|
|
|
Osmanlı
Lazistanı'na Yolculuk
Niko Marr
Türkiye Lazistani'na
yapilacak bu gezimin amaci, buranin kadim
yerlileri olan Anlarm ya da daha yeni bir
terimle söyleyecek olursak, LazIarin dilini
incelemekti. Ana dilinin incelenmesi, Yafetik
diller grubu, yani Gürcüce ve onunla akraba
diller ve lehceler hakkmdaki bilimsel bilgilerin
mevcut durumdan dogan gercek bir gereksinime
dayanmaktadir. Yafetolojinin, Semitik dillerle
karsilastirma ve kendi lehcelerine ait
materyaller temelinde insa edilmis tarihsel bir
fonetik sinavindan gecmeye ihtiyaci vardir.
Yafetik dillerin tarihsel fonetigini Lazca ya da
Anca materyaller temelinde olusturmak
gerekmektedir. Bize Kolkida hakkindaki klasik
efsanelerin Rion dönemiyle degil de Arux
dönerniyle ayni zamana rastlamasi sorununu
aciklamak icin bir temel sunar. (Cünkü Arux
Yafetik dillerin fonetigine göre korox bicimine
kadar iner, bu da Grek efsanelerinde saklanmis
olan galx ya da kolx sözcügtlnün ( 1 ) yerine (
r ) gelmis olarak ismin 1 -de 1 halindeki
bicimidirAnlarin bütün olarak bugünkü duruma
eskiden itildiklerini, ancak bunun bir kerede
olmadiginda s üphe yoktur. Ya Megreller ya da
Anlar (Irux'un dogusundaki yerli halki temsil
ediyorlardi. Arux'un sol kolu imerxev'in
havzasinda ise Gürcü-Kartlar ancak 8. yüzyilin
sonlarindan beri vardirlar. Onlardan önce gelen
Erineniler de ayni sekilde Anlarin topraklarina
yerlesmis yabanci bir kavimdi. 8-9. yy. Gezgini
Grigori Xanzhtiyski'nin biyografisi sayesinde
bizde Klarceti hakkinda olusan izlenim ilgimizi
Klarceti'nin cografi terimler listesinde Anca
kalintilari bulrnak iQin mca metinleri sekti.
Gürcülerin An ( /Tan-eb-i)dedikleri ve eski
Ermenilerce Tsan olarak bilinen Lazlarin diline
özel bir dikkatle yaklasmamizi gerektiren daha
baska kültürel-tarihsel sorunlar da vardi. Bronz
pgt da dahil olmak azere bazi metallerin
isimleri uzerinde calisirken onlarin Yafetik
kökenine isaret eden belirtilere rastladim ve
dilbilimsel argümanlanmi Lazca verilerle sinamak
istedim ki bunlar arasinda LazIarm dogal
adlarmin (Tsan ya da Tsayn) tarihsel
fonetigimize göre £ayn (£ain, Zayin) incil'de
gecen, bakir ya da demirin mucidi, "bakir ya da
demirden bütün silahlarin yapimcisi" efsanevi
kahraman "Tubal Kain" ya da "Fuval Kain"in
ikinci isminden geldigi de var.Nihayet eski
Gürcüce edebi, daha dogrusu kilise dilinin
incelenmesi Megrelce ve Anca kökenli bazi
sözcükler ve ifadeleri aQiga gikarmistir. Bunlar
arasinda Hiristiyan Kilisesi'nin ( ) aksam
yernegi ve ( ) alqam ayini gibi önemli terimleri
de vardir. Bunlarin aciklamasini Anca ve
Megrelce de buluruz: ( ) Bu dillerde gece, alqam
anlamina gelen siradan bir kelimedir.
Meselenin bu yönünün daha da ayrintili bir
bicimde aciklanmasi eski Gürcüce yazili
anitlarin tarihlerinin belirlenmesi ve genelde
Gürcü edebiyatinin tarihi agisindan olaganüstü
önemdedir. Mesele bu ki Grek - Bizans dünyasinin
Gürcü kilisesi ve Grekcenin Gürcüce üzerindeki
dogrudan etkisi belli bir tarihten itibaren
baslliyor, ama ne zamandan? Bu hususta yerel
gelenekler günumuze ulasmamistir. Yerel
gelenekler Grek etkisini efsanevi bir bigimde
Gürcüstan'da Hiristiyanligin dogusuna kadar
götürmektedir. Gürcü Kilisesi'nin baslangic
dönemi Hiristiyanligin dogusu dönemine kadar
gitmektedir. Gürcü Kilisesi'nin baslangic dönemi
eski Dogu Suriye (Siryak) - Pers - Ermeni
Kilisesi ile birlik iginde gecmistir. Bu nokta
baska seylerle birlikte incil'in Gürcüce
Qevirilerinden acikca anlacilmaktadir.
Klasik edebi eserlerden ögrendigimize göre,
Gürcü Kilisesi mensuplari, daha 8., 9., 10. ve
hatta 11. yy. da bile Grek ortodoks ögretisine
uygun bicimde, eski Gürcüce gevirilerin gözden
gecirilmesi, Grekce orijinalleriyle
karsilastirilip uygunlastirilmasi veya eski
Ermenice cevirilerle karsiIastirarak tümüyle
Grekreden yeniden ceviri isiyle ugrasiyorlardi.
Bu durum ayni zamanda Grek etkisinin
tasiyicilarinin esas olarak, (Inlarin
anayurdunun bulundugu bölgeden gelen Gürcü
Kilisesi'nin ögret menleri olmasiyla da aQiga
cikmaktadir.
Genel olarak Dogu Gürcüstan üzerin deki Grek
etkisinin, Megrel-Iverler ya da Laz-Anlar olarak
Bizansla dogrudan temasta bulunan LazIar ve Meg
reller, yani Anlar ve iverler araciligiyla
gerceklestigi a priori olarak görülmektedir.
LazIar ve Megreller, bir yandan Grekceye
eklenmie seylerin et kiseyle, öte yandan
Gürcüceyle akraba diller konusmalari itibariyle,
Grek Kilisesi'nin etkisinin Gürcüstan'da
yayilmasi ve özellikle kilise literatürünün
Grekce'den Gürcüce'ye cevrilmesi gibi bir misyon
igin dogal olarak cok uygundular. Gercekten de
eski Gürcüce metinlerde Anca ve iverce metinier
görülmeye baslandigi zaman, a priori olarak
muhtemel olan bu düsünce sag lam bir olgunun
önemini arttirabilir.
Gürcüstan'da Anlar-LazIarin
Hiristiyanlasmasindan önce, yani 11. yüzyildan
önce, Grek-Bizans Kilise si'nin etkisinin
gelismesinin mümkün olmadia 7 ini kabul etmek
gerekir. Lazistanla ilgili ge5itli sorunlarin
hepsi, eninde sonunda Lazca'da ya da daha
dogrusu Anca'da kendine bir destek arayacaktir.
(Inca'ya Rusya
sinirlari iginde Batum oblastinda Batum'dan
batiya dogru üg saatlik yolculuk sinirlari
iQinde', deniz kiyisinda ve daha yukarilarda,
Murgul Bogazi'nda rastlarnak mümkündür. Ancak bu
dilsel bölge ve Hopa kasabasi ile birlikte Türk
sinir 5eridi, Gürcüce ve Megrelce'nin güclÜ
bizzat Batum'da da LazIarin sayisi az degildir.
Ancak bunlar göcmendir.etkisi altinda kaldi. .
Bu nedenle Türkiye Lazistani'na vermeye
galisiyordun yaptigim bu gezinin temel görevi,
Ana ziyaretlerimizin amaci Laz dilinin mümkün
oldugunca Gürcüce'nin anlamayi kendi görevi ve
Megrelce'nin etkisinden arinmis dilini incelemek
icin olarak incelenmesi idi .
Resmi makamlardan yardim görme umudunu yitirmeye
baslayinca, özel kisilerden yararlandim. Talihim
beni Batum'da, Türkiye'de 20 yil kalmis bir
Gürcü ile karsi1astirdi. Ona iver Manastiri'nda
ve 1898 yilinda Atina'ya giderken istanbul'da
rastlamistim.
Onuun araciligiyla Arhavili bir Lazlatanistim ve
bu kisiden, sonradan Lazistan'daki en büyük
koruyucum ve iyi yürekli, entellektüel Lazca
ögretmenim olan Fevzi Bey'e bir tavsiye mektubu
aldim.Arhavili Laz Türkce konusuyordu ve
görünüse bakilirsa anadili Anca'dan utanjyordu.
