RESİMLER
| |
GEREKLİ
LİNKLER
| |
|
|
|
|
| |
|
|
Of Cumhuriyeti
Yasin Aras
Kahvede otururken yeni tanışan iki adamdan biri
diğerine sorar; "Nerelisin gardaş?" "Ofliyim
Elhamdülillah" diyerek cevap verir diğeri.
Soruyu soran şahıs merakla ve şaşkınlıkla
"Nereye bağlı bu Of?" der akabinde. 'Oflu' baş
parmağıyla gökyüzünü işaret ederek "Yukariya,
tirek Allah'a bağliyuk" cevabını verir. Hemen
arkasından ekler; "Amerika bile Of'a bağli biluy
musun? Bana itimadun yoksa Amerikan dolarunun
arkasindaki yaziya bak!"
Karadenizlinin kıvrak zekasından çıkan espriler
Of'ta kendini çokça gösteriyor. Of, cumhuriyet;
peştemal, bayrak; kemençe türküsü, milli marş;
futbol, 'Oflu Sait' ('of'sayt) esprilerinde
olduğu gibi. Trabzon'a bağlı bir ilçe olmasına
rağmen, geçmişten, günümüze kadar devam eden
kültürel ve sosyal yapısı ve en önemlisi halkı
sayesinde başlı başına konuşulan, bilinen, bir
yerleşim alanı Of.
Bir Oflu asla Trabzonluyum demez, kendine
yediremezmiş. Trabzon'u küçümsediğinden değil,
Of'u yeterli gördüklerinden dolayı. Tıpkı
Alanyalı, Ardahanlı ve il olmadan önce
Bayburtlunun hissettiği gibi. Ayrıca dünya
üzerine yayılmış Ofluların Trabzon toplam
nüfusunu geçtiği inancındalar. Geçtiğimiz
günlerde görevi başında vefat eden Of Belediye
Başkanı Süleyman Sarıalioğlu'nun, yeryüzündeki
Ofluların bir sayımının yapılması hususunda
ciddi projeleri vardı. Siyasette, ticarette
özellikle inşaat ve dini alanda kendilerini
oldukça göstermişler.
Türkiye'de başka hiç bir yerin iki harften
oluşan bir ismi yok. Of isminde Karadeniz
insanının aceleciliği ve çabukluğunun
yansımasını görüyoruz. Of adı, Rumca'da yılan
kavi manasına gelen "Ofist" kelimesinden
geliyor. Oflular kendilerini tanımlarken
çalışkan, azimli ve zeki olduklarını
söylüyorlar. Zeki oluşlarını, espri ile yüklü,
kemençe eşliğinde söyledikleri, 'Oflu ile
şeytan' türküsünde dile getirmişler. Yerleşim
birimi olarak tarihi çok eskilere dayanıyor
Of'un. Osmanlı egemenliğine geçmeden önce
Bizans'ın egemenliği altında Rumların yoğunlukta
olduğu bir yer olarak göze çarpıyor. Osmanlı
devleti bir iskan politikası uygulayarak yörenin
eski ahalisi, yani Rum kökenli insanlar arasına,
göç eden Türk boylarını yerleştirmiş. Zamanla
bütün Rumlar Türklerden etkilenerek Müslüman
olmuş. Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'e göre Of ve
yöresi Oğuz Boyu kökeninden geliyor.
İlim şehri
Of
1898 Eğitim Bakanlığı Raporuna (Maarif
Salnamesi) göre Trabzon'un üç kütüphanesinde
1500 kitap varken, Gümüşhanevi Ahmet Ziyaüddin
Efendi tarafından Of'ta kurulan Hacı Ahmet
Kütüphanesi'nde 800 kitap olduğu bildiriliyor.
1914 yılına ait İstanbul Şeyhülislamlık
arşivlerinde Of'ta 69 medrese olduğu
kaydedilmiş. Arşive göre Of'ta 69 müderris, 1490
öğrenci bulunuyormuş. Tüm bunlar ilme verilen
değerin seviyesini gösteriyor. Of, çok eskiden
beri dini ilimler sahasında oldukça önemli bir
yere sahip. Bu önemini günümüzde hala koruyor.
Medreselerinde yetişen öğrenciler Türkiye'nin
dört bir yanına dağılarak öğrendiklerini
öğretmeye çalışmışlar. Osmanlıların son
zamanlarındaki en büyük camileri olan Yenicami,
Fatih, Sultanahmet gibi kutsal mekanlarda Oflu
hocalar imamlık yapmışlar, dersler vermişler,
kitaplıklar kurmuşlar. Günümüzde de Oflu
lakabıyla bilinen hocalar var. İlginçtir,
Hıristiyan Rumlar zamanında da pek çok kilise
bulunan Of'ta bir çok papaz yetiştirilirmiş.
Görünen o ki manevi açıdan Of'ta hiç boşluk
yaşanmamış. Trabzon'a araçla yaklaşık 45 dakika
mesafede bulunan Of, mavi ile yeşilin arasında
uzanmış, gürül gürül akan dereleriyle,
Karadeniz'in tipik güzelliklerine sahip bir
yerleşim yeri. Eskiden varolan fındık
ağaçlarının yerini çay fideleri almış. Meyve
ağaçlarının bolluğu dikkat çekiyor. Özellikle
Doğu Karadeniz'e has 'karamiş' meyvesi, tadı ve
dalındaki görüntüsüyle güzel bir ayrıntıyı
teşkil ediyor. Merkez nüfusu 13 bin civarında.
Çay kesim zamanlarında nüfus kalabalıklaşsa da,
akşam sekizden sonra Of sokaklarında, deyim
yerindeyse 'in cin top oynuyor'. Gecenin
sessizliğine kemençenin kıvrak sesi ve hırçın
Karadeniz'in sahile vuran dalgaları eşlik
ediyor. Evlerde çocuklar 'kuzinanın' başında
tarladan topladıkları süt mısırları, fındık
dallarından yaptıkları sopalara geçirip, közde
bir güzel pişirip, gündüz yaptıkları
yaramazlıkların yorgunluğunu atıyorlar.
Sarıalioğlu
hanedanlığı
Of Belediye Başkanlığı dile kolay tam 124
senedir Sarıalioğlu sülalesinde. İlk Belediye
Reisi Sarıalizade Ömer Lütfü Bey 52 sene görev
yapmış. Ondan sonra aynı sülaleden gelen sekiz
belediye reisi toplam 68 yıl görev almışlar. Son
belediye başkanı rahmetli Süleyman Sarıalioğlu
idi. Süleyman Bey, 28 Haziran Pazar günü Of'ta
yapılması planlanan yüksekokul binası için
gittiği Ankara'da vefat etti. Süleyman
Sarıalioğlu Of'ta görev başında vefat eden
ikinci belediye başkanı. Süleyman Bey'in başkent
Ankara'da siyasi çevresi oldukça genişti.
Cenazesinde de Ankara çevresinden, siyasetten
tanınmış pek çok ünlü sima vardı. Ölmeden önce
son röportajını Aksiyon'la yapmıştı.
Yaptıklarını, devam eden işleri ve projelerini
anlatmıştı bize. Ne yazık ki ömrü vefa etmedi.
İlçesi 'Of' gibi, herhangi bir siyasi partiden
değildi, tamamen bağımsızdı Süleyman Bey. Bu
durumun hikayesini şöyle anlatmıştı bize;
"Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu ile, Of'da
gerçekleşecek projelerin yeni hükümetin
kurulması ile beraber iptalini görüşmeye gittim.
Of'un bağımsız belediye başkanı olduğumu
söyledim. Projelerin yeniden ihale edilmesi
gerektiğini, yardımcı olmasını istedim. Bunun
üzerine bakan iller bankasını aradı ve dedi ki;
size hiç bir yere bağlı olmayan, bağımsız,
direkt Allah'a bağlı olan; Of Belediye Başkanını
gönderiyorum, yardımcı olun". Süleyman Bey
sülalesinin bu zamana dek belediye başkanlığını
sürdürmesini, dedesi Sarıalizade Ömer Ağa'dan
gelen terbiye, adil yönetim ve geleneklere
bağlılığın bugünlere dek bozulmadan
sürdürülmesine bağlıyor: "Ruslar Of'u işgal
ettiklerinde, kumandanları dedemden; 'Bize de
belediye reisliği yapar mısın?' diye ricada
bulundular. Askeri ihtilallerde bile belediye
başkanı çok değiştirilmesi gerektiğinde yine
sülaleden birini seçiyorlardı."
Sarıalioğlu sülalesinin nüfus olarak fazla
olmaları da Of'taki ağırlıklarının önemli
etkenlerinden biri.
Yazıhanesinde SODEP kuruldu
Sonradan hiçbir partiyle bağlantısı kalmasa da
aynı zamanda SODEP'in kurucularından olan
Süleyman Bey'in belediye başkanı olması da diğer
bir hikayesiydi. Bir önceki belediye başkanı
rahmetli Sefer Saral vefat ettiğinde yeni
başkanın seçilmesi için Of'un üzerine bir kabus
gibi çöken seçim kampanyası başlar. Üç genç
seçim çalışmaları sırasında siyasi çekişmeler
yüzünden vurularak ölür. O sırada Ankara'da
bulunan Süleyman Bey'in SODEP'in kurulduğu
yazıhanesinde bu sefer Of'un içinde bulunduğu
kabustan kurtulmasının temelleri atılacaktır.
"Ben Ankara'dayım; ailem, bütün işlerim orada.
Bana geldiler ve bağımsız aday olmamı istediler.
İsteksiz olduğumdan işi yokuşa sürdüm. Hiçbir
parti aday göstermez ise aday olurum dedim. Tek
bir parti aday gösterirse o an çekilirim dedim.
Anlaştılar geldiler, hepsini kabul etmişler. Ben
tekrar işi yokuşa sürdüm ve her partinin genel
başkanı veya ikinci başkanı gelecek buraya bana
seçime girmeyeceklerini taahhüt edecekler dedim;
onu da kabul ettiler. Bütün ikinci adamlar geldi
ve söz verdiler." Söz verilmesine rağmen, Refah
Partisi siyasi bir kurnazlıkla son anda aday
gösterir. Süleyman Bey pek çok insanı yüzüstü
bırakmak istemediğinden çekilmez ve fark atarak
seçimi kazanır. İlk iş olarak Of'un Türkiye'ye
dağılmış, isim yapmış, hali vakti yerinde
insanlarıyla temasa geçer. Devletten artık pek
fazla birşey beklenemeyeceğinin farkındadır.
Of'un kalkınması için zenginleri hemen teşvike
başlar. Ulusoy'lar Endüstri Meslek Lisesini ve
köprüyü, Albayraklar Kız İmam Hatip Lisesi'ni
bir çırpıda yaptırıverirler. Mehmet Ali Yılmaz
da Ofspor'a sahip çıkar. Yeni imar planını
öncelikle kendi arazilerine uygulayarak devreye
sokar. Of sahilinde önemli miktarda deniz dolgu
çalışması yaptırır. Yapılması planlanan limanla
ilçenin çehresi oldukça değişecek.
"Medya
grubunuz tirek Allah'a bağli"
Süleyman Sarıalioğlu'nun en büyük hayallerinden
biri de Of'u il olarak görmekti. Konuyla ilgili
geniş bir rapor hazırlatıp Meclis Başkanlığına
göndertmişti. Aynı zamanda cumhurbaşkanından söz
almıştı. Bize il olma durumunu şöyle anlatmıştı;
"Hali hazırda siyasi çıkarlar yüzünden il
yapılmış pek çok yer var. Biz pek çok yerden
daha iyi durumdayız ve il olmayı da çoktan hak
ettik. Gelen siyasi liderler il olma sözü
veriyorlar. İlk olarak Erbakan Hoca Of'u il ilan
etmişti. İl olmak için yeterli kazaya ve nüfusa
sahibiz. Oflu olmanın cazibesi vardır, kültürel
ve sosyal yönden yeterliliği vardır. Zaten o
yüzden Oflular Trabzonluyum demezler. Bunun
ceremesini de çekiyoruz tabii. Bize karşı
Trabzon'un bir antipatisi oluşmuş durumda. Sırf
bu yüzden merkez belediye, köylere gösterdiği
önemi Of'a gelince esirgiyor." Süleyman
Sarıalioğlu ile yaptığımız sohbetin sonuna
geldiğimizde, sözlerini ince bir espriyle
bitirmişti; "Medya grubunuzun yayın politikasını
beğeniyoruz. Siz de bizim gibisiniz,
tarafsızsınız, 'tirek Allah'a bağlisunuz"
demişti.
Hayrat'ta
Of'luluk sendromu
Of, çevre yerleşim yerlerini de etki alanı içine
almış. Rize'ye bağlı İyidere ve Kalkandere bile
Of vilayet olursa size bağlanmak isteriz
diyorlarmış. Daha önce Of'a bağlı Hayrat
ilçesindeki durum ise oldukça ilginç. Hayrat
Of'a kırkbeş dakikalık mesafede merkez nüfusu
2500 civarında olan bir ilçe. Anlaşılan o ki
tepeden inme ilçe yapılmış bir yerleşim birimi.
Yerel halkı ilçe olmalarından pek memnun değil.
Kimisi biz Of'lu doğduk Of'lu ölürüz diyor. Hala
Hayrat'ı Of'un bir kasabası olarak görenler
çoğunlukta.
Hayrat ismi ilçe merkez alanının yaşlı dul bir
teyze tarafından halka hayır edilmesinden
geliyor. İlçenin pek çok sorunu var. En önemlisi
ise yol. Diğer pek çok dertlerinden kurtulmaları
Hayrat'ı Of'a bağlayacak yola bağlı. 97
yazındaki selde Hayrat'ın tarım arazisinin yüzde
13'ü suya karışmış. Halktan bazı kişiler, geçim
kaynağı olan çayın yoğunluğu sebebiyle
hayvancılığın öldüğü kanısındalar. "Zaman
geliyor çocuklarımıza içirmek için süt
bulamıyoruz" diyorlar. Kısacası Hayrat
Trabzon'un 'Güneydoğu'su' gibi. Hayrat'ta bir
adliye binası var ki fıkralara konu olacak bir
görüntü içeriyor. Yirmi senedir Hayrat'ta
terzilik yapan Mehmet Akyüz kapısında koskocaman
'Adliye' tabelası olan binada elinde iğnesiyle
ekmek parasını çıkartıyor. Karadenizliye has
espri kabiliyeti ile gazeteci olduğumuzu
söylediğimizde, bize hemen şu demeci verdi;
"Terziliğin yanı sıra burada davalara da ben
bakıyorum. Yalnız hakim de benim, savcı da,
mübaşir de."
Genç
kaymakam ve Hayrat
Hayratlıların şanslı olduğu bir tarafları var.
Bu da, idealist, çalışkan, genç kaymakam Tamer
Orhan'a sahip olmaları. Orhan, oturduğu yerden
kaymakamlık yapmıyor. Geziyor, halkla konuşuyor,
her şeyi yerinde görüyor. Sorunları biliyor ve
çözümler üretiyor. İdealist kişiliğinden dolayı,
Hayrat tam tecrübe kazanacağı bir yer onun için.
Henüz göreve geleli kısa bir zaman geçmesine
rağmen Hayrat'ı ve Hayratlıyı köylerine,
mahallelerine, yaylalarına kadar çok iyi etüd
etmiş. Hayratlı gibi 'of' çekip, sorunlardan
kaçmamış. Amacı yanlışlıkları düzeltmek,
sorunları halkla elele verip çözebilmek. En çok
istediği, Hayrat'tan başka bir yere tayin
edildiğinde arkasından Allah razı olsun
denilmesi, hayırla yad edilmesi. Türkiye gibi
sorunlar ülkesinde insanlar Tamer Orhan gibi
yöneticileri görünce ümitleniyor doğrusu.
Diğer taraftan, Hayrat'a bağlı Gülderen köyü
bağlı bulunduğu ilçeden daha iyi durumda.
"Aslında Hayrat bizim kasabamız olacaktı,
yanlışlık oldu" diyerek işin esprisini de
yapıyorlar. Onlar da Of'a bağlanmak istiyor. Bu
gidişle Hayrat'a bağlı yer kalmayacak gibi. İlk
ilçe olduğunda 43 köy Hayrat'a bağlıyken, bu
sayı 18'e düşmüş, daha da düşecek gibi.
Gülderen'in bir özelliği de Trabzonspor kulübü
başkanı M. Ali Yılmaz'ın köyü olması. Hayrat
Kaymakamı Tamer Orhan da Gülderen'den övgüyle
sözediyor.
TAMER ORHAN
(Hayrat Kaymakamı):Hayrat'ta Ofluluk var
Hayrat'a geldiğim andan itibaren dikkatimi çeken
şey Ofluluk hadisesiydi, vatandaşların 'Biz Oflu
doğduk Oflu öleceğiz' demesiydi. İlçe olmak
Türkiye'nin heryerinde avantaj durumunda iken,
Hayrat'ta dezavantaj. Sebebi de kanaatime göre;
temelde buranın ileri gelen bir kaç kişinin
isteğiyle ilçe olması. Vatandaş bir fırsat
bulsak da kaldırsak görüntüsünde. Bir de Of'un
çok eski bir ilçe olması, Ofluların tüm
Türkiye'ye yayılması, her Oflunun Türkiye'nin
diğer bir yerinde ayağının olmasıyla beraber,
Oflu olmak, Trabzonluluktan önce gelen bir durum
içine girmiş. Of'un il olup Rize'nin ona
bağlanması şakası bile yapılıyor. Halkın gözünde
Hayrat hala Of'un bir kasabası. Gelen
mektupların bile çoğunda Of-Hayrat yazıyor. En
büyük sıkıntımız arsa bulmak. İlçe merkezinde
gördüğünüz boş arazilerin sahipleri, İstanbul'da
zengin diye tabir edeceğimiz tipte insanlar. Ne
kiraya veriyor, ne de satıyor. Onbeş yıl
öncesine kadar Of da aynı durumdaymış. Arazi
problemi ortadan kalkınca müthiş gelişmeler
yaşanmış. İlçemizin en büyük gelir kaynağı çay.
97'de Hayrat'a bir trilyon para girdi. Bu
paranın yüzde 5'i belki Hayrat'ta kullanılıyor.
Bütün kazançları genelde İstanbul'a akıyor.
|
|
META
TAG: Of, Hayrat,
Trabzon of, of ilçesi, Oflu, oflular, of.com,
www.of, of resimleri, of haberleri, of
fotoğrafları, Karadeniz,
Karadeniz bölgesi, Karadeniz müzikleri, kemençe,
horon, kemençe mp3, horon video, Anadolu,
Trabzon, Rize, Artvin, Giresun,
| |