RESİMLER
| |
GEREKLİ
LİNKLER
| |
|
|
|
|
| |
|
|
KASTAMONU
EVLENME ADETLERİNİN HALKBİLİMSEL AÇIDAN
İNCELENMESİ
Meltem CİNGÖZ SANTUR
Hayat doğumla başlar. Yeni bir doğuma meşruiyet
kazandırması açısından evlenme toplumumuzda çok
önemli bir olgudur. “Çok değişik uygulamalar
olmakla birlikte evlilik, esas itibariyle toplum
tarafından onanan kadın ve erkek ya da kadınlar
ve erkekler arasında yaratılan bir ilişki türünü
karakterize etmektedir.” (GÖKÇE, 1978:7)
Aile, toplumsal yapının temelidir. Aile
birliğinin oluşması ancak evlenme ile
sağlanabilmektedir. Bu nedenle de evlenme
evrenseldir diyebiliriz. “…evlenme olgusu aileyi
oluşturan toplumsal ilişkileri belirli kalıplar
içine yerleştiren bir sözleşmedir.” (GÖKÇE,
1978:7)
Tüm bu tanımlardan yola çıkarak evliliği şöyle
tarif edebiliriz: İki farklı cinsin, kadın ve
erkeğin bir takım törenlerle, birlikte yaşamak,
aile oluşturmak için ilk adımı atmaları olarak
tanımlanabilir. Evliliğin kabul görmesi için
önce toplum tarafından kabul görmesi gerekir.
Yasaların da bu birlikteliği onaylaması bir
başka kuraldır.
“Bütün insan topluluklarında evli çiftler,
toplumun diğer üyeleri tarafından açıkça kabul
edilen ve tanınan bir birlik halinde yaşarlar.”
(ERDENTUĞ, 1975: 7) Evliliğin bir çok nedeni
vardır. Bir tanesi yukarıda da bahsedildiği gibi
kişilerin toplum tarafından kabullenilmesi,
diğer bir tanesi de birliktelik yaşayan
insanların ilişkilerinin toplum önünde
meşrulaşmasıdır.
“Evlilik insan guruplarının yaşantıları boyunca
uyguladıkları ve geliştirdikleri sosyal öğelerle
yüklü bir kavramdır. Kültürler arası farklılık
göstermesi, sosyal öğelerin değişik kültürler
içinde oluşması ve farklı değer yargılarıyla
yüklü olmasıyla açıklanabilir.” (GÖKÇE, 1978:7)
Toplumlar kimin kiminle, kaç eşle ve hangi
koşullar altında evlenebileceğine dair bir takım
kurallar yaratmışlardır. (GÖKÇE, 1978:7)
Evlenmelerde özellikle ailelerin birbirine denk
olması aranan bir özelliktir. Erkek
egemenliğinin ağır bastığı toplumumuzda
evliliklerde kadının erkeğin sözünden dışarı
çıkmaması, soyu devam ettirmesi için çocuk
sahibi olması gereklidir. Bu özellikler evliliğe
karar verme aşamasında önem kazanmakta,
özellikle çok çocuklu ailelerin kızlarından
seçim yapılmaya gayret gösterilmektedir.
Evlenmenin gerçekleşebilmesi için Türkiye’nin
bütün bölgelerinde olduğu gibi Kastamonu ilinde
de birtakım hazırlık ve aşamaların birbiri
arkasına yapılması ve izlenmesi gerekir.
Kastamonu’da hemen hemen bütün evlilikler sırası
ile “kız arama-kız görme”, “düğürlük”, “kız
isteme-nazlanma”, “şerbet”, “nişan”, “kına”,
“hak alma”, “gerdek”, “semet” gibi adlar taşıyan
aşamaların tamamlanması ile gerçekleşmektedir.