Lazca (Anca) konusunda benimle konusmasini
istedigim zaman, Türkse kacamak bir yanit verdi:
"Migrelce bilursun, birdir." Arhavili yine de
bana su bilgiyi verdi: "Atina'nin ötesinde
yalnizca iki köyde Lazca konusuluyor, sonra da
Rize tarafinda Lazca bitiyor. Rize'nin icinde
elbette Lazca konusan Lazlara rastlaniyor. Ama
bunlar göcmendir. Ülkenin icinde Lazca ancak
yaylalara kadar genisliyor. Denize yakin
yerlesim birirnlerinden, ömegin Atina'dan
ülkenin iglerine dogru ilg dört saatlik bir
yolculuktan sonra Lazcanin konu§uldugu en ug
noktaya variliyor. Atina'da konusulan Lama pek
temiz (an) degildir; eski adetleri ve saf
Lazcayi Arhavi'de bulabilirsiniz."
Arhavili Lazin verdigi bültün bu bilgiler, genel
olarak kisisel gözlemlerimi dogruluyordu.
Batum'dan daha baska kisiIer, bu arada
gimnazyum'dan arkadasim Batum Günirüsü'nde
mernur olan N. Eliava'da karantinanin söz konusu
olmadigini, Hopa ve äteki Laz kasabalarina giden
kücük bir vapura binmek icin vaktim oldugunu
söylediler. Epey tereddütten sonra nihayet bana
yine Batum'dan dönmek kosuluyla, Rusya'dan
getirdigim aletler ve aygitlarin dönüste
gürnrüge tabi olmadigina dair belgeyi verdiler.
Resmi makamlara son yararsiz basvurum, Rize
temsilcimize Lazca ko. nusan LazIann en batidaki
önemli merkezi Atina'ya fotograf makinesi ve
bilimsel materyallerle cikisimi kolaylastirmak
icin önlemler almasini isteyen telgrafim oldu.
Böylece, Batum ile Trabzon arasmda kiyi
ulasiminda kullanilan vapura bindik. Vapurun adi
"Trabzon" (Trapezund) du. Batum'dan 31 Agustosta
ögleden sonra saat 4.15'te ayrildik. Yelkenli
ile gitmeyi reddettigimiz icin knez N. F.
Eristov'un verdigi (>ruh nehrinin agzindan bir
verst batida bir Sehrin kalintilarinin oldugu ve
bunun Petra Sehri oldugu sek-Iindeki bilgiyi
dogrulama olanagindan yoksun kaldik.
Vapurda ara sira Anca komismal: duyuluyordu,
ancak uluslararasi dil görevini Türkce görüyor.
Vapur Ermenilerin, kaptani Türk. Büfede
calisanlann biri Ermeni, digeri Türk. Yolcular
arasinda birkac Grek ve zengin Hemsinli var.
Hemsinliler Rusca konusuyorlar ve kaptanin
yardimcisi da Ermeni. Benim bilirnsel
galismalarimdan, özellikle Ani kazisindan
haberdar. Onun vapurdaki yerlilere tavsiyeleri
bana özellikie Arhavi'de cok yardimci oldu.
Ancak beni bizzat LazIarin kendi anadillerine
bakis1ari ilgilerdiriyor. GOvertede Ancanin üc
agzi konusuluyor: Atina, Arhavi ve Hopa. Bir
Hopalinin görüsüne göre, en saf konusma dili
(3xal'da. Ancak muhataplarimin cogu er) temiz
konusmanm Vige'de oldugunu teyit ediyorlar.
Atinahlar hakkmda, onlann Canca ögrenmis Grekler
oldugunu ve Anca'nin onlann agzinda bozuldugunu
söylüyorlar. Söylediklerine göre, Atinahlann
telaffuzlan bozukmus.
Gece Atina'ya ulastik. Ancak bizi 1 Eylül
sabahina kadar beklettiler. KaMi lanmamiz da
dostga degildi. Rize ternsilcimizden ses gikmadi.
N. N. Ktihanov ile beni bir sorgudan gecirdiler.
Kurye pasaportuma el koydular ve ancak 10 gün
sonra geri verdiler. Bu süre icinde kisisel
baglantilanm, nihayet bölgede bulunusumu
tahammül edilebilir bir hale getirebildiler.
"Trabzon" vapurunun sahibi olan Sirketin kiralik
odalan olan kocaman kahvehanesinde kaldim.
Burada göcmenler kolonisi ile karsi1astim.
Müslüman Gürcü, Rusya'dan kagmis Tevfikbey
Bejanisdze, Grek doktor Atanasiades, Errneni
Feldser
Tevfik Bey, Baturn'un Müslürnan Gürcülerindendi.
' Edebiyatin ebedilestird igi bu tip Fransa nin
taninmis bir güney eyaletinden. Politik
kahramanliklari kendi anlatimina bakilirsa,
süphesiz güney adetlerine yabanci biri izlenimi
uyandirabilirdi. Büyük olasilikla bu korkusuz
kahraman kaderini kendi anlattiklarina borcluydu:
Rusya icin büyük tehlike olarak taninan biriydi.
Atina'ya yerlestigimiz ilk günlerde bana cok
büyük yardimi dokundu.Tavsiye mektubunun kendisi
degil ama Fevzi Bey'e yazilmis olmasi, bana dili
üzerine, yerinde ve serbestce karsilastirmali
casmalar yapma olanagi sagladi. Mamafih, bütün
LazIar Fevzi Bey'e arastirmalarimda bana yardim
edebilen tek kisiye, benim hic kirnseye
arnaclarimdan söz etrnemem gerektigini
söylediler
Fevzi Bey ya da Tilaturzade Fevzi Efendi'nin
annesi Gürcü, fakat kendisi sadece Türkce ve
Anca biliyor. Fevzi Bey'in filoloji
caltsmalarina neredeyse dogustan bir ilgisi var.
Diyebilirim ki saglam bir dilbilimsel icgüdüye
sahip. Lazistan'daki cografi adlann kökeni
üzerine bir teori gelistirmis kendine Lazca'da 1
K cegisin düzensizligi yas Fevzi Bey sabah
erkeni saatlere dek benimle yorulmuyordu. lki
gün bas1adi. Fevzi Bey oruc tuttu benimle Wun
saatler sü devam ediyor ve Cam sözlügü konusunda
bana materyal sagliyordu. .
Bu rastlantisal Anc arasinda 25 yaslarinda, bir
calisan, yalnizca Rize'de Carahoglu'da vardi.
$ev yerlileri tavsiye etmiser, bir süre Sonra
onun Palavit Köyü'nden geldig iyi bir üne sahip
olmadigi, Kendine Ali Kaptan : adini veren sade
görüz kayikgi benim icin özel edilmisti. Ali
Reis, Atine Bulepli idi. 37 yasinday( Batum
arasinda calisiydu bana cok Anca konusma
Özellikle Bulep agzi üze yapmnak icin, Bulepli
kahvehane sahibi Bali Efendi ve yine orali 12 y
Kernal Baltazade bana materyaller verdiler.
11 Eylül'de N, N.
Birlikte, kilavuzumuz Ali cindeki bu geziyi
gerceklesturen Reis tam bir Müslüman.. Bütün gün
suya el bile sürmedi. Ali Reis, ayni zamanda
siyasal konularda olaganüstü serbest fikirli
idi. Onun sözlerine bakilirsa, Türkiye bir
monarsi degil cumhuriyetti. Rusya'ya geri kalmis
bir ülkeye bakar gibi tepeden bakiyordu. "Bizde
özgürlük var" diye rahatca beni temin
edebiliyor; "kimi akilli ve iyi görüyorsak, bizi
yönetmesi icin istanbul'a onu yerlestiriyoruz."
Toplumsal sorunlara ilkel bir sadelikle
yaklasiyor. "Burada her calisanin mali mülkü
vardir" diye ders veriyor. "Herkesin topragi
var. Rusya'da ise toprak bol ama birkac
asilzadenin elinde" Odesa'da hemsehrilerine
"Sis! Sis!" diyerek satasirlarmis. Görünüse göre
bu Grekce, (domuz) demek ancak o inatla bu sözün
Rusca oldugunu, Ruslarin Müslümanlara böyle
davrandiklarini iddia ediyor. Ali Reis Rusga'dan
yalnizca küfürleri biliyor ve bunlari Anca
konu5urken anlamlarini bilmedigi icin masum
ünluleriymis gibi araya katiyor. Yolumuz Atina
Nehri'nin sol kanadi boyunca uzaniyordu, buraya
sehirden nehrin agzi üzerinde köprü görevi gören
bir cift kalasin üzerinden gecerek geldik.
II. Bölge
"Laz" terimi, daha önce agiklandigl gibi 3 "Zan"larin
ya da "(San"larin ülkesinin Elenize olmu
bicimidir. Bu terim, (-la ) önekinin yardimiyla
olusturulmustur: La-z[an]-i. Bu isim ne Ancadan
ne de Megrelce'den gelmektedir, olasilikla
Yafetik diller grubunun Svanca koluna ait bir
dilden mirastir.' N. Marr, Ermeniler, Gürcüler,
AbhazIar ve Alanlarin Vaftizi, Rus Arkeoloji
Demegi Yayinlari, Cilt XVI, s. 165-166
An adi Megrellere gecmistir. Lazika denilince
genellikle iverya-Meg. relya anlasiliyordu.
Ancak daha sonra' lari ömegin imparator irakliy
zamanmda Megrellerin adi Anlara gecti. Megreiya
denince Lazika anlasilmaya baslandi. Böylece
bazen Trabzon anlatilirken bu sehrin Megrelya'da
oldugunu okuruz.
Eskiden Laz (An) kabilelerinin yerlestikleri
yerler gok büyük bir olasilikla yalnizca
illkenin iclerine dogru degil, fakat batida
Kizilirmak'a kadar uzanan önemli ölgüde genis
bir alani kapsiyordu. Nitekim Kizilirmak'in ilk
adi olan Hallys, Lazca (Anca)'da, irmak anlamina
gelir.
Anlar kendilerini sadece Laz olarak
adlandirirlar. Fevzi Bey'in su gözlemi ilgingtir:
"istanbul'da Samsunlular ve Sinoplular dahil
bütün Karadenizlilere Laz derler; Sinoplular
Samsunlulara, Samsunlular Trabzonlulara, Laz
derler. An "bizim Sehirliler, Rizeliler ve geri
kalanlar dogruyu söyler. En azindan simdi biz
Rizelilere Laz demiyoruz."
Fevzi Bey ayrica sunlari ekledi: "Gümüshaneliler
Erzurumlulara Laz derler. Erzurumlular ise bir
yandan Gümüshanelilere, öte yandan da bütün
sahil ahalisine Laz derler." Bugün Anlar
güneyden Müslümanlasmis Ermeniler olan Hemsin(Ii)ler,
güneybati ve batidan Türkler, daha dogrusu
Türklesmis Anlar dogudan ve güneydogudan
aralarinda bir cok Gürcüleemis Anlar ya da
LazIarin bulundugu Müslüman Gürcülerle
kusatilmistir. Burada, Grekleeen LazIara
deginmiyoruz.
Laz ülkesinin güneyde dogudan batiya uzanan
bugünkü önemsiz kalintisi ana parcadan bir dag
zinciri ile ayrilir. Bu siradaglar icinde 3.000
metrelik zonlular da Rizelilere cak" diyor Fevzi
Bey, Vergmbek ve Cimil dorugu ile taninmie fakat
pek az gezilen Gürcü manastiri ,Parxal bulunur.
Ne var ki bu zirveler denizden görülmez.
Buradaki dag zinciri ya da orrnanlar önünde,
deniz tarafindaki daglarin genel adi, Anca'da
Kackar-i, Hemsince'de Xagkar'dir. Kackar'da yüz
kadar yayla vardir. Ancak bugün bunlarin
hepsinde Hemsinliler vardir, bunlar arasinda
1) Akrak (kare. Erm . ),
2) Abu-tsor (kare. Erm.
3) . (Hemşinlilerde Xaçkar).
Yukarida gösterilen sinirlar icindeki alan,
Trabzon vilayetinin Rize sancagina bagli iki
kazayi kapsar. Kerner'den Gurupi'ye dek bir
kaza, Atina kazasi ve Gurupi'den Kotrnis'e (bes
verstlik haritada-Kotmus) kadar ise Hopa kazasi.
Vitse ve Arhavi'de müdürler bulunur. Lazlari
güneyden gevreleyen Hernsinler Müslüman
Ermenilerdir. Bunlar yalnizca din degistirrnekle
kaimamis, anadillerini de önemli ölgüde
unutmuslardir. Hala Enneni dilini saklamis olan
köyler, Hopa kazasina baglidir.
Yalnizca Atina kazasinda 69 muhtarlik ya da köy
vardir. Bunlardan 6411 Anca (Lazca) konusur.
1- Deniz kiyisinda ya da Atina kazasinin bati
kenarinin denize yakin kisminda:
1) Kukulat
2) Laros
Bir görüse göre bu iki birimin her ikisi bir köy
olustururken, bir baskasina göre Laros,
Tordovat'in "Mehlesi"dir. Bundan sonra;
3) Tordovat
4) Dudxevat
Fevzi Bey'in babasinin sözüne göre Dutxevat,
Tordovat'in mehlesi ya da rnezrasidir.
5) Kalecuk, Tordovat'nin iskelesi
6) Zelek
7) Meliat (kiyida)
8) Kemer (kiyi seviyesinin üsto layarak son
altrn denizci; en i Bunlarin hepsi
bölgesindendir
|
|
| |