
Şile Kabakoz
köyü
GÜLİZ KARAOĞLAN
Günübirlik gezilerimizin bu
defaki hedefi Kabakoz köyü. Kabakoz, İstanbul’a 40 dk. uzaklıkta
Şile’ye bağlı 50 köyden biri. Kış aylarında gitmeyi düşünürseniz
hele bir de hava sertse denizi tepeden gören bir yere oturup
mendireği aşan dalgaları seyrederken ‘Hey Gidi Karadeniz’
demekten kendinizi alamayacaknız. Bir varmış bir yokmuş diye
anlatılmaya başlayan diyarların en güzeli İstanbul, yaşayanların
kaçmaya çalıştığı, uzağında olanlarınsa hep rüya şehri olmuştur.
Bu şehrin binaları arasında birkaç ağaçtan haberdar yaşayan ben,
bu kez İstanbul’u yeniden keşfetmenin tadına varmak için
kalabalığa, karmaşaya inat düşüyorum yollara… Günübirlik
gezilerimizin bu defaki hedefi Şile’nin Kabakoz köyü. Şile’ye
bağlı 50 köyden biri olan Kabakoz, İstanbul’a 40 dk. mesafede.
Şile’ye vardığımda Karadeniz’e bir selam veriyorum. Kıyıya vuran
hırçın dalgalarla beni en köpüklüsünden karşılıyor Deniz ve
ağlayan kayalar. Gün batımını burada izlemeye karar vererek
Kabakoz’a uzanıyorum.
İnsan bazen başını alıp gitmek ister, bu istekte benim favorim
köylerdir. Kayıp zamanlar, en saf duygular, gizemli
sessizlikler… Köylerde yaşamak hayalimdi. Köylerin yolları
dostluklara açıktır. Yürüyorum bu şirin İstanbul köyü
Kabakoz’da. Doğaya uyumlu alt katları topraktan yapılmış,
birbirinden dağınık ahşap evler arasında. Sessizliği bozan,
ısrarlı yağmurun altında. Amaçsız telaşsız yürümeyi seviyorum.
Küçük taş bir binanın terasında gözüme çarpan, uzun zamandır
çağrısını duyduğum çıkrık seslerine yanıt verme zamanı gelmişti,
hafızamda beliren bir yolculuk düşüydü bu. Zamanda kendini
kalıcı kılanların bir hikâyesi vardır. Şile’yi dünyaya tanıtan
en önemli kültür varlığı, el tezgahlarında, pamuk ipliğinden
dokunan, tamamen Şile’ye özgü otantik bir değer Şile bezi, artık
varlığını zor şartlar altında sürdürüyor. Şile’de derin izler
taşıyan sanatını ustalıkla beze işleyen dokuma ustalarından
biri, güler yüzüyle karşılıyor bizi. Necip usta, küçücük
atölyesinde 90 yıllık bir dokuma makinesiyle sürdürmeye
çalışıyor bu kültürü. Annesinden öğrenmiş dokumayı, ilkokulu
bitirir bitirmez de geçmiş tezgâhın başına. İşine çıraksız, tek
başına 32 yıldır devam ediyor. Atölyede hüzün kaplıyor içimi.
Küçükken okuduğum; ama sonunu hiçbir zaman hatırlayamadığım bir
masalı hatırlatıyor bana:
Zamanın birinde yoksul bir terzi varmış. Bu terzinin çok güzel
ve çok zeki bir kızı varmış. Terzi, kızıyla hep gurur duyarmış.
Bir gün evine gelen krala, kızının samanı bile çıkrıkla eğirip
altın yapabileceğini söylemiş. Kral, kızı hemen sarayına
götürmüş. Bir odaya kapatıp vermiş eline çıkrığı “Yaşamak
istiyorsan, bu samanların hepsini sabaha kadar altına
çevireceksin.” demiş. Sonunda kıza ne oluyor bilmiyorum. Ama
Şile bezi de ihtiyaçtan dolayı çıkıyor ortaya. Yani yaşamak için
bu kumaşı üretiyorlar. Tıpkı masaldaki kızın kaderi gibi.
Yaşamak için pamuk iplikleri altına çeviriyorlar. Emek ve
estetik bir arada. Gördüğüm güzellikleri ellerimin içiyle
gözlerimin sonsuzluğuyla tatmak istiyorum. Bu bez rahat, hafif,
ter emici, sağlıklı giysi olma özelliğiyle çok geniş kullanım
alanı bulmuş. Gecelikler, sehpa örtüleri, Namaz örtüleri, mutfak
perdeleri gibi çeşitli alanlarda kullanılıyor.
150 yılı aşkın süre Şile bezi birçok ailenin geçim kaynağı
olmuş.. Hemen hemen bütün evlerin toprak zeminli giriş
katlarında el tezgahları bulunurmuş. Şimdiyse Şile bezi dokuyan
el tezgâhları bir bir ortadan kaybolmuş. Kalan son tezgahlardan
biriyle çalışarak Şile’ye özgü bu otantik değerle hem geçimini
sağlayan hem de yaşlı annesine bakmaya çalışan Nahide teyze
olmuş. El tezgahını gördüğümde çok heyecanlanıyorum. Bu tarihi
işliği yapan birini bir daha hiç göremeyebilirim. Belki de bu el
tezgâhını bir daha sadece müzede görme şansı bulurum. Ama ne
çıkrık sesini duyarak ne de dokunarak.
Keyifliydim, büyük mutluluklar gelip beni bulmuştu bu gezide de.
Kabakoz köyüne yavaş yavaş veda etme vakti gelmişti. Ağlayan
kayalarda güneşin batışını izlemek için kayıp zamanın ustalarına
bir hoşçakal diyerek çıkıyorum yola. Kış aylarında gitmeyi
düşünürseniz hele bir de hava sertse denizi tepeden gören bir
yere oturup mendireği aşan dalgaları seyrederken ‘hey gidi
Karadeniz’ demekten kendinizi alamayacaksınız. Güneş meçhul bir
yerden batarken Şile’yle mutlaka tanışmalısınız, tabiî gelmişken
Kabakoz köyüyle de. Yolların çağrısına bir kez kulak vermeyi
öğrendin mi yeni bir yol bulana kadar bu ses rahat bırakmıyor
beni. Ya sizi?
NASIL GİDERİZ?
Ümraniye-Şile yolunu takip edin. Şile’den sonra Ağva’ya doğru
giderken sahil yolunu kullanarak Kabakoz köyüne gidebilirsiniz.
NE YERİZ?
Şile aynı zamanda, Karadeniz ve Marmara’da tutulan balıkların
İstanbul’a başlıca giriş kapılarından. Bu nedenle avlanma yasağı
olan aylar dışında hemen her zaman balık bulunur. Giderken
bagajınızda boşluk bırakın, dönüşte limandaki tezgâhlardan canlı
balık alın.
24.12.2005 BATI KARADENIZ KONULU HABERLER
BATI KARADENİZ BÖLGESİ, Batı karadeniz bölgesi
Bartın Yeni bir Gökovamı oluyor?
Karadeniz ve
çevre sorunları
Batı Karadeniz
evleri
Şile
Kabakoz köyü
Batı
Karadeniz tur rehberi
Batı
Karadeniz bölgesi linkleri, Batı karadeniz web
siteleri
|