RESİMLER
| |
|
|
| |
|
|

Rize Tarihi
Makale: Emine Yılmaz
Doğu Karadeniz dağları vadi ve sahillrinde
kimmer ve İskitlerden önce yerli halklar
yaşamıştır.Doğu Kardenizin eski halklarıyla
ilgili en eski bilgileri Kayralı Skylax,Heredot
ve Ksenophon’dan öğrenebilmekteyiz. Karyalı
Skylax MÖ.6.yy.da yaşamış yunan denizcisive
coğrafyacısı.Pers hükümdarı I.dara tarafından
İndus nehrinin bir kısmını keşfetmekle
görevendirilmiş,adını taşıyan Periplus’ u (deniz
seyehati) MÖ.508 de kaleme alınöıştır.Flavinus
Arrianus (MS. 95-175) yunanlı tarihçi ve filozof
roma imparatoru Hadrianus tarafından kappadokya
valiliğine atanmış ,Karadeniz sahilleri hakkında
bilgi veren ve bir bölümü imparatora yazdığı
raporlardan oluşan periblo. Ksenophon Atinalı
filozof ve tarihçi.Anabasis (Sefer)‘i yazdı.
Akdenizin denizci kavimleri daha önce Karadeniz
sahillerine gelmiş olup sonrki yıllarda Helen
kolonistler böleye gelmiştir.Fenikeliler,kartacalı
tüccarlar,bölgeye Helenlerden önce gelmşir.MÖ.750-550
yıllarınada bölgede kolonist Helen faaliyetlari
başlamıştır. MÖ.8.yy.larda yapılan doğu
Karadeniz sahillerindeki kolone etme çalışmaları
Karadenizin kuzeyindeki İskitlerin baskısı ile
yerlerinden çıkartılan Kimmerler tarafından
ortadan kaldırılmıştır.MÖ.7.yy.da yeniden
kolonize çlışmaları başlamıştır.Kimmerleri yeri
alan İskitler Helen kolonist ve tücarlara dostça
davranmıştır.MÖ.670 de Miletliler tarafından ele
geçrilerek Helenleştirilen Sinop tan sonra doğu
karadenize geçilmiştir.
M.Ö.8.yy.da Karadenizin kuzeyinde Kimmerler
bulunmaktaydı.M.Ö.8.yy.sonlrında Orta Asyadan
gelen İskitlerin baskısı ile bölgeden haraket
edem Kimmerler Kafkaslar yolyla doğu anadoluya
gelerek Urartularla svaşmışlar Kzırırmak,Sakarya
bölgelerinde yayılarak kuzeydoğu anadoluyu işgal
etmişlerdir.Kimmer saldırıları sırasında
Karadeniz kıyılarındaki Helen kolonileri yok
edildi.Kimmerleri takip eden İskitler MÖ.6.yyda
doğu Anadolu ve oradan diğer bölgelere
yayılmışlardır.Kimmer ve İskitlerin Atlı göçebe
kültüre sahip olan ,idari ve askeri
teşkilatlanmaları ,sanatta orta asya hayvan
üslubunun takipçileri olmaları Turani kavimlerle
akraba oldukları tezini güçlendirmektedir.Alp Er
Tonga zamanında MÖ.643-625 yıllarında ege ve
Kapadokya ya yayılan İskitler /Sakalar ‘in
küçükasya hakimiyetleri 28 ıl sürmüştür (heredot).İskitlerin
(Sakaların ) küçük asa hakimiyetleri 625 yılında
Alp Er Tonga’nın Med kralı Kiyatsares tarafından
öldürülmesiyle son bulur.bu olaydan sonra
Anadoluda kalan İskitlerin bir kısmı Kuzeydoğu
Anadoluya yerleşmişlerdir.Ksenophon MÖ.400 lerde
Bayburt civarındaki İskit ülkesinden 4günlük bir
yürüyüşle geçtiğinden bahseder.
Ksenophon ( MÖ.430-355 ),Anabasis (Sefer)
adlıeserinde Pers İmparatorluğunun Batı Anadolu
Valisi Kyros’un babası II.Dara ‘nın ölümünden
sonra tahta çıkan kardeşi II.Atrakserkes’e
(MÖ.404-358) isyan ederek bir ordu toplayıp MÖ .
401 de Sardes’tn yola çıkarak Anadoluyu eçip
Babil yakınlarındaki Kunaksa’da Pers
İmparatorluk ordusuna yenilmesi ve Kyros’un
öldürülmesinden sonra başıboş kalan onbin kadar
Helen paralı askerin ülkelerine dönüş hikayesini
anlatır.
Kunaksa yenilgisinden sonra ülkelerine dönmek
üzere yola çıkan Helen askerlerinin komutanları
yoldaöldürüldüğüiçin aralarında seçtikleri
komutanlarla birlikte orduyu yöneten Ksenophon
kayda aldığı Anabasis/Sefer’de ordunun yaşadığı
olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan
halklar konusundada bilgi verir.Anabasis 4. ve
5.kitapta Karadeniz bölgesiyle ilgili yaşananlar
yer almaktadır.
Helen paralı askerlari geçtikleri her yeri
yağmalattılar.Ksenpohon (MÖ.430-355) bugünkü
Bayburt Ovasında Onbinlerin İskitlerin
memleketine girdiklerini ovad 4 günde yirmi
parasang (yaklaşık 104 km.) gittikten sonra
büyük ve zengin bir şehir olan Gymnias’a
ulaştılar.Burası Onbinlerin rastladığı ilk
şehirdi.Gymnias ‘tan (bügünkü araklı-aydıntepe
olabilr)geçerken yöneticisinin çok akıllı
olduğundan söz eder.Yönetici kenti
yağmalattırmadığı gibi onlara verdiği
klavuzlarlada 5 günde denizi görebilecekleri
yere götüreceklerini söyleyerek onlaraın kısa
sürede kendi topraklarından çıkmalarını
sağlamışlardır.Kılavuz yolu uzatarak orduyu
düşmanlarının yaşadığı bölgeden geçirtmek
suretiyle köylerini yağmalatmıştır.Eski Çağın
ünlü oğrafyacısı Amasyalı Strabon (MÖ.64-MS 21)
Geographica adlı eseride Trabzonun üst tarafında
doğudan batıya doğru Moskhia dağları,Skydises/İskit
dağı Samsun bölgesine kadar uzanan Paryados
dağlarından bahseder.Bu İskit dağı maçkanın
güneydoğusunda yükselen Kolat dağlarıdır.Herodot
Karadenizin kuzeyindeki İskitler olarak
tanımladığı Skolat/Kolatlar’ın isinleri yer ve
aile adı olarak yaşamaktadır.
Ksenophon denizi görükleri Thekes dağına (Madur)
ulaştıktan sonra ertesi gün İskitlerin
memleketini Makronların memleketinden ayıran
ırmağa ulaştıklarını (Karadere) söylemektedir.Gymnias’ın
yöneticisinin verdiği klavuz onları Atdıntepenin
kuzeyine yöneltip Çençül deresi vadisinden
Soğanlı dağlarına çıkardığını ,soğanlı dağları
tepelerinde ve kuzey yamaçlarında yaşayan fakat
Gymnias ve çevresind yaşayan Scyten /İskitlere
düşman olan halkın memleketinden geçirdiğini
bugün Haldizen (Demirkapı) ,Haros (Yaylaönü)
Kavlatan ve Henege (Dumlu) köylerinin
çevrelediği bölgedeki köyleri yağmalattığını
söylenebilir.
Demirkapı köyünün güneyindeki Demirkapı (Haldizen)
(Haldi= Urartu tanrısı) yaylası yolu üzerinde
yer alan Tekneler mevkinndeki kalıntılar
bugünlerden günümüze ulaşan kalıntılar olarak
değerlendirilebiir.Devasal blok taşlar,firizler,çokgen
formda yontulmuş sütünlarla geniş bir alna
yayılmış olan kalıntılar yoğun ve kontrolsüz
bitki dokusu altında kalmış olup bir bölümü hala
görülebilmektedir.Geniş ve düzgün bir hatçizen
ve zaanında oldukça işlek bir kervan yolu olduğu
gözlenen yol üzerindeki devasal yerleşmenin
detaylı incelemeler sonucu adının da ortaya
çıkabilecegi yazıları yosunlar ve yağışlar
nedeniyle silinme aşamasına gelmiş taşların
incelenmesi neticesi ortaya çıkacaktır.Büyük
Blok taşların harç kullanılmadan birbirine
geçirilmek suretiyle birleştirildiği , taş
boyutlarının ise oldukça büyük olmalarından
korunaklı bir kent-köy ortamı sağladığı
anlaşılmaktadır.Taşların altında kalan
yerlaşmeye ait seramik vb. buluntuların ele
geçmesi yaşananlar ve bölge halkının
kültür-sanatı hakkında daha detaylı bir bilgi
verecektir.Tekneler mevkiinde yer alıp sahil-iç
bölgeler arası ticaret ağının önemli bir
güzergahında yer alıp zengin bir yerleşme olduğu
şüphe götürmeyen kentin Ksenophon ve ordusunun
hedefinde olması kaçınılmazdır.Ksenophon ve
onbinlerin geçiş yolunun bölge halkı tarafından
Demirkapı yaylasına ve Yusuf Eline gidişte
mevcut araba yolu açılıncaya kadar kullanılmakta
olan bu yol olması muhtemeldir.
Daha sonra kuzeybatıya yönelen Onbinler –Kemer
dağının kuzey eteklerinden geçerek bir kısmı
bugün hala kullanılan yoldan kuzeye doğru
ilerlemiş ve Aşot yaylasındn geçip Madur dağına
ulaşmıştır.
Kılavuz düşmanlarının memleketine gelince
Helenlere burasını ateş ve kılıçla harap
etmelerini söylemiş ve niyeti anlaşılmıştır.Onbinleri
yaya olarak Aydıntepeye en fazla bir günlük
mesafedeki Madur dağına götürürken daha kısa
olan kemer ağı –karasu geçidi-lemonsuyu-Aşot
yaylası yolunu izlemediğinin nedeni ortaya
çıkmıştır. Klavuz geniş bir kavis çizerek Madur
dağına ulaşınca Helenlere denizi ve Makronların
memleketinde izleycekleri yolu gösrerir.Askeslerden
yüklü hediyeler alan İskitli rehber tahrip
edilen köylerin savaşçılarından korunmak için
akşam olmasınıbekler.Thekesh (Madur) dağından
araklı koyu ve deniz güzel görünür.Denizi
gördükleri yer madur dağının kayalık zirvesi
değil zirveyi oluşturan sivri kayalıktan 200 m.
Kadar dha aşağıda olan madur dağı ile
batısındaki Polut dağı arasındaki
boyundur.boyunun sırt kısmında denin görüldüğü
büyük bir düz alan vardır.Bu sırta ulaşan
askerler arasında bağrışma kopmuş,deniz diye
bağırmışlar ,askerler taş toplayıp bir tepe
halinde ğığarak bir anıt
oluşturmuşlardır.Eskiçağlardan beri kullanılan
doğu Karadeniz ticaret yolları canlılığını
giderek yitirmiş,sadece o bölgedekilerin
kullandığı önemsiz yerler durumuna düşmüştür.
MAKRONLAR:
Bu halkın adı gerçekte Makron olmayıp,uzun başlı
anlamına gelen bu adı onlara Helenler vermiştir.Makronlardan
Ksenophon,Heredot,Skylax ve strabon bahseder.
Pers imparatorluğunu 19.satraplık bölgesinde
yaşayan ve üçyüz talant altın vergi ödediklerini
belirttiği moskhiler ,tibarnler,mossyonoikler,marlar
dan bahseder. Heredot makronların sünnet olma
adetlerinden bahseder.heredot MÖ.480-197 de Pers
kralı Kserkes komutasındaki Yunanistan seferine
çıkan İran ordusunda bulunan birlikler arasında
Makron askerlerinide sayar.Bu seferden 80 yıl
sonra Onbinlerin arasında Makron dilini bilen
makron asıllı savaşçını olması Makron-helen
ilişkilerinin bundan ibaret olmadığını gösterir.Onbinleri
denizi gördükleri madur dağına ulaştıran klavuz
deniziseyrettikleri yerden onlara konaklamaları
için bir köy ve makronların köyüne giden yolu
gösterir.Ksenpohon makronlr ülkesine giderke sağ
tarafın (polut dağı) dik yamaç,soldan aşılması
gereken sınır ırmağının bir kolu (karadere)
(diğer kolu yağmurdere) akıyordu.Irmağın kenarı
sık ağaçlarla kaplıydı.Makronlar ırmağın karşı
kıyısında onları bekliyordu ,yüksek sesle
konuşarak taş atıyorlardı.bu arada onbinlerin
arasında bulunan atinada esir olarak hizmet
etmiş asker makronlarla konuşur.Onbinler ve
makronlar arasında anlaşma sağlanır.Makronlar
Helenlere bir mızrak verir ve bir mızrak
alırlar.Makronlar onları Kolkhların sınırına
kadar götürür.
Strabon Trabzon dağlarında yaşayan Sanni-Tzan-Canların
eskiçağlarda makronlar adıyla adıyla anılan halk
odlundan bahseder.Makronlar of-yomra arası sahil
ve vadilerde,ve buvadilerin orta ve yüksek
kesimlerinde kurmuş oldukları köylerde
yaşamışlardır.hayvanılık ve tarımla
uğraştılar,yün yada kıldan yapma elbiseler giyer
örme kalkan ve mızraklarla silahlanmış olup
onbinlerin alışveriş yapmaları için Pazar
kurmalarından ticaret yaptıkları
anlaşılmaktadır.
KOLKLAR:
Kolkhis doğu Karadeniz ile Kafkas dağları
arasında kalan bölgeye yunan kaynaklarında
verilen addır.kendir bitkisinden elde ettikleri
keten kumaş ve bezlerle il çağın önemli
testilcilerindendir.Hereot Mısırlılar ve
Ethiopialılar gibi sünnet olduklarını belirterek
yaşayış ve dillerindeki benzerlikten Mısır
kökenli olduklarını söyler.Ağaçtan
yapılmşbaşlıklar,tabaklanmamaış deridn yapılmiş
kalkan,kısa mızrak ,eğri kılıç ile donanmış
olarak Kserkesin ordusundayunanaistan seferine
katılmaşlardır.19.satraplık bölgesi halkları ile
birlkte pers imparatorluğuna vergi
ödemektedirler.Trabzon civarında
yaşamaktadırlar.Helen kaynaklarında karadenizin
güneydoğu sınırları kolkhis olarak
adlandırıldığından ksenophon bu civarda yaşayan
halkı kolkhlar olarak adlandırmıştır.Arrianus of
nehrinin kolkların memleketi ile Tzanlar /Sanniler/Canların
memleketi arasında sınır teşkil ettiğini yazar.Driller
ve sannilerin aynı halk olabileceğini belirtir.Kolklar
ve onbinler savaşırlar.Onbinlerin askerlerbal
tutmasına uğrar.kolkların ülkesinden Trabzona
varırlar.Trabzonun sinopun kolonisi olan Helen
şehri olduğundan bahseden ksenophon Trabzon
yakınında 30 gün konaklayan onbinlerin 30 gün
boyunca kolkların memleketini yağmaladılar.
DRİLLER:
Onbinler trabzona konaklarken bir günlü mesafede
yağmalanmadık yer kalmadığı için trabzondaki
Helenlerden klavuz alarak ordunun yarısı ile
driller ülkesini yağmaya gittiklerini ksenophon
bildirmektedir.Bu günkü Torul (Dorila)bölgesidir.dağlık
ve yolsuz bögede yaşayan diriller onbinlerle
savaşırlar.Bölgenin en savaşçı
halkıdırlar.Savaşçılar örme
kalkan,mızrak.dizlikler,paphlagonya tolgaları
kullanmaktaydılar.Roma ve Bizans dönemi
kaynaklarındada Driller trabzonun güneyindeki
dağlarda yaşayan ve Trabzonlulara amansız düşman
bir halk olarak geçer.
MOSSYNOİKLER:
Mossyn denilen ağaçtan yaılmış evve kulubelere
oturduklarıiçin mossynoiler oalarak adlandırılan
halk Giresun/kirazlık’ın batısındaki topraklarda
yaşıyorlardı. Krallıkla yönetilen bu halk
doğu-batı olarak iye bölünmüş olup birbirlerine
düşmandırlar.Heredot’a göre 19.pers satraplık
bölesinde olup Yunanistan seferine
katılmışlardı.Ksenophonun verdiği bilgiye göre
Balıkçıdırlar.müstahkem mevkilerle korunan 10-2
km. mesafearalığıyla şehirleri vardı.Eski
kaynaklarda madencilikle ünlü
olduklarıbelirtilen khalyblerin mossynoiklerin
uyruğunda olduğundan bahseder.bakır-sarı-prinç
madeni işliyorlar.Ksenophon Doğu mossynoiklerin
şehirlerinin etrfında müstahken mevkilere sahip
oldukları için onbinlerin ülkelerinden
geçmelerine izin vermediler.Ynlrında misfir ve
Trbzondki lolonist Helenlerin elçisi olark
bulunan Timesitheos adındaki birini aracılık
ypması için onlara gönderdi.Onbinlere batıda
oturan mossynoiklerin doğuda oturan
mossynoiklere düşman olduğunu ve onlardan yardım
istemelerini öneren Timesitheosbatıdaki
mossynoiklerin toprklrın giderek bşknlrını
onbinlerin krarghın getirdi.Ypıl görüşmelerde
batıda oturan mossynoikler onbinlerle birlikte
doğuda oturn mossynoiklere krşı svaş çmaya karar
verdi.Ertesi sbah batıdaki mossynoikler üç yüz
kyıkla geldi.Her kyıkta üç kiş vrdı.Bunlrdan
ikisi karaya çıkarken yüzer kişilik bölük
halinde dizildiler.Sarmaşık yaprağı şeklinde
beyaz tüylü sığır derileriyle kaplı örme
kalkanlar ,altı kol uzunluğunda mızraklrın bir
ucunda sivri temren öteki ucunda ise topuz vrdı.Klın
çuval bezinden dizlerine kadar inen mintanları
,başlarında ise deriden ypılma ve ortasınd bir
demet kıl bulunan tolgaları ve demirden yapılmış
savaş baltaları ile donanmılardır.İçlrinden
birinin söylediği şarkıya diğerleride topluca
katılıyor ayaklrı ile tempo tutarak
yürüyorlardı.Mossynoiklerin başşehrinin öünde
memleketin en yüksek yerine kurulmuş bir kaleye
hücuma kalktılar.Kaledekiler önce hareketsiz
beklediler.sonra aniden çıkış yaparak
saldıranların birçoğunu öldürüp geri
püskürttüler.Onlarda türkü söyleyerek
savaşıyorlard.Helenler önce başşehrin önündeki
kalyi ele geçirdiler.Bşşehirde tepe üzerinde
yapılmış bir kulede oturan krlkulesinden
çıkmadığı için kulesiyle birlikte yakıldı.Kralın
kuleden ayrılmaya hakkı olmadığı için daha önce
ele geçirilen kaledeki kralda aynı şekilde
davranmış ve kulesi ile birlikte yakılmıştı.(ksenophon
s.224-229)Birbrrileri ile anlaşmalığa düşerek
ikiye ayrılan halkın askeri bakımdan çok iyi
örgütlenmiş,bellibir disiplin ve donanımı olan
orduya ship olduğunu söyleyebiliriz.Batı
mossynoikler de bir gecede onbinlere 300 kyık ve
900 asker tşımaları onların denizdende önemli
miktrda askeri bir kuvveti sevk edebilecek
donanıma sahip olduklarını
göstermektedir.Başşehirde yağmalanan ambarlarda
geçen yıldan klmış ekmeklerin ,sapların üzerinde
saklanmış kızılcık buğdaylarının ,yassı
cevizlerin ,kokulu ve birz ekşi şarabın yanı
sıra küplerde tuzlanmış yunus blığı eti,kaplar
içinde balık yağı bulunmuştur.Doğu mossynoikler
kıtlık tehdinine karşı bir yıldan diğe yıla
ekmek saklayacak kadar bölge şartlarına göre bol
tarımsal üretim yapıyorlardı.Denizcilikte ileri
olduklarını gösterir.Mossynoiler müstahkem
mevkilerle korunan birbirinden yaklaşık 10-12
km. mesfede ama memleketleri inişli yokuşlu vadi
ve tepelerden oluştuğu için birinden bağırılınca
diğerinden duyulabilecek yerlerde kurulmuş
şehirlerden ve daha eski kaynaklarda
madencilikle ünlü oldukları belirtilen
Khalyblerin ,mossyno,iklerin uyruğında
olduğundan ksenophon bahseder.Bu maden
ticaretinin mossynoiklerin elinde olduğunu
gösterir.Bakır-sarı-prin ürtiminde ünlü
oldukları bilinir.Kentlerinde iç ve dış
ticaretle zenginleşmiş ailelerin mevcut olduğu
bilinir.Ksenophon doğu mossynoiklerin başşehrini
lan onbinlerin zaptettikleri yeri müttefiklerine
bırkarak ertesi sabah oradan yrıldıklarını
,diğer müstahkem mevkilerin ahalisinin
kendilerie direnmeden ya şehirlerini bırakıp
gittiklerini yada teslim ettiklerini yazar.doat
ve düşman mossynoiklerin memleketlerini 8 günde
geçerek Khalyblerin memleketine varmışlar
buradan Tibarenlerin memleketine ulaşan onbinler
(Turna suyu Civarı) 2 gün yürüdükten sonra
Kotyora/Ordu’ulaşcaktır.Mossynoiklerin ülkesi
bugünkü Giresun ile ordu arasındaki dr bölgede
değil Kirazlı köyü ile Pazar suyu rasında
olduğunu düşündürmektedir.
KHALYBLER:
Giresun ve ordu arasındaki dağlık biölgede
yaşayıp demir madenciilğinde ilrlamişlerdir.
TİBARENLER:
Pir azizin doğusunda,denize kavuşn Pazar suyu
vadisi,Turna suyu vadisi ve batıda Vona burnuna
kadar olan toprklarda yaşadıklarını ve
sınırlarının paphlagonia krallığı sınırlrına
kadr uzamaktadır.Heredot pers imparatorluğunu
19.satraplık bölgesinde yaşayıp yunanista
seferine katıldıklarını belirtit.Tibarenler dha
sonra Amasya-Kastamonu-Sinpo bölgesinde kurulmuş
olan pontos devletine katılacak anadoluyu roma
işaline karşı ayaklandıran Pontos kralı
Mithridatesin Pompeus’la olan savaşlarında öneml
roller oynayacaklardır.
TRAPEZUS ; KERASUS ve KOTYORA HELENLERİ:
Akdenizin denizci kavimleri daha önce Karadeniz
sahillerine gelmiş olup sonrki yıllarda Helen
kolonistler böleye gelmiştir.Fenikeliler,kartacalı
tüccarlar,bölgeye Helenlerden önce gelmşir.MÖ.750-550
yıllarınada bölgede kolonist Helen faaliyetlari
başlamıştır. MÖ.8.yy.larda yapılan doğu
Karadeniz sahillerindeki kolone etme çalışmaları
Karadenizin kuzeyindeki İskitlerin baskısı ile
yerlerinden çıkartılan Kimmerler tarafından
ortadan kaldırılmıştır.MÖ.7.yy.da yeniden
kolonize çlışmaları başlamıştır.Kimmerleri yeri
alan İskitler Helen kolonist ve tücarlara dostça
davranmıştır.MÖ.670 de Miletliler tarafından ele
geçrilerek Helenleştirilen Sinop tan sonra doğu
karadenize geçilmiştir.
Onbinler makronların,Kolkhların ve
Mossynoiklerin ülkesinden geçerken tercümanlar
vasıtasıyla anlaşmışlardır.Bundanda o tarihlerde
Helen kolonistlerin dillerinin ve dinlerinin
henüz yayılmadığı anlaşılmaktadır.Takip eden
yıllarda bölgede Hiristiyanlığın yayılması ve
Rome sonrası 10.yy.da Bizansın resmi dilinin
yunanca olması ve Trabzonda devlet kuran
Komnenos hanedenın Rumlaşma-Romalılaşma sürecini
hızlandırmışYunan veya Romalı olmayan balkan ve
Kafkas menşeli hiristiyan halk zaman içinde
kendi dil ve kültürlarinden uzaklaşarak kiise
lisanı olan rumcayı konuşmaya başlamıştır.
TRABZONUN DOĞUSUNDA KALAN BÖLGE:
İlk çağda Karadeniz sahilerie yapılan deniz
seyehatlerini anlatan eserler (Periplo)bölge
hakkında bilgi verir.Karyalı Skylax ‘a ait olan
ve MÖ.508 yılna tarihlenen Akdeniz
Seyehatnamesidir.Skylax bu eserini Pers
imparatoru Dara/Darius’un küçük asyadaki yunan
denizcilerine bu seyehati yapmaları için görev
verdiğinde kaleme alındığı sanılmaktadır.Skylax’a
göreRize çevresinde ve özellile batısında yer
alan topraklarda Bechireler yaşamaktaydı.Çayeli
bölgesinden doğuya ,Pazar bölgesi ve Furtuna
deresine kadar olan bölgede Ekekheirieler ,ardeşen
,arhavi, hopa ölgesinde Byzerler ve Byzerlerin
doğusunda ,Batym bölgesinde deKolkhlar
oturmaktaydı.
Bechire bölgesinde Bechire limanı ve Bechire
şehri (Rize) vardı.Ekekheirielerin bölgesinde
ise Pazar bölgesinde Odeinus şehri ve Pordanis
Pordanis (furtuna deresi) Limne şehri vardı.Odeinus’a
adını veren Odena halkı Kafkas menşeli idi.Skylax
Bechirelerin batısında oturan halkı
Macrokephalesler olarak tanımlamaktadır ki bu
halk Ksenpohon’un Makronlarıdır.Trabzonun
macrokephaleslerin bölgesinde bir şehir
olduğundanbahisle bunların batısındaki halkı
Mossynoikler olarak verir.Skylax’tan bir asır
sonra kenophon ‘un Trabzon civarında oturan
halkı Kolkhlar olarak adlandırması izah edilmesi
gereken bir durumdur.Skylax’ın Mossynoikler ‘in
memleketini Zephiros limanı ile Giresun /ares
adsının bulunduğu bölge olarak tanımlamasından
hareket ederek Ksenophon’un Giresun’unu daha
doğudaki Kirazlık /kireson olarak tanımlarken
bir çok çeleişki ortadan kalmiştı.Ancak aynı
şeyi Slylax’ın Batum bölgesine yerleştirdiği
Kolkhların ,yaklaşık bir asır sonra Ksenopho
tarafından Trabzon civarında gösterilmesi konusu
açıklama yapmak zordur.Bölge hakkında bilgi
veren bir diğer Periplo’da MS.131-132 yıllarına
tarihlanen Arrian Periplosudur.Arrian Solaklı
deresinin doğusundan Furtuna deresine kadar olan
bölgenin Machelonlar ve Henoikler tarafından
iskn edildiğini belirtir.Bölgenin batısında
Machelonlar,doğusunda ise Henoikler bulunuyor.Henoik
halkı bir çok aşiretten meydana gelmiş ve
anchalo adlı bir kral tarafından yönetiliyordu.Henoiklerin
doğusunda zydritler ve onların kuzeyinde Lazlar
bulunuyordu.Lazların bulnduğu bölge bugün Taupse
ciarıdır.Henoiklerin arkasında Caspien (Hazar)
dnizi ki (Medlerin sınırı bu denize yakındır)
shillerine kadar olan bölgede oturan insanlar
ise at etile beslenen bir halktı.
MOKSHİLER:
Heredot Pers imparatorluğunun
19.satraplık/Eyalet bölgesindeki halklar arsında
saydığı Moskhiler MÖ.480 de Yunanistan üzerine
sefere çıkan Pers imparatoru Kserkes’in
ordusunda bölgenin diğer halklarıyla birlikte
,ağaçtan yapılmış başlıklar ,kalkan ve ucu sivri
saplı mızraklarla donatılmış olarak
bulunduklarını kaydetmektedir.Ksenophon bu
halktan hiç bahsetmediğine göre bunlar
ksenophonun geçtiği bölgede yaşamamaktaydılar.Strabon’un
yukarı kolkhis (Trabzonun güneydoğusuna düşen
bölge9 deki Moskhia dağlarından bahsetmasinden
hareket ederek onların doğu Karadeniz dağlarının
güney bakarı ve Bayburt’un doğusuna düşen
bölgenin halkı olarak tanımlayabiliriz.Şemsetin
GÜNALTAY Moskhilerin Asur tabletlerinde kayıtlı
Muşkiler olduğunu belirtir.
HEPTAKOMENTLER:
Strabon Trabzonungüeydoğusunda tepeleri
Heptakomentler tarafından işgal edilmiş Moskhia
dağları,bu dağlarla birleşen çok kayalık
Skydises /İskit dağı ve pontos2un doğu tarafı
diye tarif etiği ,Trabzonun batısından Samsuna
kadar uzanan bölgeyi meydana getiren Paryadros
dağlarından bahisle tüm bu dağlarda yaşayan
insanların tamamaıyla vahşi olduğunu fakat
Heptakomentlerin dahada kötü lduğunu belirtir ve
şu bilgiyi verir;’’Bazıları ağaçlarda veya
seyyar ahşap kulelerde yaşarlar.Bu kulelere
mossyn dendiğinden antik devirlerde u insanlar
mosynekler olarak adlandırılmıştır.Bular vahşi
hayvan eti, ve ceviz (fındık-kestane)
yıyerekyaşarlarve kulelerinden atlayarak
yolculara saldırırlar.Heptakomentler
Pompeidus’un ordusu dağlık ülkeden geçerken üç
roma bölüğünü imha etmiştir.bunlar ağaç
sürgünlerinden elde edilen deli balı kaselerle
yol üzerine bıraktılarve askerler bunu yiyipde
bilinçlerini kaybedince onlara saldırarak
kolayca hepsini saf dışı ettiler.Bu vahşilerin
bir kısmınada Byzers denir.(Strabon (S.28)
Strabon da eski müelliflerin halklara ,halkların
kendilerini andıkları isimlerden başka isimler
vermesini ‘’bu isimler Hellanikos ve Heredotos
ve Eudeksos tarafından bize zorla kabul
ettirilmiş ‘’ diye eleştirsel olarak
açıklamaktadır (Srabon s.30).Bu durum coğrafyacı
olarak onunda bu halkları tanımlamada güçlüklrle
karşılaşmasına neden olmuştur.Nitekim Ksenophon
Giresun/Kirazlı ‘nın batısında yaşayan halkı
ağaçtan yapılmış evlerde oturdukları için
Mossynoik olarak tanımlarken oda Rizenin
güneyine dişen dağlarda yaşayan halka ahşap
evlerde oturdukları içi eskiden Mossynoik olarak
olarak adlandırılan halk olduğunu
düşünmüştür.Tüm Karadeniz bölgesi halkı ahşap
evlerde oturduğu için bu olgunun bölgede yaşamış
toplulukları tanımlamak için hiçde doğru bir
kriter olmadığı bir gerçektir.İlkçağ
yazarlarının bölgenin coğrafi şartlarından ötürü
bölgeyi ve yaşayan halkları yakından
tanımalarına imkan olmadığı için onlarla ilgili
daha önce verilmş bilgilere ve onlarla ilgili
anltılan hikayelere rağbet etmeleri doğaldır.Bu
nedenle aktarılan bilgileri bu anlamda bir
filtrden geçirmek gerek.Yukarı kolkhis olarak
adlandırılan ve trabzonun güneydoğusunda yer
alan Moskhia dağlarının üzerinde yaşayan bu
halka verilen Heptakomentler adı ‘’Yedi köylüler
‘’ anlamındadır.Bu adlandırma bize Rize ye bağlı
İkizdere ilçesinin bulunduğu bölgenin Kurayiseba
(Arapça yedi köyler demek) olarak adlandırılmış
olduğunu hatırlattı.
Strabon bize Heptakomentlerin Pompeidus’u
ordunun dağlık bölgeden geçerken üç roma
bölüğünü imha ettiklerini bildirirken bu
birliklerin hangi yolu izlerken bu olayın
gerçekleştiğini bildirmez ama o dönemi
olaylarını değerlendirerek yorumlarsak ,bu olay
muhtemelen Pompeidus’u MÖ.66 da nihai yenilgiye
uğrayan ve doğu anaduludan Karadeniz sahillerine
oradanda Kırım’a geçen Pontos Kralı VI.Mithridates
(MÖ.121-63) yakalamak ve topraklarını ele
geçirmek için bölgede faaliyette bulunduğu
sırada ceryan etmiş osa gerek.Heptakomentler adı
bize yedi köylülerive bugün rizeye bağlı ikizdre
ilçesini işaretettiğine göre bu birliklerin
bölgeden geçiş yolu bugün Rize-Erzurum
karayolunun geçtiği Ovit Dağı geçidi olmalıdır.Ovit
kelimesi bölgede arı anlamına gelmekte ve eski
çağlarda bu bölgede kaya ve ağaç kovuklarında
çok sayıda yabani arı petekleri olduğu için dağa
arı dağı anlamında Ovit dağı dendiği
anlaşılmaktadır.Anzer/Bllı köyüde bu bölgededir.Heptakomentlerin
Romalı askerleri safdışı etmek için yolların
üzerine bıraktıkları Deli Balı/Tutan Bal ve bu
baldan yiyenleri baltutması denilen yarı
zehirlenme sonucu girdikleri derin uyku hali
bölgede bugünde bilinen bir durumdur.İlk
çağlardan 1960lı yıllara kadar yaygın olarak
trımı ypıln ve tarih boyunca bölgedeki tekstil
sanayini temelini teşkil etmiş olan
hintkeneviri/kendir/Cannabis sativa bitkisinden
aldıkları polenlerle yapılan baldan yiyenlerde
görülen bir durumdur.Strabonun verdiği bilgiler
değerlendirildiğinde Heptakomentlerin Trabzonun
doğusunda,Rizenin güneyine düşen Moskhia dağları
üzerinde ,bugün ikizdere bölgesinde yşadıklarını
söyleyebiliriz.Bunlara kuzeyden komşu olan
Bechirelerden başka bu dağlara adını veren
Moskhilerin da kaçkarların batı uzantısının
üzerinde ve güney yamaçlarındaki vadilerde
yaşamışlardır.
İlk çağlarda bölgeyi egemenlileri ltın almış
olan Pers imparatorluğunun gücünün zrvesine
çıktığı dönemlerde bölgeden vergi alındığını ve
MÖ.480 de yapılan yınnistan seferine çıkn pers
ordusunda bölgede yşyan toplulklardan oluşn
birlikler bulunmaktaydı(Herodotos-s.347-348)
fakat Ksenophon’un bölgeden geçtiği MÖ.401
yılında buralarda yaşayan halkların hiçbiri Pers
imparatorluğuna bağlı değildi.Orta karadenizde
pers asilzadesi trafından MÖ.301 de kurulmuş
olan Pontos devleti de güçlü olduğu dönemlerde
ordu ve giresunun dğlık bölgelerinde yaşayan
Tibarenleri ve diğer toplulukları kendine
bağlamış fakat Harşit çayının doğusu ile Çoruh
nehrinin denize döküldüğü yerin batısı arasında
kalan bölgede yaşayan toplulıklar üzerinde
hakimiyet sağladığına yada bölgeyi kontrol
altına aldığına dair herhangi bir kayıt yoktur.Kradenizin
doğu ve kuzey sahillerindeki Helen koloni
şehirleri ticaretlerine serbestçe devam
edebilmek için Pontos devletine vergi vermiştir.
Bütün Anadoluyu Romaya karşı etrafında toplamış
,22 dil bilen ve Anadolunun yerli halklarından
oluşan ordusundaki askerler kendi dilleri ile
hitp eden pontus devteti kralı büyük Mithridates
VI. (MÖ.121-63) bile romanın önünden kaçıp ,doğu
anadoludan kırıma geçmek için Karadenize ulaşmak
isterken ,geçtiği bölgedeki topluluklrdan
geçişizni alamamış ve onlarla çatışarak bölgeden
geçebilmiştir.Anadoluya hakim olan roma ,doğu
pontos denilen bölgeyi başlangıçta deitoros
(MÖ.64-40) ,Polemonlar gibi vasal krallarla
yönetmeyi uygun bulmuştu.Fkat Part savaşlarında
Trabzon ,Romanın doğu anadoludaki ordusunun
önemli bir ikmal limanı olduğu için İmparator
Nero (MS.54-68) zamanında bölgenin bölgenin
vasal krallarla yönetilmesi sisteminden
vazgeçilerek Roma impratorluğunun doğu hudutları
Legionlar vasıtasıyla korunmaya ve askeri
garnizonların yerleştiği bölge doğrudan romadan
atanmış yöneticiler eliyle idare edilmeye
başlanmıştır.Eski çağlardan buyana birçok
topluluklar bölgeye yağma yada sığınma amacıyla
gelip yerleşmişti.Yeni gelen toplulukar
kalabalık ve güçlü oldukları zaman bölgede daha
önce yaşayan toplulukları bulunduklrı vadilerden
ya komşu vadiler yada vdilerin içine ve yüksek
kesimlerine çekilmek zorunda
bırakmışlardır.Romanın bölgeye hakim olmasıyla
bölgeye yerleşmelr kavimlerin göç hareketleri
sonucu değil ,imparatorluğun uyguladığı doğu
sınıtrlarını emniyet altına alma politikalarına
göre şekllenmeye başladı.Bölgede romanın
hakimiytini sağlmak için sürdürülen harekat ile
imparatorluk topraklarının doğudan partların ve
kradeniin kuzeyindeki got ve Hun gii kavimlerin
akınlarından korunmasına yönelik harekat
bölgenin nüfus ypısında dğişikliklere neden
olmuş bu durum dha sonrki asırlarda iranda
yükselen sasanilerle (MS.3-7.yy.) sürdürülen
savaşlarla devam etti.Bölgenin asırlr boyu süren
çekişme alanı içinde olması tahribatlara neden
olmuştur.Bu tahribatlar daha sonraki sırlarda da
devam etmiş ,zamanın iki dev gücü roma/Bizans
ile iran nı sırlar süren çekişmesi ve daha
sonraki asırlarda Müslüman Arapların akınları
sadece güneydoğu kradeniz bölgesinin değil
anadoluda yaşayan topluluklrında maddi ve mnevi
olarak çökmesine ,yok olmasına yol açmıştır.
Strabonun ‘’ Ksenophonun Makronlar diye
bahsettiği halk ‘’ olark tanımladığı Tzan/Canlar
skylax ve Arrianus’un verdiği bilgiye göre
doğuda iyidere ,güneyde Gümüşhane/canca ve
trbzon üçgeninde yaşamıştır.Romanın kapodokya
valisi olan ve kendisine bağlı topraklarda bir
teftiş ziyaretine çıkan Arrianus ,imparatora
yazdığı mektupta sataladan Trbzona geliş yolu
üzerinde olan bölge halkı için şunları
yazmıştır;’’ksenophonun çok savaşçı ve
Trabzonlulraın düşmanı diye tbir ettiği Driller
bence Tznnilerdir.Bugün dahi son derece savaşçı
Trabzonluların can düşmanıdırlar.Silahla
donatımlaş yerlerde yaşıyorlar ve kralsız bir
halk olrak Romalılara haraçveriyorlar.Kendilerini
haydutluğa verdikleri için haraç ödemeye zhmet
etmiyorlar.Fakt şimdi eğer istenirse ya
görevlerini yerine getirecekler yada köklerini
kurutacağız’’(Marenghi S.67). MÖ.400 yıllarıda
iki ayrı toplum olark gördüğümüz Makronlar ve
drillerin yaşadıkları bölge birkaç asır sonra
arrianus tarafından Tzan/canlrın yaadığı bölge
olarak tanımlanıyor.trabzonun çevresindeki
dağlık bölgelerde yaşayan canlar sürekli
isyanlarla romanın bölgedeki hkimiyetine gölge
düşürmüş ve justinianos (527-565) döneminde
ancak itaat altına alınabilmişlerdi. Trabzon
krallarının Gümüşhane-torul bölgesinin hakimi
olan Tzaniteslerin beyini ,devletin hizmetine
alabilmek ve ehlileştirip asimile edebilmek için
Trabzon şehrine yerleştirdiğini reislerine ve
aile mensuplarına idari görevler verdiğini
bilinir. 11.yy.da gürcü kaynakları gürcü
kaynakları Bayburtttan borçkaya kadar olan Çoruh
vadisin kuzeyini chanet olarak adlandırırken
İslâm ve Osmanlı kaynaklarında Samsun’a kadar
olan bölge Canik olarak geçmektedir.13.yy.da İbn
Bibi ‘’El Evamirü’l Ala’iye Fi’lumiri’l- Ala’iye
‘’ (Selçukname) adlı eserinde 1230 yılında
Sinop’u bir baskınla ele geçirmek isteyen
Trabzon Kralı I.Andronikos (1222-1235) için
Canik –Caniti diye bahsediliyor.Aynı dönem
Bizans kaynakları ise Trabzon krallarını Laz
dükleri olarak kaydediyordu. Çamlıhemşin
ilçesi,Topluca köyü Vant yaylası yolu yedi
kardeşler tepesindeki yerleşim alanında Trabzon
kralı I.Andronikos dönemi gümüş sikke bulunmuş
olup maden curufları ve sırlı ve sırsız
seramiklerden zengin bir yerleşme olduğ
anlaşılmaktadır.Karadeniz sahillerini iç
kesimlerdeki maden yataklarına ve diğer ticaret
ağlarıyla birleitiren kervan yolu üzerinde
bulunan yerleşme geniş bir alana yayılmış olup
yoğun bitki dokusu tespiti güçleştirmaktedir.Ancak
I.Andronikos döneminde Rize bölgesi maden
ticaretinin Trabzon krallığı kontrolünde
olduğunu göstermesi bakımından bulgular önem
arzetmektedir.
Roma hakimiyetinin sağlanmasından sonra bölgenin
etnik ve idari yapısı hakkına bilgi enililebilen
en önemli kaynak Romanın kapodokya valisi
Arrianus ‘un Periplosudur.Arrianus Trabzondan
deniz yolu ile doğuya doğru olan seyehatinde
bugün Araklı ilçesindeki karaderenin doğusundaki
solaklı deresinin colchilerin memleketini
Tiannica’dan ayırdığını belirtir.Rize’nin
doğusundaki topraklarda Machelonlar ve
Eniochilerin bulunduğundan bahseden arrianus ,Eniochilerin
kralı olan Anchilo ‘nun sarayının Atina’ya
(Pazar ilçesi)40 stardion uzaklıktaki Pritani’de
olduğunu kaydeder. Bundan Machelonların Rize
bölgesinde ,Eniochilerin ise Pazar bölgesinde
yaşadıkları anlaşılmaktadır.Pritani’nin Furtuna
deresi yakınlarında denize kavuştuğu yerin
batısında ki platonun üzerinde olması
gerekmektedir.
|
|
| |