|
DÜĞÜNLERİMİZ
Akkuş ilçesi de aslında
Anadolu'nun her köşesi gibi
kendi içinde diğer bölge ve
yörelerden ayırt edebileceğimiz
değerleri olan bir potansiyele
sahiptir. Anadolu kültüründeki
çeşitlilik içerisinde yerini tam
bulamamış ve gün ışığına
çıkamamış bu değerlerimizi size
anlatmak istiyoruz.
Toplumun içindeki bazı yazılı
olmayan ama kendiliğinden ortaya
çıkmış ve bu topluluğa ait olmuş
değerlerimizden olan Akkuş
düğünlerini anlatmak istiyoruz.
Akkuş düğünleri çok neşeli,
zengin örf ve adetlerle
donanmıştır. Düğünlerimizin
toplumumuzdaki yansımasını,
aşamalarını sırasıyla şimdi
inceleyelim.
1.
KIZ BEĞENME ( KIZ BEĞENİLMESİ)
Kız beğenilmesi düğünlerimizin
birinci basamağıdır. Düğünlerde,
bayramlarda ve özel günlerde
gençlerin birbirlerini
görmeleriyle veya ailelerin
birbirlerine tavsiye etmesiyle
kız gözlem altına alınmış olur.
Erkek tarafı kız tarafına haber
gönderir ve misafirliğe gidilir.
Bu gece sohbet mantığı ile
yaşansa da gelin adayı
gözlemlenir.
NOT : Daha eski yıllarda, Damat
adayı gelin adayının evine
misafir gidermiş. O yıllarda
ayaklara giyilen çarıkların
ipleri çok dolanarak uçları
saklanırmış. Gelin adayı
çarıkları çıkarırken iplerin
ucunu bulması zor olduğundan
uzunca bir zaman uğraşırmış. Bu
uzun zaman boyunca da damat
adayı kıza iyice yakından bakma
fırsatı bulurmuş. Bakraçtan
ibriğe su doldurtup elinin
titreyip titremediğine
bakılırmış.
2.
KIZ İSTEME (Dünürcülük)
Damat adayının ailesi gelin
adayını beğenirse isteme kararı
alır ve başka bir gece tekrar
kız tarafına gidilir. İsteme
kararı alınmazsa ilk gidilen
gece ziyaret anlamında kalmış
olur. İsteme kararı alındıktan
sonra ikinci gidişte damat
tarafı kendi akraba veya aile
dostlarından yol,yordam (usul)
bilen birilerini de yanında
götürür. Akşam yemeği yenilir.
çaylar içilir ve Allah'ın
emriyle, Peygamberin Kavliyle
kızınız...( adı ...) oğlumuz
(adı ...) istiyoruz. Bu cümleden
sonra söz kız tarafına
bırakılır.
Kız tarafı kendi eşine dostuna
yakın akrabalarına sormak için
Erkek tarafından süre ister.
Daha sonra tekrar görüşmek üzere
sohbete devam edilir. Ailelerin
arasında uzun mesafeler varsa o
gece kız tarafında yatıya
kalınır. Kız tarafının kararını
bildirmesi zaman alabilir. Erkek
tarafının üç beş defa kız
tarafına gittiği olur. İsteme
olayından sonra kızla damat
adayının görüşmeleri
istenebilir. Kendileri karar
versin denildiği de olur.
Kız tarafı kararını bildirmek
için damat adayı tarafına haber
gönderir ve bir akşam yine
toplanılır. Aile büyükleri hep
bir arada iken konu açılır ve
karar açıklanır. Olumlu ise,
Allah yazdıysa ne diyelim
elimizden geleni yaparız. Ev
ocak olurlar denilir. Olumsuz
ise, çeşitli bahaneler sunulur.
Kızımız küçük, kızımız okuyor,
kızımız evlenmek istemiyor vs...
Oğlumuza bizde yardımcı olalım
başka yerden baş göz edelim
denilir. Karar olumlu ise o gece
düğün için kararlar alınmaya
başlanır. Kız ve erkek
tarafından misafirler
birbirlerini kucaklayıp tebrik
ederler. Allah mesut etsin döllü
döşlü etsin denilir.
3.
SÖZ KURUTMA... (Söz Kesme)
Dünürlerin birbirlerini tebrik
etmesinden sonra kız tarafıyla
çeyiz ve kullanılacak eşyaların
alımında paylaşım yapılır. Erkek
tarafının alması zorunlu olan
eşyalar ve takılar vardır. Bu
hiçbir yazılı zorunluluğa
dayanmaz. Toplum bunu
kendiliğinden kabul etmiştir.
Erkek tarafı bunları mutlaka
yapar. Erkek tarafı çeyiz
Sandığı (cevizden), Duvak
(gelinlik), Kuşak,Atkı (şal),
Ayakkabı önceki yıllarda başlık
parası adı altında yüklü paralar
istenir ve ödenirdi. Son
yıllarda bu anane özelliğini
kaybetmiş hatta çeyiz sandığı da
aldırma zorunluluğu
kendiliğinden kalkmıştır. çeyiz
alım paylaşımında sağlanan
anlaşmadan sonra o gece nişan
konuşulur. Aileler ekonomik
güçleri ölçüsünde alacaklarını
beyan ettiklerini düğüne kadar
tamamlayacaklarını söylerler.
Takılarda bizim kültürümüzde
önemli bir yer tutar. Tarih
boyunca insanoğlu takıları
değerli taş ve madenlerden
yapmış hediye ve yatırım aracı
olarak benimsemiştir. Takılar
bizde beşi bir yerde
bilezik,yüzük,küpe ve Cumhuriyet
altını gibi kendini göstermiş
alınacakların sayıları söz
kurutma gecesi belirlenmiş olur.
Nişan tarihinin de
belirlenmesiyle bu geceki sohbet
de sona ermiş olur.
4.
ÖZEL GÜNLERDE HEDİYE
Söz kurutulduktan sonra dünürler
birbirlerine ziyarete giderler.
Bu ziyaretlerde köy usulü
tereyağı, bulgur, un, ekmek,
yoğurt, yumurta, tavuk veya
horoz gibi küçükbaş hayvanlarda
hediye götürülebilir. Damat yada
gelin için hediyeler özeldir.
Daha çok kıyafet götürülür.
çorap, gömlek, iç çamaşırı,
kazak ve takı da olabilir.
5.
NİŞAN TÖRENİ
Nişan töreni ayrıca yapıldığı
gibi aş boğaz günü yada düğünle
beraberde yapılır. Ama ayrı
yapıldığı zaman maneviyatına
ulaşması daha muhtemeldir. Son
yıllarda Türkiye ekonomisinin
topluma yansıması bu
maneviyatların ayrı ayrı değil
de hepsinin birden yapılmasına
yol açmıştır. Toplumun çalışan
kesiminde izin problemi, tek
zamanda işin bitmesinin doğru
olduğunu göstermiştir.
Nişan günü, erkek tarafı davul
ve zurna eşliğinde yakın
çevresindeki akrabalarla kız
tarafına gider. Kız tarafına
erzak takviyesinde bulunulur.
Kız tarafı da hazırlıklı
olduğundan gelen davetlilere
yemek verilir. Yemekten sonra
iki taraf ve davetlilerin
önünde, yüksek sesle dua edilir
ve erkek tarafından getirilen
bohçanın ağzı bahşişle açılır.
Erkekler gelen bohçayı
incelemezler kapatıp kadınlara
verirler. Nişan bohçasında
çamaşır bulunur. Nişan günü
gelinle damat yan yana
durdurulur ve hatır sahibi bir
büyük yüzüklerini bahşiş alıp
takar.Bu törende nişan takan
kişi davetlilere sorar
.............kızı ........ /
........... oğlu ........... '
na münasip midir. Üç defa tekrar
ettirilir ve davetliler
münasiptir der ve yüzükler
kesilir. Nişan takılınca kızın
kardeşi yada yakını bakraçta
şerbet karıştırır. O da bahşiş
ister ve bahşişini alır. Şerbet
dağıtılır. Bazen şerbetle
helvada dağıtılır. Yapılan
şerbetten bir bardak şerbet
doldurulur ve yarısı kıza diğer
yarısı da damada içirilir.
Davul, zurna eşliğinde oyunlar
oynanır. Semah dönülür, orta
oyunları oynanır. Alkol sofrası
kurulup sabahlara kadar eğlence
yapılır.

6.
DÜĞÜN TÖRENİ
Nişan töreninden sonraki
ziyaretlerde düğün tarihi
belirlenir. Düğün tarihinden
önce tarafların yapacakları
tespitler önemlidir. çeyiz
alımındaki eksikler tamamlanmış
olur, davetiye hazırlığı
yapılır. Akkuş halkı bu davetiye
konusunda birkaç değişik yöntem
kullanır. Kız tarafına
akrabalarını davet etmesi için
10 30 giyime varan
ayakkabı erkek tarafından
okuntuluk diye verilir. Söz
kurutma gecesi bu
kesinleşmiştir. Nişan davetiyesi
eskiden talih şekeri diye
bilinen dışı jelatinli
şekerlerden oluşurdu. Düğün
davetiyesi şimdi daha çok kart
bastırılarak yapılıyor.
Akkuş'taki diğer bir davetiye
yöntemide sabunla davet
etmektir. Köy halkına tek tek
sabun verilir davet edilir.
Sabun el içi ile alınmaz el üstü
ile alınır hayırlı olsun
denilir. Ayrıca, son yıllarda
gömlek ve tülbentle davet etmede
kendini göstermektedir. Düğünden
bir hafta önce üç gün önce
aşboğaz diye bilinen bir
geleneğimiz vardır. Aşboğaz günü
gelin tarafına erkek evinin
yaptığı çeyiz atlar ve eşeklerle
taşınır. Ayrıca yüklüce bir
erzak takviyesi kendini burada
da gösterir. Kırmızı et, tavuk,
bulgur, mısır, un, ekmek,
anlaşmada var ise alkol de erkek
tarafından kız tarafına aşboğaz
günü götürülür.
Aşboğaz günü davul ve zurna
eşliğinde davetliler oynaya,
eğlene (alkol ve meze
önemlidir.) kız tarafına
gidilir. Götürülenler teslim
edilip eğlence yapılır ve geri
dönülür. Böylece aşboğazla düğün
başlamış olur. Ertesi gün veya
tarafların belirlediği bir gün
ilçedeki belediye başkanına
çıkılır. Resmi nikah yapılır.
Resmi nikah günü kız naz eder
bahşiş alır. Bu güne halk kayıt
günü der. İlçenin haftası bir
gün düğünden önce gelin için
alış veriş yapılır. Buna da
eksik görme denir.
Düğünler genelde iki gün iki
gece yapılır. Haftanın içine de
şöyle yayılmıştır. Hafta sonu
Cuma akşam / cumartesi gündüz ve
akşam / Pazar gündüz. Hafta içi
Salı akşam / çarşamba gündüz ve
akşam / Perşembe gündüz şeklinde
günlere yayılır.
Birinci akşam mehter gelir
(davul, zurna veya saz grubu )
burada düğünü başlatır. Bazı
aileler düğünlerini dualatıp
başlatır. Akşam komşular
toplanır. Gelen davetliler
zurnayla kapıdan yedi adım
ilerde karşılanır. Yöre
türkülerinin ezgileri çalınır.
Gelen davetliye önce davulcu hoş
geldin der bahşiş alır. Sonrada
düğün yemeğini yapan ahçıbaşı (aşanacı.
aşanası ) çay tepsisine koyduğu
şekerlerle gelir hoş geldiniz
der. Hoş geldin önemli bir
değerdir hala devam etmektedir.
Hoş geldin diyen aşanacı da
bahşişini alır. Bütün
davetlilere böyle hoş geldin
denilir. Yemekler yenir.

7.
DÜĞÜN YEMEKLERİ
|
1 Mısır çorbası
|
1 Kuru fasulye
|
1 Pirinç pilavı
|
|
2 Mercimek çorbası
|
2 Taze fasulye
|
2 Bulgur pilavı
|
|
3 Yayla çorbası
|
3 Türlü
|
3 Kavurma et
|
|
4 Pancar Dolması |
4 Turşu
|
4 Yahni (sığır
etinden)
|
| |
5 Salatalar (
mevsimine göre)
|
5 Yufka
|
| |
|
6 Somul ekmek
|
| |
|
7 Meyveler
(mevsimine göre)
|
|
|
|
8 Börek yufkadan
|
Yemeklerde önce mısır
çorbası vardır. Sonra diğer
çeşitler devam eder. Gönüllü
davetliler Sofranın
kurulmasında ve yemek
dağıtımında görev alırlar.
Mutfakta da gönüllü
bayanlar yardımlaşıp yemek
aşamasının bitmesine yardımcı
olurlar.
Yemekten sonra alkol sofrası
kurulur. Mezeler dizilir. Saygı
ve şevkle eğlence yapılır.
Damatla sağdıç oynatılır. Bu
geceki düğüne komşu düğünü
denilir.
Akkuş'un düğünlerinde
organizasyonun sağlanması için
düğün sahibi bir büyüğü
görevlendirir. Bu büyüğe düğün
kahyası denilir. Düğün bitene
kadar eksik, gedik, her şeyle
düğün kahyası ilgilenir.
Ayrıca alkol sofralarında
muhabbetin artırılıp düzenli
yürümesi içinde sofradaki
davetlilerden biri oy birliği
ile sofra reisi seçilir. Birinci
gece sonunda davetliler davul ve
zurnayla uğurlanır yatıya kalan
misafirler komşular tarafından
istirahat ettirilir.
Sabah düğünün ilk günü başlar.
Mehterler çalarlar söylerler
düğün evini şenlendirirler.
Birinci gün damat tıraş ettirme
günüdür. Komşular toplanırlar.
Atlar yarıştırılır. Mehterler
eşliğinde köyde tur atılır. Bir
komşunun evinde konaklanır.
Damat tıraş edilir. Damat tıraş
sırasında gülerse ceza alır.
Berber sakal çok sert deyip
bahşiş ister. Tıraş bitince
eğlence yapılır. Semah dönülür.
Taklitler yapılır. Köydeki
düğünlerde damatla sağdıçta at
koştururlar. Düğün evine geri
dönülür. Eve yaklaşınca,
evdekiler aşanacı halbur
donatır. Sekiz on tane halbura
fındık, fıstık, ceviz, şeker,
gofret, bisküvi, yumurta vs...
doldurulur halburları alan
atlılar atlarını koşturur.
Diğerleri de halburları kapmaya
çalışırlar. Damat sağdıca
emanettir. Ayakkabılarını
çaldırırsa da sağdıç ceza alır.
Damat kaçırılır saklanır.
Kaçıranlar hediyelerini alırlar
damadı öyle verirler.
İkinci akşam düğünün en
hareketli akşamıdır. Halk
arasında bu geceye ulu düğünü
gecesi denir. Köy büyükleri,
önemli misafirler bu gece gelir.
Akşamüzeri muhtarın ayağına
mehter gönderilir. Muhtar özenle
getirilir. İkinci gece düğün
kalabalık olur. Kadınlar için en
yakın ikinci bir ev açılır.
Misafirler yemek yedikten sonra
bol neşeli sofralar kurulur.
Düğün sahibi büyük rakı, pişmiş
tavuk, soğuk mezelerden oluşan
bir sini donatır ve davetlilere
geldikleri için teşekkür eder,
sizden muhabbet istiyorum. Düğün
sizin düğününüz der açılışı
yapar. Alkışla uğurlanır ve
ikramlar devam eder. Erkek
tarafına düğüne giderken en çok
rakı vb... içkiler hediye
götürülür. Sini donatılıp ikram
edilir. Davetlilerin hepside
ikramda bulunabilirler.
Kız tarafına düğüne gidenlerin
böyle bir zorunluluğu yoktur.
Alkol götürülmez. çünkü, kız
tarafı erkek tarafından ihtiyacı
kadar içkiyi zaten almıştır.
Son yıllarda damat donatma
şeklen değişmiş olup amacı hala
aynıdır. Eskiden, düğüne davet
edilenler gelemeseler bile 2, 3
metre bez (basma) damada hediye
gönderirdi. Ayrıca davet
edilenler kap kacak eksiğinin
tamamlanması için herkes tabak,
tencere tepsi, sini getirir, hoş
geldin denildiğinde hediyeleri
verirlerdi. Bu hediyelere saçu
denirdi. Gelen basmalara da
askuluk denirdi. Buradaki amacı
evlenenlere yardım etmek
eksiklerini tamamlamaktı. Şimdi
ise yine yardım ediliyor ama
askuluk asılmadan tepsiyle para
toplanıyor. Damatla sağdıç ikisi
bir dastarın üstüne çıkarlar.
Donatmayı iyi beceren özel
insanlar vardı tabii. Gelen
basmalar gönderenin adıyla
yüksek sesle (örneğin :
Dayısından 4 metiro yardım
alamadım basması, Emesinden 3
metiro talla sadduran basması
vs...) şeklinde söylenir, daha
sonra sayılır. Damadın ceketi
giydirilirken donatan kişi kolu
kısa omzu dar deyip bahşiş alır.
Daha sonra donatan derki; ey
cemaat bu delikanlı uzun
yolculuğa gidiyor. Malum yolda
para harcayacak buna bir yardım
edelim der ve davetlilerde
bahşiş atarlar.
Son yıllarda bu görüntüler yok
oldu. Damatla sağdıç yanyana
durur, davetlilerden bahşiş
toplanır. Amacı yine yardımdır.
Ulu düğünü gecesi orada bulunan
herkes düğüne katılır. Oyunlar
oynanır, türküler okunur. Sofra
reisi seçilir. Reisten izinsiz
konuşan ceza alır ve cezasını
büyük rakı, tavukla öder.
Sofrada reisin tam hakimiyeti
vardır. Sofrayı o idare eder.
Sıra türküleri okunur.
Mehterlere bahşişler atılır.
Eskiden davulla güreşen
güreşçiler varmış şimdi ise yok.
Davetliler eğlencenin verdiği
mutlulukla silahla ateş ederler.
Davetlilerin isteğine göre sofra
kaldırılır. Kalkan sofraya davul
konur üstüne para atılır. Aynı
evdeki kadınlarda türküler
söylerler. Daha çok semah
dönerler, halay çekerler.
8.
KINA YAKILMASI
Kına düğünün ikinci gecesi
yakılır. Erkek tarafı da kız
tarafı da aynı gece kendi
evlerinde veya erkek evi kız
tarafına gider. Kına yoğrulur,
bahşiş alınır. Gelin sandalyeye
oturur. Başına tülbent örtülür.
Gençler etrafında dönerek
ellerindeki mumlarla;
Kınayı getir aney
Parmağın batır aney
Bu
gece misafirim
Koynunda yatır aney
çattılar ocak taşını
Kurdular düğün aşını
çağırın gelsin gardaşını
Yaksın kızın kınasını
diyerek kına yakılır, kına
yakılan eller beyaz bezle
sarılır. İkinci gecede böylece
sona erer. Misafirler komşular
tarafından paylaşılıp konuk
edilir.

İkinci sabah erkek evi gelin
almaya gidecektir. Davetlilerin
toplanacağı saat ulu düğün
gecesi söylenmiş olup o saatte
yola çıkılır. Kız evine giden
düğün alayı at koşturur,
oynarlar, silah atarlar.
Kız tarafının mehteri gelen
düğün alayını karşılar. Erkek
tarafından gelen düğüncü (düğün
alayı) içinde bir bayan vardır
ki o düğüncü başıdır. Atını
gelin evinin önüne kadar
çeker.Kız tarafı da kapıyı
kapatır gelen düğün alayını
içeri almazlar. Düğüncü başı
bahşişte anlaşır ve kapı
açılır.
Gelin almada da yine eğlence
bütün hızıyla devam eder. Erkek
tarafının mehterinden zurnacı
ile kız tarafının mehterinin
davulcusu kızın kınasını
yıkamaya giderler. Bir grup
gelini ata bindirir. Köyde tur
attırılıp çeşme başında elleri
yıkanır. Aynı anda damatta köyde
bu düğün alayı ile at koşturur.
Bu geleneğe güyo (damat)
çimdirme, gelinin kınasının
yıkanması denilir.
Gelin tarafında iki düğün alayı
da eğlenir ve düğün kahyaları
gelinin çeyizini dışarı
çıkarttırır. Teslim alınan çeyiz
dastarlara ve çullara sarılır.
At ve eşeklere yüklenir. İçeride
de gelinin duvağı giydirilir.
Mehterlerde gelin çıkarma
havasını çalarlar. Buna kız başı
döşürme denir. Başı döşürülen
gelinin beline kurdelası erkek
kardeşi tarafından bağlanır.
Annesiyle kucaklaştırılıp,
helalleştirilen kız kapıya
çıkarılır. Damadın,
sağdıcının bindiği at hazır
gelini bekler. Kız tarafı burada
bahşişini takar atın sağından
gelin ata bindirilir. Düğün
alayı silah atarak yola düşer.
Oynayıp, halay çeken düğün alayı
erkek evine yaklaştığında damat
geline üç tane elma veya yumurta
atar saklanır. Gelinin atının
başını damadın sağdıcı çeker.
Gelinin sağdıcı kız tarafında
kalmıştır. Erkek evine gelen
gelin attan inmeden kucağına
erkek veya kız bebek verilir.
Döllü döşlü olsun diye. Gelin
kapıda attan inmeden başından
şeker dökülür. Damadın babası,
annesi hediyeler verirler. Gelin
attan iner. Damat kayıptır
bulunur ve mehter eşliğinde
getirilir. Kurban kesenlerde
olur. Gelin eve damatla aynı
adımları atarak girer. İçeride
eline ip verilir. Gelin ipi
kırar. Kaynanasını kucaklayıp üç
kere kaldırır. Götürülen
çeyizler tekrar erkek evine
getirilir. Gelin çıkmadan
gelinin erkek kardeşi çeyiz
sandığının üzerine oturur ve
bahşiş alır. Gelinin sağdıcı
tarafından damadın sağdıcına
yastık satılır. Gelinin
çeyizinin içinden bir yastık
erkek evine gelinden önce
getirene damat bahşiş verir.
Gelin tarafı bazı köylerde
gelinden bir gün sonra erkek
tarafına gider eğlence yapar.
Buna duvak denilir.
NOT : Akkuş halkı düğünlerini
istek ve arzuları doğrultusunda
müzikli yada mevlitli olarak
yaparlar. Düğünlerdeki birçok
örf ve adet aynen uygulanır.
9.
DENE DÖKME ( DUVAK)
Mehter çağrılır. Gelinin eline
bir avuç buğday verilir.
Ağırlama çalar semah başlar
tekrar üç defa ağırlama çalınır.
Gelinle beraber dokuz kişi semah
döner. Gelin elindeki deneleri
dönerken yere serper. Nasipli,
kısmetli olayım bolluk getireyim
diye. Davetlilerle semah
dönerler sonra gelin istirahat
ettirilir. Davetliler kaynana ve
kayınpedere gözünüz aydın deyip
dağılırlar.
Gerdek gecesinin sabahı sağdıç
kız tarafına gider. Gelin ve
damadın selamlarını söyler hemen
döner.
Üç
gece sonrada kız tarafına
damadın ailesi, gelin ve damat
el öpmeye giderler. Gelin ve
damat kız tarafına küsmüş gibi
davranırlar. Gönülleri olsun
diye onlarda hediye verirler. O
gece yatıya kalınır ertesi gün
dönülür.

Bu çalışmalar Tahsin AKKAYA ve
Hikmet UZUN tarafından yöre
düğünleri gözlemlenip
araştırılarak yazılı hale
getirilmiştir.
Ana Sütlüğü:
Anneye alınan özel bir
hediyedir. Aş boğaz günü gelin
tarafına götürülüp kızın
annesine verilir. (Cumhuriyet
altını)
Aşboğaz: Düğüne
başlamadan üçbeş gün önce erkek
evinin kız evini ziyaretidir.
Davul zurna eşliğinde gidilir.
Erkek evi çeyizleri kız evine
götürür. Erzak takviyeside
yapılır.
Cerek: Uzun
ince ağaç. ( kesilmiş
fidan )
Dastar (çul):
Renkli iplerle basit
atölyede dokunan dikilip
birleştirilen kilim çeşidi
Damat:
Güyo
Düğün Kahyası:
Düğünün organizasyonunu
sağlayan kişi
Düğüncü başı:
Düğün alayının başını
çeken en öndeki ata binen bayan.
( Erkek tarafından )
Kanil Görme:
Düğünün ikinci gecesi
kızın kardeşlerinin erkek evine
ziyareti. Nazlanıp küserler
ve bahşişle gönülleri alınır.
Mehter (Aşık):
Düğünlerde müzik yapan
müzisyenler.
Sağdıç: Damada
gardaş
Gardaş Hakkı:
Kızın kardeşine alınan
hediye. (Takım elbise)
Sofra Reisi:Alkol
sofrasındaki idareci kişi.
Yiğit Yolluğu:
Gelin alındığı gün kız
tarafının gençleri erkek evinin
yolunu cerekle keser ve
hediyesini alır. Verilen hediye.
(koyun, keçi)
Çalışmanın
düzenlemesi Mustafa YILDIRIM
tarafından yapılmıştır.
AKKUŞ'TA ORTA OYUNLARI
Akkuş ilçesinin köylerinde uzun
kış geceleri ve özel günlerde
köylünün hoş vakit geçirebilmesi
için, genç yaşlı herkesin
katıldığı orta oyunları
oynanmaktadır. Son 15 - 20
yıldır şehir yaşantısı cazip
hale gelmiş. Göç başlamış köyler
boşalmıştır. Böylece orta
oyunları da kendiliğinden yok
olmaya yüz tutmuştur. Oynanmaya
oynanmaya oyunların bazı
özellikleri yok olmuş hatta
hatırlanamaz hale gelmiştir.
Oyunların Akkuş halkına nereden
geldiği ya da nasıl ortaya
çıktığı konusunda henüz bir
bilgi yoktur. Ancak cumhuriyet
dönemi boyunca (yakın tarih )
oynanıp eğlence aracı olarak
kullanıldığı kesindir. Oyunların
genel esprisi hep hoş görüye
dayanır, mizah yanı güçlüdür.
Espriler yazılı olmayıp
malzemelerdeki orijinallik gibi
sözlerde doğaçlamadır. Özel bir
dekor ve malzeme hazırlamaya
gerek yoktur. Oyunlarımızı
sırasıyla inceleyelim.
1.
DEVE OYUNU
Malzemeler:
1.Bir adet çul
2.Bir adet kolan (el dokuması
enli ve desenli uzun ip)
3.İki adet değnek
4.Dört şahıs
Oynanışı ==>İki kişi sırt sırta
ayakta kolonla bellerinden
bağlanır. Bağlı iki kişinin
başından çul ile üstleri
kapatılır. Bağlı kişiler
önlerine doğru eğilirler.
Üçüncü kişi bağlı kişilerin
üstüne oturur ve deveye komut
verir. Kık der deve yatar , kık
der deve kalkar.
Birbirlerine bağlanan bir ve
ikinci kişi elindeki değneklerle
üstteki kişiye vurmaya
çalışırlar. Üstteki kişi
sakınır.
Üstteki kişi deveyi
meclistekilere satmak ister met
eder. Meclistekilerde üyelerle
deveyi rahatsız ederler, deve
huysuz derler. Az fiyat
verirler.
Dördüncü kişi alıcıdır. Devenin
dişine bakmak ister. Deveye daha
önce su verilir. Deve dişine
bakmak isteyen alıcıya su
fışkırtır.
2. AT ÇAKMA (AT
NALLAMA)
Malzemeler: 1.Bir adet
kolan 1. Şahıs (
Nalbant ) 2.Bir adet
kerpeten 2. Şahıs ( At
)
3.Bir adet çekiç
3. Şahıs ( Postacı )
Oynanışı ==> Nalbant kolanı
boynuna asar, kerpetenle çekici
birbirine vurarak meclisin
ortasında dolanır.
"At çakarım. çakılacak atınız
varsa at çakarım."
Müşteriler atlarını gösterirler.
Meclisten birinin ayaklarını
tutar. (2 şahıs) Sırtını dönüp
ayaklarını bacaklarının
arasından geçirip topuklarından
bağlar. Elindeki çekiçle,
kerpetenle çakıyor gibi ses
çıkartır. Türküde söyler,
keyifle ıslık çalar.
Birinci ati çakarken postacı
gelir. Nalbanda der ki;
Postacı _ Baban öldü.
Nalbant _ Ölsün işim var gelemem
kaldırsınlar der...
İkinci atı çakarken postacı
gelir.
Postacı _ Annen öldü.
Nalbant _ Siz kaldırın iyi
insandı der... devam eder.
Üçüncü atı çakarken postacı yine
gelir.
Postacı _ Nişanlın ölmüş
Nalbant bağlı atı çözmeyi unutur
panik içinde atı ortalıkta
sürükleyip durur.
NOT => Her atı çakarken de
türküler maniler söyler.
3. KALAYCILIK
Malzemeler:
1.Bir adet kolan
1. Kişi körük
2.İki adet uzun değnek
2. Kişi körükçü (çırak) 3.Bir
adet ceket 3.
Kişi kalaycı 4.Bir
bakırtaş
4. Kişi postacı 5.Bir çekiç
6.Bir sini 7.Dört şahıs
Oynanışı ==> Birinci kişi
oturur. Oturan kişinin boynundan
ayakuçlarına kolonla bağlanır.
Bağlanan kişiye ceket önden
giydirilir.Uzun değnek kolların
uçlarından geçirilir ve
gerdirilir.
İkinci kişi (çırak )körüğün arka
tarafına oturur.Değneğin
uçlarından tutup ileri geri
hareket ettirir.
Üçüncü kişi (kalaycı) kap
kalaylamaya başlar.Elindeki
siniye bakar.Türküler söyler.Bu
sırada postacı gelir.
Postacı e Kolay gelsin.Baban
ölmüş der.
Kalaycı e gelemem elimde çok iş
var der.İşine devam eder.çırağın
kafasına vurur körüğü iyi
çekemiyorsun der.çırak hızlanır.
Bir süre sonra postacı yine
gelir.
Postacı e kolay gelsin ama annen
ölmüş der.
Kalaycı e kaldırsınlar ben
gelemem der.İşine devam
eder.Türküler söyler sopayla
körüğün altını karıştırır.
Bir süre geçtikten sonra postacı
yine gelir.
Postacı e nişanlın ölmüş der.
Kalaycı e çırak hemen körüğü
sıva acele et çabuk der. çırakta
baca kurumu ile körüğün ağzını
sıvamaya çalışır.Körüğün ağzına
su ile karıştırılmış kurum
sürer.Körüğü omuzlayıp gider.
4. TİLKİ OYUNU
Malzemeler:
1.
78 adet şapka
2. Bir adet tülbent 3. Bir
adet uzun değnek 4. Bir adet
çul 5. Gaz yağına batırılmış
bez parçası 6. Birinci kişi (
Tilki ) 7. İkinci kişi (
çiftlik sahibi )
Oynanışı ==>
İki
şapka tevekler yukarı gelecek
şekilde tülbentle kafaya
sarılır.Uzun değnek bacak
arasından geçirilip arka uca gaz
yağına batırılmış olan bez
bağlanır.çul üstüne
örtülür.Diğer şapkalar meydana
serilir ( Tavuk olarak ). Tilki
dışardan sinsi sinsi hoplaya
hoplaya tavukların yanına gelir
ve tavuk çalıp kaçar. çiftlik
sahibi tilkiyi kovalar.
Seyirciler tilkinin kuyruğunu
yakmaya çalışırlar. Tilki
kuyruğu yanana kadar tavuk
çalar.Kuyruğu yanan tilki ateşli
kuyruğunu seyircilerin arasında
savurur döner durur.
5. TOSBAĞA
(KAPLUMBAĞA)
Malzemeler :
1. Birinci kişi ( Tosbağa ) 2.
İkinci kişi ( Tosbağa ) 3. Bir
kişi ( Değnekçi )
Oynanışı ==> İki kişi
karşılıklı oturur.Dizler
bükülür.Eller bağlanır.Uzun
değnek dizlerin altından kol
dirseklerinin üstünden
geçirilir.Kolonlarla
sıkıştırılır.Tosbağalar karşı
karşıya oturtulur.İleri hamle
yaparak birbirlerini devirmeye
çalışırlar.Değnekçide düşeni
kaldırır.Elindeki değneklerle
tosbağaları itekler karınlarını
dürter.
6. DÖK DÖK KARAKOLU
Malzemeler : 1.
Bir adet ceket 2.
Bir adet inek çanağı
dolusu su 3.
56 oturan kişi 4.
Bir kayıp arayan kişi (
mağdur )
Oynanışı ==> 56 kişi yarım
daire şeklinde oturur.Diğer kişi
elindeki ceketi oturanların
birinden başlayarak kişinin
başına geçirir.Kolundan aşağıya
doğru yüksek sesle alo alo orası
neresi diye sorar.Başına ceket
geçirilen kişi cevap verir.Alo
alo burası (bölgeye yakın
karakol isimleri söylenir)
salman karakolu.
1.kişi _ Hayırdır bir durum mu
var
Mağdur_ Efendim ben bir davar
kaybettim.Bulan var mı diye
soracaktım.
Akkuş Linkleri
|