|
ERMENİSTAN’IN TERCİHİ RUSYA OLDU
Ahmet HACALOĞLU K.
Ermenistan’da 19 Şubat’ta yapılan
seçimlerden sonra, Batı yanlısı muhalefetin
seçim sonuçlarını kabul etmemesi üzerine
şiddetli protestolar yaşandı.Cumhurbaşkanı
Robert Koçaryan’ın olağanüstü hal ilan etmesi
ile ölümle sonuçlanan çatışmalar şimdilik
durmuş oldu.
Batı’nın
desteklediği eski Cumhurbaşkanı Levon Ter
Petrosyan’ın aday olması ile büyük umutlarla
yola çıkan muhalefet, mevcut Cumhurbaşkanı
Robert Koçaryan’ın desteklediği Karabağ
klanından Başbakan Serj Sarkisyan karşısında
yenilgiye uğradı.İç ve dış dengelerin
muhalefetin lehine olmadığı ve
siyasi,ticari,askeri çevrelerin Sarkisyan’ı
desteklediği konjonktürde ,
Karabağ klanı ve
Rusya’dan kurtulmayı programına alan
muhalefetin seçimi
kazanabilmesi zaten mucizelere bağlıydı.Böylece
bağımsızlığından günümüze seçimlerde
daima Rusya yanlısı
bir iktidar seçen , Ermeni aydın ve iktidarının
bilinçli politikası sonucu Rusya’yı güvenliğinin
güvencesi olarak gören Ermenistan halkı bir kez
daha iç ve dış politikada statükodan yana oy
kullanmış oldu.Seçim sonuçları üzerine Batının
fazla bir tepki göstermemesi de onların
seçimlerden fazlaca ümitli olmamalarının sonucu
olsa gerek.
Seçim
sonuçlarının bir göstergesi de Batının
Ermenistan’ı,Gürcistan ve Ukrayna’nın aksine
kolayca Rusya’ya bırakmış olmasıydı.Gelinen
noktada şimdi Batı dünyasında, Ermenistan’ın
Rusya’ya tesliminde Türkiye’nin oynadığı rol
daha fazla tartışılacak ve eleştirilerin dozu
artacaktır.Gerçekten de Türkiye, Ermenistan’ın
bağımsızlığını ilan ettiği tarihten buyana geçen
sürede şekillenen iç siyasi
istikrarsızlık,donmuş dış politik süreç ve
ekonominin tıkanmasında Azerbaycan adına
birinci derecede
rol oynamıştır.Türkiye, Ermenistan’ın Batı
dünyasına açılımının önüne geçtiği iddiasıyla bu
süreçten haklı olarak sorumlu tutulmaktadır.
ERMENİSTAN TARİHİ
Tarihsel olarak
Anadolu’nun kadim halklarından olan ve bugün
esas olarak Ermenistan,Gürcistan ve Kafkasya’nın
değişik yörelerinde yaşayan Ermeniler,İÖ
6.yüzyıldaki Urartu Krallığı’nın kalıntıları
üzerinde büyük Ermeni uygarlığının temellerini
atmışlardır. 2.750.00’ı Ermenistan’da
olmak üzere
4.150.000’i aşkın Ermeni Kafkasya’da
yaşamaktadır.1914 senesinde 1.300.000 olan
Osmanlı Devleti hudutları içerisinde yaşayan
Ermeni nüfusu ise bugün ne yazık ki 55.000
kişiye düşürülmüştür.
Sovyet devriminden
sonra Ermeniler,Gürcüler ve Azeriler ile
birlikte Transkafkasya
Federal
Cumhuriyetini kursalar da bu birlik birkaç ayda
dağılmıştır.Yine Mayıs 1918’de kısa ömürlü bir
Ermeni Cumhuriyeti kurulmuş olup 1920’de Sovyet
ordusunun işgaline uğrayan Ermenistan 1936 ‘da
kabul edilen yeni Sovyet anayasası ile ayrı bir
cumhuriyet statüsü kazanmıştır.Sovyetlerin
yıkılmasından sonra 1991’de bağımsız cumhuriyet
statüsü kazanmıştır.
ERMENİSTAN JEOPOLİTİĞİ
20
yüzyılda sanayideki büyük sıçrama sonrasında,
gelişmiş ülkelerin enerjiye olan ihtiyaçları
büyük oranda arttı.Bu da sanayinin itici gücü
olan petrol ve doğalgaza özel bir önem
kazandırdı.Bu perspektifte ,Kafkas bölgesinin
tarihi önemi,
yakında tükenecek
olan batının elindeki en önemli petrol sahası
kuzey denizi
petrollerinin yerini almaya aday Kafkasya ve
Hazar’daki petrol-doğalgaz
sayesinde daha da
merkezi hal
almıştır.Bu özellikleriyle Kafkasya bölgesine
21.yüzyılın Orta doğusu da denebilir. Bölge hem
ABD emperyalizmi hem de Rusya açısından büyük
önem taşımakta olup bölgeye hakim olma
mücadelesi bütün şiddeti ile devam
etmektedir.Amerikan emperyalizmi bu alanı
Moskova’nın etkisinden çıkarmak,jeopolitik
sistemi bozmak,Orta Asya’ya uzanabilmek için
Kafkasya topraklarını emperyalizmin çıkarları
doğrultusunda yeniden biçimlendirmek isterken
diğer yandan Ermenistan’ı emperyalist sisteme
entegre edip
Gürcistan-Azerbaycan-Ermenistan’dan oluşan güney
Kafkasya zinciri ile Rusya’yı güneyden İran’ı
kuzeyden kuşatmayı planlamaktadır. Moskova ise
güneye doğru sıcak denizlere çıkışın önünü
açmak,yakın çevresinin güvenliğini
sağlayabilmek,bölgeyi ve
petrol-doğalgaz
zengini Asya’yı ABD emperyalizmine kaptırmamak
için
stratejik
kontrolü altında
tutmaya çalışmaktadır.
Bölgeye yönelik
uluslar arası ilginin artması bölge siyasetinde
kutuplaşma eğilimini
de
artırmıştır.Soğuk savaş sonrası Güney
Kafkasya’da ortaya çıkan jeopolitik
değişiklikler karşısında kutuplaşmalar ortaya
çıkmış ve Ermenistan-Rusya-İran-Yunanistan
dörtlüsüne
karşı
Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye-ABD mihveri
gelişmiştir.Türkiye ve Azerbaycan’a karşı Rusya
ve İran ile güvenlik ilişkilerini geliştiren
Ermenistan’ın ULUSAL GÜVENLİK DOKTRİNİ’nde,
ülkenin güvenliği bakımından İran ve Rusya ile
ilişkiler stratejik önemde tespit edilmiştir.Bu
çerçevede 1995 Anlaşmasıyla Rusya’ya
Ermenistan’ın Gümrü bölgesinde askeri üs imkanı
sağlanmıştır.
Rusya’nın Kafkasya
politikalarını
hayata geçirmede, geleneksel ve güvenilir
müttefiki olan Ermenistan özel bir jeopolitik
rol oynamaktadır.Örneğin Türkiye’nin Orta Asya
dünyasına
açılımının
önüne set çekmede
Ermenistan önemli bir stratejik üs görevini
yerine getirmektedir.Diğer bir etnik faktörde
Ermenilerin Kürtlerle etnik ve dilsel akrabalık
bağlarının olmasıdır.Bu durum Rusya’nın Türkiye
politikalarında jeopolitik sarsıntıları tahrik
etmesinde önemli
unsur olarak
yedekte tutulmaktadır.Yine halka görevi gören
Ermenistan’ın
İran’la tarihi ve etnik yakınlığı sayesinde batı
karşıtı Avrasyacı Moskova-Erivan-Tahran ekseni
Ermenistan
sayesinde hayata geçirilebilmiştir.
Ermenistan,Gürcistan ve Azerbaycan ile birlikte
Kafkasya’nın jeopolitik tablosunun önemli bir
unsurunu oluşturmaktadır.1991’de kısa bir süre
Batı yanlısı
politika ile işe
başlayan Ermenistan , diğer iki ülkenin aksine
jeopolitik konumunun zaaflarını(İslam
devletleriyle çevrelenmiş olması ,denize
erişimden ve güvenilir ulaşım yollarından
yoksunluk) çabuk anlayıp Rusya yanlısı stratejik
pozisyon benimsemiştir.Bugün de bu politika
devam etmekte olup son seçimde de Ermeni halkı
tercihini yine
Rusya’dan yana
kullanmıştır.24.03.2008
|