Cihan Eren Karadeniz sahil yoluna kurban
gitti.
Fatih Sultan KAR

FINDIKLI -
Karadeniz sahil yolu inşaatındaki yanlışlara karşı 1998'den beri
direnen ve hukuk savaşı veren Avukat Cihan Eren, 18 Nisan
2005'te açtığı davalar için yapılacak keşiften iki gün önce bir
silahlı saldırıda ağır yaralanmış, 22 Temmuz 2005'te yaşamını
kaybetmişti. Ölümünün üzerinden bir buçuk geçti. Onun verdiği
mücadele Karadeniz sahil yolundaki olumsuzlukların
duyurulmasında bayrak oldu. Cihan Eren, duyarlı yurttaşlarla
birlikte neler yaptı? Bunları yerinde görmek ve mezarını ziyaret
etmek için Fındıklı ilçesinin Aksu Mahallesi’ne gittik.
Yolculuğumuz süresince daha fazla sefer yapmak için
birbirleriyle yarışan ve kocaman kaya parçalarını taşıyan
kamyonlarla karşılaştık. Fındıklı’ya vardığımızda manzarasının
doyumsuz olduğunu bildiğimiz sahildeki çay bahçesinde bir çay
içelim dedik. Bahçeye vardığımızda bir çok değerimiz gibi bu çay
bahçesinin de doyumsuz manzarasının yerini iş makineleri ve
kocaman kaya parçalarının aldığını gördük. Hep haksızlıklara
karşı haykırışları ile tanıdığımız Avukat Cihan Eren’ın Aksu’da
yeşillikler arsında bulunan mezarını ziyaret ettik. "Yola değil,
deniz dolgusuna karşıyız" diye haykıran; "Dağ-dere-deniz
üçgenim, nerede kaldı geleceğim...”, “Adına 'hizmet' diyerek,
denizimin dudağını, kayalara tıkıyorlar", “ “Hizmet değil rant
uğruna, alternatifi varken yamaçları indirenler, kıyılara
bindirenler, son denizi doldurarak, "Temel"ini öldürenler,
ceplerini dolduruyor." diye yazan Cihan Eren, iki ayrı davada
hukuk savaşını kazandı, bir saldırı sonucu yaşamını yitirdi ama
o, mücadelesiyle hep gönüllerde yaşıyor.
Mücadelesi bayrak oldu.
Avukat Cihan Eren, 18 Nisan 2005'te açtığı davalar için
yapılacak keşiften iki gün önce bir silahlı saldırıda ağır
yaralandı, 22 Temmuz 2005'te yaşamını kaybetti ama o
mücadelesiyle hala gönüllerde yaşıyor. Dönüşte Fındıklı
ilçesinin Aksu mahallesi muhtarı Musa Kazım Özçiçek ve Fındıklı
eski belediye başkanı Gürhan Süleymanağaoğlu ile sahil yolu için
verdikleri hukuk mücadelesini konuştuk.
Söyleşimize Karadeniz sahil yolunun başladığı yıllarda Fındıklı
Belediye başkanlığı görevinde bulunan Süleymanağaoğlu'yla
başladık.
Sayın Süleymanağaoğlu bu proje hayata gecerken Fındıklı
Belediye Başkanı idiniz. Bu gün ortaya koyduğunuz görüşlerinizi
o zamanda die getiriyormuydunuz? Tavrınız neydi?
Eski belediye başkanı Süleymanağaoğlu : “Bize yalan söylediler”
“Bizim 1994’te Karayolları’na bir yazımız var. Karayolları 10.
bölge müdürlüğüne yol duble olsun, burada cepler yapılsın diye.
Burada benim bir hatam var. Ben bu yolu kesecektim. Köprüden
duble yol olsun diye şehir içinden Aksu’dan bucağa kadar. Bunu
yapmadım hata yaptım. Çünkü karayolları dedi ki biz viyadüklerle
geçeceğiz üstten. Alternatif projeler vardı. Onlara inandım. O
çerçevede şehir içi çalışmaları da yapacağız dediler. Öyle
kaldı. Sonradan bu daha önce anılmış olan Karadeniz sahil yolu
yapımı çerçevesinde bu iş ihale edildi. Biz o gün bazı ilçeler
ve iller sahilden geçilsin, dolgu olsun denildiği zaman ben
karşı çıktım.”
Onlara alternatif projeler sundum, dinlemediler…
“Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 1 Ocak 2000 tarihli yazısında
mevcuttan geçecekleri yazıyor. Mevcut yoldan geçilecek diye
meclis kararı alın denildi. Biz de meclis kararı alırken
Jandarma’ya kadar sahilden geçiş, Aksu’da da mevcut yoldan geçiş
konusunda karar aldık. Karayolları Bölge Müdürlüğü yetkilileri
geldiği zaman ben onlara alternatif projeler sundum. Tünelle
geçilebilir, viyadüklerle geçilebilir. Fındıklı sahili Ardeşen
gibi değil, bizim sahilde binamız yok. Bir jandarma, belediye
gazinosu var, bir de Aksu’da evler var. 10 kilometre ötemizde
okulu, hastaneyi kaldırıyor, 30’a yakın da evi istimlak
ediyorlardı. Burada da bunu yapın dedik. Maalesef 2000 yılından
sonra birinci suçlu Koray Aydın’dır. İkinci suçlu bugünkü mevcut
hükümettir. Çünkü bir yıl durdurdular bu yolu. O bir yıl içinde
bizim yüzümüze dahi bakmadılar. Biz hep mücadele ettik.”
“Avukat Cihan Eren, İl Genel Meclisi üyesi Mehmet Ergüven ve
Aksu muhtarı Musa Kazım Özçiçek hep bu konuda mücadele verdiler.
Avukat Cihan Eren hukuku iyi biliyordu. Görsel ve yazılı basında
haklı mücadelemizi duyurdu. Fındıklı”da çok yanlış işler
yaptılar. Burada çok alternatif vardı. Her şekilde yol
geçebilirdi.”

Diğer bölgelerde durum neydi? Oralarda ne gibi uygulamalar
oldu?
“Çifte standart uygulandı”
“Sahili neden dolduruyorsun? Binaları istimlâk et geç. Neden
çifte standart uyguluyorsun? Koordinasyon toplantısında bana da
söz hakkı doğduğunda ben de söz aldım. Dedim ki Rizeliyiz,
Rize’nin doğusundaki son ilçeyiz. Diğer vilayetleri
karıştırmayalım, Rize’yi konuşalım. Işıklı’dan nasıl geçtin,
Çayeli”nden nasıl geçtin, İyidere”den nasıl geçtin? Eğer çifte
standart uygulanıyorsa Avrupa”ya neden kızıyorsun? Sen Türkiye
Cumhuriyeti içerisinde vilayetler arasında çifte standart
uyguluyorsun. Işıklı”dan nasıl geçtiyseniz Fındıklı”dan da öyle
geçin dedim. Aksu sahili eğer Rize”ye bağlıysa konuşayım, yok
Batum’a bağlıysa diyecek bir şeyim yok.”
“Denizi olmayan bir sahilin ne önemi var”
“Rizeliler”den hiçbir tepki yok. Hep duvar, şehir tamamen
beton, Çin seddi gibi şehrin önünü kapatıyorsun. Ben Fındıklı”da
yaşıyorum . Yeminle söylüyorum. Balkonda kahvaltı yapardım,
şimdi balkona çıkmıyorum bile.O kadar çirkin ki sanki bizi
ablukaya almışlar, kuşatmışlar ve boğuyorlar havası doğdu bende.
Denizi olmayan bir sahilin ne önemi var. Biz ne diyoruz: Yeşilin
bin tonu, mavi deniz, yaylalarımız... Bunlarla övünüyoruz.
Geçende misafirlerim geldi, koca Fındıklı”da yüzecek yer
bulamadılar. Siz de gidin bakın yüzecek bir karış yer yok. Doğu
Karadeniz’i turizme açıyoruz. Neyle açıyoruz?. Bu havada denize
girilmez mi? Bana gelen bir turist denize girmek istese ne
yapacak? Güzelim sahiller gitti. Tamamen gitti. Bunu yapanlar,
buna imza atanlar, bu şekilde proje üretenler tamamen suçludur.
Kara tarafından 16-20 metre yer alarak denizden istinat duvarı
çekilerek duble yol yapılabiliyordu. Eğer bu otobansa bir
diyeceğim yok. O zaman üç gidiş üç geliş yap. Trabzon’dan,
Rize’den Orta Asya”ya doğru İpekyolu’na bir tren yolunu
yapıyoruz dersen bir diyeceğimiz yok. Ama ortada bir şey yok,
sadece taş dolduruyorlar. “
Cihan Eren ve mücadelesi için ne diyeceksiniz?
“Cihan Eren bir gün bana geldi. Ben doğa aşığıyım dedi. Bu yolu
durdurmak için çok çalıştı. Turizm basınını Fındıklı’ya getirip
tanıtmayı düşünüyordu. Denizlerimiz yüzülebilir, akarsularımız
içilebilir diye mesajlar verecekti ama artık halk uyuşmuş gibi,
çok duyarsız.
Buranın halkı da Rize halkı gibi duyarsızlaştı. Rize
toplantılarıymış, bilmem ne sanki onlarla memleket kurtulacak.
Cihan Eren Karadeniz sahil yoluna kurban gitti.”
Siz Aksu’da
oturuyorsunuz. Aksu sizin için ne ifade ediyor?
Rize ve Rizeliler çok şeyler kaybettiğini iş işten geçtikten
sonra anlayacak ve kafalarını duvarlara vuracaklar. Fırtına
deresi, çağlayan deresi hep gözyaşı olup aksa yapılan yanlışı
geri getiremez. Büyük zararı dokundu bu insanların bu
topraklara. Turist gelecek, yeşili görecek, güneşi görecek,
denize girmek isteyecek. Deniz, hep taş- hep kaya oldu. Bizim
için ana olan, yar olan Aksu eski halinden çok uzak. Trabzon’dan
Akçaabat’a kadar nerden geçiyor. Ordu’dan, Fatsa’dan,
Çarşamba’dan nasıl geçiyor? Niye burada deniz bu kadar
dolduruluyor. Hiç değilse istimlak et. Denizle aramıza Berlin
duvarı ördüler. Çağlayan deresiyle ilgili eskilerimiz anlatıyor.
Marsis tepesine Kaçkarlar’a 1-2 saat yağmur yağınca bu dere
5-6metre yükseliyor. Gelen bu suların yapılan duvarlarda
birikmesi sonucu büyük tehlikeler olur. İnsanlar ölür. Çalışma
bittikten sonra ben daha kalmayacağım buralarda.
Sayın Süleymanağaoğlu son olarak yetkililere bir çağrınız ve
söyleyeceğiniz bir şey var mı?
Sayın bakan Osman Pepe Karadeniz Kültür ve Çevre Vakfı’nda bir
konuşma yaptı. Bu yolu yapanların eli kolu kırılsın diyor. Bu
sözlerinde samimi ise kendisine sesleniyorum. Daha Fındıklı’da,
Aksu’da her şey bitmiş değil. Eski durumuna gelebilir.
Karadeniz’i seviyorsa, doğayı seviyorsa, çevre hukukuna saygılı
iseler bu hatayı durdursunlar. Gelsinler burada otursunlar
konuşalım. Bizim sunduğumuz projeler yüzde yüz doğru değilse
bildiklerini yapsınlar.
Aksu Muhtarı Musa Kazım Özçiçek verdiği mücedele basında
yeraldı. Kendisi bir hukucu olmasa da Fındıklı’da hukuk
mücadelesi veriyor.Biz soruyoruz o cevaplıyor her soru sonrası
bin ah işitiyoruz.
Sayın Özçiçek Aksu
Mahallesindeki hukuk mücedeleniz nasıl başladı?
“Benim mahalleme Berlin duvarı çekilmiştir”
Mücadeleye 1998 yılında Artvin milletvekili Yüksel Çorbacı ile
başladım. Az önce başkanımın dediği gibi yeni muhtardım.
Belediye başkanım beni yanına çağırdı. Mahalle büyüktü. Aksu
mahallesini ikiye bölelim sen de hizmette rahatlarsın dedi.
Dedim ki, sayın başkanım nasıl böleceksin?. Bu bölüş şeklinin
bana bir izahını yapar mısınız? Falan bölgeden aşağısı aşağı
Aksu, falan bölgeden yukarısı da yukarı Aksu. Dedim ki sayın
başkanım, tarihin en büyük hatasını yaparız. Bu mühür bende ise
ben Aksu’nun muhtarıyım. Benim mahallemi bölmeye kalkışma,
gücüm yettikçe engel olmaya çalışırım. Önerdiğinin yanlış
olacağını anladı ve dediğimi kabul etti. O günden beri ben devam
ettim. Dünyanın en büyük hatası, siyasetin çirkefi. Aksulu
olmayıp Aksu’da imza kampanyası açarak bazı siyasilerin imza
atıp RİPAŞ projesi diye bu projeyi sahile kaydırmalarıdır.
Medeni cesareti olan, Rizeliyim diyen, Rize’sini seven Rize’nin
milletvekillerine sesleniyorum. Bir buçuk sene sonra seçim var.
Sağ kalırsam hiçbir milletvekili adayını mahalleme sokmam. Benim
mahalleme Berlin duvarı çekilmiştir. Berlin duvarını görmemek
için mahalleme gitmiyorum. Yetkililer, basın, medya buyursun
gelsin Samsun’dan Sarp’a kadar yapılan Çin seddini ve sekiz
metrelik Berlin duvarını görmeye Aksu’ya...”
Sorunlarınızı yetkililerin bakışı nasıl oldu?
Hak arayışımıza 1998’de başladım. RİPAŞ projesinin sahile
kaydırılmasıyla Yüksel Çorbacı ile birlikte İdari Mahkemeye
başvurduk, iptal davası açtık. Davayı kazandık. Danıştay 6.
Dairesi de kararı onayladı.
Son İdare Mahkeme kararıyla çalışmalar durdurulmuş durumdadır.
Şu anda çalışma yok, fakat ben bekliyorum. Bunlar her an
çalışmayı başlatabilir, bunlar hukuk dinlemez. Rant gözlerini
bürümüş. Rize milletvekillerine söylüyorum. Sayın başbakan
Rizeliyim asla demedi. Başbakanımızın Rizeliyim demesi o kadar
zor mu? Bugün Rize vilayetinde ilçeler arasında ayrım
yapılmıştır. Fındıklı kaderine terkedilmiş bir ilçedir.
Araklı’da Çebi’lere tünel, İyidere’de Kalkavan’lara tünel,
Çayeli’nde Mesut Yılmaz’a tünel yapacaksın. Fındıklı’ya gelince
sahili katledeceksin. Işıklı da beş tane bina bir de cami
yıkıldı, okul yıkıldı, sağlık ocağı yıkıldı. Dindar hükümet cami
yıkıyor. Fındıklı’dan girişten çıkışa kadar denize girebilecek
bir metre alanımız kalmadı. Sayın belediye başkanımızın bir
demeci vardı. Köprü altında denize girilebilecek yer yapacağım
diye. Şimdi soruyorum. Fındıklılar köprü altı çocuğu mudur?
Karadeniz, ismimiz şanımız soyadımızdır. Şimdi Kayadeniz olarak
anılıyoruz. Bir gün ola bu katliama imza atanlar tek tek
yargılanacaklar. Bütün milletin önünde ve Allah’ın huzurunda.
Hepsi tek tek hesap verecekler. Bu millet hesap sormasını da
bilir.
Sahil yolu projesi başlamadan önce Karadeniz sahillerinde
sayısız noktada denize girilebiliyordu. Ya şimdi?
Sahil yolu başlamadan önce, Karadeniz’in kıyısında yapılmış olan
sayısız tesis şimdi ya yok, yada eski işlevini, güzelliğini
yitirmiş halde. Fındıklı’da doyumsuz manzarası ile tanınan
sahildeki çay bahçesi de kıyımdan nasibini almış. Bahçenin
doyumsuz manzarasının yerinde iş makineleri ve kocaman kaya
parçaları var artık.