Erkeklerin ve kızların evlenme yaşı 17-20
arasındadır. Önceleri çocukların buluğa erme
yaşı olan 12-14 yaşlarında evlendikleri
söylenmektedir. Geleneksel kesimde aileler iş
gücüne ihtiyaç duydukları için oğullarını askere
gitmeden evlendirmeyi tercih etmektedir. Yörede
askere gitmeden evlenen gençler olduğu gibi bu
işi askerliğini tamamladıktan sonra da yapan
gençler mevcuttur. Evlenmelerde kızlarla
oğlanlar arasındaki yaş farkı 2-3 olmaktadır.
Evlenmelerde sıra beklemede bir katılık yoktur.
Ailelerin bazıları büyük dururken küçüğünü
evlendirmez. Bazıları ise kısmet açılmış gitsin
diyerek evlenmesine izin verir. Bu durumda büyük
kızdan izin alınır
Önceleri kızın ve oğlanın fikri alınmaz, anne
baba istedikleri kişilerle çocuklarını
evlendirirlerdi. “Aile reisleri, yetkili ve
etkin birer karar organlarıdır. Evlenmelerde
duygusal bağ ve romantizm yerine çıkar
ilişkileri, soy devamı, dirlik, uyum ve mevcut
uyumun sürdürülmesi geçerlidir…” (BALAMAN 1983:
38-39) Günümüzde ise kızın ve oğlanın
isteklerine önem verilir.
Aileler, evlenme çağına gelen oğullarına eğer
oğlanın seçtiği bir kız yoksa, düğünlerde,
çarşı-pazarda beğenilen kızları isterler. Kızda
ve erkekte aranan özellikler geleneksel yapılı
pek çok yöremizdekilerle benzerlikler
göstermektedir. Evlenmelerde ailelerin durumu
önemlidir. Kızın oturaklı, ev geçindirecek
durumda olması, becerikli, güzel, çalışkan
olması oğlanın da işinin olması, şehirde
çalışıyor olması önemli ve aranan özelliklerdir.
Aileye uygun bir kız bulunduktan sonra ilk aşama
kızın görülmesidir. Kız görmeye kadınlar gider.
Oğlanın annesi, eltisi, bir de aklı başında
komşu kadın alınarak görmeye gidilir. Genelde
kızı görmeye habersiz gidilir. Burada asıl amaç
kızın aile durumunun tespit edilmesi, kızın ev
içindeki hal ve hareketlerine, fiziksel bir
kusurunun olup olmadığına bakılmasıdır. Abdal
Hasan köyünde tavsiye edilen kızın uzaktan uzağa
takip edilip, araştırılıp, beğenilmesi durumunda
evine görmeye gidilir.
Kız evine şeker, çay, pirinç (Abdal Hasan),
kolonya, bir kutu lokum (Serdar) götürülür.
Kadınlar eğer kızı beğenirlerse kızın başına
oyalı beyaz bir yemeni bağlarlar (Abdal Hasan,
Serdar). Bunun anlamı biz bu kızı beğendik
oğlumuzla evlendirmek istiyoruz şeklindedir.
Eğer kız evi de vermeye niyetliyse bu yemeni ve
götürülenler orda kalmaktadır. Eğer vermeye
niyetli değillerse bunlar geri gönderilir.
Böylece sözsüz iletişim ile aileler karşılıklı
birbirlerinin ne anlatmak istediklerini
anlamakta araya tatsızlık, kırgınlık girmeden,
olay herkese duyurulmadan halledilmiş
olmaktadır.
Eğer kız, oğlanın daha önce tanımadığı bir kız
ise oğlanla kızın birbirlerini görmesi
düğünlerde olmaktadır.
Yeni kurulacak yuvanın uğurlu olması, gelinin
yeni evine bereket getirmesi dileği egemendir.
Bu amaçla birtakım pratiklerle bu evliliğin
uğurlu olup olmayacağı tespit edilmeye
çalışılır. Seydilerde kız istenmeden önce kız ve
oğlan tarafı hocaya istihare ısmarlarlar (1985
yılında). Hocanın karışık rüya görmesi durumunda
bu işin hayırlı olmayacağı yorumu yapılarak kız
istenmekten veya verilmekten vazgeçilir.
Günümüzde zorla evlendirme yapılmamakta, kızın
ve oğlanın fikirleri alınmaktadır.
Kızın istenmesi erkeklerin bulunduğu ortamda
yapılır. Kız istemeye oğlanın anne ve babasının
yanında yakın akrabalar da gider. Kız evine sözü
geçen bir büyük de bulundurulur. Bunlara düğür,
düğürlük denir. Sözü geçen bu kişi kızı Allah’ın
emri, Peygamber’in kavliyle ister. Kız istemeye
en az üç kere gidilir. Kız babası ilk istenişte
kızı vermez. Lafımızı ikileyelim, üçleyelim
denilerek üç kere istenmeye gidilir. İlk
istemede kız babası nasipse olur, nasip değilse
ne yapalım veya ne diyelim Allah yazdıysa
diyerek cevap verir. Kız babasının böyle cevap
vermesi olumlu olarak kabul edilir. Kız babası
nazlı davranarak danışacağımız yerler var, kıza
sormamız lazım diyerek süre ister. Sakızcılar
köyünde ikinci ve üçüncü istemede muhtar da
götürülür. Başlıksız gelin verilmediği için
muhtarın götürülmesi şarttır. Muhtar ortayı
bulmak işini halleder. Başlık iki taksit halinde
ödenir. İlki söz kesildiği gün kız babasına
verilir. İkinci taksit de düğün kurulduğunda
verilir. Aynı köyde istemeye giderken söz şekeri
götürülür. Kızı vermeyeceklerse söz şekeri geri
gönderilir, söz şekerinin geri gönderilmemesi
kızın verileceği şeklinde yorumlanır.
Kızın üçüncü istenişinde sözü bitirilir. Hoca da
götürüldüğü için dua edilir. Orada yemek yenip,
çay içilir. İş biter.
Söz alındıktan sonra aradan iki-üç gün geçer kız
ve oğlan tarafı bir araya gelir akrabalar
çağrılır, hoca dua eder, şerbet içilir.
Seydilerde şerbet camide içilir, hoca dua eder.
Eskiden evde, yemekli yapılırmış. Şerbet için
Cuma veya Pazar geceleri seçilir. Şerbet
içilmesinin nedeni kızın verildiğinin etrafa
duyurulmasıdır. Köylüye yemek verilir. Söz
kesiminde kıza bir yüzük takılır. Buna Ahat
köyünde sözlük denir. Söz kesiminde kıza
alınacak takılar, düğünde ikram edilecek
yiyecekler gibi konular konuşulur. Sakızcılarda
gençler genelde gurbette oldukları için söz
kesimi telefonla bildirilir. Şerbette,
sözleşmenin tatlı bir içecekle kutlanması söz
konusudur. Eşleri, aileleri tatlılıkla bağlamak,
gençlere saadet temin etmek amacı aranmalıdır.
(ERDENTUĞ: 1970, 238) Hocanın da yer alması dini
bir uygulama olup, yine birleşmeyi dua ile
kutsamak amacı gütmektedir.
Yenidoğan köyünde söz kesiminden sonra kız evi
bir liste yaparak oğlan evine götürür. Listede
kıza alınacak altınlar yazılıdır (İki metre
zincir, gerdanlık, küpe, saat, yüzük, bilezik).
Seydilerde kız için oğlan evi tarafından bir
bohça hazırlanır. Buna el nişanı denir. Şerbet
içilen camiye bohçayı götüren kişi oğlan
babasından “bohça ağır kalkmıyor” diyerek bahşiş
ister. Bohçayı kaldıran adama bahşişi verilip,
şerbetten sonra bohça kız evine götürülür. Bu
aynı zamanda küçük nişan adını da almaktadır.
Söz kesimi sırasındaki seremonilerin tümünde
amaç her iki tarafın anlaştığını göstermektir.
Sözleşmenin tatlı bir yiyecekle kutlanması,
sempatik büyü yoluyla tatlıdaki tatlılığı,
yapılacak birleşmeye, eşler arasındaki
ilişkilere geçirmek, eşleri birbirine tatlı
göstermek amacı olmalıdır.
Nişan:
Nişan olarak adlandırılan tören aslında önceleri
şerbet içme seremonisi şeklinde görülmekte, kıza
alınan takılar, giyecekler bohça içerisinde kız
evine iletilmekteymiş. “Kıza takılan ve aslında
söz kesimini kesinleştiren takılar arasında
nişan yüzüğü görülse de bu tamamen yabancı bir
görenektir. Genellikle dünya toplumlarının
evlenme ritlerinde çok sık uygulanan bazı ritler
taraflar arasındaki birleşmeyi sembolize eder ve
daha ziyade evlenme bağını sağlamlaştırma
amacındadır…işte nişan ve evlenme halkalarının
da kısmen, en azından, aynı amaçla
kullanıldığını kabul etmek gerekir
(Westermarck). Evlilik yüzüğünün eski Hindular
arasında kullanıldığını ve nişan yüzüğünü de
eski Roma’da erkeğin nişanlısına verdiğini
biliyoruz.” (ERDENTUĞ, 1970: 239) Kastamonu
köylerinde de nişan halkasının uzun zaman
öncesinde ve yaygınlaşarak artık hemen nerdeyse
bütün köylerde görülmesi, bunun şehirden
kazanılmış bir görenek olduğunu açıkça
göstermektedir.
Söz kesiminden sonraki aşama nişandır. Buna
büyük nişan (Ahat, Yenidoğan,Seydiler) da denir.
“İki genci kendi yaş guruplarından ayırarak daha
ziyade evliler gurubuna yaklaştırmaktır…nişan
gençlerle birlikte ailelerin birbirlerini daha
yakından tanımasına, ekonomik kudretlerinin
ölçülmesine, akraba ve komşuların yardımlaşma
ilgilerini açığa vurmalarına sebep olur.” (YASA,
1960:56)
Yörede nişan, kıza alınan ziynet eşyaları ve
giyeceklerin bohça içerisine konularak kız evine
iletilmesidir.
Bugün kimi yörelerde aşçı tutularak nişan yemeği
hazırlanır. Yemekte çorba, pilav veya makarna,
sebze yemeği, keşkek, börek, tatlı bulunur.
Abdal Hasan köyünde ayrı bir nişan günü yoktur.
Şerbet içimi aynı zamanda nişandır. Kıza
alınanlar bavula konularak kız evine gönderilir.
Nişandan önce kız alış verişe götürülür. Buna
nişan eksiği görme (Yenidoğan), harç görme
(Serdar) denir. Burada kızın her istediği,
nişanlık, yüzük, küpe, iç giyim gibi eşyalar
alınır. Yenidoğan köyünde oğlan evi alış veriş
sırasında tekerlif denilen önceleri sadece
akrabaya dağıtılan şimdi bütün köye dağıtılan
elbise, kazak, gömlek gibi giyim eşyasını da
alır.
Kıza alınan giyecekler, takılar (Ahat, Seydiler,
Yenidoğan, Soğuksupazarı) iplik çekisi
(Seydiler) bir bohçaya konarak kız evine
götürülür. Genelde nişanı götürme işini oğlan
evinin iki yakın akrabası yapar (Yenidoğan).
Bohçanın yanında nişan helvası (Soğuksupazarı,
Seydiler), çörek (Seydiler) de götürülür. Helva
ortaya konur, hoca eline bıçak alıp, helvanın
kesmediğini söyleyerek bahşiş alır. Sonra orada
bulunanlara dağıtılır. (Soğuksupazarı) Helvanın
dört tarafına para basılır. Helvayı kesecek kişi
önce dua eder daha sonra keserek orada
bulunanlara dağıtır. Paralar helvayı kesenindir.
Kalan helva çörek tüm köye dağıtılır. (Seydiler)
Kız evi bohçayı açıp eksikleri tespit eder
(Ahat). Kadınlardan birisi Kur’an okuyarak kıza
alınan takıları takar. İç çamaşırları,
elbiseler, ayakkabı, terlikler oradakilere
gösterilip iplere asılır (Serdar).
