TÜRKİYE’DE
PASTACILIK VE HEMŞİNLİLER

İstanbul Pastanesi, Moskova 1890
Yazı: Uğur Biryol (E MAİL:
[email protected])
Pastacılıkta
Hemşin ve Hemşinlileri yazmaya çalışmak başlı başına bir
çalışmayı gerektiriyor. Bu da ileride bir şekilde yolunu bulacak
elbette. Hemşinliler’in gurbete yayılma alanı oldukça geniş.
Yine de isimlerini anmadan geçemeyeceğimiz çok sayıda müessese
var. En başta aklıma gelenler Ankara’da Funda, Meram gibi üç
kuşaktır devam eden pastaneler. İzmir’de de aynı şekilde Reyhan,
Sevinç, Efes, 06 gibi İzmirliler’in gönlünde taht kuran onlarca
pastane mevcut.
Trabzon’da
çocukken, Makrevis’ten Begioğulları’nın işlettiği ama daha sonra
kapanan Güven Pastanesi’ni yazmazsam mesela, anılarım yakamı
bırakmaz! Orada yediğim ve hâlâ birçok Hemşinlinin pastanesinde
bile yapılamayan, Rus pastası biskotu nasıl unutabilirim?
Birbirinden güzel piramit pastaları, babamın yakın arkadaşı
merhum Ertuğrul amcanın elinden çıkan milföyü, Hemşin ketesini??
Öğrenciliğimi geçirdiğim İzmir’de pastacılık ve fırıncılık yapan
çok sayıda Hemşinli var. Onlardan,
Şirinyer’deki
Velioğlu fırın ve pastanelerinin sahibi Veli Velioğlu’nu anmak
gerekir ki ailesi kara fırının kurulmasına öncülük etmiş.
İsmail dedesinin Batum günlerinden başlayarak günümüze uzanan
70’i aşkın yıllık ve üç kuşaklık meslek hikayesinde neler
yaşanmış? 1933’te Kahramanlar’da çifte fırınlarda işe
hamurkârlıkla başlayan Velioğulları şimdi Şirinyer’in en iyi
fırınının sahibi.
Bir de Bodrum Yunuslar Fırını
tabii. Bodrum Cumhuriyet Caddesi üzerindeki, Tarihi Yunuslar
Fırını, 1876’da kurulmuş. Bu fırın eskiden ekmek fırınıymış.
Şimdilerde tuzlu ve tatlı unlu mamuller üretiyor. Bodrum’a yolu
düşenlerin uğrak yerlerinden biri. Bu fırın Bodrum’un en eski
taş fırını imiş. Rumlar kurmuş, işletmiş. Sonra Girit muhaciri
Yusuf Gözen’in olmuş. 1968 yılında da Çamlıhemşin’den Yakup
Hoştan satın almış. Çamlıhemşinliler’in mesleği “fırıncılık”
olunca devam ettirmekte zorlanmamışlar. Yakup Hoştan İzmir’de
fırıncılığa başlayıp, Bodrum’a gelen bir Çamlıhemşinli. Talat
Arıcı’nın babası da İzmir’de taş fırında ekmek yaparmış. Dayı
çocukları, ekmekçilikten pastacılığa geçmiş. İzmir’de
Vittoria Pastanesi’ni, Bodrum’da Penguen Pastanesi’ni
açmış. Bodrum’dakiler çağırınca, Kaya Arıcı da on beş yıl önce
Bodrum’a gelip, hemşerisi Yakup Hoştan’ın Tarihi Yunuslar
Fırını’na ortak olmuş. Şimdi fırında oğlu Recep Arıcı, Yakup
Hoştan’ın oğlu Ümit Hoştan ile birlikte çalışıyor.
Ya diğerleri? Marmaris’te
de bir Hemşin pastanesi var. Daha neler var, İstanbul’da
Pelit, Beşyıldız pastaneleri, Bursa’da Nazar, Çekirge Rıhtım,
Uzay, Çınar Un-Pa, İzmir’de Şölen, Çınar, Seda, Hemşin Ekmek
Fırını, Menekşe, Nokta, Dolunay, Meram, Doğu Pasta Fırını,
Kadıoğlu Fırını, Yalı Unlu Mamulleri, Ankara’da Serender,
Samsun’da Efes pastanesi, Zonguldak’ta İstanbul pastanesi,
Isparta’da Asya pastanesi, Balıkesir’de Viva Bella, Marmaris’te
Hemşin Pastanesi, Fethiye’de Rıhtım, Antalya’da Çınar,
Bergama’da Arzu Ekmek Fabrikası….Bunlar sadece araştırmalarım
sonucu karşıma çıkanlar. Kimbilir daha nerelerde vardır?
Eskişehir’de, Sakarya’da, Van’da, Mersin`de, Manisa’da,
Adana’da…Hatta Hâkkari’de bile Hemşinli’nin sahibi olduğu bir
pastane olduğunu duymuştum.
Neticede
Hemşinliler’in bu mesleği Rusya’da, Polonya’daki ustalardan
öğrenerek Anadolu’ya yaydıklarını bu işle ilgilenen herkes
biliyor. . Hemşinlilerin gurbet yolculuğundaki Rusya
şehirlerinin başında liman kenti ve yakın olması hasebiyle Batum
gelmekle birlikte, Varşova, Petrograt, Tallin, Moskova,
Mugilov, Berdiçev, Odessa, Sivastopol, Yalta, Kefe, Ryazan,
Kazan, Tiflis, Gence, Rostov, Soçi, Poti gibi kentler de
bulunuyordu. Yapılan araştırmalar, bazı ailelerin şu şehirlere
gittiğini ortaya koyuyor:
“Şabanoğulları-Rostov, Poladoğulları- Berdiçev, Çolakoğulları-
Varşova, Moskova, Kiev, Reyhanoğulları- Batum, Yalta, Moskova,
Kozizoğulları- Tahran, Veziroğulları- Berdiçev,
Ofluoğulları-
Moskova, Matiloğulları- Odessa, Bağdasaroğulları- Batum,
Hacaloğulları- Tahran, Takoşoğulları- Leningrad, Moskova,
Sivastopol, Topçuoğulları- Moskova”
Hemşinliler’in
gurbet duraklarından biri de Polonya olmuştur. Bu konuda Yavuz
Donat’ın “Varşova’da Çamlıhemşin Lobisi”* başlıklı bir
yazısı yayımlanmıştı, onu kısaltarak nakletmek gerekir:
“Polonya'nın başkenti Varşova'da 1500 kadar Türk var... Bunların
içinde Çamlıhemşinliler de var... Çamlıhemşinliler’in içinde
Türkçe bilen bilmeyen var. Çamlıhemşin nire, Varşova nire?..
Nasıl geldiniz buralara? Yakup ile Enver beylerde, Türkçe hak
getire. Feridun beyin Türkçesi çat pat. Avukat Tacettin Arol,
öyleyse hikayeyi anlatmak bana düştü, dedi. Çamlıhemşinli
İshak, yıllar önce oğulları Hasan ile Mehmet'le birlikte,
Rusya'nın Sivastopol’una gitmiş. Orada fırın açmışlar. Ama
1917'de Sovyet İhtilali olunca...
Düzenleri bozulmuş. 1928'de baba ve iki oğlu Rusya’dan,
Polonya’ya taşınmışlar. Yaptıkları iş yine fırıncılık,
pastacılık. İkinci Dünya Savaşı çıkınca... Almanlar, Polonya’yı
işgal edince.
Düzen, yine biraz bozulmuş. 1939’da Hasan “baba ben
Çamlıhemşin’e döneceğim demiş.
Dönmüş çoluk çocuğa karışmış. Ve eceli gelmiş ölmüş,
Çamlıhemşin’e gömülmüş.
Oğlu Tacettin büyümüş, avukat olmuş ve 1976’da Varşova'nın
yolunu tutmuş. Baba İshak Polonya’da ölmüş ve orada gömülmüş.
Diğer oğul Mehmet, Polonyalı bir kızla evlenmiş.
3 oğlu olmuş: Feridun, Yakup ve Enver. 1994’te Mehmet de
Polonya’da ölmüş. Babasının yanına gömülmüş. Feridun, Yakup ve
Enver Polonya’dan evlenmişler.
En büyükleri 66 yaşındaki Feridun Arol'la konuştuk. Dedi ki:
İlk iki hanımdan var benim 2 oğlum... Şimdi evliyim üçüncü
hanımla. Hanımı Çamlıhemşin'e götürdünüz mü? Tabii... Var çok
beğenmek... Hepimizin nüfus kaydı Çamlıhemşin’de.”
Peki
Hemşinliler’den önce bu işi kimler yapıyordu? Onunla ilgili de
Adnan Genç’in, “ En hakiki Pastacılar: Hemşinliler” yazısına
başvurmak gerekiyor.
