RESİMLER
| |
GEREKLİ
LİNKLER
| |
|
|
|
|
| |
|
|
TRABZON
İMPARATORLUĞU
Trabzon ve civarında 1204-1461 yılları arasında varlığını sürdürmüş, Roma
İmparatorluğu’nun mirasçısı bir Rum devletinin adı.
Daha önce Ünye bölgesinde vali olan ve Bizans tahtını elinde tutan Komnenosların
sonuncusu olan maceraperest Andronikos Komnenos'un (MS 1183-1185) ayaklanan
Bizans halkı tarafindan tahtan indirilip ye-rine Angelos hanedanından birisinin
geçiril-mesinin ardından, Andronikos ve kör olan oğlu Manuel vahşice
öldürülmüştü. Manu-el'in hapsedilen Aleksius ve David adındaki iki küçük çocuğu
halaları olan Gürcistan Kraliçesi Thamara tarafından hapisten kaçırtılmıştı.
Thamara, çocuklarla birlikte Bizan-sın mücevher hazinesini de götürmeye
mu-vaffak olmuştur.
İstanbul, 17 Temmuz 1203 tarihinde Haçlılar tarafından işgal edilerek Aleksius
IV. tahta geçirilmiş ama 1204 Ocak'ında İs-tanbul halkı isyan ederek Aleksius
IV.'yu öl-dürmüş ve tahta babasının damadı V. Murtzuphlos'u geçirmiştir. Bu
olaydan sonra kendi aralarında anlaşan Haçlılar 13 Nisan 1204'te şehre
saldırarak, üç gün şehri yağ-malamış, İstanbul'da bir Latin devleti
kur-muşlardı. Roma İmparatorluğu’nun başken-tinde bir Latin devleti
kurulmasından sonra, Bizans tahtının varisleri ve asilzadeler İstan-bul'dan
kaçarak sığındıkları bölgelerde yerli halkın desteği ile Bizans'ın devamı
sayılan devletler kurmuştur. Bunların birisi Thedore Laskaris'ın (Deli Theodore)
İznik'te (Nicea) kurduğu devletti.
Komnenos hanedanının varisleri olan Aleksios ve David sığındıkları Gürcü
Kraliçesi halaları Thamara'nın (1184-1212) sağladığı bir ordu ve yerli paralı
askerler ile Doğu Ka-radeniz sahillerinde ortaya çıkmış ve 1204 Nisan'ında
Trabzon'u ele geçirmiş, Alexios kendisini tüm Paflagonya'nın efendisi ilan
ederek, Büyük Komnenoslar olarak 257 yıl sürecek en uzun ömürlü Rum hanedanını
kurmalarını sağlamışlardır.
Aleksios’un kardeşi David, sahil boyunca ilerleyerek Samsun ve Sinop'tan sonra
Kara-deniz Ereğlisi’ni de ele geçirmiş, fakat İstan-bul'daki Latinlerin de
desteğini alan Thedore Laskaris tarafından durdurulmuş, dahası Laskaris Amasra
ve Ereğli'yi geri alarak Komnenoslar’ı Sinop'un batısından atmıştı. Bu dönemde
Selçuklular, liderleri I. İzzeddin Key Kavus (ö.1220) önderliğinde, 1214
tari-hinde David'i Sinop önlerinde sağ ele geçirip şehri almışlar ve ancak
yüksek bir fidye, yıl-lık vergi ödeme, sefer zamanı Selçuklu or-dusuna asker
gönderme şartlarını içeren bir anlaşma karşılığı serbest bırakmışlardı
(Pa-padopulos Kerameus, Fontes, i, 131; İbn-i Bibi, el- Evamirü’l Alaigye fi’l-
umuri’l- Alaiyye, s.147).
Aleksius’un ölümünün ardından, zama-nında Deli Thedore’un generallerinden biri
olan, yeğeni I. Andronicus (Lakabı Gidon < gidos “gardiyan”) tahta geçer. Bu
dönem vergi taşıyan bir Trabzon gemisi fırtına nedeniyle Sinop limanında
Selçuklular’ın eli-ne düşer; Alaattin Keykubad'ın oğlu Melik gemiye ve paraya el
koyup yolcu ve müret-tebatı esir edince, Selçuklular’ın hakimiye-tinden çıkmak
için bu olayı fırsat olarak gören Andronikos donanmasını Sinop'a gön-derir,
şehrin surlarına kadar olan bölgeyi yağmalatır. Müsadere edilen gemilere
mu-kabil, Selçuklu donanmasını mağlup ve tay-falarını esir ettirip, gemiyi ve
esirleri kur-tarır, parayı geri alır TLGİ 20-21, İSLM.
Bu olayın üzerine I. Alaettin Keykubat (ö. 1237), reis Hayton idaresindeki
donan-masıyla denizden ve Doğu Anadolu seferi dolayısıyla Erzincan’da bulunan ve
Melik adlı komutanın emrindeki kuvvetlerle karadan kuvvetler sevk ederek
Trabzon’u kuşatmış-tır. Kuşatmaya ait notlar Trabzon metropo-liti Joannes
Lazaropoulos tarafından 14. yüzyılın ikinci yarısında not edilmiştir:
Deniz kuvvetleri limana ulaşıp, Melik, kuv-vetleriyle Bayburt ve Maçka’dan
geçerek ku-zey ve güneyden şehre saldırmış ama Trab-zonluların şiddetle
direnmeleri yüzünden muvaffak olamamıştır. Gece yarısı yaptığı bir saldırıda ani
bir fırtına çıkınca ve şiddetli yağmur ve sel nedeni ile dağılan Selçuklu ordusu
dağlara doğru çekilirken, Melik Gıyaseddin Keyhüsrev Maçka'lı dağlılar
tara-fından yakalanmış, Trabzon'a imparatorun huzuruna getirilmiştir.
Andronikos ihtiyatlı davranarak Melik’e iyi muamele eder ve onu bir grupla
birlikte serbest bırakır. Trabzon, bu zaferden sonra Selçuklu Sultanı'nın
hizmetine asker gön-dermek, vergi ve hediye vermek yükünden kurtulur dahası
zaferin şehrin koruyucusu St. Eugenios’in sayesinde kazanıldığını dü-şünen halk
tarafından St. Eugenios kilisesi Altınbaşlı Bakire olarak adlandırılmaya
baş-lanır (Papadopulos Kerameus, Fontes, i, 30-31,76, 116-132; Panaretos, ch.2)
Celaleddin Harzemşah, Gürcistan'ı işgal ederek Trabzon’a komşu dahası Asya’nın
batısında hakimiyet için Selçuklu Sultanı’na rakip olunca, Trabzon bu rekabette
tarafsız kalması mümkün değildir. Bununla birlikte Celaleddin ile Trabzonluların
ittifaklarına da-ir verilen biligilerin doğruluğu tartışmalıdır (J. Ph.
Fallmerayer, Geschichte des Kaiser-thums von Trapezunt, Münih, 1827, s.108).
Celaleddin Harzemşah, 10 ağustos 1230’da Yassı Çimen’de I. Alaeddin Keykubat ile
müttefiklerine yenilince, Harzemiler’den 3.000 kadarı Canik dağlarını aşarak
Trabzon bölgesine sığınmıştır (Abul-Pharajius, Histo-ria Orientalis,314; Atü’l-
Farac 439; Chroni-con Syriacum, Bedj n, s 467) Sığınanların pek çoğu Trabzon
köylüleri tarafından öldü-rülmüştür. Miller ise Beauvais’i kaynak gös-tererek,
Trabzon’un savaşta kaybeden ta-rafta yer aldığını bunun karşılığı olarak
Sul-tana 200 mızraklı veya 1000 adam haraç karşılığında verdiğini belirtmektedir
(TLGİ 24; Vincent de Beauvais Speculum histo-riae, xxx, ch.144 p. 1282 [Doubai,
1624])
Trabzon imparatorunun, I. Alaettin Key-kubat’ın hakimiyetini tanıdığı ve
tabiiyet şartlarına uyarak gönderdiği kuvvetlerinin Alâaddinle birlikte
Eyyübilere karşı hareket ettikleri kaydedilmiştir (İSLM; İbn-i Bibi s.438)
Moğollar Gürcistan, İberya ve Lazika bö-lgesini ele geçirip, Trabzon'a iyice
yaklaş-mış, bu sırada Savastopoli Rum haki-miyetinden çıkmış, bağımsız bir
krallık ol-muştur (Bessarion, Encomium, xiii, 177-184)
Andronikos’un ve yerine geçen I. John’un ardından “büyük kumandan" ve "talihli"
lakaplı I. Manuel (1238-1263), mız-raklı askerlerini hizmetine verdiği
Selçuklu-ların, Baycu Noyan komutasındaki kuvvetle-rinin, 1243’te Kösedağ’da
Moğollara yenil-mesiyle, Moğol hakimiyetini tanımak zorun-da kalmıştır
(Rubruquis de Backer, Paris, 1877, s.6)
Trabzon Kralları, MS 1256'dan itibaren Moğolların batıdaki varisi olan
İlhanlılar’la da iyi ilişkiler geliştirmişler, İlhanlı başkenti olan Tebriz ile
Erzurum üzerinden yapılan ti-caretin limanı olan Trabzon önem kazanınca iyiyce
zenginleşmişlerdi. Çin’i ziyaret eden Venedikli Marko Polo bile 1295’te
Tebriz’den Venedik’e Trabzon üzerinden dönmüştür.
Trabzon’un ipek yolu üzerinde kilit nok-tası olan bir liman konumuna dönüşmesi
ve İlhanlı hakimiyetiyle Erzurum-Tebriz ticaret yolunun güven altına alınmasının
sağlanma-sıyla canlanan ticaret, Akdeniz deniz tica-retini tekel altına almaya
çalışan Cene-vizliler ve Venedikliler’in dikkatini çekmiş, Trabzon'da ticaret
kolonileri olan her iki grup da özellikle İmparator II. Aleksius (1297-1330)
zamanında pek çok imtiyaz el-de etmişlerdi. İlhanlılara tabi olan ve ticare-tin
gün geçtikçe zenginleştirdiği Trabzon, İran’a her sene haraç olarak üç tümen
ver-mektedir (Kazvini; Nuzhat al-kulab, G. Le Strange, London, 1915, s.100)
1261 yılında Konstantinapole, Latin işga-linin ardından kendini ancak
toparlayabil-miştir. VII. Michael kendini Roma İmpara-toru ilan etmiş ve Trabzon
İmparatoru’nu ise "Laz hükümdarı" olarak tanımlamıştır (Nike- phoros Gregoras,
i, 149)
Trabzon bu döneme kadar Roma (Bi-zans) İmparatorluğu’na ait sembol ve simgeleri
kullanmış bu yüzden Constan-tinapolis/Byzantion ile sorun çıkmıştır. Miras
sorununu II. Aleksios’un kendini “tüm doğu, İberya, İberya ve denizaşırı illerin
impara-toru” ilan etmesi bile çözmemiş, Roma’nın (Bizans) resmi tarihçileri,
siyasi rakip olarak gördükleri Trabzon kralları için imparator ünvanı ısrarla
kullanmamışlardır.
II. Alexios döneminde Türkmenler akın-lar yaparak, imparatorluğun ikinci şehri
Gi-resun'a sızmaya başlamışlardır. 1302 yılında Türkmenlerin çoğu öldürülmüş ya
da ko-vulmuş ve akınları önlemek için büyük bir kale inşa edilmiştir. Diğer
yandan uzun za-man önce Trabzon’a yerleşmiş Cenevizliler’i engellemek amacıyla
rakipleri olan Vene-dikliler’le de 1319 tarihinde bir ticaret anlaşması
imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Venedikliler’den de Cenevizliler’in verdiği
o-randa vergi alınacak, onlara da kilise, am-bar ve ev inşaası çin yer
verilecektir.
1306 tarihli bir kitabede, Tzanichities ve Kamachenos adlı iki yerli ailenin güç
kazan-dığı ve imparatorluğun yerli aristokratlar olan Mezokahaldi'ler ve Bizans
aristokra-sisini oluşturan Scholar'lar arasında iktidar kavgasının yaşandığı
dönemden bahsedil-mektedir.
Kraliçe İrene’ye karşı ayaklanan yerli aile liderleri yenilir ve yerli lideri
Sebastos Tza-nichites ele geçirilir. İç çekişmelerden dolayı direniş görmeden
şehri yağmalayan Türk-menlerin 1341 yılıda yaptıkları akınlarda, şe-hir alevler
içinde kalır. Yarım yanmış vü-cutlar ve kaldırılamayan cesetlerden dolayı salgın
hastalık başlamıştır.
O dönem Trabzon metropoliti olan And-reas Libadenos'un notlarıyla, Trabzon
Met-ropolitliği arşivinde kayıtlar mevcuttur (Bes-sarion, Encomium, xiii, 192).
II. Alexios’un kızı ve Basil'in kardeşi An-na Anachoutlou yangının sönmesinden
sonra Laz savaşçıların desteğiyle tacı zorla ele geçirmiş ve 17 Temmuz 1341
tarihinde kendini kraliçe ilan etmiş ama iktidarı uzun sürmemiştir. 4 Eylül
1342’de III. John’un Altın Başlı Bakire Kilisesi’nde taç giymesiyle Laz (yerli)
iktidarı sona ermiştir.
1346’da Türkmenler Trabzon'a bağlı Ün-ye'yi ele geçirirmişlerdir. Eylül 1347de
ise Trabzonda veba salgını başlayıp, 7 ay sürmüştür. Floransalı yazar Villani,
kent içinde beş kişiden birinin sağ kaldığını yazmıştır (Historie Florentine,
apud Mura-tori, RIS, xiii, 964). Üstüne bir de deprem olunca Trabzon iyice
güçsüzleşmiştir.
1348’de gerçekleşen bir başka Türkmen saldırısı dağlarda yaşıyan Tzanların
yardı-mıyla üç günlük bir savaştan sonra püs-kürtülmüştür.
Cenevizliler 1348’de İmparatorluğun i-kinci şehri Giresun'a saldırıp yakarlar.
Mayıs 1349’da ise 2 Ceneviz kalyonu iyice cüret-lerini arttırıp Caffa'daki
üslerinden İmpar-torluğun başkentine saldırıp limanındaki küçük bir galyonu
yakmıştır. Rumlar ise inti-kamlarını Trabzon’daki Ceneviz kolonisini yağmalayıp
almış ama 6 hafta sonra 3 Ce-neviz kalyonu daha gelince, uzun tartış-malardan
sonra barışma kararı alınmıştır. Cenevizlilere eski imtiyazları verilerek 1316
yılın-daki anlaşma yenilenmiştir.
İmparator III. Aleksios (1349-1390), Trabzon’u hedef alan Türkmen taarruzlarını
bertaraf etmek, evlilik yoluyla dış ilişkilerini güçlendirmek için, güzeller
güzeli kız kar-deşi Maria'yı (Despina Maria) Akkoyunlu Tur Ali Bey’in oğlu Kutlu
Bey (1352) diğer kızkardeşi Theodora’yı Ordu hakimi Hacı E-mir Bey ve kızı
Evdokya’yı da Kelkit beyi, Emir Taceddin ile evlendirmiştir. Bu evlilikler bile
Türkmen akınlarının sonunu getirmemiş bu arada bu arada ciddi bir Tzan
ayaklan-ması yaşanmıştır (MS 1380)
Yıldırım Beyazıd, 1398’de Samsun ve ci-varını ele geçirerek, hakimiyetini
Trabzon İmparatorluğu sınırlarına kadar genişletmiş dahası Manuel’den kendisini
tanıyıp haraç vermesini istemiştir. 1404’te Trabzon’a gi-derek imparator ve
oğluyla bizzat görüşen Clavijo, Trabzonlular’ın Beyazıd’a vergi ver-diklerini
belirtmektedir (Embassy to Ta-merlane 1403-1406 trc. G. Le Strange Lon-don,
s.1949) Bu dönemde Timur’un Ana-dolu’ya girip 1402'de Ankara Savaşı’nda
Beyazıd'ı yenmesi Manuel’i rahatlatmıştır.
Moğol ordusu zaferinin ardından sınırla-rını Giresun'a kadar genişletmiştir.
Bavyeralı Johann Schiltberger, bu dönemde Timur'a esir düşmüştür. Schiltberger
anılarında, Trabzon'dan Tarbesanda krallığı olarak bah-setmekte, onun meyva
bahçeleri ve üzüm bağları ile dolu küçük fakat sıkı korunan bir ülke olduğundan
bahsetmekte SCH 102 ve şöyle devam etmektedir:
“Bunun üzerine oradan ayrılıp Kereson (Giresun) şehrine vardık. Lasia bölgeside
yukarıda adı geçen krallığa aittir, verimli bir memleket olup şarap (üzüm)
yetiştirilir, ahalisi Rumdur” SCH 106.
İspanya Kralı III. Enrique’in Timur’a elçi olarak gönderdiği Ruy Gonzales De
Clavijo 11 Nisan 1404’de Trabzon’a ulaşır, şehirde 16 gün kaldıktan sonra
Semerkant’a doğru yola çıkacaktır. 1406’da ülkesine döndüğü zaman kaleme aldığı
anılarında Trabzon İm-paratorluğu’nun başkentinin son derece korunaklı bir yer
olduğunu vurgulamaktadır:
“...Şehrin duvarları, gerideki dağ eteklerine kadar varıyor. Şehrin bir
tarafında küçük bir nehir akıyor, nehrin suları derin bir uçurum-dan geçiyor ve
bu suretle Trabzon, bu ta-raftan son derece müstahkem bir mahiyet alıyor. Diğer
taraflar hep ova olmakla bera-ber, şehrin suru gayet kuvvetlidir” (Clajivo,
112-13)
Yine Clavijonun verdiği malumata göre Trabzon'da kaleden başka biri
Cenevizliler’e diğeri de Venediklilere ait iki kule olduğunu biliyoruz. IV.
Aleksius (MS 1417-1429) za-manında, Cenevizler üç kalyonla Trabzon donanmasını
yenmiş, bir manastırı ele geçi-rerek silah deposu yapmıştı. 1418'de ise
Ce-nevizlilere harp tazminatı olarak 4 yıl bo-yunca şarap ve fındık vermeyi
kabul etmek zorunda kalmıştır.
Osmanlılar’ın Trabzon'u ilk ele geçirme teşebbüsü, babası IV.'u Aleksius
öldürerek tahtı eline geçiren Kalo loannes (1429-1458) zamanında olmustur.
Osmanlı tahtın-daki II. Murat, donanmayı Trabzon üzerine götürerek şehri ele
geçirmeye çalışmıştır. Karadeniz'e çıkan Osmanlı donanması Trab-zon önlerine
gelmiş, karaya asker çıkartarak şehri kusatmış fakat alamamıştır. Şehrin
ci-varını yağmalayıp esirler aldıktan sonra bu-radan ayrılan donanma daha sonra
Kırım sahiline yönelmiş fakat çıkan bir firtına ne-deniyle Ereğli civarında bazı
gemileri ba-tınca perişan bir vaziyette geri dönmüştür.
II. Murat’ın ölümüden sonra II. Mehmet, İstanbul'un fethinin ardından
Bizantion’un ileri gelenlerinden bir kısmının Trabzon'a sığınması, Trabzon
Kralları’nın kendilerini Roma İmparatorluğu’nun tek varisi görme-leri yüzünden,
oldukça kalabalık Hristiyan tebaaya sahip olan Fatih Sultan Mehmet endişelenmiş,
Trabzon meselesini uygun bir zamanda çözmeyi kafasına koymuştur.
Gerçekte Fatih Sultan Mehmet’in ardar-da İstanbul, Kırım ve Trabzon’u fethetmesi
Osmanlı Devleti’nin İmparatorluk olabilmesi için stratejik bir zorunluluktur.
Karadeniz’in belli başlı limanlarını ele geçirerek, bölgede Ceneviz egemenliğine
son vermiştir. Os-manlı yönetimi, ticaret yollarını kontrol altına aldığı
bölgelerde, ticaret hayatına karışmadan bölgenin yerlilerine bırakıyordu. Çulcu,
Karadeniz’de Amasra ve Ege’de Midi-lli’de, Ceneviz egemenliğinin sona
erdirilme-sine karşın ticari faaliyetlerin arttığına dikkat çekmekte bunu da
Sami kökenli tüccarların Katolik egemenliğine karşın Osmanlının si-yasi ve
askeri gücünü tercih etmesine bağlamaktadır ÇM 64.
Bu sırada (1456) Safevi Şeyhi Cüneyt, Diyarbakır bölgesinden kaçmak zorunda
ka-lıp, Kelkit Suyu Havzası’na gelerek Canik Dagları’ndaki Türkmenler arasında
büyük bir propaganda faaliyetine baslamış, destekçisi Niksar Emiri Taceddinoğlu
Mehmet Bey ile çevresine topladığı 4-5 bin kişilik silahlı mü-ritleriyle, ele
geçirip kendi devletini kurmak amacıyla, iyice yıpranmış Trabzon üzerine
yürümüştür.
İmparator Kalo Ioannes ile Şeyh Cüneyt kuvvetleri, bugünkü Akçaabat ilçesinin,
Ak-çakale mevkiinde karşılaşmışlar, Seyh Cüneyt’in kuvvetleri Kapanion (< Kapan)
boğazında Trabzon’un kara ordusuna saldır-mış ve dağıtmıştır. Bununla birlikte
şehre yürüyen binlerce silahlı mürit muhtemelen ağır silahların eksikliği
nedeniyle 50 kadar askerin koruduğu surları 3 gün içinde aşa-mamış, Fatih Sultan
Mehmet’in Sivas Bey-lerbeyi Hızır Bey’i Şeyhin üzerine gönder-mesi üzerine
kuşatma kaldırılmıştır.
Kalo İoannes bir yandan Osmanlı’ya 2.000 altın haraç öderken diğer yandan
Ak-koyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Karaman-oğulları ve Gürcü Kralı ile Fatih’e
karşı bir ittifak oluşturmaya çalışmıştır. 1458 yılında ölünce, yerine geçen
David kızkardeşi Theo-dora'yı Uzun Hasan'la evlendirerek impara-torluğun
geleneksel denge politikasını sür-dürürken, zamanın en büyük güçlerinden
Burgundy Dükü Philip'e 22 Nisan 1459 tari-hinde bir mektup yazarak Türklere
karşı bir kutsal birlik oluşturmayı önermiştir.
Trabzon'lu Alighieri 14 kasım 1460'da Avrupa turuna çıkıp bu fikri
olgunlaşırmayı denemiş, dahası olumlu cevap da almıştır ama bu birlik
gerçekleşemeden Trabzon düşmüştür.
1461 Nisanında Fatih Sultan Mehmet, Kasım Bey kumandasındaki 100- 150 ara-sında
gemiden oluşan donanmasını Trab-zon’u denizden kuşatmak için göndermiş, kendisi
de kara yoluyla ordusunun başında yola çıkmış, Trabzon kralı savaşmadan şehri
teslim etmiştir. Venedik dökümalarına göre şehir 26 Ekim 1461’de ele
geçirilmiştir. Fa-tih, David’i, çocuklarını, akrabalarını, asilleri, hazineciyi,
filozof Amoiroutzes’i bir gemiye bindirip İstanbul’a göndermiş, David'in
kar-deşi Alexander'in güzel dul karısı Maria Gat-tilusio'yu kendi haremine
ayırmıştır.
Şehir nüfusu üç bölüme ayrılmıştır:
1.Hizmetçi ve iç oğlanı olarak alıkonacaklar
2.İstanbu’la gönderilecek kolonistler
3.Trabzon'da duvarların dışında kalmasına izin verlenler.
Şehir içi ve çevresinden 1500 genç seçilir ve 800 tanesi yeniçeri yapılır.
Yeniçeri olama-yanların kaderi bilinmemektedir. Gelibolu beyi ve Donanma
komutanı Kazım Bey, 400 adamıyla birlikte kalacağı Trabzon'a yönetici olarak
atanır ve eski İmparatorluk merke-zinde 1923 yılına değin sürecek (I. Dünya
savaşında Rus işgali sebebiyle kesintiye uğramış) Osmanlı idaresi başlar.
Trabzon Komnenos hanedanı (kronolojik)
I.Alexius Comnenus 1204-1222
I. Andronicus Gidus 1222-1235
I. John 1235-1238
I. Manuel 1238-1263
II. Andronicus 1263-1266
George 1266-1280
II. John 1280-1284*
İmparatoriçe Theodora 1284-1285*
II. John (tekrardan) 1285-129
II. Alexius 1297-1330
III. Andronicus 1330-1332
II. Manuel 1332*
Basil 1332-1340
Irene 1340-1341*
Michael 1341*
Anna 1341*
III. John 1341-1344*
Michael (tekrardan) 1344-1349
III. Alexius 1349-1390
III. Manuel 1390-1417
IV. Alexius 1417-1429
IV. John 1429-1458
David 1458-1461*
* tahttan indirildi
Kaynak: Özhan Öztürk.
Karadeniz Ansiklopedik
Sözlük.İstanbul. 2005. ISBN: 975-6121-00-9.
*Yazarın izniyle Kısaltılarak
aktarılmıştır. Tüm yasal hakları saklıdır ve kaynak gösterilmeden alıntı
yapılamaz.
|
|
META
TAG: Trabzon,
Trabzon Rum imparatorluğu, Trabzon devleti,
Trabzon imparatorluğu, trabzon krallığı, Trabzon
Komnenos, Comnenos, Trebizond Empire, Komnenos,
Osmanlı tarihi, selçuklu tarihi, türk tarihi,
laz tarihi, anadolu tarihi, rum tarihi, bizans,
Despina hatun, trabzonun fethi,
| |