Akçabat Tarihi
Kuruluş dönemini izleyen
tarihsel gelişmeleri Roma, Bizans, Komnenos ve
Osmanlı dönemi olarak 4'e ayırıp ayrı ayrı
incelemek daha yararlı olabilir.
Roma Dönemi (MÖ 63-MS 395):
Romalılar, MÖ 63 yılında Pontos devletini
yıkarak Doğu Karadeniz bölgesini egemenlik
altına alırlar. Ne var ki gerek yerel
kırallıkların direnişi gerek Roma ordusundaki iç
çekişmeler bu egemenliğin kökleşmesini uzun süre
geciktirir. Trabzon ancak MS 64 yılında Roma'ya
bağlanır.
Bizans Dönemi (MS 395-1204):
Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca
Trabzon gibi Akçaabat da Doğu Roma Imparatorluğu
(Bizans) snırları içinde kalır.
Komnenoslar Dönemi (MS 1204-1461):
Bölgedeki Bizans egemenliğinin zayıflamasnı
fırsat bilen Aleksios ve David Komnenos
kardeşler, Gürcistan kraliçesi olan halaları
Thamara'nın isteğiyle Gürcistan'dan Trabzon'a
gelerek 1204 yılında Trabzon imparatorluğu'nu
kurarlar. Devletin başına Aleksios Komnennos
geçer. Kardeşi David Komnenos, batıya doğru
akınlar yaparak devletin sımrlarını genişletme
görevini üstlenir. Kısa sürede devletin
sınırları eski Pontos sınırlarına ulaşır. .
Trabzon İmparatorluğu'nu kendi kurduğu devlete
rakip gören İznik imparatoru Theodoros Laskaris
ile anlaşan Selçuklar, Karadeniz ticaretini
engeleyen Komnenoslar'a karşı savaş açarlar.
Amasra ve Ereğli'yi ele geçiren Selçuklular
Trabzon'u da kuşatırlar. Sinop savunması
sırasında Selçuk hükümdarı İzzettin Keykavus'un
eline geçen Aleksios her yıl Selçuklular'a vergi
ödemek ve sınırlarını Kızılırmak'ın doğusuna
çekmek koşuluyla özgürlüğüne kavuşur (1214).
Komnenoslar'ın Selçuklular'a bağımlılığı Kösedağ
Savaşı'na (1243) dek sürer.
Osmanlı Dönemi (1461-1922):
İstanbul'u fethettikten sonra Anadolu'nun kuzey
bölümünü de topraklarına katarak tüm Anadolu'da
Türk birliğini kurmak Fatih Sultan Mehmet'in en
büyük ülküsüdür.
Fatih Sultan Mehmet, kimi kaynaklara göre 15
Ağustos, kimilerine göre 26 Ekim 1961 'de
Trabzon'u fethederek bu ülküsüne ulaşır.
Böylece Komnenoslar dönemi kapanır. Akçaabat da
Osmanlı İmparatorluğu'nun yapısı içinde yer
alır.
Sargana Destanı
Akçaabat açısından Osmanlı
döneminin en önemli olayı, 18 gemiden oluşan Rus
donanmasının Sargana burnu önünden Kavaklı
Köyü'ne doğru yaptığı çıkarmaya karşı yöre
halkının yarattığı yiğitlik destanıdır. Genel
tarih kaynaklarında yeterince yer verilmeyen bu
olay 1810 yı.lının Ramazan bayramında
yaşanmıştır. Muzaffer Lermioğlu savaşa
katılanların yakınlarıyla görüşmeler yaparak
olayın tüm ayrıntılarını öğrenir.
Sabahın alaca karanlığında Sargana burnu önünden
karaya çıkan Rus askerleri, bir yandan Kavaklı
köyünü ateşe verirken bir yandan siperler
kazarak yerleşmeye girişirler.
Kavaklı köyü o gün, Ramazan bayramının sevincini
yaşamak için uyanmıştır. Köyün erkekleri bayram
namazı için camide toplanmıştı. Olayı ilk gören
kadınlar ve çocuklar caminin çevresinde
bağrışmaya başladılar. Namazını bitirip camiden
çıkan erkekler hemen silahlandılar. Bu arada
yardım için Akçaabat'a, çevre köylere haber
saldılar.
