben ayrı anadanım
Bu Dünyadan fayda yok
Kayırsın yaradanım
Çıktım evin başına
Çaplamalar direksiz
Babasının bi kızı
Ettioni yüreksiz
Bir taş attım sazlara
Gitti vurdi kazlara
Yıktı umutlarımı
Koydu beni mezara
Kara bez asacağım
Ben kızımın salina
Hiç kimse güvenmesin
Babasının malina
ANONİM
İZME HORON HAVASI
( Ocaklı Köyü )
Habu izme horoni da
Kimden öğrendin oni
Varidi topal halam
Ondan öğrendim oni
Horoni oynamadan
Horon yeri düz olmaz
Giyinip kuşanmadan
Kocakarı kız olmaz
Ah kemençe kemençe
Nerdeydin dün gece
Vurur kırarım seni
Eğlencesin eğlence
Maçkanın soğuk suyi
Deldi bağrımı deldi
*(1) SAYGUN Adnan –Rize ve kars Havalisi Türkü, Saz ve Oyunları
hakkında bazı malumat
*(2) The new grove’s Dictionary of Music and Musicians
Absiklopedisi.” Kamancheh maddesi
Yazarlar; Jean during, Robert At’ayan, Johanna spector,
Scheherazade hassan, R.conway Morris
*(3) EMNALAR Atınç ,Tüm Yönleriyle Türk halk müziği ve
Nazariyatı İzmir: Eğe ünv.basımevi 1988
*(6) Adnan Saygun, Anadolu Dansları ve Bunların ayinsel Niteliği
üstüne folklore doğru
Journal of the international folk Music Council, c.II, s 10- 14
*(2 ) A.Adnan Saygun, Bela bartok’s Folk Music reseach in
Türkey, editör laszlo Vikar
( budepeşte ;akademiai Kiado 1976, 308
*(5) Saygun ,Rize, Artvin ve Kars havalasi Türkü; saz ve
Oyunları hakkında bazı Malumat
YARARLANILAN KAYNAKLAR
SAYGUN Adnan: Ahmet Adnan saygun’un keman Yapıtları, BİR
BİR KEMANCIYA REHBER
ÖZBEK Mehmet: Türk halk Müziği çalgısı Bilgisi
BAYRAKTAR Ertuğrul
SUN Muammer
TUĞCULAR Erdal
ÖNDER Burhan
PİÇKEN Laurence: Folk Musical Instuments Of Türkey, Oxford
University pres. New York Toronto, London.
ŞENEL Süleyman: Trabzon Bölgesi halk Musikisine Giriş
BARAN İlhan: Trabzon ve Rize Bölgesi yerel Küğü
Ankara s. 104- 112s 133- 135
BAYKURT Şerif : Türk Halk Oyunları, Ankara1965.
GAZİMİHAL-Mahmut Ragıp : Karadeniz kemençesi, TFA, Y.13, C.6 S.
137 Yurt oyunları katoloğu 3 cilt
TÜFEKÇİ , Nida : Trabzon ili / halk Müziği ve Geleneksel Oyunla
Y.Ansk. C 10, fas 130,1884 s 7259-
CİHANOĞLU Selim: Trabzon’da Oynanan horonlar
KAYNAK KİŞİLER ;,
Soyadı Adı : KANDİL Rasim
Doğum Tar. : 1941
Eğitim Dur. : İlkokul 3. sınıf
Meslek : Recber, Şalpazarı Geyikli Beldesi doğumlu
Medeni dur.
Çocuk : Evli, 5 çocuk
Soyadı Adı : AYDIN Yakup
Doğum Tar. : 1970
Eğitim Dur. : Ortaokul
Meslek : Kemençe yapımcılığı
Medeni dur.
Çocuk : Evli, 3 çocuk-Vakfıkebir
Soyadı Adı : UZUN Kürşat
Doğum Tar. : 1953
Eğitim Dur. : ilkokul
Meslek : marongoz, Kemençe yapımcısı
Medeni dur.
Çocuk : Evli, 5 çocuk-Tonya
Soyadı Adı : SANCAK Hasan
Doğum Tar. : 1949
Eğitim Dur. : İlkokul
Meslek : Ahşap ev ustalığı, kemençe yapımcısı
Medeni dur.
Çocuk : Evli,5 Çocuk,Sürmene
Soyadı Adı : EYÜBOĞLU Eyüp
Doğum Tar. : 1960
Eğitim Dur. : Üniversite
Meslek : Öğretmen, Kemençe yapımcısı
Medeni dur.
Çocuk : Dul, 2 çocuk –Maçka Çatak Köyü
Soyadı Adı : BULUT Ali Kemal
Doğum Tar. : 1938
Eğitim Dur. : Üniversite
Meslek : Öğretmen emeklisi
Medeni dur.
Çocuk : Evli 4 Çocuk,Maçka
Soyadı Adı : NEŞET tepe
Doğum Tar. : 1953
Eğitim Dur. : Lise
Meslek : Müzisyen, ( Zurna )
Medeni dur.
Çocuk : Evli, 6 çocuk - Akçaabat
Soyadı Adı : ÇİHAN Bayram
Doğum Tar. : 1956
Eğitim Dur. : İlkokul
Meslek : Müzisyen ( Davul )
Medeni dur.
Çocuk : evli, 2 çocuk -Akçaabat
Soyadı Adı : TARHAN Ali
Doğum Tar. : 1950
Eğitim Dur. : İlkokul
Meslek : Memur
Medeni dur.
Çocuk : evli 2 çocuk-vakfıkebir şalpazarı
Soyadı Adı : KÖSE Nuri
Doğum Tar. : 1962
Eğitim Dur. : Ortaokul
Meslek : Müzisyen ( Kemençe )
Medeni dur.
Çocuk : Evli, 2 çocuk
Soyadı Adı : BAHADIR Rahmi
Doğum Tar. : 1961
Eğitim Dur. : Müzisyen ( kemençe
Meslek : Ortaokul
Medeni dur.
Çocuk : evli - ?
Soyadı Adı : SİYAH Mustafa
Doğum Tar. : 1965
Eğitim Dur. : İlkokul
Meslek : İşci,Kemençe icracısı
Medeni dur.
Çocuk : Evli,3 çocuk-merkez
Soyadı Adı : BAYRAKTAR Ali
Doğum Tar. : 1930
Eğitim Dur. : İlkokul
Meslek : Marangoz;kaval icracısı
Medeni dur.
Çocuk : Evli, 3 çocuk Tonya Çaykara
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel
Müdürlüğü Halk Kültürünü Araştırma Dairesi Folklor
Araştırmacısı-Müzikolog
Ayrıca BAKIN
Kemençe, Karadeniz
kemençesi
Karadeniz kemençe yapımı ve trabzonlu kemençe
ustaları
Karadenizli kemençe ustaları, karadenizli
kemençeciler
En Güzel karadeniz Müzik ve horon
videoları
Karadeniz müziği
En Güzel karadeniz Müzik ve horon
videoları
Hüseyin dilaver'in müziği ve hayatı
Horon ve kemençe videoları
horon
Lazlar'in kemençesine artik elektro ve tekno eşlik
ediyor
Mustafa Duman'la söyleşi
Oktay üst, Laz kemençeci Oktay ÜST
Ziynet Sönmez, Zinnet Sönmez
Karalahana Radyo karadeniz mp3
kemençe yapımı, akyazı kemençe yapımcısı Fatih Şatır |