
1 . Derma (Rumca), Kasnak, deri
2 . Stefani (Rumca), çeper
3 . Soma (Rumca) gövde
4 . Skini (Rumca), ip
5 . Kopano (Rumca), tokmak
6 . Vitsa - çubuk |
DAVUL*
davul
müz. Yörede, silindir formda, iki tarafı deri ile kaplı bas davullar zurna
ve kemençeye eşlik çalgısı olarak kullanılmakta olup, meşin kayışla boyuna
asıldıktan sonra, genellikle sağ elde tokmak (Trabzon)/kopano/balta (Ordu)
kobal (Anadolu’da çomak, meççik, metçik, çomaka) ve çubuk/ vitsa (Trabzon
Rumcası)/değnek (Anadolu-da çırpı, zipzibi) ile vurularak çalınır.
Batı Trabzon’da
kemençe davul eşliğin-de çalınmasına rağmen, Doğu Trabzon ve Rize’de,
kemençe/tulum/kaval, davuldan ayrı olarak kullanılan, solo çalgılardır.
Bununla birlikte Doğu Trabzon’da da yer yer Sürmene’nin Aso köyü ve Mahno
örnekle-rinde olduğu gibi, horonlarda kemençenin yanı sıra davul zurnanın
varlığı da bilinmektedir.
Artvin’in Laz olan
sahil kesiminde, Kars civarı ve Kafkasya’da olduğu gibi (Bk) “doli”
adı verilen, tokmak yerine elle vurularak ça-lınan küçük bir davul çeşidi
kullanılmaktaydı.
Anadolu’da
kullanılan ve kasnak eni ve kasnak ağacı (ceviz [Balıkesir, Bitlis, Elazığ,
İçel, İzmir, Kayseri, Malatya], çam [Bolu, Burdur, Erzurum, Kastamonu,
Kütahya, Urfa], gürgen [Eğin], köknar [Tokat merkez]) yörelere göre
değişkenlik gösteren davullar kasnak çaplarına göre küçük (60 cm), orta (70
cm) ve büyük (80-90 cm) olarak üç boya ayrılabilirler. Davul, germe
çemberine geçirilmiş deri (Karadeniz Rumcası derma) ve bunların bağlandığı
kasnak (Karadeniz Rumcası soma) denilen ağaç bölüm olmak üzere iki ana
kısımdan oluşup, germe çemberine geçirilmiş deriler, istenilen tonu elde
edebilmek için gereken miktarda gerdirilir. Germe çemberine ıslak olarak
ge-çirilen dana/koyun/keçi derisi davul kasnağına yerleştirildikten sonra,
çeşitli formlarda zig zag olarak bağlanmış sicimler yardımıyla her iki (alt
ve üst) germe çemberi bağlanılır ve deri kurutulduktan sonra istenilen
ger-ginlik (ton) elde edilene kadar sıkılır.

Davul tokmaklarının
şekilleri, büyüklük-leri yapıldıkları ağaç, hatta isimlendirilmesi bile
(şimşir [Amasya - çomak], çam [Bur-dur- tokmak, Balıkesir - tokmak], söğüt
[Balıkesir - çomak], kayın [Bolu - çomak], ceviz [Çankırı - çomak, Kastamonu
- meçuk], kavak [Çorum - tokmak], kayısı [Elazığ – tok-mak], gürgen [Elazığ
- tokmak], erik [Erzurum - toğmağ], karaçam [İçel - meçik]) yöreden yöreye
değişmektedir.
Aynı şekilde
çubuğun uzunluğu, yapıldı-ğı ağaç ve terminolojisi de yöreden yöreye
değişmektedir (kızılcık [Balıkesir - çırpak, Bitlis - çırpı],
erik/elma/ılgın [Burdur- çı-buk], fındık [Çankırı - çibuk], meşe/ zeytin
[Gaziantep - çibuk], nar [İçel- çirpi], ılgın [Kars - çomak]) FMI 80-83.
Davul kelimesinin
kökeni tartışılmışsa da konu üzerinde fikir birliği oluşmamıştır. Mahmut
Ragıp Gazimihal (1952), Divanü Lügat-it Türk’te (MS 1072-1074) geçen
tovul/tovil “şahin av yapınca çalınan davul” kelimesinden hareketle
orijinin Türkçe ol-duğunu ileri sürmüş (Gazimihal, 1952: 163), Curt Sachs
(1919) Hint Avrupa dillerinde davul kelimesinin karşılığı olarak kullanılan
kelimeleri, Arapça tabl “davul” ile karşılaş-tırmış, 1968 yılında
Sir Harold Bailey kelime-nin Akatça tabalu/ tapalu kelimesine bağla-mıştır.
Parth yazılarında
taβil/taβel (MS 3. yüz-yıl) ve taβάla/taβila (M.S 5. yüzyıl) savaş davulu
anlamında kullanılmıştır. Aynı dönem Ermenicesinde tauił/tauoł kayıtlı olup,
Partçadan ödünçlenmiş olabilir FMI 66, Kaşgari’nin Divan’ında rastlanılan
tovil/tovul formları da Part mirası olmalıdır
> Karadeniz Rumcası
taulin (ταούλιν
[Giresun, Tirebolu]), tavuli (İnebolu), taul (Ordu, Santa), tavul
(Gümüşhane), tağul (Ordu, Gümüşhane) P II 359
Kaynak:
Özhan Öztürk.
Karadeniz Ansiklopedik
Sözlük.Heyamola Yayıncılık. İstanbul. 2005. ISBN: 975-6121-00-9. Sf.
*Yazarın izniyle Kısaltılarak
aktarılmıştır. Tüm yasal hakları saklıdır ve kaynak gösterilmeden alıntı
yapılamaz.
|