|
Karadeniz: ABD'nin Yeni Ortadoğusu
SSCB’nin yıkılmasından sonra tek süper güç
olarak kalan ABD, emperyalist ihtiraslarını
gerçekleştirmek üzere 2000 yılından itibaren
yeni bölgesel politikalar geliştirdi. Bu
politikaları stratejik bölgelerde mutlak söz
sahibi olma esasına dayandırdı.
Sanayi ve teknolojideki hızlı gelişme sonucunda,
enerjiye duyulan ihtiyaç olağanüstü boyutlara
vardı.Hem ABD ve hem de sanayileşmiş ülkelerde
kullanılan enerjinin büyük oranda ithal edilen
petrol ve doğal gaza dayalı olması onları
üretici ülkelere bağımlı hale getirdi. İşte
tamda bu noktada,tek süper güç pozisyonunu devam
ettirmek isteyen ABD, yeni bir stratejik anlayış
geliştirdi.Enerjiyi kontrol eden ülkenin 21 nci
yüzyıla hükmedeceği gerçeği.
ABD bu anlayış çerçevesinde, enerji yollarının
geçtiği Kuzey Afrika, Kafkasya, Orta Asya ,Hazar
havzası,Basra Körfezi,Kızıldeniz,Doğu Akdeniz ve
Karadeniz gibi stratejik bölgeleri denetimi
altına alarak ‘yeni dünya düzenini’ oluşturmak
üzere adımlar attı.Bu adımların en kapsamlısı
genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika
projesidir(BOP). Bu projenin sınırları
Ortadoğu,Türkiye,Kafkasya’dan Asya’nın
ortalarına kadar gitmektedir.
ABD’nin yeni politikaları ve stratejik
anlayışında Karadeniz havzasının önemi daha da
artmıştır.Ortadoğu’nun üzerinde bir şemsiye gibi
durmakta olan Karadeniz Hazar havzası ve Orta
Asya petrol ve gazının Batı pazarlarına
erişiminde etkin bir bölgedir.Ayrıca son
senelerde Doğu Karadeniz’de saptanan alternatif
enerji hidrojen, bölgenin enerji konusundaki
önemini daha da artırmıştır.
Karadeniz Kafkasya’yı doğrudan denetleyebilecek
bir konumda olmamasına karşın, Avrupa’daki Rus
etkisinin yeniden canlanmasının engellenmesi,
Rusya’nın stratejik konumunun daha da
kısıtlanması ve ABD elebaşılığındaki
emperyalizmin enerji güvenliğinin sağlanmasında
önemli bir işlev görecektir. ABD bu üç hedefe
ulaşabilmek için NATO’nun genişleme stratejisini
kullanarak Karadeniz’de caydırıcı bir askeri güç
konuşlandırmakta kararlıdır. Stratejik denklem
içerisinde Karadeniz’in rolü ABD açısından
olağanüstü artmıştır. Karadeniz 21 inci yüzyıl
stratejik denklemi içerisinde ciddiye alınması
gereken yeni bir odak olarak ortaya çıkmıştır.

ABD, Karadeniz denkleminde rol alabilmek üzere
2003 Eylül’ünde Bulgaristan ve Romanya ile bir
dizi anlaşmalar yaparak üsler konusunda
kolaylıklar sağladı.Yine ‘renkli devrim’leri
Ukrayna,Gürcistan gibi Karadeniz ülkelerinde
başlattı.Buna ilaveten 2005 senesinde Doğu
Akdeniz’de NATO bünyesinde oluşturulan AKTİF
ÇABA (Active Endevaur) operasyonu görev alanının
Karadeniz’i de kapsayacak şekilde genişletilmesi
için bölge ülkelerini görüşmeye davet ederek
ikinci adımı attı.Karadeniz’in doğrudan kontrol
altına alınması ABD’ye,Ukrayna ile ilişkinin
perçinlenmesi,Gürcistan’daki Abhazya ve Osetya
sorunlarına müdahil olma şansını vermesi,
Azerbaycan ile ilişkisini güçlendirmesi,
Ermenistan’daki etkinliğini artırması,Hazar
havzası ve Orta Asya’daki hareketliliğini
kolaylaştırması,bu bölgedeki doğal enerji
kaynakları üzerinde kontrol sağlaması,Rusya’nın
etkinliğinin kırılması olanağını
yaratacaktır.ABD,Irak’a yapacağı müdahaleden
önce Trabzon limanında üs kolaylığı isterken de
esas olarak bu amacı gütmüştür.
ABD’nin bu girişimini Karadeniz’de kıyısı olan
Bulgaristan, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan
desteklerken Rusya ve Türkiye karşı çıkmıştır.
Rusya yumuşak karnı olarak gördüğü Kafkasya’da
ABD’nin etkili konuma gelerek egemenliğinin
Güney’den daha da sınırlanmasına engel olmaya
çalışırken Türkiye, Montrö boğazlar
sözleşmesinin ihlali anlamına geleceği ve
dolayısıyla boğazlardaki egemenliğinin
tartışılacağı kaygısını taşımaktadır.
ABD,2006 senesi Mayıs ayında aniden aktif çaba
operasyonu görev alanının Karadeniz’i de
kapsayacak şekilde genişletilmesi önerisinden
vazgeçtiğini açıkladı. Bunda hiç şüphesiz Irak
bataklığında içinden çıkılmaz durumda olması ve
daha da önemlisi İran ile olan gerginliğin rolü
oldu. ABD, İran sorununda Rusya ve Türkiye’nin
etkin şekilde rol alabileceği
düşüncesindedir.Keza Türkiye üzerinden Kazak
petrolünün Avrupa’ya iletilmesi projesi de etmen
olmuştur.Ancak konuya küresel açıdan ve
emperyalist ihtiraslar penceresinden
yaklaştığımızda geçici geri çekilme olduğu
açıktır.Koşullar olgunlaştığında,Ukrayna ve
Gürcistan’ın NATO üyeliği gerçekleştiğinde
Karadeniz için aktif çaba operasyonu projesinin
doğrudan veya ‘küresel NATO’ adı altında tekrar
gündeme getirilmesi beklenmelidir.Tabiidir ki
Karadeniz konuşulurken Montrö rejiminin revize
edilmesi de masaya yatırılacaktır.
ABD’nin Karadeniz’de yükselen askeri varlığı
Boğazlardan geçişin önemini artırmış olup ortamı
ısıtmaktadır. ABD Karadeniz’in kilidinin
Boğazlar olduğunun farkındadır ve bir kez o
bölgeye sokulursa çıkarmak mümkün olmayacaktır.
Makale: Ahmet HACALOĞLU K., www.karalahana.net
13.06.2008
|