Adnan
Genç*, pastacılığın Türkiye’deki
kısa tarihçesi niteliğindeki yazısında,
“Mesleki kökleri Kırım
içlerinden Batum’a değin geniş bir coğrafyaya dayalı
Hemşinliler’in pastacılığına halel getirmeden bir yazıya
başlamak hayli meşakkatli bir iştir” dedikten sonra pastacılık
ve fırıncılığın geliş yönünü açıklıyor: “ Pastacılık ve
fırıncılık topraklarımıza sadece kuzey ve kuzeydoğu hattından
girmemiş. Aynı zamanda Balkan topraklarındaki Osmanlı
hükümranlığının ilişkileri bağlamında, kozmopolit İstanbul’un
değişik saiklerle olan çekiciliğine koşut olarak, söz konusu
bölgelerin pasta/fırın erbabı ustalarının yerleştiği bir ülke
olmuşuz. Yugoslavlar ve Makedonlar, İstanbul başta olmak üzere
‘muhacir hareketinin’ savurmasıyla, yerleştikleri kentlerde;
özellikle sütlü tatlılarla pasta/ fırıncılıkta özel bir konum
sahibi olmuşlardır. Elbette yerli halktan; Ermeni, Rum ve
Yahudileri de unutmadan birazcık kalıcı tarih ve sahici
tatlardan söz edelim.”
İSTANBUL’DA İKİ ÖRNEK: BEYAZ FIRIN
VE İNCİ
Genç,
İstanbul’da pastacılık ve fırıncılığı anlattığı yazısında Beyaz
Fırın’ın 5. kuşaktan yönetici Nathalie Stoyanof’a anlattırıyor:
“ 1836 yılında Balat’ta o zaman Osmanlı Devleti'nin eyaleti olan
Makedonya'dan İstanbul'a göç eden George Stoyanof'un açtığı
simitçi - börekçi dükkânı, bugünkü Beyaz Fırın’ın temelini
oluşturmuş. 1864 yılında George'un oğullarından Kozma, Sarıyer
Börekçisi'ni açıyor. 1900’lü yıllarda ise fırın Kadıköy'e
taşınıyor. 1938 yılında kardeşler, şirketi kollektif bir hale
getirdi. 1955'lere kadar ‘Bulgarlar’ın fırını’ olarak anıldı.
1942 – 45 yılları arasında un karne ile satıldığından simitçi
fırını acıbadem sattı. 1953'te fırına ‘Beyaz Fırın’ adı verildi.
Zaman zaman kardeşler arasında rekabet yaşandı ve ayrılıklar
oldu. Bu ayrılıklardan ünlü Baylan Pastanesi doğdu. Günümüzde
Beyaz Fırın, Kadıköy'de iki ayrı yerde 100’den fazla çalışanıyla
hizmet vermeye devam ediyor.”
İstanbul’un pastacılık
tarihçesinde önemli yerlerden biri de İnci Pastanesi. Genç
yazısında İnci’ye de yer vermiş: “ 50 küsur yıldır Beyoğlu’nda
aynı yerde hizmet veren İnci Pastanesi’nin sahibi Luka
Zigoridis… Profiterolün sevilmesinde ve tanınmasında özel yeri
olan gerçek İstanbullu bir Rum ustamız” Zigoridis, “Kaliteli un
ve yağ ile krema ve soslarıyla uğraşarak çorba parası çıkarmaya
çalışıyorduk. Ne yapardık, nasıl yapardık da insanların aklından
çıkmayan bir yer olabilirdik. Sattıklarımızla anımsanıp,
insanların yolları bizim dükkana çıkmalıydı. Çıraklığımdan beri
kafamı buna yorardım. Profiterolü böyle bir gerekçeyle
damağımıza uygun bir lezzet haline getirdim” diyor… Evet, İnci
tek bir ürünle bilinir. Elbette özel günlerin pastaları olan;
ayva ezmesi, paskalya çöreği ve likörlü çikolata pufu onun
işidir, ama asıl bilinen pasta ürünü; profiteroldür” diye
anlatmış.
Beyoğlu’da Markiz, Kadıköy’de Baylan gibi pastanelerin de
İstanbul’da uzun yıllardır hizmet verdiği biliniyor. İstanbul
Rum ve Ermeniler’in sayesinde pastacılıkla erken tanışmış
olabilir ancak Anadolu’nun damak tadını Hemşinliler’in Rusya
seferinden sonra bulduğu kesin.
*Adnan Genç - 10 Mart 2003, Hürriyet-Agora
|