Nişanda nişan helvası seremonisi dikkate
değerdir. Tıpkı şerbette olduğu gibi nişanda da
tatlı bir yiyecek yer alması, sempatik büyü
yoluyla tatlıdaki tatlılığın, yapılacak
birleşmeye, eşler arasındaki ilişkilere
geçmesini sağlamak, eşleri birbirine tatlı
göstermek amacı olmalıdır. (ERDENTUĞ:1970, 238)
Sakızcılar köyünde nişan için kız evi ve oğlan
evi köylüyü ayrı ayrı davet eder. Nişan kız
evindedir. Bazı yörelerde yemek verilir,
masrafları oğlan evi karşılar. Nişanda kadınlar
ayrı, erkekler ayrı yerlerde oturur. Yüzük
takılacağı zaman bir araya gelirler. Kız bir
sandalyeye oturtulur. Oğlan evinin almış olduğu
takılar (birer tane bilezik, küpe, yüzük)
etraftakilere gösterilerek takılır. Sonra
sırayla nişana davet edilen yakın akrabalar
altın, komşular para olmak üzere takılarını
takarlar. Yakın akrabalar ve hısımlar altın,
diğerleri para takar. Sonra yemek yenir.
Çatak köyünde günümüzde nişanda kızla oğlan bir
aradadır. Her ikisine kurdele bağlanmış yüzükler
takılır. Bir hoca dua ederek kurdeleyi makasla
keser.
Yenidoğan köyünde önceleri büyük nişan
yapılırdı. Köyden fakir bir kadın tutulur bütün
köylü nişana okunurdu. Nişan yemekli yapılırdı.
Oğlan evinin nişan için kıza aldığı giyecekler
ortaya getirilir tek tek herkese gösterilirdi.
Nişanla düğün arasında nişanlıların yalnız
olmamak şartıyla görüşmelerine izin verilir.
Nişanla düğün arasındaki süre, hem ailelerin
gerekli hazırlıkları yapmasına olanak verir hem
de çiftlerin anlaşıp anlaşamayacaklarını ortaya
çıkaran bir evredir. Evlenildikten sonra
boşanmaktansa nişanlıdan ayrılma, nişandan dönme
daha hoş karşılanabilmektedir.
Nişanla düğün arasında kurban bayramında kıza
kurbanlık getirilir. Ramazan bayramında elbise,
ailenin gücüne göre altın takılır. Bazı köylerde
helva çörek de gönderilir. Bunlar kızımızın
nişanı geldi denilerek komşulara dağıtılır
(Seydiler).
Nişanla düğün arası ailelerin durumuna bağlıdır.
Bir sene veya daha kısa sürmektedir. Anlaşmaya
bağlı olarak kız ve oğlan aileleri eşya
almaktadır. Ağırlık kız tarafında olmakta,
başlık alınmaması durumunda oğlan tarafına
geçmektedir.
Nişan takıldıktan sonra oğlan evi, kız evine
düğün sözü almaya gelir. Düğünün ne zaman
yapılacağı oğlan evinin maddi durumuna bağlı
olup, kız tarafının da hazır olması
gerekmektedir. Bu toplantıda her iki tarafın ne
alması gerektiği konuşulur. Düğünler genelde
harman sonunda yapılmakta ekim, kasım ayları
tercih edilmektedir.
Düğüne karar verildikten sonra bir hafta kala
kız alış verişe götürülür. Kızın yengesi ve
ablası da yanındadır. Bu alış verişe masraf
görme, urba, urba düzme, düğün eksiği görme gibi
adlar verilir. Burada kızın her istediği alınır.
Kızın yanında gidenlere de kazak, hırka, elbise,
iç çamaşırı vb. eşyalar alınır. Damada da kız
evi iç çamaşırı, mintan alır. Kayınpedere
gömlek, kaynanaya elbise veya etek alınır. Bugün
ayrıca resmi nikah işlemi de halledilir.
Hoca nikahı düğünden bir hafta önce
yapılabildiği gibi düğün günü de yapılır.
Nikahın yapıldığından kimsenin haberi olmaz.
Nikahta kızın ve oğlanın vekilleri bulunur.
Devam >>
|
|
| |