|
KAFKASLARDA
GÜÇ
SAVAŞI
Ahmet
HACALOĞLU K.
Avrasya, enerji kaynakları itibariyle
21.yüzyılın en önemli stratejik mücadele alanı
olurken,bu coğrafyada
“şişenin mantarı” görevini gören
Kafkasya’nın “güvenliği”,dengelerin kimden yana
olduğu gibi konular ABD ,Rusya Federasyonu ve
bölge ülkeleri için
büyük önem taşıyor.
Kafkasya da
denetim kurabilmek için Ruslar ve
Avrupalılar(özellikle İngiltere) jeopolitik
çıkarları uğruna
üç yüzyıl boyunca
savaştı.Rusya büyük hayalleri olan sıcak
denizlere,Hint Okyanusu ve Akdeniz’e inmek için
uğraştı,İngiltere ise bunu önlemek için karşı
koydu.Kafkas savaşları,Kırım savaşı,bütün
Osmanlı-Rus savaşları,Rus-İran savaşları bu
jeopolitik amaç için yapıldı.20.Asrın ortalarına
kadar Rusya-İngiltere arasında devam eden çıkar
zıtlığı daha sonra
iki emperyalist
devletin SSCB-ABD karşıtlığına dönüştü.Bu
karşıtlık Sovyetlerin çöküşünden sonra da
kaybolmadı ve bölgede çıkan dini,etnik,ideolojik
sorunların gerisinde daima
jeopolitik
hesaplaşma var oldu.
20.yüzyılda
,sanayideki büyük sıçrama sonrasında gelişmiş
ülkelerin enerjiye olan ihtiyaçları
çok büyük oranda
arttı.Bu da sanayinin itici gücü olan petrol ve
doğalgaza hayati
bir önem
kazandırdı.Yeni bir Ortadoğu olmamakla birlikte
yakın gelecekte tükenecek olan Batı’nın elindeki
en önemli petrol sahası
Kuzey Denizi’nin
yerini almaya
aday
Hazar sayesinde
Kafkasya’nın stratejik önemi 21.yüzyılda daha da
artmış görünüyor.Yapılan hesaplamalara göre tüm
dünyadaki enerji rezervlerinin bugünkü tüketim
hızı ile 66 yıl ömrü kalmıştır.Çin ve
Hindistan’ın olağanüstü gelişme seyrinin devamı
halinde
enerji
kaynaklarının ömrünün daha da kısalacağı tahmin
ediliyor.
Bölgenin merkezi
önemini kavrayan Rusya gerek Çarlık ve gerekse
Sovyetler döneminde jeopolitik durumu kendi
lehine büyük ölçüde çözmeye muvaffak
olmuştu.Ancak Karadeniz’in doğu kıyıları ile
Hazar’ın
büyük bölümünde
kontrol sağlansa dahi Hint Okyanusuna ve
Akdeniz’e erişme hedefine ulaşılamadı.Bu yöndeki
son stratejik operasyon olan Afganistan işgali
ise büyük bir bozgunla sonuçlandı.
ABD tarafından
güneyden
de kuşatıldığını
hisseden
Rusya’nın amacı
yakın çevresini yani tüm Kafkasya’yı stratejik
denetime alarak Çarlık Rusya’sından beri süre
gelen jeopolitik gelenekleri
sürdürebilmektir.ABD’nin jeopolitik çıkarı ise
bölgeyi Rusya’nın
etkisinden çıkarmak,Kafkasya’yı emperyalizmin
çıkarları yönünde yeniden dizayn edip Orta
Asya’ya ulaşabilmektir.ABD bunu yaparken birinci
aşamada Kafkasları destabilize etmeye,güçler
dengesi sistemini ve Rusya’nın stratejik
kontrolünün geçiş kuşaklarını
tahrip etmeye
çalışıyor.İkinci aşamada da bölgede istikrarı
temin edecek yeni yapının kurulması
öngörülmektedir.ABD’nin
stratejik planları içerisinde Hazar’ı
Karadeniz’in Türk kıyısıyla birleştiren bir
jeopolitik kuşak meydana getirmek ilk sırada
geliyor.Söz konusu kuşağın Rusya ve İran’ın
kontrolünde bulunmaması gerekmektedir.Bunun için
Türkiye’nin doğu Karadeniz bölgesi ABD’nin etki
alanına alınarak,
Azerbaycan’ın etnik
kardeşlik şiarıyla Türkiye’nin nüfuz alanına
daha fazla çekilmesi sağlanacaktır. İnşa
edilecek Orta Asya ve Hazar enerji nakil
hatlarının güvenliği Hazar- Karadeniz kuşağının
Rusya’nın tesirinden çıkarılmasını zaruri
kılmaktadır.ABD’nin,
petrol ve doğalgazın aktarımını kontrol etmek
suretiyle 21.yüzyılda da tek süper güç olma
pozisyonunu muhafazası ancak böyle mümkün
olabilecektir.ABD’nin operasyonlarına direnen
Rusya ise mevcut dengenin bozulmaması için
bölgeye her türlü aktif desteği veriyor.İsmi
konmamış bu savaşta karşıt unsurların
bloke edilmesi,sosyo-politik
ortamın destabilize edilmesi de dahil tüm
enstrümanlar
kullanılmakta,
taraflar sivil toplum örgütü,NGO,iş
adamı,akademisyen vs. görüntüsü altında bölgede
cirit atmaktadır.
SSCB’nin
dağılmasından sonra Moskova’dan kopan üç devlet,
Gürcistan,Azerbaycan ve Ermenistan Kafkasya’nın
jeopolitik tablosunun önemli aktörlerini
oluşturmaktadır.Başlangıçta ABD emperyalizminden
yana tavır koyan Ermenistan bir müddet sonra
jeopolitik konumunun zaafiyetini çabuk kavrayıp
Rusya’dan yana stratejik pozisyon
benimsedi.Rusya’nın Kafkasya’daki geleneksel
müttefiki olan Ermenistan Türkiye’nin Orta Asya
dünyasına açılımını engellemede önemli bir
fonksiyon görmektedir.Keza halka görevi gören
Ermenistan sayesinde Rusya
batı karşıtı
Avrasyacı Moskova-Erivan-Tahran eksenini tekrar
hayata geçirebilmiştir.Ortodoks Gürcistan’da ise
Rusya karşıtı eğilimler güçlenmiş olup son
olarak 5 Ocak erken seçimlerinde ABD patentli
Şaakaşvili yeniden devlet başkanı seçilmiş,
seçmenlerin yüzde altmışı NATO’ya girmekten yana
oy kullanmıştır.Sınırlı büyüklüğü ve nüfusunun
azlığına rağmen enerji kaynaklarıyla Azerbaycan
Orta Asya ve Hazar
denizi ulaşımında önemli kavşaktır.Zamanında en
ziyade Sovyet yanlısı bir cumhuriyet olan
Azerbaycan , petrol şirketlerinin temsilcisi
olarak bilinen oğul İlham Aliyev yönetiminde
yüzünü Türkiye ve
ABD’ye çevirmiştir.
Konjonktürel
politik ve ekonomik
gelişmeler sayesinde kendisini kısa zamanda
toparlayan Rusya Federasyonu
geri çekilme
döneminden sonra refah üreten bir merkez olma
özelliğini yeniden kazanmış olup
Kafkasya’da
kendi stratejisinin
sınırlarını dikte ettirme aşamasına
gelmiştir.Gelinen aşamada Rusya
ekonomik,sosyal,askeri ve politik olarak
1970’lerin dehşet
dengesine
yaklaşmıştır.Söz konusu stratejinin özelliği ABD
emperyalizminin plan ve projelerine
aktif olarak karşı
koymaktır.Bu anlayıştan hareketle Moskova
Kafkasya’daki mevzilerini
sağlamlaştırmakta,bölgedeki ABD yanlısı çizgiye
karşı olan unsurları örneğin Suudi Arabistan
destekli “Vahhabi” çizgisine karşı İran meyilli
Kafkas İslamcılığını( milliyetçiliği)
yönlendirmektedir.Bundan başka Azerbaycan’da
etnik Lezgi hareketinin oluşumu hazırlanmakta
olup Gürcistan’da etnik milliyetçilikler
Ermeniler ve Azerbaycan Türk’lerinin muhtariyet
talepleri,Megrel hareketinin oluşumu
cesaretlendirilmektedir.Böylece ABD’nin güçlü
olduğu Kafkasya bölgelerinin destabilize
edilmesine,İran ve Rusya’nın güçlü olduğu
mıntıkaların ise stabilize edilmesine
çalışılmaktadır.Bu stratejinin sonucunda , Rusya
Federasyonu ile İran’ın siyasi ve stratejik bir
pakt akdetmesi de beklenmelidir.
YENİ GÜÇ KURGUSU
Kısacası, Avrasya’da dengeler
değişirken Kafkasya yeni bölünmelere ve yeni
Ortadoğu olmaya gebedir.ABD’nin kapalı deniz
Karadeniz’de deniz gücü konuşlandırma
planlarında ısrar etmesi,Gürcistan’ın NATO’ya
alınması halinde
politik ve askeri dengelerin değişmesi
yüksek olasılıktır.Bu takdirde de çok tehlikeli
gelişmeler ortaya çıkacaktır.Kafkas halklarının
huzuru bulabilmeleri için bölgenin öncelikle
istikrara kavuşması gerekmektedir.Bölgenin
istikrarı demek enerjinin güvenliği,ekonomik
refah,daha az yabancı müdahale demektir. Bu amaç
çerçevesinde bölge ülkeleri
yabancı güçleri kendi alanlarına
sokmamalı,sorunlarını kendi içinde çözmelidir.
ABD elebaşılığındaki
emperyalizmin bölgeye ilişkin planlarında
çok önemli bir unsur olan Karadeniz’de yabancı
güçlerin dolaşmaması için Türkiye şimdiye kadar
olduğu gibi bundan sonrada Rusya ile işbirliğini
sürdürmelidir.13.02.2008
|