Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle  ENGLISH


 ağaçların ibadet etmesi

Ağaç dallarının ve yapraklarının sallanması ibadet te-lakki edilir. Yaprakları az sallanan meşe ağaçlarının, Allaha ibadet etmediklerine ina-nılır AKÇ 160 (Akçaabat)

     Şakir Şevket, Akçaabat halkının, putpe-rest olduğu dönemlerde, platana denilen ağaca taptığı için, ilçenin bu isimle anıldı-ğından bahsederken, platanayı çınar ağacı (Latince Platanus Orientalis) olmasına rağ-men yanlışlıkla kavakla karıştırmıştır ŞŞ 86.

     Lermioğlu’nun “Köylü bugün ağacı canı gibi sever. Bir ağaç için cana bile kıyıldığı çok defa görülmüştür” sözleri AAT 34 ve aktardığı 19. yüzyılda yaşanmış bir hikaye, yörede ağaç sevgisinin köklerinin ne kadar eskiye gittiğini göstermesi açısından ilginç-tir: Akçaabat ilçesi, Mersin köyünden bir avcının, 70 yıl önce (1940’lardan itibaren) köylülerin kragen denilen bir ağaca ta-pındıklarını gördükten, sonra ağacı kesme-si, bunun üzerine köylülerin avcıyı “Avcı, ev-liya’yı kesti” diyerek karakola şikayet et-mesiyle ortaya çıkan “ağaç evliya” vakası, ancak kökleri Kafkasya’ya uzanan paganist eğilimlerle açıklanabilir. Avcının, Evliya adlı birini öldürdüğünü zanneden polisler, köylü-lerin evliya olarak nitelendirdiği ağaca tapın-dığını öğrenince avcıyı salıverirler. Bu olay tek Tanrılı dinler öncesi yaygın olan doğaya tapınmanın oldukça zengin örneklerine bu-gün bile rastlanılan Kolhis kültürünün, Trabzon’da İslamla harmanlanarak evliya motifi altında yaşamayı başarmış izlerinden birisidir.

     Benzer durumlar için (Bk) Batonay, nus-halı meşe, Kukko, pedaliza

     Hemşin’de aynı ölçüde olmasa da ben-zer izlere rastlanılmaktadır:

Dallar namaz kılıyor diye bayramdan önce üç gün ve bayram boyunca yaş dal kes-meyiz, dallar namaz kılıyor diye” GB 87.

     Abhazya’da yaşlı ağaçlara ve özellikle meşeye tapınmanın örneklerine antik çağ-dan itibaren yazılı kaynaklarda rastlanmak-tadır. Abhazya’da her köyün, köylüleri ilgi-lendiren önemli bir konuda toplantı yapa-cağı özel bir ağacı bulunmaktaydı. Abhaz-lar, düşmanlarıyla savaşmadan önce köyden pek uzak olmayan bu ağaca başvururlar, meşenin dallarına silahlarını ve renkli kumaş parçaları asarlar, kılıçlarının düz taraflarıyla ağacın gövdesine dokunarak dilekte bu-lunurlardı.

     Abhazların orman Tanrıçası Mezıtha’ya ve meşe ağacına tapınmaları, Hristiyanlığa geçmelerinden sonra Hristiyan gelenkleriyle harmanlanarak devam etmiştir KAF 143.

     Kolhisliler ile ağaçlar arasındaki kayda değer bir diğer ilişki Yunan destanı Altın Post’ta geçmektedir. Argonotların Kolkhis’e ulaşıp demir attıklarının ertesi günü Yason ve yanındakiler Kral Ayeta’nın sarayına doğ-ru yola çıkarlar. Yolda giderken söğüt ağaç-larının dallarına zincirlerle bağlanmış çok sayıda ceset olduğunu ürepererek görür-ler... Kolhisliler, erkeklerinin ölülerinin gö-mülmesini bir erdemsizlik saymaktadır, ölü-ler sığır postuna sararak şehirlerinin veya köylerin dışındaki ağaçlara asıp, öylece açık havaya bırakmakta ve toprak payına düşeni aldıktan sonra kalanlarını gömmektedirler.

     Gürcistan’lı coğrafyacı Vakhoucht, 18. yüzyılda bölgedeki gözlemleriyle, Yunan destanını doğrulamıştır:

Kolhislilerin ölülerini ne gömmek ne de yakmak adetleri yok. Onları çok taze hayvan postlarına yerleştiriyorlar ve ağaçların dalla-rına asıyorlar” KAF 145.

     Gürcistan’da yaşıyan ve Lazca’ya olduk-ça yakın bir dil konuşan Megrellerde de me-şe ağacının saygın bir yeri bulunmaktadır. Samegrelo’da bulunan en önemli dini yapı olan Martvili Manastırının eski adı Tçkondidi olup, bu sözcüğün Megrelcedeki anlamı ‘Ko-ca Meşe Ağacı’dır.

     Gerçekten de bugün manastırın bulun-duğu yerde daha önce tarihi bir meşe ağacı bulunmaktaymış TAKH 112.

Prokopius (Bell. Got. IV, 3. 498,499), “onlar ağaçlara ve ormanlara tapıyorlardı. Bütün putperest kavimlerin ve barbar milletlerin bir Tanrıya ihtiyacı vardı ve onlar bu şekilde manevi ihtiyaçlarını gideriyordu” ifadeleriyle Abhazları bildirmektedir. Ağaçlara özellikle meşe ağacına tapınma adetine, Alanlar, Hevsurlar gibi pek çok Kafkas kavminde rastlanmaktaydı ABS 18.

     Kafkasyalılar, ağaçlara yakın oldukla-rında kendilerini Tanrılara da yakın hisse-diyorlar, dev ağaçların gölgesinde mahke-meler düzenliyor, ağaç gövdelerini oyarak ölülerini saklıyordulardı. Rahip Lamberti’nin 17. yüzyılda Kolhida’nın tanımı ve Kafkas Kavimleri hakkında araştırmalar adlı eserin-de “Ağacın ortasını oyup, ölü insanı sanki bir tabuta koyarcasına yerleştiriyorlardı. Vücudunu ise üzüm bağlarıyla sımsıkı sa-rıyorlardı” ifadesiyle yine Abhazları anlat-maktadır.

     Bıjışkyan (1817), Anapa’da yaşıyan Ab-hazlarda aynı inanışa şahit olmuştur:

Bu ağaçperest insanlar ağaçların yanında diktikleri Tapşi denilen kazıkların önünden geçerken başlarını açar ve secde ederler.  Ne kadar acele işleri olsa da muhakkak atla-rından iner ve tapşi’nin yanında durarak dua ederler. Dualarında umumiyetle Meryem Ana’yı anarlar ve kimliğinden bihaber olduk-ları halde, Meyremokh yani Meryemoğlu dedikleri İsa’ya çok hürmet gösterirler” PMN 156.

     Zehiroğlu, Doğu Karadeniz ve Kolhis’in yerlilerinin paganist egilimlerine, yakın zamana kadar yaşamsal öneme haiz ve kendi-ne yaşam nimetleri sunan (meyveler, av hayvanları, bal vb.) ormana ve ağaca tapın-malarını, yaşanılan coğrafyayla ilgili  kaçınıl-maz bir sosyolojik sonuç olarak göstererek, açıklama getirmektedir AMC 96.

 

Kaynak: Özhan Öztürk. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük. Heyamola yayıncılık, İstanbul. 2005. ISBN: 975-6121-00-9.

          

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır