Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle  ENGLISH





HİNDİSTAN resim

YÜKSELEN GÜÇ HİNDİSTAN



Ahmet HACALOĞLU K.


Hindistan,“BRİC ÜLKELERİ” (Rusya,Çin,Brezilya,Hindistan) olarak siyasal ve ekonomik atılımlarıyla küresel ölçekte öne çıkan dört ülkeden biri. Dünyanın ikinci büyük Müslüman nüfusuna sahip ülkesi Hindistan çelişkilerine ,çeşitliliklerine karşın ciddi bir kalkınma yolunda.2007’de 60.kuruluş yılını kutlayan yaklaşık 3.2 milyon kilometrekarelik yüzölçümü,1.1 milyarı aşan nüfusuyla Çin’den sonra ikinci büyük ülke olan Hindistan gelişme hızı,yetişmiş insan kaynağı, zengin tarihi ve kültürüyle 21.yüzyılda kendinden sıkça bahsettiriyor.

Geçmişin sömürge ülkesi Hindistan, bilgisayar teknolojisi ve proğramlamada, ucuz otomobil üretiminde,demir çelik sanayinde yakaladığı ivme ve hizmet sektöründe kurulmuş binlerce outsourcing firmasıyla ses getiren bir ülke haline geldi.Sanayi ve hizmet sektöründe atılan adımların yanı sıra ülkenin nükleer teknolojide gösterdiği ilerleme,atom silahlarına sahip olma özelliği,konvansiyonel askeri gücü ve açık denizleri hedefleyen donanma oluşturmuş olması şu anda bölgesel- küresel güç arasında bir çizgide olan Hindistan’ın, geleceğin önemli küresel güçlerinden birisi olabileceğinin işaretini vermekte.1991 yılından bu yana reel olarak Gayrı Safi Yurt İçi Hasılası yıllık ortalama yüzde 6 ve 2007’de yüzde 9 büyüyen Hindistan’ın yapılan araştırmalara göre 2020 yılında 7,1 trilyon dolar,2050 yılında 19.1 trilyon dolar GSMH’si ile dünyanın üçüncü büyük ülkesi olacağı öngörülmektedir.

Stratejik deniz yollarının ve enerji sevkiyat güzergahının geçtiği Hint Okyanusuna hakim bir noktada bulunan geçmişin bağlantısızlar hareketi lideri Hindistan, Japonya,ABD,Rusya ve Çin’in kapışma alanında bulunuyor.Yıllardır küresel politikada pek fazla etkinlik gösterememiş olan Hindistan 2008’de Çin ile birlikte küresel siyasete yeniden dönüş yaptı.Ancak gelecek ile ilgili yapılan küresel projeksiyonlarda kırılma noktaları da yok değil.Örneğin gıda,petrol ve gazda büyük oranda dışa bağımlı olunması rekabet şansı için risk oluşturuyor.Diğer yandan ABD’nin küresel çıkarları doğrultusunda son dönemde ortaya çıkan “Demokrasi” projelerinde Hindistan’a da özel bir yer açılması alerji yaratıyor.Yıllarca Pakistan’ın kendisinden ayrılmasını hazmedemeyen Hindistan’ın din,dil,kültür çeşitliliği ve yüzölçümü nedeniyle oldukça hantal olduğundan hareketle yeni haritalar çizilmesine müsaade etmesi beklenmemelidir.Son günlerde Washington’da dile getirilen senaryolarda Hindistan’ın bünyesinden yeni bir Müslüman devletin oluşturulması planlanmaktadır.Bununla kurulacak Müslüman devletin bölgede İran’ı,Pakistan’ı ve radikal İslami grupları dengelemesi amaçlanıyor.Yine İran’daki ve Ortadoğu’daki Şia anlayışından farklı bir anlayışa sahip olan Güney Asya Şiilerinin bir çatı altında toplanması da ABD’nin gündemindedir.Zaman zaman Hint Başbakanlarına suikastlar düzenleyen Sih’lerin ayrı devlet talepleri de bu planın bütünü içerisinde mevcuttur.Tüm bu kırılma noktalarına karşın coğrafi bütünlüğün muhafaza edilebilmesi ve enerji güvenliğinin sağlanması halinde Hindistan’ın küresel ölçekte oyuncu olması beklenmelidir.

ABD elebaşılığındaki emperyalizmin bu senaryoları Hindistan’ı yeni arayışlara itmiştir.ABD’nin son zamanlarda Pakistan’a özel ilgi göstermesi, nükleer alanda verdiği sözleri yerine getirmemesi,kendisini Budistlerin hamisi olarak gören Hindistan’ın Myanmar’daki ‘Safran Devrimi’ sırasında saf dışı bırakılması,Dalay Lama’nın doğrudan Washington’un uşaklığına soyunması tepkiye neden olmuştur.Pakistan’ın giderek ABD eksenine kayması,Hazar ve Orta Asya enerji havzalarında Rusya’nın etkisinin giderek artması,gelişen ekonomisi için kesintisiz enerjiye ihtiyaç duyan Hindistan adına kabul edilemez gelişmelerdir.
Rusya ile senelerdir stratejik ortak olan,ABD ile sıcak ilişkiler geliştiren Hindistan,konjonktürdeki değişiklikleri dikkate alıp dış politikasında aniden 180 derecelik dönüş yaparak defalarca savaştığı Çin’le 2007’de stratejik işbirliği ve ortaklık anlaşması imzaladı.Aralarındaki birçok soruna karşın 17.parti kongresinden sonra diplomatik atak başlatan Çin’in bölgedeki stratejik alanı bölüşmeyi kabul etmesi Hint Okyanusu’nda yeni bir dönemin başlamasını kolaylaştırdı.Bu sürecin en ilgi çeken gelişmesi ise 21-25 Aralık 2007’de Çin ve Hindistan’ın Çin’in Yunan eyaletinde askeri tatbikat düzenlemesi oldu.Bu bölgenin Bhutan,Myanmar,Vietnam ve Laos gibi ABD’nin Çin’i Güneyden çevreleme politikasının unsurları olan ülkelere komşu olması da tatbikat vesilesiyle ABD’ye verilen mesajın önemini artırmıştır.

Çin-Hindistan ittifakı dünyadaki dengeleri değiştirebilecek ve ABD’nin süper güç pozisyonunu etkileyecek önemli bir gelişmedir.Bu nedenle de stratejik işbirliği ve ortaklık anlaşması ABD’nin tepkisini çekti.Çünkü ABD elebaşılığındaki emperyalizmin 21.yüzyıldaki stratejik hedefleri açısından Çin-Hindistan irtifakı;
1-ABD’nin Avrasya jeopolitik alanında kontrolü ele geçirmesine engel olacak,Hint Okyanusu ve Batı’ya uzanacak boru hatlarının güvenliğini tehlikeye atacaktır.
2-Avrasya’nın orta alanının yani Rusya-Ukrayna’nın da doğulu oyuncularla(Çin-Hindistan) ittifak kurması halinde ABD’nin Avrasya satranç tahtasındaki oyuna katılımı sona erecektir.23.07.2008


        

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır