RESİMLER
| |
GEREKLİ
LİNKLER
| |
|
|
|
|
| |
|
|
TRABZON
TARİHİ -2
Türkler
Trabzon'da
Malüm olduğu üzere XI. yüzyılda Müslüman Türkler
Anadolu üzerine akınlara başladılar. 1048
yılında İbrahim Yınal, Hasankale zaferini
kazandıktan sonra Türkmenler Trabzon'a kadar
ilerlediler. Ancak kendilerinden önce Trabzon'u
ele geçirmeye çalışan Müslüman Araplar gibi
surlar ile çevrili Trabzon'u ele geçirmeleri zor
olmuş ve düzenli Bizans ordusu karşısında geri
çekilmek zorunda kalmışlardı. 1071 Malazgirt
zaferinden sonra ise Anadolu kapıları Müslüman
Türklere kesin olarak açıldığında Trabzon ve
civarının Türkleşmesi ve Müslümanlaşması
hızlanmıştı. Selçuklular 400 yıl boyunca
Trabzon'u birçok kez kuşatmışlardı. Şehir bu
kuşatmalardan güçlü surları Bizans desteği ve
doğal yapısının sağladığı topografik
imkanlarıyla kurtarılabilmiştir.
V. Devir:
Komnenoslar Devri (1204-1461)
Bu devir Trabzon'un ticaretçe en parlak
devirlerinden biri olmuştur. Ceneviz ve
Venediklerin bütün doğuda ve bilhassa
Karadeniz'deki ticari faaliyet ve rekabetlerinde
Trabzon önemli bir mevkie sahip olmuştu.
Venediklilerden önce Cenevizliler Trabzon
imparatoru ile bir ticaret anlaşması yaparak
Trabzon'da serbest ticaret yapmak imtiyazını
almışlardı. Daha sonra Venedikliler ile de aynı
şartlarla bir anlaşma imzalanarak ticari
müesseseler açmalarına izin verilmiş ve 225
adımlık bir arsa üzerinde kendilerine ait
kilise, ambar gibi çeşitli binalar yapmalarına
müsaade edilmişti.
O günkü Trabzon'un ticari hayatını Alman tarihçi
Fallmerayer şöyle anlatır: "İran'dan hatta
Irak'ın kum çöllerini aşarak buraya doğru
kafileler gelir ve bütün beşeri ihtisas
Trabzon'da temerküz ederdi. Trabzon
imparatorluğu bir transit merkezi, bir baş
karargah ve dünya ticaretinin bir noktası idi.
"Bağdat ve Kahire'nin sırmalı kumaşları,
Hindistan ve Sina'nın inci ve mücevheratı,
Megrelistan'ın ( Gürcistan'da) bal ve keteni,
Floransa'nın erguvani kumaşları, Almanya'nın
porselen ve çelik mamulatı; sanayıye ait bütün
ürünler her taraftan Trabzon çarşısını
doldururdu. "
Bu dönemde Trabzon'a yönelik Türk akınları
giderek yoğunlaştı. Trabzon imparatorları bu
akınları savuşturmak için kızlarını civardaki
Türk beyleriyle evlendirerek akrabalık kurmaya
başladılar. Aynı zamanda bazı beyliklere vergi
de ödüyorlardı.
XV. Yüzyıl başlarında Anadolu'yu istila eden
Timur, Trabzon'u zaptetmiş ise de ülkesine
katmayıp, oğlu Halil Mirzanın yönetiminde
vergiye ve haraca bağlamıştı. Yıkılışa doğru
giden Trabzon Devleti'nde bir saltanat
mücadelesi başlamıştı. Çevresi Osmanlı Devleti
ile sarılan Trabzon, sembolik bir devlet
durumuna düşmüştü. II. Murat zamanında Trabzon,
karadan ve denizden kuşatılmış ise de, denizde
fırtına çıkması yüzünden kale alınamamış, ancak
esir ve ganimet alınarak dönülmüştü.
Trabzon'un
Fethi
29 Mayıs 1453 de İstanbul'un fethinden sonra
Fatih, Trabzon'un vermekte olduğu vergiyi 2000
duka altına çıkarmıştı. Erdebilli Safeviye
tarikatı şeyhlerinden Şeyh Cüneyd 1456 yılında
ordusuyla Trabzon üzerine yürüdü, İmparatorluk
ordusunu yenerek şehri kuşattı. Bunun üzerine
Fatih, Trabzon'un Şeyh Cüneyd'in eline düşmemesi
için Amasya Valisi Hızır Bey'i Trabzon üzerine
gönderdi. Durumu öğrenen Şeyh Cüneyd kuşatmayı
kaldırarak çekildi. Hızır Bey Trabzon'u
kuşatarak Meydan -i Şarkî'de ( Şimdki Belediye
Meydanı) karargahını kurdu. Fakat Trabzon'u
savunmaktan korkan kral Kalo İannes vergi
vermeyi kabul etmişti.
Fatih Sultan Mehmed'i Trabzon üzerine yönelten
birtakım siyasi, idari, ekonomik ve tarihi
sebepler vardır. Bunların içinde en önemlisi,
Bizans'ın bir nevi kalıntısı durumundaki Trabzon
Rum Devleti'nin fethi gerçekleşmedikçe,
İstanbul'un fethinin yarım görülmesiydi. Bu
arada Trabzon Devleti'nin Osmanlı Devleti
aleyhinde Venedik Cumhuriyeti, İran, Gürcistan
Devletleri, İsfendiyar Oğulları ve Karaman
Oğulları ile ittifaklar kurması, hısımlıkları
bahane ederek Akkoyunluların Anadolu'ya göz
dikmeleri ve Osmanlı topraklarına saldırmaları
karşısında Fatih, Trabzon'un fethine kesin
olarak karar vermişti. 1460 da Uzun Hasan,
Fatih'in huzuruna elçiler göndererek hısımlık
kurduğu Trabzon Rum Devletinden alınan vergileri
geri istemiş, bunun üzerine de Fatih elçilere
"Haydi siz gidin gelecek sene ben kendim gelir
mahallinde vergimi öderim" diyerek tasavvurunu
açıkça ortaya koymuştu.
Sefer için Osmanlı kara ordusu 23 Mart 1461'de
Edirne'den hareket etti. Mahmut Paşa komutasında
150 parçadan oluşan donanma da Karadeniz'e
açılmıştı. Fatih'in komutasında Üsküdar'dan
Anadolu'ya geçen ordunun nereye gittiğini kimse
bilmiyordu. Bu ilerleyiş sırasında Amasra,
İsfendiyaroğulları Beyliği, Kastamonu ve Sinop
fethedilerek Sivas üzerinden Erzincan ovasına
inildi ve yassıçemen'de karargah kuruldu. Bu
arada seferin İran üzerine olduğu düşüncesiyle
korku ve telaşa kapılan Uzun Hasan adına
harekete geçen Çemişkezek Beyi Hasan'ın
başkanlığında bir elçi heyeti Fatih'in çadırında
kabul edildi. Heyet içinde Uzun Hasan'ın annesi
Sâra hatunda vardı. Karşılıklı görüşmelerden
sonra, heyete seferin İran üzerine olmadığına
teminat verdikten sonra, elçilik heyetinin bir
kısmı ve Sâra Hatun alıkonularak, Osmanlı ordusu
yönünü Trabzon üzerine çevirdi.
Osmanlı ordusu çok zor şartlar altında Erzincan
ile Trabzon arasını 25-30, bazı kaynaklara göre
40 günde aşabilmiştir. Çekilen zorluklar
karşısında Fatih'i bu seferden alıkoyabilmek
için Sâra Hatun'un : "Hey oğul Trabzon'a bunca
zahmet nedendir? Trabzon nedir ki, ondan ötürü
şehsuvar'i Saltanat piyade olup oürdap ola?
Dediğinde Padişah hışımla: "Hey ana bu zahmet
din yolundadır. Kim ahirette Allah hazretlerine
varıcak inayet ola derim. Zira bizim elimizde
İslam kılıcı vardır. Eğer bu zahmeti ihtiyar
etmesek bize Gazi demek yalan olur." dediğini
tarihler kaydeder.
Trabzon kuşatması 40 gün sürdü. En şiddetli
savaşlar Zağnos köprüsü civarında oldu. Şehzadem
Mahmut Paşa yanında bulunan Rumca katibi
İmparator David'e göndererek kayıtsız ve şartsız
teslim olmasını yoksa cenk yasasının
uygulanacağını söyledi. David, hiçbir ümidin
kalmadığını görünce Mahmut Paşa'nın
akrabalarından teyzesinin oğlu başmabeinci Yorgi
Amuriki vasıtasıyla anlaşarak şehri ve kaleyi
teslim etti. Bir yandan görüşmeler yapılırken
bir yandan da çetin duruşmalar sürüp gidiyordu.
Türk Bayrağı'nın Zağnos burcuna dikildiği anda,
Trabzon Devleti'nin teslim haberide Fatih'e
ulaşmıştı.
Trabzon'un fethi tarih bakımından büyük önem
taşımaktadır. Bu fetihle Bizans'ın son kalıntısı
Anadolu'dan temizlenmiş ve bu coğrafyada tek
otorite altında toplanma gerçekleşmiştir.
Ayrıca, Trabzon'un fethi ile Karadeniz'in bir
Türk gölü haline gelmesi projesi için en önemli
adım atılmıştır. Hepsinden önemlisi 26 Ekim 1461
günü Trabzon Devleti tarihe karışırken, Bizans'ı
diriltme hülyası temelinden yok edilmiştir.
Fatih Sultan Mehmet ilk iş olarak fetih
geleneğine uyup Ortahisar'da Meryemana Altınbaş
Kilisesi'ni "Ortahisar Camii" adı ile
Müslümanların ibadetine tahsis etmiştir. Daha
sonra Sen Ojen Kilisesi'de camiye çevrilerek ilk
Cuma namazını burada kılmış ve adına da Yenicuma
camii denilmiştir. Bu cami halen ibadete
açıktır.
Trabzon'un idaresi Gelibolu valisi Kazım beye
verilip bir kısım asker, silah ve mühimmat
bırakıldıktan sonra ordu sahil yolunu takip
ederek geri döndü.
Fetihten sonra Trabzon'un yerli ahalisinin ileri
gelenleri imparator David ile İstanbul'a geri
görülmüş, bir kısmıda kendiliğinden ayrılmıştır.
Bu yüzden şehirde pek az nüfus kalmıştır. Kalan
nüfus ile Eksotha (Hızırbey) , Boztepe, Aşağı
Yenicuma, Tuzluçeşme, Çömlekçi semtleri de iskan
ettirilerek, kale içindi Hıristiyan
bırakılmamıştır. Boşalan evler sipahi takımına
yeniçerililere, maiyet ağalarına ve mülhakattan
gelen Türklere tahsis edilmiştir. Bu arada feth
edilen diğer şehirlerde olduğu gibi Trabzon'da
da "Cizye-i Şerriye ve Rusumi örfiye" vergisi
konmuştur. Trabzon ve civarındaki toprakların
tahribi ve tımarlara bölünerek sipahilere
verilmesi gibi konularda Sancak beyi Kazım bey
aldığı emri yerine getirerek Trabzon
topraklarını Osmanlı idaresi altında yeniden
organize etmiştir.
Fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet'in yörede
genel bir sayım yaptırmış olduğu biliniyorsa da,
buna ait belgeler elde olmadığından ancak 1486
yılında II. Beyazıt'ın sayımları ölçü
alınmaktadır. Trabzon hakkında bilgi veren en
eski tahrir defterleri, başbakanlık arşivinde
"maliyeden müdevver defter no:28" başlığı
altında bulunmaktadır. Tarihsiz olan bu defter
ilk olarak 1954 yılında Ömer Lütfü Barkan
tarafından kullanılmıştır.
Bufassal adlandırılan türde olan 1486 tahrir
defterinde Trabzon; Akçaabat, Görele, Tirebolu,
Giresun, Laz, Maçka, Torul, Sürmene, Of, Rize,
Atina (Pazar) tımarları ile tımar sahiplerinin
listeleri verildikten sonra, başta Trabzon
şehrinde oturanların ayrıntılı bir listesi de
bulunmaktadır. Tahrir defterinde şehrin halkı,
mahalle ya da cemaat başlıkları altında dini
guruplar olarak bölündükten sonra şehirdeki her
aile reisinin de adı verilmektedir.
devam 1. Trabzon
tarihi
3.
Trabzon'Un kurtuluşu
|
|
| |