RESİMLER
| |
|
|
| |
|
|
Aybastı tarihi
İLÇEMİZİN TARİHİ DURUMU
Karadeniz’e paralel olarak uzanan Canik
Dağları’nın Kuzey Yamaçlarında Bolaman
Irmağı’nın sol kolu üzerinde (Yöresel adı
Ağuderya olan) kurulmuş olan Aybastı Karadeniz’e
50 Km uzaklıkta 730 metre yükseklikte cennet bir
şehirdir. Kuzey’den Kabataş, Güney’den Reşadiye,
Doğu’dan Gölköy , Mesudiye ,Batı’dan Korgan
ilçeleriyle çevrilidir. Bütün komşu ilçelere
işlek yollarla bağlıdır.
İLÇEMİZİN ADI NEREDEN GELİYOR
İçemizin daha önce İbasdı ( İbasda ya da ibassa
) 1900’lü yıllarda Aybastı olan adı üzerinde
halkın dilinde pek çok söylenti ve öyküler
mevcuttur. Bunlardan en önemlileri yöremizin
fethi sırasında karanlık bir gecede ayın
bulutların arasından birden çıkarak ortalığı
aydınlatması sonucunda işi kolaylaşan fatihlerce
Aybastı şeklinde konuşmalarından dolayı yöreye
bu adın verildiği şeklindedir.
Bir diğer söylentiye göre belden aşağısı
tutmayan çocuğunu, şifa aramak amacıyla yöreye
getiren bir bey bir süre sonra çocuğun
iyileşerek ayaklarını basması sonucu beyin
sevinçle “Ay bastı! Bastı! Ya da iyi bastı”
şeklinde sevinçle bağırması sonucu yörenin bu
adla anıldığıdır ki yöremizin adının bazı tarihi
tarihi kayıtlarda İbasda, İbastı bazı kayıtlarda
da Espadia veya İpsadı şeklinde geçmesi
itibariyle bu öykülere pek uymamakatdır.
TÜRKLER’DEN ÖNCE AYBASTI
İlçemizin adının Phacisane (Fatsa), Hapsamina (Hapsamana-
Gölköy),Oinoie (Ünye) gibi aynı tür isimlerden
ve bu isimlerle aynı devirlerde (Pontus krallığı
Dönemi) verildiği muhtemeldir. Çünkü ilçemiz
topraklarında bu devirlere ait yaşam izleri
mevcuttur. Aybastı’nın verimli toprakları
sağlıklı yaşama elverişli toprakları her devirde
insan topluluklarının ilgisini çekmiştir.
Yunan kaynaklarına göre Aybastı’yı da içine alan
bölgede ilk egemen halk kütleleri Kalipler ,
Kolk, Kokonlar ve Tiberen’lerdir. (Ayrıca
ilçemizde tarih öncesi devirlere ait mağara
yapıtları da mevcuttur). Bu kavimler uzun bir
süre Hitit , Pers, Met ve Pont devletlerine
bağlı olarak yöremizde egemen olmuşlar ve
demircilikle uğraşmışlardır. M.S. 70’li yıllarda
bölge Peçenek ve Uz Türkleri’nin akımlarına
uğramış ve işgal edilmiştir. Dillerini ve
geleneklerini unutmayan bu Türk boyları daha
sonra gelen Türk Boyları ile bütünleşmişlerdir.
Roma İmparatorluğu’na bağlı unsurların
Anadolu’yu ele geçirmeleri sonucu Aybastı
bölgesiyle beraber önce Sivas Dukalığı’na daha
sonra da Trabzon Eyaleti’ne bağlanmıştır. MS.
395 de Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesi
sonucu Aybastı Doğu Roma İmparatorluğu’nun
topraklarında kalmıştır.
TÜRKLER AYBASTI’DA
Ortaasya’dan kopup gelen Türk Boyları İran
toprakları üzerinde kurdukları Büyük Selçuklu
Devleti’yle Bizans İmparatorluğu’na komşu büyük
bir imparatorluk kurarak Anadolu’ya akınlar
düzenlediler. 1054’te Van Gölü civarına gelen
Sultan Tuğrul Bey ordularını üç bölüme ayırarak
bir kolunu Kafkas Dağları, Erzincan Yöresi ve
Canik Ormanlarına yöneltti. Bu Türk akınlarını
1071’de Malazgirt Savaşı’nın kazanılmasıyla
geriden gelen Türk kuvvetleri destek verdiler.
Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın komutanlarından
Artuk Bey, Afşin, Kutalmış Oğlu Süleyman Şah
gibi komutanlar yöremizi de içine geniş bir
alanda fetih hareketlerine başladılar. Kutalmış
oğlu Süleyman fethettiği toprakları kendilerine
bağlayarak Anadolu Selçuklu Devletini kurdu. Bu
sırada Süleyman Şahın dayısı Danışmend Taylı
Beyin oğlu Gümüştekin Ahmet Gazi Orta Anadolu’da
Sivas Amasya, Tokat ve Niksar yörelerini
fethederek Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı
Danişmentli Beyliği’ni kurdu. Selçuklular’ın
taht mücadelelerinden yararlanarak
bağımsızlığını ilan etti. Selçuklular ile
birlikte Haçlılar’a ve Anadolu Selçuklu
Devleti’ne karşı çetin mücadeleler verdiler.
Daha önce Sivas olan başkentlerini güvenlik
nedeniyle Niksar’a taşıdılar. Ahmet Gazi’nin
yerine geçen oğlu Melik Emir Gazi Beyliği’nin
sınırlarını bilhassa sahile doğru genişletmek
amacıyla Canik denilen bölgeye seferler
düzenledi. İlk etapta doğuda Mesudiye, İskefsür
ve Aybastı; Batı da ise Ünye, Fatsa Bölgeleri
Danişmentliler’in eline geçti. (1115 - 1134)
İlçemiz Canik diye bilinen yörenin Niksar’a göre
ilk bölümlerindendir. Bu nedenle Türkler’in
eline geçen ilk yerlerdendir. Daha sonraki
yıllarda bazı yerlerin Bizans’a geçmesi üzerine
Danışmentli Melik Muhammed yöreye bir sefer daha
düzenleyerek daha etkin hakimiyet sağlamıştır.
Danişmentli Hükümdarı Emir Nizamettin Yagıbasan
Ünye üzerine bir sefer düzenleyerek (1157)
Ünye’den itibaren Bafra’ya kadar tüm sahili ele
geçirmiş, bir yıl sonra bu yerler antlaşma ile
vergi karşılığı Bizans‘a terk edilmiştir.
Emir Muhammed’in ölümü üzerine başlayan taht
kavgalarına As Devleti Sultanı Kılıçaslan
Danişmentli Beyliği’ne son vererek topraklarına
kattı. (1175) İlçemiz toprakları üzerinde
Danişmentliler devrinde yapılan savaşlarda şehit
düşmüş asker ve komutan mezarlarına
rastlanmaktadır. Kutlu Doğmuş Evliyası, Kümbet
Evliyası etraflarında çok sayıda şehit mezarları
mevcuttur.
Moğollar’ın Anadolu’yu işgali sonucu Anadolu
Selçuklu Devleti yıkıldı. İlçemizde içinde
bulunduğu topraklar İlhanlı Devleti, Eratna
(İlhanlı) Beyliği, Kadı Burhanettin
Beylikleri’nin topraklarında kaldı. Kadı
Burhanettin ordusu ile İskefsür’e kadar
gelmiştir.
Aybastı ve yöresinin dağlık oluşu fetih
sırasında Türkleri çok uğraştırmış fetih uzun
yılları almıştır.(115- 1134) Hatta Emir Melik
Gazi’nin ilçemize düzenlediği bir sefer
sırasında Kutlular’da Yaras mevkiinde
yaralandığı; öteki komutanların askerlerine:”
Yarısını asın, yarısını kesin!” şeklinde emir
verdiklerini; Emirin acilen Niksar’a götürüldüğü
sırasında kanının damladığı yerlerin evliya
olarak değerlendirildiği mahalle insanları
tarafından anlatılmaktadır.
OSMANLI DÖNEMİNDE AYBASTI
Aybastı ile bu döneme ait bilgileri İlçemizin
yetiştirdiği çok değerli Hocamız Prof. Bahaeddin
YEDİYILDIZ’ın Ordu Kazası Sosyal Tarihi adlı
araştırma eserinde rastlıyoruz. Buna göre 1485
Yılı Tahrir Defterlerinde İlçemizin adı Bölük-i
Fidâverende ‘dir. Fidâverende’nin merkezi belli
olmamakla birlikte Elbey Köyü’nün olma ihtimali
üzerinde durulmaktadır. İbassa ise
Fidaverende’ye bağlı köyler envanterinde 1455’te
49 haneli bir köydür. Köy Yörgüç Paşa’nın Gulâmı
(temsilcisi) Togan’ın tımarıdır. Köyde cami
vardır. Seydi Ali Fakih imamlık Dervişoğlu
Akdoğan Zaviyedarlık yapar. Köyde dervişler
yaşar. Kızılot Karyesi’nde (Köyünde) 3 adet
Derbentçi vardır. İbastı bu tarihlerde İskefsur
kazası Şebinkarahisar Sancağı, Erzincan
Eyaleti’ne bağlı bir nahiyedir.
İlçemiz Tokat, İskefsur , Niksar yöresini sahile
Fatsa Limanı’na bağlayan en kısa ve emniyetli
yol üzerinde olması nedeniyle çok önemlidir.
İlçemiz topraklarında çok eski tarihlerde
kullanılan bir ipek yoluna ait kalıntılar
mevcuttur. Prof. Bahaettin YEDİYILDIZ Hocamızın
eserine göre Fidâverende’nin nüfusu hane olarak
komşu nahiyelerden daha fazladır. (İbassa 626
hane, Hapsamana 346 hanedir. İlçemiz 1485’te
643, 1520’de 1006, 1547’de 1590, 1613’te ise
1745 hane nüfusa sahiptir. Buradan harekele
ilçemizde aşırı bir nüfus artışı olduğu göze
çarpar.)
Aybastı Osmanlı Padişahları’nın Doğu’ya
düzenledikleri seferlerin yakınından geçmesi
nedeniyle doğrudan etkilenmiştir. (Yavuz Sultan
Selim’in Selemen Yaylası’nda konakladığı
bilinmektedir.)
Yöremizin idari merkeze uzaklığı ve ormanlık
oluşu her devirde kanun ve asker kaçaklarının
barınağı haline gelmiş. Yerli beyler her zaman
problem çıkarmışlar, bu yüzden Osmanlı Devleti
yöremizde her zaman fazla askeri kuvvet
bulundurmuştur. III. Mehmet Döneminde Sancak
Beyliği elinden alındığı iddiasıyla isyan
çıkarıp devleti hayli uğraştıran ünlü Celali,
Karayazıcı devlet kuvvetlerinden kaçarak Canik
Dağları’nda Perşembe Yaylası’na sığınmış ve
burada ölmüştür. (1603)
İlçemizle ilgili daha net bilgileri Kudret
EMİROĞLU’nun yeni yazıya çevirdiği
1869-1870-1871-1872-1873 ve 1874 tarihli Trabzon
Eyaleti Salnameleri’nde rastlamaktayız.
Bu kayıtlara göre bu yıllarda Aybastı Ordu
kazasına bağlı nahiye idi. Nahiyede 143 hane Rum
983 hane Türk nüfus yaşar. Nahiyede 13 cami, 10
hatip, 5 adet Kilise, 7 adet Rahip, 11 adet
Müslüman mektebi, 2 Rum mektebi, 1 adet medrese,
1 adet de müderris bulunmaktadır. Ayrıca
nahiyede belediye teşkilatının mevcut olduğu
reisin İbrahim Ağa Azanın da Abdulkadir Ağa
olduğu kayıtlarından anlaşılmaktadır.1870
yılında nahiyedeki nüfus toplamı 1126 hane =
4307 kişidir. Nahiye müdürü Necip Ağa, Katibi
Süleyman Efendi’dir.
1874 Yılında ise Aybastı ,Görele, Vakfıkebir ve
Sürmene ile padişah iradesi ile kaza yapılmış
olup, Kaymakamı Ali Ağa Katibi Ahmet Efendi’dir.
1872 Yılı Salnamesinde o devirlerde kullanılan
takvimde 31 Mayıs’ta Perşembe Panayırı kaydına
rastlanmıştır.
Aynı eserde “Aybastı Nahiyesinde tul ve arzları
birer buçuk saat mesafeli beş altı adet orman
olup bu ormanlarda yalnız gürgen ağaçları
vardır. Hasıl olan kereste yalnız derun- i
nahiye ebniyasına sarf olunarak yolları gayet
sa’bel- mürur olduğundan ahir mahalle nakil
edilememektedir.”ifadeleri yer almaktadır.
Aybastı nahiyesinin kaza ve vilayete olan
uzaklıkları yaya olarak belirlenmiştir. Buna
göre Aybastı’nın Ordu Kazasına uzaklığı 18
saattir. Trabzon’a uzaklığı ise 63 saat olarak
tespit edilmiştir.
İlçede o yıllarla ilgili nahiyede tüfenk,
tabanca, çakmak imal edilir. Nahiye dahilinde
sarf edilir. Ayrıca Kuzköy’de Şeyh Halil,
Şıhlı’da Şeyh Kutlu Doğmuş, Akfatma’da Şeyh
Hasan adlı veliler metfundur. denilmektedir.
1874 Yılında kaza yapıldığını gördüğümüz
Aybastı’nın merkezinin belli bir yerde değil
yöre ileri gelenlerinin merkezi idareye baskı ve
etkileri sonucu Sefalık Köyü (Konak yanı) ile
Esenli Köyü (Cami yanı) arasında yer
değiştirdiği görülmüştür. Merkez bir ara 1854
yılında gelerek Sefalık’a yerleşen Hazinedar
Oğulları’nın bulunduğu Sefalık’a geçmiş (burada
halen mevcut olan tarihi hamamlar, fırınlar bu
devirde yapılmıştır) Daha sonraki yıllarda
(1900) ilçe ya da nahiye merkezi Esenli
ağalarının etkinlikleri sonucu eski yerine
geçmiş. İlçe merkezinin bugünkü yere
kurulmasında Remzi Efendi ve Rüştü Efendi adlı
kişiler önderlik etmişlerdir. Bugünkü Merkez
Camii o yıllarda yapılmıştır. İlçemiz 1945
yılında ilçe olan Gölköy’e bağlı bir nahiye
olarak bağlanmış, şehrin hızla gelişmesi sonucu
1957 yılında ilçe olma hazırlıkları başlatılmış,
1959‘da da ilçe olmuştur. Bu yıllarda Belediye
Teşkilatı geliştirilmiş sonra İbrahim Gökalioğlu
ilk Belediye Başkanı seçilmiştir. Daha sonraki
yıllarda kurulan Esenli Köyü Kalkınma
Kooperatifi sayesinde ilçemizden Almanya’ya çok
sayıda işçi gönderilerek ilçemizin yaşam düzeyi
geliştirilmiştir.
AYBASTI LINKLERI
|
|
| |