Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle  ENGLISH

 

 

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP

 

 

 MÜZİK

 TARİH

 KİM KİMDİR

 

 

 

 FORUM

RESİMLER

 EDİTÖRDEN

 AJANDA

 

 

LİNKLER

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP


KARALAHANA DA YAZAR OLUN


Yazılarınızı yayınlamamız için bzie gönderebilirsiniz


Vakfıkebir kültür ve gelenekler

 

Halk Edebiyatı

a) Atasözleri

-Eşşek dağda göberdi zararı eve geldi.
-Allah'ın acımadığını peygamber süpürge sapı ile kovalar.
-Açlık ayiya kaval çaldırır.
-Borç bini açti mî, fınduk içi ye.
-Çan çıkar huy çıkmaz.
-Daş ufağu beyimez insan ufağu beyir.
-Elişi olan ağlar bi gün, delisi olan ağlar her gün.
-Sokma akıl 7 adım tutar.
-Adam ol kede boku sıç.
-Köpek afkurmalan kocar
-Kargadan kılavuzi olanın burni boktan çıkmaz.
-Öfkelan kalkan, zararla oturur.
-Merak eden tekeden süt sağar.
-Adam olcak uşak bokundan belli olur.
-Yemen diyen kap kurutur, yatmam diyen düşek çürütür.
-Senda dokuz aylık benda dokuz aylık.

b) Deyimler

-Aza koyayrım almayı, çoğa koyayrım dolmayı.
-Aşağı tükürsem sakal, ukarı tükürsem buyuk.
-Gevezelik baş yarayi.
-Attan eni da eşeğe binmek.
-Burni havadan durmak.
-Çoği gidip azi kalmak.
-Ekmek elden su gölden.
-Elin ağzilan dolaşmak.
-İki canli.

c) Bilmeceler

Allah yapar yapisini
Demir açar kapisini (KABAK)

Altından yer
Üstünden siçar (RENDE)

Bir ufacık miltaşı
Dolanır dağı taşi (GÖZ)

Burdan vurdum kılıçi
İstanbul'dan çikti uci ( ŞİMŞEK)

Ezan okur, namaz kılmaz
Kari alır, nikah kıymaz (HOROZ)

Gökte açuk pencere
Kalaylı bi tencere (AY)

Bi tavada iki baluk
Biri soğuk biri siçak (AY VE GÜNEŞ)

Namaz kılmaz,
Cemaatın Önüne geçer (CENAZE

Çekdim ip gibi
Geldi küp gibi (YAYIK)

Vurusun vurusun
Hiç gözünden yaş çıkmaz (DAVUL)

Zenginler cebine kor
Fukaralar sokağa atar (SÜMÜK)
Tıb buriye, tıp şuriye
Tıp kapi dibine (SÜPÜRGE)

Yusuf yusuf yusuflar
Yusufi yedi kurtlar
Munzirindan ot olur
Boynuzindan yumurtlar (MISIR)

d) Tekerlemeler

Apsın apsın apansın
İki gözin kapansın
Allah bin beter etsin
Sabaha çıkmıyasın

Pisi pisi panbuk
İbrişim sanduk
Çıkdım deve yolina
Deve beni korkutti
Gulağımi soğutti
Hanzara manzara
Siçan düşdi ambara
Kim osurdi bit osurdi
Yere girdi yer kaynadi
Araboğlİ köti bokli
Taraş turus malen fus
Hava hava havuli
Hava çalar davuli
Davul düşdi kırıldı
Hava kaçdi kurtuldi
Benum deduğumi dema
Kede bokuni yema
Keda boku ilaçdır
Burnuğun bi kulaçdır

e) Fıkralar

Ne Oldi

Vakfıkebirli Hasan, hasta oldu, sancılar içerisinde kıvrana kıvrana doktora gitti. Doktor, Hasan'ı bir güzel muayene ettikten sonra;

-Bak Hasan... Sen iyi olabilmen İçin, verdiğim ilaçları zamanında kullanacaksın. Perhiz yapacaksın. Kesinlikle perhizini bozmayacaksın. Söylediklerimi yaparsan çoook uzun yıllar daha yaşarsın.

Hasan doktordan ayrıldıktan sonra İlaçlarını kullanmaya perhizini de hiç aksatmadan uygulamaya başladı. Ne yazık ki bir ay sonra Hasan öldü. Hasan'ın mezar taşına söyle yazıldı:

-Oni yeme dedin, yemedim.
Buni yema dedin yemedim.
Eeeeeeeee.... Ne oldi

Sizin Ahır Yanay

Karadağ yaylasında Hasan, komşusu Cemal'a bağırır:
-Ulooooo... Cemalll... Sizin süğurlar sigara içey mi?
-Yok ula. Hiç süğur sigara içer mi?
-Eeee.... Madem oylaysa sizin ahır yanay.

Ne Bakaysın

Temel'ın çok bayır bir arazisi vardı, temel, her sabah kazmasını küreğini, belini alır arazisinde çalışmaya çıkar. Sabahtan akşama kadar çalışır. Arazisini bir güzel tamir eder ekin zamanı gelir. Mısırlarını eker. Mısırlar çok güzel büyüyüp yeşerirler. Gün gelir, öyle bir yağmur yağar, öyle bir yağmur yağar ki, Temel'in tarlasını toprağı mısırlarıyla birlikte sele karışıp gider. Temel evde otururken, yağmur çok yağmasından canı sıkılır Tarlasını bakmaya gider. Gece zifiri karanlık vardır. Bir taraftan yağmur yağar, bir taraftan da habire şimşek çakar. Temel, çakan şimşeğin ışıklarından bir de bakar ki, tarlasında hiçbirşey kalmamış, hem üzgün, hem de öfkeli, ellerini gökyüzüne kaldırarak;

-Ey Allah'um... Ben sağa ne ettim ki, bütün tarlamı aldın götürdün. Bir de çakmak çakıp bakaysun. Geride bişey kaldi mi?

Mesai Bitti

Vakfıkebirde bir bürokrat boyacı Hasana ayakkabılarını boyattırmaya oturur. Hasan, ayakkabılardan birini boyar ve saatine bakar. Hocam saat 5 oldu mesai bitti der.

f) Yöresel Sözcükler

Aboşumas :

Bozulma, ekşime
Aca :

Acaba
Afgurmak :

Havlamak
Ağuz :

Doğuran ineğin ilk sütü
Aha :

İşte
Anağlis etme :

Kusmaya çalışma
Anavağla :

Toprak faresi
Anis :

Yüksek kesimlerde yetişen küçük ağaç
Ander :

Değersiz, yaramaz
Aruk :

Zayıf
Aş ermek :

Hamile kadının bazı meyvelere düşkünlüğü
Aşana :

Köy evinin oturma, yeme içme (aşhane) yeri
Aşlama :

Aşı yapma veya suyu ılıtma, fikrini değiştirme
Avat morası :

Böğürtlen çileği
Avurt :

Yanağın iki yanı
Ayakbağı, ayakbağı kesme :

Yürüyemeyen çocuklarda olduğuna inanılan bağ (Çocuğun ayağına bir ip bağlanır. Cuma namazından çıkan ilk kişiye kestirilir. Çocuk yürürse bu kişiye hediye verilir.)
Ayam :

Hava durumu
Ayın oyun :

Güvenilir, sözü dinlenir, becerikli
Aynalı :

Alınlarında beyaz bulunan ineklere verilen isim
Badama :

Evlerde mutfak ile yatak odası arasındaki sedir
Behrenk :

Yer altında kendiliğinden oluşmuş su yolu
Bezleme :

Saçta pişirilen yassı ekmek
Bileki :

Taştan oyma ekmek pişirme kabı, sarambula kabı
Bile :

Birlikte (bile gidelim)
Bacarozluk Vermek :

Farkında olmadan engelleme
Bodoooon :

İneklere su içirmek için kullanılan ünlem
Bolayki :

Keşke, öyle olmasını isteme
Boziya :

Boz renkli
Buldır :

Geçen yıl
Buli buli buli :

Kümes hayvanlarını çağırmak için kullanılan ünlem
Burbut tutma :

Meyvelerin çok olması
Burunluk :

Yaylaya gidecek hayvanların burunlarına takılan süs
Bur/pur :

İnce taşlı toprak
Camadan :

El dokuması Karadeniz'e özgü sırt çantası
Siska :

Soğan,sarmısak gibi sebzelerin küçük şekli
Çakıldak :

Kuşları tarladan kovmak amacıyla tahtadan yapılmış
Çangal :

Bitkilerin güneşte kurutulması için yere dikilen ağaç dalı
Çaplama :

Tahtadan yapılmış sargı çubukları
Çapraz :

Şaşı
Çapraza alma :

Bütün hareketlerini tenkit etme veya hızarların dişlerini bileme
Çalpara :

Küçük bakır tencere
Çaplama :

Tahtadan yapılmış sargı çubukları
Çastak :

Odunların kuruması için belirli bir düzende üst üste konulması
Çendey :

Yünden yapılarak kola asılan yiyecek torbası
Çencik :

Kayış takacağı,çengel
Çivit :

Meyve tohumu
Çorlanma :

Hak etmediği halde yiyen veya kimseyi beklemeden yiyen birisi için kullanılır
Çort :

Dikenlerle kaplı derin çukur
Çolbaz :

Beceriksiz
Daraba :

Oda duvarı
Darcanli :

Sabredemeyen
Dastar :

Yün dokuma kilim
Dendelis etme :

Yalpalayarak yürüme
Deşenis etme :

Sökülüp gelme
Dilik :

Doğuştan üst dudağı yarık
Diliks etmek :

Bir vuruşta öldürmek
Dimla :

Biraz
Ediş :

Ses,gürültü
Elçinme :

Vuracakmış gibi yapma
Eğuu :

Gelen olduğunu haber vermek için kullanılan seslenme
Ekşili :

Turşu
Emica :

Amca
Eşka :

Gölge
Evza :

Kibrit
Hau :

O(ünlem)
Habu :

Bu(ünlem)
Halastar :

Geniş ağızlı bakırdan su kabı
Haşu :

Şu(ünlem)
İfteri :

Eğrelti otu
İspandam :

Çınar ağacı
İşmar :

El,göz ile gizli işaret
Fayrap :

Alevin yükselmesi
Feli :

Parça,kısım
Findas :

Hayvanların atlayıp zıplamaları
Fırçıkte :

Ahırlarda hayvan pisliklerinin toplandığı akar yer
Fodik :

Oyun oynamak için açılan çukur
Fuzan :

Toz bulutu
Frambul :

Ihlamur
Furunkurusu :

Fırında kurutulan mısır
Fuska :

Olmamış incir
Ganzi :

Kabuğu kırılmış fındık
Gebiç :

Değirmencinin hakkı olan pay
Gerneşmek :

Göğüs kaslarının genişletilmesi
Gorza :

Loş, kuytu yer
Gömre :

Sığır dışkısı
Keyvan :

Ev işlerinde becerikli
Keyvan kovan :

Vargit de denilen yayla çiçeği
Gukku :

İsmiyle ayın sesi çıkaran kuş çeşidi
Gübü :

Keser,balta gibi aletlerin sırtı
Günkurusu :

Güneşte kurutulmuş mısır
Hardama :

Çam ağacından ince tahta biçiminde kesilen çatı örtüsü
Hedik :

Kar üzerinde batmadan yürümeye yarayan ağaç dallarından yapılan ayakkabı
Herle :

Ekşi ayran veya yoğurtla yapılmış un çorbası
Hışır :

Yıkık,viran
Kaban :

Arazideki yüksek yer
Hantoşura :

Tavşan
Hışırı çıkmak :

çok yorulmak
Horom :

Mısır saplarının kurutulması için oluşturulan küme
Hulam/sulam :

Mısır biçildikten sonra tarlada kalan sap
Humi :

Çam ağacının kabuğundan yapılan çamsakızı kabı
Hurdila :

Gırtlak
İstifi lahana :

Lahana yemeği çeşidi.lahana yığması da denir
İstifiza :

Çiçek de açan bir çalı türü
İkicanli :

Hamile
İs :

Akıl (us)
İsi gitmik :

Aklı gitmek, düşecek gibi olmak
İsa,isama.isaki :

Meğer
İşkebit :

Sarı renkli yaban arısı
İşkillenme :

Şüphe etme
İşluk :

Gömlek
Kafkal :

Taneleri koçandan ayırma
Kaful :

Dikenlik,içine girilemeyen çalılık
Kapaniza :

Kuş avlamaya yarayan tuzak
Kalandar :

Ocak ayının on dördünde başlayan ay.
Kalandar bozma :

Kalandar ayının ilk günü eve uğurlu biri alınır.Mısırın çok olması bu kişinin uğuru olur.
Kalem :

Küçük ağaç dalı
Kaluk :

Evde kalan, evlenmemiş kız
Karaateş :

Eski evlerde yemek pişirme ısınma amacıyla
Karağı :

Çengelli iğne
Karak :

Kapı kilitlemeye yarayan ucu eğri demir
Karaptal :

Kara Abdal adlı birisinin düzenlediği yayla şenliği
Karuz :

Yük taşımada kullanılan ip veya tirmaça takılan U şeklindeki ağaç dalı
Karganak :

Değirmen taşına mısırın düzenli gelmesini sağlayan tahta
Kaş :

Derin yamaç
Kavana :

Ağaçtan oyularak yapılmış yemek kabı
Korza:


Evin köşesi
Kodila:

Ense
Kuçi;

Kız
Kenes:

Bakırdan yapılmış yayvan kepçe
Kertel:

Hayvana yem verilen kap
Kisa :

Saksağan kuşu
Kaybana :

İstenmeyen
Kazkaldıran :

Bkz.kuymak
Kelif :

Yayla evi
Kepenk :

Evin içinden ahıra açılan sürgülü veya kapaklı yer
Kerendi :

Çayır biçmeye yarayan araç
Kılağı :

Kerendi, hızar vb. kesici aletleri bileme işi
Kıran :

Yüksek yer, tepe
Kırebi :

Diken, çalı kesmeye yarayan alet
Kodofla :

Mısır koçanının yaprakları
Kokiza :

Boğmaca hastalığı
Kolof :

1-inek memesinin torbası 2-yağda kızartılan hamur
Koncoloz :

Uğursuzluğuna inanılan kocakarı
Korkoda :

El değirmeninde çekilmiş mısır ve yoğurtla yapılan yemek
Kosi :

Kuluçkaya yatan veya civciv çıkaran tavuk
Kofoyda :

Yumrusu yenebilen yabani bitki
Korel :

Geniş yapraklı yayla bitkisi
Korelluk düzü :

Karadağ yaylasında Taşboğazı ve Taşlıyatak obası arasında yer adı
Kozer :

Köpeklere yem vermek için kullanılan kap
Kozik :

Kesilerek kabuğu soyulmuş bur kişinin taşıyabileceği ağaç
Kodoş :

Değirmen düzeneği
Kudal :

Kazanlarda pişen yemeği karıştırmak için kullanılan ağaç dalı
Kudalis :

Oyunda her iki tarafa yardım eden,oyunu öğretmeye çalışan kişi
Kukuvak :

Bir mantar türü
Kukus :

İri tuz veya dolu tanesi
Kulbaç :

Kırbaç
Kuplas :

Yüzüstü
Kurut :

Güneşte kurutulmuş çökelek
Kuymak :

Kaz kaldıran da denen bir yemek (mısır unu sıcak su ile karıştırılarak yapılır.)
Kuz :

Soğuk bölge, kuzey
Kumuş :

Kestane veya fındığın tanelenmeden önceki şekli
Kuza :

Genellikle eldeki küçük nasır
Labaza :

Yabani bir ot
Lağus :

Mısırın koçanı ayrıldıktan sonraki durumu
Lahtara :

İncir,üzüm koymaya yarayan ağaç örgü sepet
Lalak :

Çevresinde olup biteni anlayamayan
Lamli :

Kesici aletlerin ağzı
Lavaş :

İnce pide
Layes layes :

İnekleri ahıra sokmak için kullanılan ünlem.
Lehsi :

Bahçelerde yetişen yabani ot
Liğor :

Mor renkli salkımları olan yabani bir ot
Limas :


Karın tutturamadığı sulak yer veya çulluk avlamak için özellikle açılan çimen
Lülük :

Salak,aptal anlamında
Munzur:

Çene
Mağazi :

Yayla evi
Malkas etme :

Düzenini bozma, yarı yamalak yapma
Mangur :

yemini yiyeceği kap
Maniya :

Birikmiş duman kiri
Maresleme :

Tazeliğini.olgunluğunu kaybetme, solma
Meci :

İmece, yardımlaşma
Meksetmek :

Sabretmek
Merek :

Hayvan yiyeceklerini saklamaya yarayan basit yapı
Kumul :

Yığın
Manca :

Lahana yemeği
Maniman :

Durmadan,sürekli
Meseloka :

Ahırlarda hayvan pisliklerinin akarı
Meşrebe :

Bir çeşit su kabı
Mimit :

Derideki küçük ur
Minzi :

Süt kırması
Mol :

Küçük çalı topluluğu
Mora :

Çilek
Mudullama :

Zorlama ile ilerlemesini sağlama
Muğruz etme :

İsteyip istememedeki kerersızlık hali
Mukım/mıkım :

Sürekli, durmadan, devamlı
Musandara :

Çekmeceli dolap
Muzika :

Az süt veren yüklenmeyen inek
Nacak :

Küçük balta
Naktar :

Anahtar
Navaylar olsun :

Eyvah anlamında ünlem
Nuska :

Muska
Odiyan :

Kapı komşusu
Pedaliza :

Kelebek
Peşkir :

Havlu
Purşunda :

Yöresel yemek (arpa unu kavrulur kuymak şeklinde pişirilir yağlanıp yenir.)
Pustuk :

Mısır koçanın tanesiz hali
Mudara :

Güçsüz,isteksiz
Ookşoka :

Öyle değil, yanlış yapıyorsun anlamında ünlem
Otluk :

Kurumuş mısır gövdesi
Öksoğu :

Yanan odun
Padulas etmek :

Kuşbaşı kar yağışı, parça parça düşmek
Palton kayışı :

Koşum hayvanlarında semere takılan kemer
Pansi :

İneklerin bağlandığı yerde yiyebilecekleri yer
Pasal :

Ağaç çivisi,hayvanları bağlamak için yere çakılan odun çivi
Patoz etme :

Yapısını, şeklini bozma
Pines :

Kümes
Postu çıkmak :

Çok yorulmak
Purul :

Bağırsak,karnın açılması ile ortaya çıkan her şey
Rimita :

Yenebilen mantar çeşidi
Rosi :

Bir mantar çeşidi
Ruzi :

Lahananın gövdesindeki kabuk soyulduktan sonra kalan yumuşak kısım
Saçayak :

Üzerinde su ısıtmak için ateşin üstüne konulan üç ayaklı demir
Saçayağı gibi :

Yerinden oynatılamayan anlamında deyim
Sağmal :

Süt vermeye devam eden
Sarmak :

Zevk almak
Sarambula :

Çeşitli yöresel otlar,mısır unu ve hamsi kullanılarak bilekide yapılan yöresel yemek
Sicanoti :

Fare zehiri
Sifin/zifin :

Sarı renkte açan yayla çalısı
Siyil :

Bkz.kuza
Serender :

Kışlık yiyecek,meyve konulan dört ayak üstüne kurulan yapı
Simla :

Gözde birikmiş çapak
Siran :

Isırgan otu
Sirke :

Saclardaki bitin yavrusu
Soğun :

Geç yetişen meyve,sebze
Somora :

Saplarından turşu yapılan bir bitki
Suğnis etme :

Yemeğin susuz kalması,yanması
Sumaç :

Geniş yapraklı yayla otu
Sumur/zumur :

Yeni pişmiş mısır ekmeği yağ konularak ezilir şeker karıştırılarak yenir
Sumbura :

Kekik otu
Supramak :

Sıyırmak, budamak
Surnuş :

Ele ,tırnağa batan iğne inceliğinde ağaç parçacığı
Suvatmak :

Demir aletlerinin düzeltilmesi
Sütlük :

Islık
Şafla :

Ağız akıntısı,salya
Şelek :

Fındık toplamaya yarayan bele takılan küçük sepetçik
Şima :

Kapı önündeki beton yer
Şina :

Çözülebilir küçük düğüm
Şuğul :

Akıl,şuur
Taflan :

Karayemiş
Tağuk köti :

Nasır
Takanak :

İlişki
Tekne kazıntısı :

Ailenin son çocuğu
Temreğu :

Egzama,deri hastalığı
Tilisim :

Tılsım,büyü
Tirmaç :

Yük taşımaya yarayan uzun şerit.
Tiza :

Kan emici böcek
Tonar :

Zor kazılan sert toprak
Tonar kazmaya benzemek :

Zor yapılan anlamında deyim
Tumbi :

Tümsek
Tuluk :

Göbek
Tünkürcü :

Kız istemeye giden (Geleneğe göre çeketini, pantolonu gömleğini, çoraplarını ters giyer, şapkasını ters takar.)
Ukari yerli :

Yüksek yerde oturan
Ula :

Seslenme veya söze başlama ünlemi
Uvarmak :

Düzeltmek
Üsküt :

Dargın, seslenmeyen
Üvez :

İnce sinek
Varyoz :

Balyoz
Vindo :

Yaz aylarında hayvanlara konan büyük sinek
Vizvinak :

Çocuklar için oyuncak (Fındık tanesinin ucu sivriltilir, arkasından delinen yerden kibrit çöpü takılarak çevrilir.)
Volar :

Belleme esnasında bir veya iki kişinin kaldırdığı toprak
Vurucu :

İnsanlara saldıran evcil hayvan
Yağlaş :

Kazkaldıran, kuymak da denilen peyinir, mısır unu ve yağ ile yapılan yemek
Yaylım :

Otlamaya müsait yer
Yeğnik :

Kolay taşınabilen
Yeygu :

Hayvan yiyeceği
Zef/çem :

Çimenin artırılması için kesilmiş topraklı çimen
Zefk etmek :

Küçük görmek
Zefli :

Balık çeşidi
Zırnanın deliğinden geçmek :

Çok zor yapılabilen iş için kullanılan deyim
Zırnık :

Çok küçük parça
Zibil :

Artık, çöp
Ziflaka :

Bir kuş adı
Zivorik :

Bir ağaç yere çakılır, ucu sivriltilir, bir başka ağaç da oyularak bu sivri uça getirilir. Dengedeki iki kişi uçlarına binerek döner.
Zindar :

Odun yarıldıktan sonra kalan ince uzun parça
Zinak :

Yanan ateşten sıçrayan kıvılcım
Ziyer :

Belki, öyle olsa gerek
Zizil :

Solucan

Hazırlayan : Kadri ALAY

 

VAKFIKEBİR, Fol deresi, Vakf-ı kebir, Vakfıkebirliler,  Trabzon,             

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır