
TULUM
tulum, tulumi
1. is. Koyun veya keçi
derisi ve bu deriden yapılan yağ saklama kabı (Rize)
“Keçinin veya koyunun
tulumu çıkartılır. Tulumun boğaz kısmıyla kolları bağlanır, tulumun arka
kısmından içine yağ basılır, arka kısmı da bağlanarak yayladan köye
getirilir” GB 117 (Hemşin)
2. müz. Genellikle
oğlak (çebiç) derisinden, hayvanın gövde kısmı kesilerek, derisinin
temizlenip, delik yerleri bağlanıp, ön ayaklardan birine lülük (boru), arka
ayak-larından birine de nav takılarak yapılan ve lülükten şişirildikten
sonra, sıkışan havanın nav içinde bulunan çimonlar (Trabzon’da çimbon/
zimbon) sayesinde ses elde edilen komalı pentatonik (beşsesli) bir nefesli
çalgı adı dır (daha çok si ve la tonlarında akort edilir)
Tulum, Çayelinden
doğuya doğru Pazar, Ardeşen, Hemşin, Çamlıhemşin, Fındıklı, Arhavi, Hopa,
Borçka, Şavşat, Yusufeli, İspir ve Şebinkarahisar ilçelerinin köylerinde,
ayrıca güneyde Gümüşhane ve Erzurum illerinde daha çok düğünler ve yayla
şenliklerinde çalınmaktadır.
1923 mübadelesi
öncesinde Trabzon’lu Rumlar tarafından Santa, Gümüşhane, Maçka, Krom ve
İmera bölgelerinde çalınmak-taydı. Sürmene ve Çaykara Holo köylerinde,
Şebinkarahisar’da bir iki kuşak öncesine değin kaval ve kemençe kadar olmasa
da tek tük tulum çalanlara rastlanmaktaydı. Tulum yapılacak keçi yavrusunun
(çebiç) bir yaşından küçük olmamasına dikkat edilir. Daha küçük hayvanların
derisi çok yumuşak olduğundan çabuk deforme olmaktadır. Deri zedelenmeden
çıkartıldıktan sonra, küllü suda 2-3 gün bekletilerek tüylerin kendiliğinden
dökülmesi sağlandıktan sonra tabak-lanır.
Tulumun
kuruyup hava kaçırmaması için sürekli olarak yağlanması (genellikle badem
yağıyla) gerekmektedir, aksi halde de-forme olup özelliğini kaybetmektedir.
Özellikle Hemşin ve civarında göze hoş görünmesi için, tulumun üzeri çeşitli
desenli kumaşlarla kaplanmaktadır.
Tulumun içi hava ile doldurulan gövde bölümüne “guda”, “dankiyo”, “post”,
“göv-e” adları verilmektedir.
Evliya
Çelebi Seyehatnamesi’nde “tulum duduki” olarak geçen enstruman,
Trakya’da gayda (Bulgaristan gaida, Makedonya gaj-de), Ermenistan’da
parakapzuk, Gürcistanda gudastvri, Acaristan’da çiboni, Marj’larda (Çerkes)
shuvyr, Çuvaşlarda sahbr, shapar, Macaristanda duda UA (<? Türkçe düdük)
olarak bilinmektedir.
Gayda
adı Türkçe olmayıp, kuzeydoğu Trakya’da yaşayan Bulgarlardan ödünç alın-mış
olmalıdır. Arapça ghaidā, ghaita, ghā’ita formları kayıtlı olup Morocco’da
kamışlı enstrumanlara verilmektedir FMI 549.
3.
mec. Şişman, göbekli insan (Ordu, Gi-resun, Trabzon, Rize), MS 221
<
13. yüzyıl öncesi Türkçe kayıtlarda tu-lum/tuluη “su üzerinde yüzebilen
şişirilmiş deri” olarak ve bir çeşit silah (Hakaz) geç-mektedir CL 500
Azerice tuluġ “tulum; gaydaya benzer müzik aleti” AHÖ 542
Macarca
tömlő “keçi
derisi”, Kazak tulup “deri torba”,
Klasik Mogolca tulum “şişirilmiş
keçi derisi” (Gombocz, 1908) UA
> Karadeniz
Rumcası tulumin (τουλούμιν
το
[Giresun, Ünye]), tulum (Ordu, Of, Trabzon, Gümüşhane) P II 405
Kaynak: Özhan Öztürk.
Karadeniz Ansiklopedik
Sözlük.Heyamola Yayıncılık. İstanbul. 2005. ISBN: 975-6121-00-9.
*Yazarın izniyle Kısaltılarak
aktarılmıştır. Tüm yasal hakları saklıdır ve kaynak gösterilmeden alıntı
yapılamaz.
|