Karalahana.com! Laz uşaklarının gayrıresmi web sitesi

 Anasayfa yap |   Sık kullanılanlara ekle  ENGLISH

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP

 

 

 MÜZİK

 TARİH

 KİM KİMDİR

 

 

 

 FORUM

RESİMLER

 EDİTÖRDEN

 AJANDA

 

 

LİNKLER

 RİZE

 ARTVİN

 ORDU

 BAYBURT

 SAMSUN

 SİNOP

 

DOSTLAR

 GEREKLİ LİNKLER
 GAZETE OKU

 TV SEYRET

Giresun haberleri

KARALAHANA DA YAZAR OLUN


Yazılarınızı yayınlamamız için bzie gönderebilirsiniz

Tirebolu kültürü

Tirebolu ilçesi giresun tirebolu resim karadeniz

GİRESUN TİREBOLU GELENEKLER VE ADETLER




Yılbaşı:

Her yıl Miladi takvime göre Mart ayının 14'ünde yılbaşı tutulur. O sabah erkenden kalkılır, deniz veya nehirden su alarak eve gelinir. Sağ ayak ile eşikten geçilerek eve girilir. Su evin dört bir tarafına serpilir. Eğer hayvanlar varsa, onların da üzerine serpilir. O gün, uğursuzluk getirir düşüncesiyle evine misafir kabul etmez. Ancak ayağı denenmiş biri varsa, o eve çağrılır. Gelen kişi sağ ayağını içeriye atar. "Yeni yılınız hayırlı olsun, Martınızı bozuyorum" der. Gece evde ısırgan veya puaça pişiri-ir. İçine yeşil boncuk atılır. Bunları yerken boncuk kimin ağzına gelirse o yıl bu şahıs ekine başlar. Aile içerisinde bol rızıklı kabul edilir.

Yine Mart'ın 14'ünde gün tutulur. Mart'ın 14'ü, 15'i, Nisan'ın 16'sı, Mayıs vb. aylar olarak adlandırılır. O günlerdeki havanın durumuna göre o ayların nasıl geçeceği hakkında fikir yürütülür.

Hıdrellez :

Mayıs ayının 6'sı geldiğinde, o gün Hızır ve İlyas Aleyhisselamlarm biraraya geldiğine ve kış aylarının bitip, özel günlerin geleceğine inanılır. Yine akşamdan üç-beş genç kız niyet tutarak, bir gül ağacının dibine yüzüklerini gömerler. Sabahleyin mani okuyarak onları çıkarırlar. Söylenen maninin anlamına göre talihlerini denerler:

Fındık kırdım iç ettim

Yaylalara göç ettim

Yarim senin yüzünden

Ben bu canı hiç ettim.

Düğün Törenleri :

Giresun'da yapılan düğün törenleri çok görkemli geçer. Köylerde çalgılardan, oğlan evinde erkek ve kadınlar, kız evinde ise çoğunlukla kadınlar düğün yapar.

Çarşamba günü gecesi gelinin eline kına yakılır. Bu geceye "kına gecesi" adı verilir. Kına gecesinde çalgı eşliğinde bir kadın ortaya çıkarak, hem çalar, hem de verilen bahşişleri veren kişilerin künyesiyle birlikte okuyarak alır. İlk bahşişi kızın anası verir. Eğer vermeyecek olursa, manilerle bu durum anlatmaya çalışılır.

Anasından sonra sırasıyla yakın akrabaları ve davetliler tarafından bu şekilde hediye toplanır. Bundan sonra gelinin eline genç kızlar tarafından kına türküsü söylenerek kına yakılır.

Gelinim, kadınım ,

Kınam kutlansın

Yar elim yoldaşım, yüzün ak olsun

Yar eli yoldaşın yüzüne dursun

Sen bu eve gelmezsin

Gelirsen duramazsın

Babam evi diyemezsin

Kınadan sonra genç kızlar ve gelinler sabaha kadar ud veya gelin eşliğinde şarkı ve türkülerle oynayıp eğlenirler. O gece kız evi erkek evine "baskına" gider. "Konak gitmek" diye de söylenen bu baskın, kız evi tarafından varsa kızın ağabeyi veya kardeşinin önderliğinde gece erkek evine gitmeleridir. Erkek evinde bir heyet davul zurna veya kemençeyle yollarına çıkarlar, alıp düğün evinde hazırlanmış yerlere götürürler. Burada yemekler yenir, içkiler içilir.

Perşembe günü gelin alma günüdür. Yine genç kızlar hep bir ağızdan gelin ağlatma türküsü söylerler.

Çevirdim eteğimi soktum belime

Ayrılık yollarını aldım elime

Küçücük bacımı anam koydu yerime

Babamın bacası anam kabaca tüter

Bir lokma ekmeği burnumda tüter

El kadar ekmeği olsa bana yeter

Gelin Ağlatma Türküsü

Çevirdim eteğimi soktum belime

Ayrılık yollarını aldım elime

Küçücük bacımı anam koydu yerime

Babamın bacası anam kabaca tüter

Bir lokma ekmeği burnumda tüter

El kadar ekmeği olsa bana yeter



Gelinlikle öğleden sonra erkek evi kalabalık bir şekilde davul-zurna veya kemence ile kız evine gelin almaya gelir. Gelin, yakınları ile vedalaşır. Kaynana evin kapısından içeriye giren gelinin başından buğday veya para atar. Yine kaynana evin kapısına iplik bağlar. Gelin bu ipliği kırarak eşikten içeriye girer. Bazı yerlerde eşik üzerine su testisi konur. Gelin su testisini devirerek içeriye girer. Mutfakta kaynana gelinin eline bir kepçe verir. Gelin bir tencere içinde bulunan yemeği bu kepçe ile karıştırır. Daha sonra damat gelini yanına alarak arkadaşları ve akrabaları ile kaynanasına "yumurta" yemeğe gider. Sofralar kurulur. Yemekte sofraya ağzı kapalı bir tabak ortaya konur. Bunun içinde pişirilmiş yumurta vardır. Misafirler biraz şakalaşır. Ve birisi tarafından tabağın kapağı alınarak bahşişi ile servis yapana verilir.

Eskiden şehirlerde yeni gelin kırk gün dışarıya çıkarılmaz. Buna kırklama denirdi. Günümüzde bu geleneklerin çoğu yok denecek kadar azalmıştır.

Giyim Gelenekleri

Bugün kent merkezi ile kıyı bölgelerde çağdaş giysiler benimsenmiş durumdadır. Bunun dışında kalan yörelerde ise geleneksel giysiler yaygındır.

Geleneksel giyimde erkekler, tipik Karadeniz giysisi olan aba-zıpka giyerler. Başta siyah başlık, üstte aba ve yelek, altta zıpka, altına körüklü çizme giyilir. Aksesuar olarak gaydanlık, hamaylı, çerkez kayışı, sundurma, barutluk ve yağdanlık takarlar. Erkek giyimini, çerkez kayışına takılan kama ve tabanca tamamlar.

Oyalı yaşmak ya da çember, peştamal, entari-hırka, yün-şal ve kara lastik günlük kadın giyimini oluşturmaktır. Özellikle peştamal günümüzde de vazgeçilmeyen bir giysidir. Giresun'da takı olarak beşi birlik, hasır bilezik, altın tepelik kullanılır.

Halk Oyunları

İlimizde iklim şartlarının ve tabiatın çok sert olmadığı bilinmektedir. Yöresel olarak daha çok denizle beraber yaşamayı öğrenmiş, sırtını dağlara vermiş ve toprağını da işlerken fındığa büyük yer ayırmıştır. Bu yaşam tarzı geleneklerini ve yöresel davranışlarını etkilemiştir. Bu yöre insanları ne fazla sert, ne de fazla yumuşak figürlere yer vermişlerdir. Bu da yörenin kendine özgü halk oyunlarının oluşmasında büyük etkendir. Oyunlar genellikle hareket ve çeviklik içermekle beraber kadın ve erkeğin beraber oynadıkları bölümde, erkeğin kadına karşı olan saygısından dolayıdır ki, erkek figürleri kız figürleriyle aynı esneklik ve yumuşaklığa kadar düşmektedir. Fakat oyunlar kazaların bulunduğu yörenin karakteristik özelliğini de içine alarak farklı şekillerde icra edilmektedir. Bu farklılık kostümlerini bile etkilemiştir.

Oyunlar kendi içerisinde oyun oyun ayrılmakta ve her oyun kendine özgü bir isimle anılmaktadır. Horon, dik horon, sallama, karşılama, çandır, metelik, bıçakoyunu, tamzara, çiftetelli gibi isimler almışlardır. Hepsi de hareketli olan bu oyunların her birinin ayrı ayrı figürleri vardır.



Çürükkale Burnu Bir Uzun Burun

Çürükkale burnu bir uzun burun
Altın dişli Süriye'm M'aillime vurgun
Annem ile babam bir durgun durgun

Bağlantı

Ağla annem ağla sen bana ağla
Altın dişli Süriye'nin gitti yoluna

Çürükkale burnu bir delikli taş
Kulağımdan kanlar akar gözlerimden yaş
İmdadıma yetiş Hayrullah kardaş

Bağlantı

Limana çeşme yaptırdım su içemedim
Azgın dalgalara aman baş edemedim
Süriye'yi kendime eş edemedim

Kaynak: Anonim
Yöre: Giresun

META TAG:             

Karalahana.Com! Doğu Karadeniz Bölgesi gezi, kültür, tarih ve müzik rehberi © 2007 | Tüm hakları saklıdır