Olayı duyan Akçaabat Ayanı Sakaoğlu Mahmut Ağa,
derhal halkı silah altına çağırır. Eşi Ulve
Hatun da kendisi gibi silahlanıp iki oğluyla
birlikte eşi Mahmut. Ağa'nın yanında yer alır.
Ağlarını ve Hatunlarını başlarında gören halk,
kısa sürede toparlanıp Kavaklı köyünün yardımına
koşar. Mahmut Ağa'nın habercileri Trabzon Valisi
Çarhacı Ali Paşa'ya ulaşınca her yana haber
salınarak toplanan yardım birliği, Kavaklı'ya
doğru yola girer.
Bu sırada öncelikle Kavaklı, Darıca, Meşeli,
Karaçam, Gökçebel köylerinden gelen kadınlı
erkek.li savaşçılar, Dancalı Kanberoğlu Memiş
Ağa komutasında saldırganlara karşı yiğitçe
direnmektedir. Öğleye doğru önce Akçaabat'tan,
hemen ardısıra Trabzon'dan gelen yardımcı
birlikler köylülerin yanında yer alınca savaş
iyice kızışır. Kıyıda demirleyen Rus
donanmasının top desteğine Kireçhane tabyasından
karşılık verilir. Bu arada Kaplanoğlu Mustafa
Ağa yönetiminde Çarşıbaşı dolaylarından gelenler
ile uzak köylerden silah ata ata yardıma
koşanlar Türk cephesini iyice güçlendirir.
Savaş olanca şiddetiyle akşam karanlığına dek
sürer. Ertesi gün tan ağarırken Çarhacı Ali Paşa
yeniden saldırı emri verir. Rus'ların ön
siperleri kısa sürede aşılır. İkinci siperler
için korkunç bir boguşma başlar.
Kadınlar ellerine geçirdikleri balta, nacak,
keser, orak, bıçak, kazma, kürek gibi ilkel
silahlarla Ulve Hatun'un yanında ayrı bir birlik
kurarak savaşın içine girerler. Bir zamanlar
buralardan gelip geçen Amazonlar gibi
karşılarındaki düşmana kan ağlatan bu kadınlar,
savaşın yazgısını belirlemede çok etkili bir rol
oynarlar. Savaş olanca yoğunluğuyla sürerken ön
cephelerde bir er gibi savaşan Çarhacı Ali Paşa
yaralanır. Savaşın yönetimini yeniden Sakaoğlu
Mahmut Ağa üstlenir. Kadın erkek yediden yetmişe
dek şaha kalkan direnişçiler karşısında şaşkına
dönen Rus askerleri bozguna uğrayarak gemilerine
doğru kaçışmaya başlarlar. Kaçamayanlar esir
alınır.
Bu savaşta 48'i kadın, 921'i erkek olmak üzere
toplam 969 savaşçımız şehit olur. 35 savaşçı da
ağır yaralanır.Ruslar ise 1322 ölü, 48 yaralı
bırakarak savaş alanından kaçarlar. Aynca 127
Rus askeri esir alınır. Savaşa katılmak için
Rize, Of, Sürmene'den yola çıkanlar Yanbolu
deresine, Tonyalılar Söğütlü'ye, Tirebolu,
Görele ve Vakfıkebirliler Şalpazarı'na
geldiklerinde zafer haberini alarak sevinçle
geri döndüler.
Kaynak: Akçaabat-H.Gedikoğlu/Akçaabat Belediyesi
Kültür Yayını I.
Faydalı Akcaabat Linkleri
Akçaabat
köyleri
Akçabat
Tarihi
TRABZON
AKÇAABAT TURİSTİK ÖZELLİKLER
Akçabat
yöresi Atma Türkü ve maniler
TRABZON
AKÇAABAT TURİSTİK ÖZELLİKLER
Akçabat
Yaylaları, kadırga, hıdırnebi
|